kıyıya vuruyordu cesetlerim

Genelde Sunsete takılırdık Kordon’da ve o da baya özlemiş olmalıydı izmir’i.
Biralarımızı söyledik, bir dikişte bitirecekti neredeyse koca Arjantini.
Biz sohbete devam ederken, barın önünden kızlı erkekli bir liseli gurubu geçiyordu; dersaneden falan çıkmış olmalıydılar.
Erkeklerden biri , grup içindeki kızlardan birinin kafasına kitapla vurup kaçıyor ve bunu komik zannediyordu.
Tipik liseli hareketlerinden biriydi yaptığı ve kızın bu hareketlere cevabı çok manidardı:

-Vur oğlum vur, ileride ‘ver,ver’ diye çok yalvarırsın

Bunu duyan Tarık’ın gözleri faltaşı gibi açıldı.

-Ben gidip tebrik edicem oğlum kızı, hatun megapikseli yakalamış valla
-Hahahahha
-Ne geçirdi lan lafı
-Bu kız çok meeletir ileride
-Hahahaha bıraktığım gibi lan memleket, süper ya

yoklama 1 - 2

Eskileri yad etmek için koca bir akşamımız olacaktı, Güzelbahçe Reis’te rezervasyonu yaptırmıştım akşam yemeği için.
Şoförlüğü içmeyen ve her eve lazım olan arkadaşımız Devrim yapacaktı, oradan da benim dağ evine geçecektik. Plan çok net ve keyif vericiydi.
Fatima olayının detaylarını Tarık’tan öğrendik, Amerika’da neler yaptığını özet geçti, biz de hayatımızla ilgili kaçırdığı şeyleri özet geçtik ve adamı anasının babasının yanına akşam görüşmek üzere bıraktık.
Akşam 6 buçuk gibi Tarık’ı evinden alıp Güzelbahçe’ye doğru yola çıktık.
Reis Restoran’ın önündeki halde Kardeşler Balıkçılıktan 1.5 kilo kalamar, az karides ve midye, balık olarak da flato yapılacak 2 lahos aldık.
Soğuk mezelerden ahtopot, asla vazgeçmediğimiz deniz börülcesi ve haydari ve köz patlıcan masadaki yerlerini tekrar aldı ve kaldığımız yerden yani belki 5 sene öncesinden devam ettik.
Büyük Tekirdağ ve Doğanay Acılı Şalgam masamıza kondu. Tarık ilk dubleyi daha kalamar gelmeden mezelerle zütürdü.

-Oh dıbına koyayım oh
-Yarasın beygirime
-Oynuyor musunuz lan hala altılı?
-Oynuyoruz adamım ama eski keyfi yok artık, sadece istanbul oynuyoruz mesela, nerede dandik at var izmir’de koşuyor.
-Hadi ya, ulan ne giderdik hipodroma be, Kazbekler , Airmanler, Maviyıldızınoğlu..hey gidi hey
-Hepsi tarih oldu

kazbek ne attı be todon , damista , mephisto biraz daha yenilerden kaneko ve velocıraptor çok severdim bunları bide pianist ile izmirde direk ikili bulmuştum deli gibi para vermişti.

pianisti ben de severdim panpa

burada mısınız beyler

Çok eğlendik o akşam, dağ evinde ertesi günün atyarışı progrdıbını inceledik ve biralarımızı içtik.
Ertesi gün sürekli takıldığımız mekanda king oynayıp altılı seyrettik; üstümdeki tüm negatif enerjiyi almıştı o haftasonu ve beni bekleyen bir şey olduğu belliydi aslında.
Haftaiçi her zaman yemek yediğim restoranta oturdum tek başıma.
Yemek siparişimi verdim ve gazetemi açıp okumaya başladım.
Birkaç dakika sonra yan masada oturan adam kalktı yerinden ve gelip tam karşıma oturdu.
Birkaç saniye birbirimize baktık, bu sessizliği bozması gereken oydu ve bunun farkındaydı, beni çözmeye çalışır gibi bir hali vardı.
Bir deliye benzemiyordu, uzun boylu giyim kuşamı gayet yerinde bir tipti.Bir müddet sonra sessizliğini bozdu;

-Ben Ayten’in eşiyim

beyler belki de hikayenin en can alıcı yerine geldik ve siz yoksunuz

aha tesadüfe bak kaybetmiştim yakalıdım şimdi seni bi daha kaçamassın benden hikaye..

ben devam edeyim

rezerve ama çok uzun amk kim okuyacak bunu :s

hacı sen yazar mısın?

toplantıdaydım geldim.

başlık etkileyici

Davranışlarında bir sıkıntı olduğu belliydi ve ben o sıkıntının ne olduğunu biliyordum.
Kendini tanıtırken bile elleri durmuyor, parmaklarıyla oynuyordu.
Biraz sonra Todon denen varlık fani dünyadan ayrılabilirdi.
Kafamda bütün olasılıkları tespit etmeye çalışıyordum.
Cebinde silah varsa ve ulu orta beni vuracaksa ne yapmam gerektiğini, kavga çıkarıp dalacaksa ne yapmam gerektiğini, konuşmaya geldiyse ne yapmam gerektiğini, Ayten ile ilgili bir sıkıntı varsa ne yapmam gerektiğini o kısacık sürede düşünmüştüm.
Önemli olan sakin görünmeyi başarabilecek miydim…

-Memnun oldum sizden bahsediyordu Ayten. Belli ki önemli bir konu var? Bir şey mi oldu Ayten’e?
-Konuşmak istediğim konuyu tahmin edersin diye düşünüyordum…
-Hayır; dedim meraklı bakışlarımı ona doğrultarak
-Bak Todon kim olduğunu biliyorum ve karımla neler yaptığınızı da, benim canımı sıkma
-Bak dostum daha adını bile bilmiyorum ve ne ima etmeye çalıştığının farkındayım ama neye dayanarak bunları söylüyorsun bana?
-Duyduğum şeyler var ve ilişkimiz kötü gidiyor, sürekli senden bahsediyor son dönemde
-Buna dayanarak mı buraya geldin? Bunca yıllık eşini duyumlara göre mi yargılıyorsun? Açık konuş lütfen..

-inkar mı edeceksin, dedi ses tonunu yükselterek
-Evet inkar edeceğim..Sen ne dediğinin farkında mısın? Eşinle yattığımı söylemeye çalışıyorsun, bu kadar basit biri mi Ayten?
-Onu tanıyamıyorum artık, oğlumuzla bile ilgilenmez oldu

Bir çocuğu olduğunu eşinden öğrenmiştim ve buna şaşırmamam gerekiyordu.
Bana söylememişti bu önemli ayrıntıyı ve içinde bulunduğum süreç böyle bir ahlaki öz sorgulamayı kaldırmayacak kadar hassastı.
Üste çıkmam ve çözümün bir parçası gibi gönümmem gerekiyordu; adamın elinde belli ki kanıt yoktu.
Biryerlerden duyup karşıma dikildiği çok netti.

rezerved

hasgibtir panpa fena bi durum

-Bak dostum, ilişkinizle ilgili hiç bilgim yok.. Gayet neşeli görünüyordu Ayten, son zamanlarda biraz bozuk görünüyordu sadece
-Evet son dönemde çok sık kavga etmeye başladık, ben karımı seviyorum ve bir çocuğumuz var. Onun geleceği sözkonusu ve Ayten’in ne istediğini anlayamıyorum..
-Üzüldüm durumunuza; bunu söylerken tafra yapar gibi bir halim vardı..
-Daha önce çok duyum aldım ama ne bileyim…
-Tüm bunlara kulaklarını tıkamalısın bence..
-Bu konuşmadan Ayten’in haberi olmasın lütfen…
-Ayten benim arkadaşım ve de iyi bir arkadaşım, özel konunuz bu elbette paylaşmam ama karşıma bu şekilde çıkıp beni suçlamanın da bir açıklaması olması lazım
-Böyle biri değildim ama kulağıma çok şey gelir oldu
-ve o çok şeyden beni mi seçtin? Ayten’in bir sürü arkadaşı var hepsini mi basacaksın böyle?
-Hayır ama bir çözüm bulmam şart
-Şu an sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
-Hayır, kusura bakma; dedi ve arabasına atlayıp gitti.

reserved sonra okucam