kıyıya vuruyordu cesetlerim

okuyoz la , yaz işte müptelası olduk

Belirsiz bir huzur içindeydi ve bana sımsıkı sarılmıştı.
Usulca öpüşmeye başladık, onu korkutacak agresif hareketlerden uzak duruyor, öpüşme şiddetini kendisinin ayarlamasına izin veriyordum.
Gözlerim her zamanki gibi açıktı, öpüşürken ne hissettiklerini görmek istiyordum.
Hande ise gözlerini yummuş, kafasını bir sağa bir sola çevirerek dudaklarımda ve kollarımda kaybolmuştu sanki.
Ellerimle yanaklarını, boynunu okşuyor öpüşmede kontrolü onda bırakmaya devam ediyordum ama yavaş yavaş sabırsızlanmaya da başlamıştım.
Sağ elim kalçasına indi ve oradan bacaklarına, ezbere ve istemdışı bir hareket oldu bu, kontrol edemedim kendimi.
O ise beni daha da ateşli öpmeye başladı ve bir süre sonra aniden nefes nefese geri çekildi.
Ben artık niyeti bozmuştum, emir komutada ‘sevgili aletim’ görevi devir almıştı ve bütün hünerlerimi gösterme vaktiydi.
Elini tutup aletime yerleştirdim, dimdik ve çok sertti..
Bir süre orada kaldı eli, çekmedi; öpüşme hızımız ve şiddetimiz iyice artmıştı, inlemeyle karışık sesler çıkarmaya başlamıştı.
Önce boynuna, sonra göğüslerine indi dilim ve arkasından dudaklarım.
Fena halde tahrik olmuştum ve Hande de daha içine girmeden oracıkta bayılacak gibi duruyordu.
Elini aletimden çekti ve tekrar nefes nefese bir şekilde vücutlarımız ayrıldı.
Ellerinden tuttum ve hemen arkamızdaki büyük koltuğa çektim onu. Oturdum ve kucağıma aldım,

up lan up

bu koltuktaki sabıkalarıma bir yenisini eklemekti tek niyetim ve belki de en güzellerinden biriydi Hande.
Haftaiçi otelde Ayten üstümde tek kişilik özel gösterisini sunmuştu yine ama yazlıkta aklımdan bile geçmiyordu o sahneler.
Bir an önce içine girmek istiyordum uzun bacaklarını okşadıkça.
Kucağımda ileri geri hareketler yapıyordu, aramızda 2 iç çamaşırı ve iki eşofman altı vardı ve hızla o puştlardan kurtulmalıydık.
Üstünden badisini çıkartmış göğüslerini avuçlamıştım ki, ‘Lütfen, yapma’ dedi gözleri kapalı bir şekilde…
Durdum o anda, emir komuta tekrar mantığıma geçmişti, rakibi altı üstü 15 cm lik sert bir cisimdi.
Ellerimi başımın arkasına yerleştirdim ve kucağımdaki kıza gülümseyerek bakmaya başladım.
Kötüydü ve ‘yapma’ dediğine pişmandı belki, kafasını göğsüme yaslayıp ‘hadi uyuyalım sarılarak’ dedi.
Ben de ‘tamam’ dedim hiç ona dokunmadan….

(bkz: http://fizy.com/#s/14yw6d)

burdayız hergünki gibi

çok iş çıktı, birazdan başlıycam

Part 17

‘Atlar start hakemi emrine girdi, start verildi ve koşu başladı!’

Ancak ‘faul-start’ oldu, yarışın tekrar koşulması gerekecekti.
Önden fırlayan atın jokeyi siren seslerini duymamıştı ve arkasına bile bakmadan koşmaya devam ediyordu; oysa arkasında tek bir at bile yoktu.
Son düzlükte alkışlar, tezahuratlar eşliğinde, kamçı kırbaç çalışarak fotoyu önde geçti ve tribünlere selam çaktı.
işte size hayatın özeti…
‘Geçmişi unut, geleceğe odaklan’ lafı koca bir yalandır aslında.
Hatıraların tam kuyruk sokumunda bekliyor olur genelde; yeni tanıştığın bir kadında, yeni bir işte, bir müşterinde veya girdiğin bir restorantta hatta basit bir çiçekçide kıçına iğnesini batırmak için hazır kıtadır.
Geçmişi yön verir insana, çekindiğin her şey, korkuların, beklentilerin, intikamların ve her duygunun temeli yatar o batıkta.
Kimimizde çok kirlidir hatıralar, bu tip insanlar kimsenin onu üzmesine izin vermeyecek kadar ihtiyatlı ve acımasızdırlar.
Karşılaştıkları en abuk olaya bile şaşırmaz, yüzlerinde daimi bir gülümseme ile dolaşırlar.

Jokey bir kez olsun bakmamıştı arkasına, tek derdi hedefi olan birincilikti ama düştüğü durum bir hayli komikti.
Arada dönüp bakmalısın geçmişine, nerede canının yandığına , nerede aldatıldığına, nerede aldattığına ve nerede yakalandığına…
Tüm bunlar iş hayatı içinde fazlasıyla geçerliydi.
Hande’nin telefonlarını açmıyor, mesajlarına da cevap vermiyordum.
Gece boyunca dokunmamıştım ona ve hiçbir ısrarım olmamıştı.
Dediğini yaptım; sarıldım ve uyumasını bekledim; sonra yanından ayrıldım; aşağı inip şaraptan arda kalanı verandada içecektim.
Hava soğuk sayılırdı, yukarıda bakire olduğunu iddia eden güzel bir kadın uyuyor ve ben Ege Denizini karşıma almış, otobiyografimi izliyordum.
Lanetliydi bu ayışığı, dalgalardaki köpüklere sinmişti kokusu tüm ölümlerimin ve Fulya’nın silüetini yansıtıyordu yakamoz..Üst balkondaki ağaçtan aşağıya sarkıtırdı kendini ve ben her defasında korkardım düşüp başına bir şey gelmesinden; iyi biriydim o zamanlar ve şimdi başkaları korkuyordu düşmesinden.Ben bu çıkmazda gözlerini düşlerken...

(bkz: http://fizy.com/#s/1aj2h9)

ya (bkz: bsg)

arkadaş nasıl bir kafayla yazıyorsun bunları , ne çektiysen aynından istiyorum amk

rezerved bi ara okurum

Sabah erkenden yola çıktık ve istikametimiz üzerindeki bir mekanda doğru düzgün konuşmadan kahvaltımızı yaptık.
Evine bıraktığımda, ürkek bakışlarla ‘Görüşürüz’ dedi; karşılık vermedim ‘olur’ der gibi başımı salladım.
Hafta içi Ayten bölgeme geldiği anda beni arıyordu, kahvaltıyı beraber yapıyor ve tek arabayla o güne ait ziyaretlerimizi gerçekleştiriyorduk.
Aracın içinde beni tahrik etmek için elinden geleni yapıyordu; tam vites değiştirecekken elimi kapıyor, eteğinin altına sokuyordu.

-Akşama doktor yemeği falan ayarlama
-Ne diyorsun, yemek yemeyi düşünmüyorum ben
-Haftasonu çakıldın galiba
-Sorma…
-Hahahaha

Polikliniğe girdiğimizde bu sahnelerden eser kalmıyordu, insanları şüpheye düşürecek en ufak bir falsomuz yoktu, hatta bunu engellemek için kızlı erkekli gruplarla yemeklere çıkıyor, hayali üniversite maceralarımızdan söz ediyorduk.
Evli olduğunu her fırsatta dile getiriyordu; böylece şimşekleri üzerimize çekmiyorduk.
Akşam 6 gibi otele girip direk odaya geçtik ve yatağa bile gerek duymadan ayakta düzüştük.
Boşaldıktan sonra klagib hareketini tekrarlamayı ihmal etmedi, aletimin ucunda kalan son damlaları yalamayı çok seviyordu veya benim buna delirdiğimin farkındaydı.
Kıyafetlerimin çoğunu çıkarmamıştım ama üstüme bir çeki düzen verip odama çıktım; özellikle ayrı katlarda oda seçiyorduk.
Saat 8 gibi yemekte tekrar buluştuk;

-Bu gece içinde sıvı ndıbına hiçbirşey bırakmayacağım
-Göreceğiz, ne kadar elastik olduğunda ortaya çıkacak bu gece
-O zaman gördüklerine şaşıracaksın
-Şaşırmayacak kadar kirliyiz Ayten
-Ouuuvv, Eflatunla düzüşeceğim bu gece, odaya gelirken traş olmayı unutma

biraz ara...

Sabahtan itibaren Hande sürekli arıyor ve mesaj atıyordu, hiçbirine karşılık vermedim.
ilk mesaj ‘Günaydın , nasılsın?’ 1 saatlik kayıtsızlıktan sonra , ‘Neden cevap vermiyorsun?’, birkaç saat sonra ‘Neler oluyor Todon? Lütfen bir şeyler söyle, çok kötü hissediyorum kendimi’ şeklinde ilerliyordu.
Sebebim belliydi ve bunu çok iyi biliyordu; yazlıkta onu kesinlikle üzecek hiçbirşey yapmamıştım ama haftalarca bana sürtünen bir kadının sevgilisiyle kalmaya gittiğinde daha cüretkar olması gerekirdi.
Bakireyim yalanlarına inanacak kadar saf değildim ve bu riyakarlığa verilecek en güzel ceza dokunmamak ve görmezden gelmekti.
Niçin böyle davrandığını dinleyecek biri değildim.
Odamda traşımı olduktan sonra, alt komşuma ziyaret saatim gelmişti.
2 saat önce kendisini afiyetle ayakta düzmüş olmama rağmen haftasonu Hande’nin ücra köşelerimde bıraktığı tüm birikimi paylaşmam gerekiyordu.
içeri girdiğimde Ayten viskisini açmış, içmeye başlamıştı, üstünde mini saten bir gecelikle karşıladı beni.
Makyajını silmiş olmasına rağmen çok güzeldi, göğüsleri dışında deforme bir bölgesi yoktu ve masmavi gözleri beni bir bütün halinde içine alacakmış gibi bakıyordu.

okurum bunu

Ellerimden tutup yatağa sürükledi beni, karşı çıkmak gibi bir niyetim yoktu.
Tam yatağın önünde aniden durdu, kalçalarına yapıştım ve üstündeki o parlak kaygan kumaş aslında yok gibiydi.
Her hattını hissediyordum vücudunun.
Ensesini öpmeye başladım , bir taraftan da göğüslerini avuçluyordum, aletim Ayten’in kalçalarında 1000 atlı gibi şen ve dev gibi bir orduyu düzecek kadar motiveydi.
Yatağa doğru eğilmesi için yavaşça sırtından ittirdim; kafasını yatağa yasladı, saten geceliğini kaldırdı ve tüm kainat karşımdaydı artık.
Yanaklarını aralayıp dilimi içeri soktum, kalan son sabrımla yalıyordum ve derinliklerine uzatmaya çalışıyordum dilimi..

-Karşındaki her şey senin, bilgin olsun

Mesaj netti…

bugünlük bu kadar arkadaşlar yarın görüşürüz

arada bir ses verin amk

devam panpa