/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Rezimizi alalım
    ···
  2. 27.
    +1
    Bölüm 5 : Eve Gidiş

    Sonunda Dünyaya inmeyi başarmıştık, Lydia ya baktım ve Morty nin arkasında ekipçe keşfe çıkmaya başlamıştık, gemi olduğu gibi ilerdeki suların arasına kamufle olmak için girmişti, suların içinde bir gemi saklamak bunu hayatım boyunca düşünemezdim herhalde.

    Harabe bir binanın içine girmiştik hemen yanında Starbucks vardı, komik eskiden Starbucksa gidip kahve içerdim, arkadaşlarımla dertleşirdim, hepsi öldü, o iğrenç ahtapotlar teker teket öldürdüler, içim ürperdi, iyi ki Lydia var diye düşündüm o emniyette ve güvende ona hiçbirşey olmayacak, dişlerimi sıkıyordum, elimde sadece Lydia kalmıştı sadece o. Binayı dolaşmaya başladık işe yarar bir güç ünitesi, server ve kasetleri arıyorduk, büyük bir meyda holdinginin ana binasındaydık ve manyak gibi dosya arıyorduk nasıl yeneceğimize dair bir şey kırıntı bulabilirsek eğer bir şekilde zarar vermeyi arttırabilirsek belki de evimizi geri alabilirdik. Tabi birkaç nesil sonra. Elimizdeki belirli kasetleri çantaya atmıştık, serverları zütüremeyeceğimize kanat getirerek binadan çıktık bina yakınında nükleer sığınak vardı şansımızı orda deneyip ilaç depolayabilir böylece üstümüze yararlı olmuş olurduk, Abby bizi vizördeki kameradan takip ediyordu.

    Morty:Abby lütfen şu sığınağın girişini hackleyebileceğini söyle bana.

    Abby : denemeye başladım bile patron ama işe yarayıp yaramayacağını bilemiyorum eğer işe yaramazsa manuel olarak sen yapmak zorundasın.

    Morty:lanet oladı zırh dan nasıl kabloları kısa devre yaptırmamı istiyorsun merak ediyorum.

    Abby: Olumsuz, temas olmak zorunda, çantandaki ilk tardım kitinin içinde kare bi kutu olucak, onu vizöre bağla kabloların plastiklerini sıyır kutudaki kartı parmak uçlarını değdirdiğinde kapı açılacak.

    Morty : iş başa düştü desene

    Abbynin dediklerini yaptık. Kapı açılır açılmaz ahtapotlar mortynin ve bizim üstümüze atlaöaya başlamışlardı. Çığlıklar, heryerde çığlıklar vardı, o silahı ahtapotlara doğru tutup ateş eden bir tek ben vardım, yalnızca ben, mermim bittiğinde yerdeki iki silahı daha aldım ve rastgele ateş ede ede kaçmaya başladım.

    Garip gerçekten de garipti nereye kaçıyordum ki, arkama baktım bu Lydia için huur çocukları o sapasağlam eve dönücek !

    Ahtapotlar teker teker yere düştüler, kıvranan iğrenç bir ses çıkartan iğrenç yaratıklar, o metal iskeletleri silahlarımıza dayanamadı.

    iğrenç sağır edici bir ses ve bir acı.

    ALARM ZIRHTA iZiNSiZ HAVA GiRiŞi TESPiTi ALARM!

    Heryerim yanıyordu, cayır cayır yandığımı hissediyordum, radyasyon derimi parçalıyordu telsizden son defa Lydiaya seslendim Seni seviyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +1
    Arkadaşlar hikaye devam ediyor yarın bütünlemem olduğundan sınava çalışmam gerekiyor gece bir part daha atıcam ondan sonra bugünlük bu kadar olucak umarım beğenmişsinizdir uzun soluklu bir hikaye olucak bilimkurgu ve aksiyon dolu bir senaryo, şukularınızı ve yorumlarınızı ekgib etmeyin ki başlık daha üst sıralara çıksın daha çok insan okuyabilsin.
    ···
  4. 29.
    +1
    Rezzzzzzzz
    ···
  5. 30.
    0
    Ne diyon lan sen değişik
    ···
  6. 31.
    +1
    Arkadaşlar serkan sağolsun amk entrysini yazdığım halde göndermedi yarın bölüm 6 : Paranoya ile sizlerle beraber olacağım. Bugünlük bu kadar olucak umarım beğenmişsinizdir.
    ···
  7. 32.
    +1
    Rezzerved
    ···
  8. 33.
    +1
    Bölüm 6 :Paranoya

    Uyandığımda kendimi evimde buldum sanki 8 aydır hiçbirşey olmamış gibiydi, herşey yerli yerindeydi. Odamdan kendimi dışarı attım alt kata indim köpeğimin beni görünceki o umursamaz tavrı annemin ve bababamın hadi yüzünü yıka sonra kahvaltıya gel demesi, koşup ikisine de sarıldım sıkı sıkı.

    Annem: Bişey mi oldu oğlum iyi misin garip davranıyorsun.
    Babam : hadi hadi yüzünü yıka sonra kahvaltıya gel annen scramble egg yaptı.

    Banyoya gittiğimde herşeyin çok düzenli olduğunu fark ettim o diş macunu bile ortadan sıkılmamıştı, elimi yüzümü yıkadıktan sonra, kahvaltıya gittim. Gerçekten kahvaltı etmeyi özlemiştim. Ama yine de inanamıyordum, Lydia gerçekti her anı gerçekti, buna yemin edebilirdim, yaşadığım diğer şeyler de, yoksa ölmüş müydüm en son ne olmuştu hiçbişey hatırlamıyordum sadece Nebukadnezar dan Dünyaya gittiğimizi hatırlıyordum ondan sonrası yoktu.

    Ahhhh! Korkunç bir baş ağrısı, yemeğimi yedikten sonra odama gittim, rüya olamazdı olmamalıydı Lydia gerçekti onu seviyordum 2 ay yerin altında 6 ayda, ayda kurulu bir üsde yaşadım, aldığım eğitim, o simülasyonlar, geçen zamanın her zerresi. Ev gerçek olamazdı aşağıya indim, annemle babamın elinde patlamış mısır kaseleriyle beraber mutfaktan çıkıyorlardı, biraz önce çok sessiz değil miydi, konuşmalarını hiç duymamıştım, mutfağa baktığımda herşey yine düzenliydi ama fazla düzenliydi, onlar benim annem ve babam değillerdi mısor patlattıkları tava ortada yoktu, mısırın kokusu bile yoktu sadece bir görüntü o kadar.

    Artık emindim mutfaktaki bıçağı aldım çıkan sesten köpeğimin huysuzlandığını fark etmiştim annem ve babam bana bakıyorlardı, anlamış olmalılar, köpeğimin bana hırladığını duydum, küçük bir pug cinsi köpeğim asla bana havlamaz ya da hırlamazdı ayrıca heryere tüy döker ve asla böyle uyuşuk kalmazdı diğer puglardan daha enerjikti hatta hiperaktif bile sayılırdı.

    Köpeğim Jerry üstüme atılmıştı koşarak geliyordu, hiçbir ses çıkarmadan kanlar içinde yatmaya başladı.

    Annem çığlık atıyor babam ise bağırmaya başlamıştı bile, ellerimde kan vardı o köpek gerçek değildi diye bağırdım.

    _ O köpek gerçek değildi!

    Anlamsız anlamsız suratıma baktılar

    _ sizde gerçek değilsiniz!

    Babam birden üstüme atlayıp bıçağı elimden aldı yediğim 10. Yumruktan sonra bayıldığımı hissedebiliyordum, işin ilginci aldığım eğitimlerimdeki taktikleri uygulayamayacak kadar ağır ve kuvvetliydi, üzerime ağırlığını her verdiğinde nefes alamıyordum, her yumrukta başıma sanki çekiç ile vuruyorlardı. Dayanamadım akışına bıraktım.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +1
    Uyandığımda bembeyaz bir odadaydım, kıyafetlerim, dahil herşey beyazdı, kapı açıldı, işte bu Morty hayattaydı.

    _ Morty latinet olsun öldün sandım benim James nerdeyiz biz?

    Morty: James yeter artık 3 hafta içimde gelişme göstermiştin ama yine eskiye dönmeye başlıyorsun, ilaçlarını yine almadın mı yoksa.

    Lanet olsun Mortyi de burda tutuyor olmalılardı beynini yıkamış olmalılar 3 haftadır bana ne veriyorlarsa ona da öyle birşey veriyor olmalılar, buradan çıkmalıyım hemde hemen, en azından Lydia güvende.

    Morty : Annenle baban ile olan randevunun tarihini değiştirmek zorundayım James yine aynı şeyleri yaşamanı istemiyorum, tehlikelisin.

    _ Ben mi tehlikeliyim? HA BEN Mi TEHLiKELiYiM PiSLiK HERiF? SANA NE VERiYORLAR HA SÖYLE SANA NE VERiYORLAR EKiBiN GERi KALANI NERDE MORTY EKiBiN GERi KALANI NERDE SENi huur ÇOCUĞU!

    Avazım çıktığı kadar bağırıyordum içeri iki tane hemşire girdi bunlar Abby ve Lydiaydi boynuma giren iğnenin yakma hissi ve gözümün kapanması. Lanet olsun yine oluyor. Her yer kapkaranlık ve sessiz.

    Elimde bir deste kartı karıştırıyorum, lanet olsun salon gibi bir yerdeyim ekibimin tamamı burada, ne zaman uyandım ne ara buraya geldim, tanımadığım bir çok kişi var, bizden başkaları da mı varmış yoksa, ama pencere, lanet olsun odada pencere var ve açık, bizi burda tutmuyorlar, beni burada tutuyorlar Kimse Abby ve Lydianın ismini söylemedi yaka kartlarında da yazmıyor, annem babam da ismimi söylemedi fakat Mortye ismimi söylediğimde anca o zaman ismimi duydum. Sanırım paranoyak bir şizofren hastası değildim.

    Abbynin yanına gittim, yaka kartını okuyamıyordum nedense, sürekli değişen bulanık küçük harflerden başka birşey değildi.

    _ Abby beni odama bırakır mısın acaba kendimi pek iyi hissetmiyorum da?

    Abby : Peki James, bu arada son 3 ayda bayağı bir gelişme gösterdin.

    _teşekkür ederim Abby

    Yaka kartına baktığımda çok net bir şekilde Abby yazıyordu. Lanet olsun haklıydım burada bir tek ben vardım geri kalan herşey sahteydi.

    Abby beni odama bıraktıktan sonra teşekkür edip yatağıma oturdum. Plana ihtiyacım vardı, ya da hayır plansızlığa ihtiyacım vardı lanet bir iğne daha yemeyecektim uyanmam gerekiyordu, dışarı, rüyadan çıkmanın en kolay yolu neydi, ölmek. Oyunu bozmanın zamanı gelmişti, öyle ya da böyle bir backdoor bulacaktım.

    Düşün James düşün, vücuduna ne veriyorlarsa bunun sayesinde, sana hayaş göstertiyor da olabilirler çünkü acıların gerçek, öte yandan bir rüya da olabilir bir çeşit hipnoz.

    Bilmenin tek bir yolu var.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +1
    Yatağın baş ucundaki tahta çubuklardan birini kırdım artık elimde bi tahta parçası vardı ve öyle ya da böyle istediğimi alıcaktım, aşağıya iner inmez Mortynin kafasına hızla vurmaya başladım, o huur çocuğunun Morty olmasına imkan yoktu biliyordum. Lydia telefonla birilerini arıyordu, evet tam tahmin ettiğim gibi Abby da iğneyle bana doğru geliyordu, Morty bayılmıştı, sıra Abbydeydi, hızla vurmaya başladım iğneyi rlindrn düşürmüştü ama iğneye birşey olmamıştı, Abby da bayıldıktan sonra iğneyi aldım, etrafımdakiler hep bana bakıyordu, ne olucağını karar verememiş bir robot gibi izliyorlardı, lanet olsun ne yapıcaktım, içeri 2 adam girdi bunlar polisdi, Abbyi kaldırıp iğneyi boynuna batırdım, polislere dönüp eğer silahları yere bırakıp buraya atmazsanız kıza enjekte ettiğim şey öldürebilir diye bağırdım.

    Sessizlik çöktü ama silahlar bırakılmadı. Siz bilirsiniz aşşağlık herifler uyanmak için zaten ölmem gerekiyor. iğnenin içindekileri Abbye enjekte ettim, aya kalktım bir el ateş sesi, ıska tam tahmin ettiğim gibi, üstlerine yürüdüm bir kez daha 2. ıska, ölmemi istemiyorlardı buradan çıkmalıyım 3. ateş kolumda bir sıyrık. Polisin elinden silahı alıp tetiği çektim, bir kez daha ateş ettim bh sefer yanındakine, hiç bir zorlanma yoktu, rüya evet rüya burası tamamen benim hakimiyetim içindeydi ve kimse birşey yapamıyordu silahı alnıma dayadım.

    _içime giremeyeceksiniz huur çocukları!

    Tetiği çektim.
    ···
  11. 36.
    +1
    Bölüm 7 : Kaçış

    Sıçrayarak uyandım, lanet olsun bir sıvının içerisindeyim ve garip ince ve elastik bir kıyafet vardı üstümde, ağız ve burnumda borular vardı ve sanırım ensemde de metal birşey vardı, lanet olsun neredeydim ben. Ağızımdaki şeyi çıkartırken hem yemek borumda hem de soluk boruma kadar uzandığını fark ettim, inanılmaz bir acı başka hiçbirşey değildi, sıvı birden alttaki bir giderden gitti, iğrenç yapış yapış bir jeldi aslında bu, sıra ensemdekiydi, lanet olsun ensemdeki canımı çok acıtıyordu tüm kemiklerime bsğlı gibiydi sabırım omurgama bağlıydı yanlış bir harekette felç olabilirdim ama yapabilecrğim hiçbirşey yoktu, acıya dayanmalıydım, dayanamadım avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım, arkada bir somun vardı sanırım zorla çevirmeye ardından da daha rahat çıktı, ensemden iğrenç uzun bir iğne çıktı. huur çocukları. Hemen yüzümü kontrol ettim acı yoktu vücudumda da bir acı yoktu, peki o yanıklar ne olmuştu yanaklarıma gerçekten de 3 4 ay geçirmiş miydim orada. Lanet olsun, Lydia!

    Buradan çıkmalıydım, onu bulmalıydım cama tekme atarsam kırabilir miydim iğrenç bir yorgunluk vardı, elimi kolumu kaldıramıyordum bile, soluklandım kapıyı ittirdiğimde hemen açılmaya başladı, o şeyleri çıkartırken büyük ihtimalle otomatik olarak açılmıştı.

    Sürünerek ordan çıktım, soğuk çok soğuktu yürüyemiyordum lanet olsun yürümek çok zordu, çok zayıflamıştım, saçım kaşım kirpiklerim herşeyim dökülmüş ne yapmışlardı bana.

    Gölgeler geliyordu, homurdanma sesleri metal alaşım seslerine karışıyordu, duvara doğru iyice yaklaştım ahtapotlar, 2 tanesi fark etmeden gitti sürünerek hızlıca çıktım. Halim kalmamıştı, bir tiz ses duydum arkamı döndüğümde ahtapotlardan birini ve bana doğru mavi bir ışığın geldiğini gördüm. Giysi iyice bedenimi sarmaya mı başlamıştı yoksa o elektrik benim kasılmalarımı mı arttırmıştı.

    Ayağa kalktım, ve var gücümle koşmaya başladım. Tanrım demin yürüyemiyordum bile şu an ise koşabiliyordum. Up uzun bir merdivenden yukarı doğru çıktım her taraf çizik içindeydi sanırım ahtapotların zırhları bu hale getiriyordu. Sığınak lanet olsun nükleer sığınaktaymışım, başlangıçtan beri aynı yerdeymişim, lanet olsun, hızla denize doğru koşmaya başladım, gemi lanet olsun gemi yoktu ve arkamdan ahtapotlar geliyordu denizden çıktığım gibi koşmaya başladım normalden daha hızlı koşuyordum, kalbim çok hızlı çarpıyordu, ölmek istemiyordum, Lydia neredeydi lanet olsun protokolü uygulayıp gitmiş olmalılar nasıl kurtulacaktım yalnız ben kalmıştım. Hızlı olmalıydım.

    izimi kaybettirmiş olmalıyım bir kütüphaneye girmiştim, artık rahatlamalıyım. Burada bir bilgisayar olmalı üsse mesaj gönderebilirim.

    Bir telefon buldum, umarım şarjı vardır şebekenin çektiğini hiç sanmıyorum. Anten görevini görecek birşey lazımdı çekmeceleri ve etrafı karıştırdım, işte bu kulaklık anten görevini görecekti bende mesaj göderebilecektim.

    Telefonu açınca şarjının %5 olduğunu gördüm radyo kanallarını teker teker geziyordum, fajat nasıl telsiz gibi kullanacaktım ki lanet olsun plan suya düşmüştü, şans eseri cızırdamaları duymuştum ses gidip geliyordu ama bir insan sesiydi. Herkimsen seni görebilmemiz için dışarı çık. Mesaj gönderememiştim ama radyo frekanslarından dinlendiklerini anlamışlardı, dışarı çıktım telefonla ses birden kesildi lanet olsun telefonun şarjı bitmişti, asla buradan kurtulamayacaktım.

    1 hafta sonra hiçbirşey yemeden ve içmeden aynı yerde kütüphanede ölümü bekliyordum, acıkmıştım, ayaklarım yine tutmuyordu sürünerek ve kendi kendimr konuşarak zaman geçiriyordum, sonra birden gürültü duydum.

    Koşup cama baktığımda Nebukadnezarı görmüştüm, aşağa doğru sürünerek indim, beni gördüklerinde ekip beni kaldırıp gemiye aldı ve ağızımdan tek bir gelime döküldü o iyi mi?
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    +1
    _O mu? Şey sanırım Lydiadan bahsediyorsun evet gerçekten iyi, ben jack yeni beta ekibindenim artık dinlenme zamanın geldi James eve geri dönüyorsun.

    Bunu daha önce de duymuştum dünyaya giderken. Artık hangisi evimdi bilemiyordum.

    Elimdeki bir damardan serum bağını görebiliyordum, uğultulu yüksek sesler lanet olsun boynuma batırılan iğneyi fark etmiştim tekrar sakinleştim ve rahatlamaya başladım.

    Uyandığımda üsde bir hastane odasındaydım, o uyandı diye bağırdı biri, içeri David girmişti, başkan David, kıçımın başkanı beni kurtarmak için neredeydi.

    David: James seni gördüğüme sevindim dostum beta ekibinden 3 kişi kurtulmuştu bir buçuk sene boyunca nasıl dayandın anlatmanı umuyorum, vücudun çökmek üzereyken eski haline 6 ayda anca döndü 2 yıllık bir kaybın var asker ama döndüğüne memnunum, eğer kabul edersen seni alfa ekibine almak istiyorum dostum, fakat şimdi dinlenmelisin.

    _Lydia nerde o iyi mi?

    David: evet o iyi yalnız, neyse işte o iyi James kendini iyi hissedince seni buradan çıkartıcaz fakat şu an yorgunsun dinlenmelisin.

    Lydiayı görmeliydim David kem küm edip duruyordu birşeyleri saklıyordu lanet herif.

    Davidi tutup kendime çektim.

    _bana bak başkan bozuntusu 2 sene boyunca o çukurda yaşadım, beni biyolojik bir cihaza bağladılar omurgama iğrenç uzun bir iğne ile hükmettiler, boğazıma iki ayrı şey soktular nefes ve gıdaları oradan alıyordum kaçtım 1 hafta boyunca aç ve susuz yaşadım, eğer beni şu an bırakmazsan beta 2 ekibini iki parçaya ayırır seni de ahtapotların ortasına atarım, Lydiayı görücem lanet herif çekil başımdan.

    David şaşırmış olmalıydı o korkak adam gitmiş yerine güçlü bir asker gelmişti, doğru Lydianın odasına doğru koşmaya başladım.

    Kapıyı çaldım. Kapıyı açtığında içeride bir erkek vardı, Lydia bana donuk gözlerle bakıyordu. Sen ölmüştün diyebildi sadece sen ölmüştün dedi. içeri girip adamı yumruklamaya başladım, hzılı bir tekmeyle beni savurmuştu, üstüme çıkmıştı ve hızşı hızlı yumrukluyordu, Lydia sadece çığlık atmakla yetiniyor adam ise karımdan uzak dur diye bağırıyordu, evlenmiş miydi, hayır bu olamazdı.

    Gülmeye başladım şnsanlar kapının önünde dueup izliyorlardı Davidi gördüm, Thomas diye bağırmaya başladı, iyice kahkaha atmaya başladım, önce burnuna sonra da çenesine vurdum dengesi şaşmıştı, burnuna hızlı hızlı vurmaya başladım yüzünü değiştirmek istiyordum en son beni ayağa kaldırıyorlarxı kollarımdan tutmuşlardı Thomas ın kafasına var gücümle tekme attım, inleme sesi geldikten sonra Lydiaya baktığımda sadece ağlıyordu, Davidin yabından geçerken yüzüne baktım.

    _Alfa timini kur ahtapot avına çıkmak istiyorum!

    David rahatlamış gibiydi sanırım benim için planları vardı.

    David: Sana yeni bir künye bastırmamız gerekiyor James.

    _ Bu ismi bir daha duymak istiyorum .

    David: Künyene ne yazmamı istersin.

    _ Krios

    David : kütüphanede mitoloji kitaplarını fazla karıştırmışsın evlat ama tamam istediğin gibi olsun.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +1
    Devam panpa
    ···
  14. 39.
    +1
    Rez sardı
    ···
  15. 40.
    +1
    Rezervasyon.
    ···
  16. 41.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  17. 42.
    0
    Arkadaşlar hikayeye kaldığım yerden devam ediyorum.
    ···
  18. 43.
    0
    Bölüm 8 : Yeniden Doğuş

    Odamdaydım. Hiçbir şeye bakmadan sadece yaşadıklarımı düşünüyordum. Öfke, büyük bir öfke vardı içimde ve hiçbirşey geçmeyecek gibiydi. Sanki birşey için yoksunluk çekiyordum. Beni hayatta tutan o kız beni unutmuş başkasıyla olmuştu, herşey değişmiş sadece bomboş bir öfke krizi geçirmek üzete ahtapotlarına üstüne salınacak bir adam.

    David odama ayrı bir gardırop yaptırmıştı, içinde 1 makineli tüfek, tabanca, bir zırh ve orada bulunduğum sürece uzaylıların beni kapadıkları o garip kıyafet.

    Kıyafette farklı şeyler vardı sanırım gerçekten kıyafet görüntüsü vermişlerdi, incelemeye başladım.

    O sırada David içeri girdi.

    David: Kıyafetini beğendin mi?
    Şaşırmıştım.
    -Bu dünyada o ahtapotların vücudumu kapladıkları şey mi?

    David: Evet ama biraz değişiklik yaptık, yaptığın mücadeleyi hatırlamanı sağlar diye düşündüm. Kıyafetlerini giy silahlarını al ve eğitim odasında takımın ile tanış.

    Giyindiğim gibi eğitim odasına yürümeye başladım, her adımımda insanlar korkarak bana bakıyorlardı.

    Eğitim odasına girdiğimde iki ayrı grupla karşılaştım.

    Yanımda birisi koşarak geldi.

    -Carl Federic hizmetinizdeyim efendim!

    _bu iki grup ne asker

    Carl : alfa ve delta takımı efendim dalta takımı da bizimle gelmek istedi.

    Göz ucuyla baktığımda o Lydianın eşini görüyordum, buraya gelmekle çok büyük yanlış yapmıştı.

    Kendime engel olamıyordum, öfke beni sanki ele geçiriyor fakat ilginç bir şekilde de rahattım.

    Vizörü aktif hale getirdim, Carl ve diğerleri çok korkmuşa benziyorlardı delta takımındaki o adamı görebiliyordum.

    Adam öne çıkıp oda bana bakmaya başlamıştı, zırhı yoktu.

    Kaskımı çıkartım yere attım kaç kilo olduğunu bilmediğim o ağır metal parçasının çıkarttıpı ses herkesi tekrar ürkütmüştü, adam bana doğru yürümeye başladı, bir uçtan bir uca. Zırhımın diper parçalarını da söküp attım, bende yürümeye başladım, hızşanmaya başladık öfkem arttıkça koşuyordum.

    Adam benden hızlı çıkmıştı ilk yumruğu o atıcaktı ki yumruğunu yakaladım, bu kadar çelimsiz miydi yoksa bu ürettiğim adrenalinin etkisi miydi, karnıma diğer eliyle yumruk atmıştı, acımamıştı fakat eli hala bendeydi ve kurtulmaya çalışıyordu, canı acıyor gibiydi, diğer elimle boğazından kavrayarak havaya kaldırdım, lanet olsun aylarca hastanede yattım neredeyse hiç hareket etmedim nasıl bu kadar güçlenmiştim, bana ne olmuştu.

    Bunları düşünürken insanlar bizi ayrımaya çabalıyorlardı fakat kaya gibiydim. Sesler duyuyordum, çığlık gibilerdi, beynimde yankılanıyorlardı. Yere attım. Boğazını tutuyordu, sanırım az kalsın ölecekti. Arkamı döndüğümde alfa takımı sadece hazırolda bana bakarken delta takımı ise az önce boğduğum elemanla ilgileniyor bir kişi ise bana bağırıp askerlerime böyle davranamazsın diyordu.

    Bana bağıran adamı iki elimle tutup Lydianın kocasına doğru fırlattım.

    Ben :Delta takımının burada işi yok, adamlarıma bakın, hepsi hazır olda tek bir emrimi bekleyen özel askerler, sizin gibi çelimsiz, karışık, darmadağın kişiler değiller! Delta takımı korkuyla bana bakıyordu, artık tüm kontrol bendeydi.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    0
    David içeri girmişti. Olanları anlamış delta takımının da bize eşlik edeceğini söylemişti, delta takımı bize sadece ayak bağı olacaktı Davidr bu görüşümü söylediğimde, onlar sadece toplayıcı size mühimmat konusunda ve ayak işlerinde yardımcı olacaklar dediyse de gelmemeleri için ısrar ettim. David sakinliğini koruyarak onlar da seninle asker dedi. Yeniden sinirlenmiş fakat ilginç bir şekilde sakinliğimi korkmuştum, bana ne oluyordu böyle.

    David ben ve takımımı eğitim odasının sonundaki toplantı salonuna kadar gelmemizi istedi.

    David:taktiksel stratejinizi James.. Pardon Krios planlayacak, önden ufak bir bilgi vermem gerek, bu zırhlar sizin için özel olarak üretildi, geçen sene getirdiğiniz madenlerden yapıldı, amacınız alfa takımı olarak deltaların toplayıcılık yapıp çeşitli madenleri getirmesini sağlayacak, zırhlarınızda ağır zırh modu bulunmakta, buda ahtapotlara karşı sizi daha korunaklı hale getiriyor, hepinizi birer tank haline getirecek bir teknoloji ile yaptık.

    Haritayı açtı.

    David: vizör aktif hale geldiğinde, gece görüş modu ve zoom yapabilme özelliğine sahip olacaksınız, mevcut savaş stratejinizi vizör ayarlayacaktır fakat yine de Krios un dediklerini yapıcaksınız bu sadece daha bilinçli bir şekilde hareket etmenizi sağlayacak.

    Bir önceki bulgularımıza göre bu noktada çeşitli metaller göreceksiniz, yalnız bölgede hareketlilik saptamadığımız halde yine de sessiz ve temiz bir iş çıkartmanızı bekliyorum. Taktiksel stratejinizi Krios size belirleyip anlatacaktır.

    içerden çıktığımızda Delta takımı içerisindeki uğultu kesilmiş tüm gözler bizim üstümüzdeydi. Zırhı tekrar giymeye başladım, sadecd bir zırh değil birçok ağır şeyi de kaldırmamızı sağlayan birşeydi bu, bir benzeri ise Delta takımına verilecekti.

    2 gün sonra;

    Oradaya ayak bastığımız andan son ana kadar yapılacak herşeyi belli senaryolar üstünden anlattım. Herkes anlamış gibiydi. Senaryoların çoğu atağı üstüme çekip takımımı ve Deltaları korumak üzereydi.

    Büyük bir gemiye bindirildik ismi Tomorrow du, Nebukadnezar sanırım fazlasıyla eskimiş ve küçük olduğundan bunu David bize özel olarak vermişti.

    Yeryüzüne yaklaştığımızda lanet gemi arıza yaptı sanki kontrolü başkası ele almış da yere doğru son sürat sürüyormuş gibi çakılıyorduk, herkesi gemiden paraşütleriyle aşağıya atlamasını sağlamaya çalışırken Lydia nın eşini gördüm, gerizekalının kemeri sıkışmıştı ve zırhını kullanamayacak kadar aptaldı, oturduğu koştuğu yerinden söküp havada kemerini kopardıktan sonra tuttuğum gibi düşen gemiden aşağıya attım, telsizden paraşütünü kullan gerizekalı dedikten sonra bende aşağıya atlamıştım bile. Herkes sağ sağlim aşağıya doğru iniş yaparken benimse paraşütüm açılmıyordu, lanet olsun neden böyle şeyler beniim başıma gelirdi ki.

    Ağır zıeh modunu aktifleştirdikten sonra kendimi yere çakılı buldum. ilginç bir şekilde zırh sandığımdan dayanıklı çıkmıştı, çizik bile almamıştım, yerde ufak bi çukur oluşturmuştum.

    Herkes inince seneryoya ilerlemeye devam edeceğiz demiştim. Parçalanan gemi görevimizi yapmaktan bizi alıkoyuyordu, madenleri toplamak önemli değildi artık, üs ile iletişim halindeydik senaryo 9 u uygulayacaktık. Yakınlarda sütunları ve katları ayakta kalabilmiş bir binaya doğru geçmeye başladık. O iğrenç hissi tekrar yaşamıştım, sanki ahtapotlar yine beynimi ele geçirmek istiyor gibiydiler. Bir yolu daha olmalı, başka bir yolu daha.
    Tümünü Göster
    ···