/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +1
    Tuzağa düşmüştük, Okçular mevzi alana kadar üzerimize cin okları geliyordu. Ağaçarın arasına sinmiş herkes kendi canının derdine düşmüştü. Tam düşmanı göremiyoruz derken.

    Tam karşımızdaki tepelerde 4 tane okçu kara cin gördüm. Arasına saklandığım yeşil çimlerden nişan almaya çalışıyordum ama faydası yok onlarda beni görüyor atış yapmama izin vermiyorlardı.

    Derken parkın girişine de 4 tane kara cin mevzilendi ardı ardına bizi okluyorlardı.

    Vızzz! Vızzzz!

    iki tane kara ok beni geçip arkamda duran birinin göğsüne saplandı. Acı bir inleme ve yere serilişinin korkunç sesi kulaklarıma çalındı.

    Kadınlar ağaçların arkasına gizlenmiş, karşı ateşe bir türlü geçemiyorlardı. Tek çare birinin dikkatleri üzerine çekmesi ve diğerlerinin atış için bir aralık bulmasıydı.

    Vızzz! vızz! Kapıya 2 tane daha okçu mevzilenmiş, doğru hedefi ararcasına bize bakıyorlardı.
    ···
  2. 77.
    +1
    Herkes bir yere oturmuş bir elleri mataralarında bir elleri silahlarındaydı. Gördüklerim göreceklerim her bir bir gerçekleşiyordu. Yılların şokunu hala üzerimden atamamıştım. Aklım almıyordu olanları. Nasıl diyordum hep kendime nasıl? Nasıl.

    Herkes yayılmış soluklanıyordu. Bende bir köşeye geçtim, sırtımı bir ağaca verim düşüncelere tekrardan daldım. Etrafta Kışın ardından gelen baharı müjdeleyen yeşil yapraklar düzensizce uzayan çimler ve durmadan öten küçük kuşlar vardı. Evet belkide insanlar olmadan bu dünya çok daha sakin ve güzeldi ama yaşamdan vazgeçmek o kadar da kolay değildi

    Yaşamak istiyordum kıtlıklar olsa da açlık ve susuzluk tüm takatimi kısıtlasa da yaşamak istiyordum. Sadece yaşamak.

    Gözlerimi bir an için kapadım ve yine gözlerimin önüne o gün geldi.

    "Sokakta kılıç, balta ve art arda ateşlenen g3 sesleri. Yer kızıla ve siyaha bulanıyordu. Ateş sesleri çınlayan demirin içinde kaybolmaya başlamıştı. Asfalt delinmiş sokağa sızan lağam suyu tüm caddeyi iğrenç bir kokuya bulamıştı.

    Etrafta çocuklarını toparlamaya çalışan anneler, kaçışan genç erkekler görüyordum. Arabalar bir biri ardına ateş alıyor, Patlama sesleriyle tüm Ankara ağlıyordu.

    Çığlıklar, çınlamalar, mermilerin duvarlara saplanma sesleri ve ardı ardına çatlayan meteor sesleri kulaklarımı bir hayli yormuştu.

    Burak hızla caddeye daldı arkasında da ben,"

    "Koşuyorduk ara sokaklara giriyor çatışma seslerinden uzak durmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorduk. Çok ani yakalanmıştık bu saldırıya, yolların binaların çöküntüsü askeri ve eml-i kuvvetlerin işini zorlaştırıyor, hastane ve sağlık ocakları ağzına kadar doluyordu.

    Gördüğüm her sokak her bina hemen hemen aynı durumdaydı, Perişan bir halk ve çaresizce ateşlenen 7.65 ve 11mm mermiler.

    Sayıların çoktu hem de çok!"

    Patron kalkmamız gerekiyor demesiyle kendimi o cehennemden bir kez daha çıkarmıştım.

    Herkes birer yudum daha su aldı ve kalkmak için ayaklandık.

    Vızzzz! bir ok doğruca bacaklarımın arasından geçip gitti. Ardından birkaç daha ok sesi duydum ve Patronun yere serilişini.
    ···
  3. 78.
    +1
    Metro Hattını gerimizde bırakmıştık çoktan, hızı ve olabildiğince sessiz davranmaya çalışıyorduk. Uygun adım asker düzeni etrafı gözetleyerek ilerliyorduk.

    Yine en önde ben diğerleri arkamda beni izleyerek geliyorlardı.
    Ardımda bir ses duydum grup dinlenmek istiyordu. itiraz etmedim hemen bir kaldırım taşına toplandık etrafta çoktan hurdaya çıkmış rengarenk arabalar camları yollara kadar fırlayan mağaza ve galeriler görmek oldukça kolaydı.

    Kaldırımdan kaldırdım tüm grubu ve ilerde gördüğüm parka geçirdim herkesi. Artık anıt parktaydık. Yaklaşık 1 saat yol gitmiştik sonunda Fevzi Çakmak caddesi gerimizde kalmış Akdeniz caddesinin girişindeki Anıt parka gelmiştik.
    ···
  4. 79.
    +1
    irili ufaklı kuyulara dolmuş benzin. Tıslayarak hava kaçıran pompa kırak camlar yıkık duvarlar. Gazi üniversitesi iiBF kampüsünün dönüştüğü şantiye alanı yollara savrulan dev binaların iskeletleri. Aynı bir metal mezbahayı andırıyordu.

    Üstün teknoloji yıllar geçtikçe hayatta kalma reflesklerimizi derinden etkilemiş bizi bizim hayatta kalma becerilerimizi köreltmişti.

    Durum bu ki saldırılardan kurtulanlar hayat mücadelesinde fazla tutunamamıştı. Ya benim gibi bir hırsız ya da bu adamlar gibi sistemli ve atik olmalıydınız.

    Biraz önce tamamen yıkılmış metro hattının Beşevler durağını görmüştük. Bu metroda yaşadıklarım aklıma gel sevinçler üzüntüler. Aşklar karmakarışık duygular herşey gözümün önünden gelip geçti.

    Duygularım derinleştikçe derinleşti. Aşık olduğum şimdi neredeydi acaba. Öyle uzaktan izlediğim kızlar. ilk aşkım son aşkım neredelerdi acaba hayattalarmıydı ya da onlar da beni düşünüyorlarmıydı böyle sessiz sessiz?

    https://www.youtube.com/watch?v=6i2siwz1QM0

    Ankara dedim içimden tekrar serin bir yelin gri parkamı yalayan hışırtısıyla.
    ···
  5. 80.
    +1
    Konya mevzusunu ve yol güzergahımızı orada tekrardan anlattım. Konaklayacağımız yerleri hatta gireceğimiz delikleri bile hesaplamış neler yapacağımızı ezbere okumuştum orada Yemek yerken bunları tekrardan anlatınca herkes bana karşı birazda olsa yumuşamıştı.

    Yemekler yenmiş yola koyulmak için hazırlanıyordum ki Bir kadın elinde bir bardakla yanıma geldi bunu iç daha gideriz dedi.

    Bu koku bu tat yıllar sonra ilk defa çay içiyordum. Bunun yanında sigara ne iyi giderdi lan şimdi diye düşünürken Timuçin elinde benim paketlerimden biriyle geldi içinden bir dal uzatarak al birader dedi.

    içinden bir tane çekip çakmağıyla sigaramı ateşledim. Uzun zamandır böyle bir rahatlama hissetmemiştim. Karnımın yarı aç yarı tok olan kısmını çay ve sigaranın dumanıyla doldurmuştum Ellerim ayaklarım her hücre bir huur ve rahatlama içerisindeydi. Belkide aylar sonun bir insanla konuşmak bana iyi gelmişti bilmiyorum.

    Ama artık yeni bir görevim vardı o da daha çok insana ulaşmaktı.
    ···
  6. 81.
    +1
    Gidip yanına oturdum. Yanında Timuçinde dahil 3 kişi daha vardı biride yüzü yaralı kadındı.

    Patron Onları tanıttı işte yüzü yaralı kadın Zelihaymış Patronun karısı. Timuçinle diğer çekik çocuk olan Kubilay kardeşlermiş. Son kalan elemanın adı da Ahmetmiş.

    Patron bana dönerek
    Haritayı yakmamın akıllıca olduğunu bana ihtiyaçları olduklarını yaşamamı garantilediğini söyledi. Ama bu durumun hiç hoş olmadığını beraber yaşadığımız sürece birbirimize güvenmemiz gerektiğini anlattı.

    Sonradan öğrendim ki Zeynepte Zelihanın kızıymış Patronunsa üvey kızı. Zeliha meteorların düştüğü gün yüzüne yara almış sağlık hizmetleri aksadığı içinde dikişsizce iyileşmesini beklemek zorunda kalmış. Çok acı çekmiş ama dayanmış.

    Çok geçmeden yemekler hazırlanmıştı kızarmış karga eti ve patatesle beraber kavrulmuş yılan eti. Bu kadar adama yetmeyeceği kesindi ama az da olsa yemek zorundaydık.
    ···
  7. 82.
    +1
    Ağaca bağlanmış etrafta ne yaptıklarını gözetliyordum. Düşüncelere dalmıştım tekrardan Meteor kaplı sokaklarla dolu düşüncelere.

    "insanlar yavaş yavaş evlerinden sokaklara doğru çıkıyordu. hala binalar yıkılıyor sokaklardan binalardan yıkıkların alltından çığlık sesleri yükseliyordu. Sokaklar kan kırmızısı ve meteorların gökten getirdiği fıstık yeşiliyle parlıyordu. Akşam saatlerinin karanlığı ve kimsesizliğimiz bizi dahada çaresizleştiriyordu. Kısa zaman sonra sokak başlarına askerler ve polisler durmaya başladı. Bir megafonla bize çağrı yapıldı meteorlardan uzak durmamız gerektiği söyleniyordu."

    "Burak ve ben hızla yerimizden fırlayarak askerlerin olduğu bölgeye doğru koşuyorduk ki meteorun biri çatlamaya başladı ardından diğerlerinde orada durmuş çatlayan meteorun içinden ne çıkacağını izliyorduk. Asker bağırıyor biz duruyorduk."
    ···
  8. 83.
    +1
    Yürüdükçe yürüdük kampüsü tamamen taradık. Bir ağacın dalından 2 tane karga indirdik. Ve yerde sürünen oldukça uzun bir yılanı öldürdük elimiz boş değildi. Dönerken.

    Grubun hemen hemen hepsi uyanmıştı bizimde gelmemizle ekgibler tamamlanmış hatta beni büyük bir çoğunluğu fazlalık gibi bile görüyorlardı.

    Bilen bilir beyler Ankaranın soğuğunu bir eser adamı topuğundan saçlarının teline kadar titretir bir de aylardan martın sonu haliyle üşüdükleri için bir ateş yaktık.

    Kadınlardan biri çantasından bir tencere çıkardı ve dallarla onu ateşin üzerine astı. Birileri kargaları yoluyor birisi yılanı temizliyordu. Bende çantamdan patates konservesini çıkarıp onlara verdim yılan etiyle beraber kaynattılar. Sıvı yağları baharatları hatta ilk yardım malzemeleri bile vardı.

    Aslında oldukça teknik ve sistemli çalışıyorlardı. Bu zaman kadar kan emicilik yaparak yaşayan ben 4 yıldır kendimi ilk defa bir şeye yararken bulmuştum.

    Patron beni yanına çağırmasıyla dikkatimi tekrardan toparladım.
    ···
  9. 84.
    +1
    Bir sigaramı fırtlıyor bir suyumu içiyordum. Aslında bu grup işi pekte kötü sayılmazdı. Ama ya bana tam olarak güvenmezlerse. işte o zaman düşünmem gereken üzerime doğru fırlamış saatte 300 kilometreyle gelen bir oktan nasıl kaçılırdı.

    Birşeyler yapmalıydım. Zaman geçiyor semada güneşin ilk ışıkları kırılmaya başlamıştı. Artık önümü görebiliyordum. Zeynep yanıma geldi hadi kalk birşeyler avlamaya gidelim grup uyanana kadar birşeyler bulursak iyi ederiz dedi.

    Yanımızda bir oğlan daha geldi 20li yaşlarına yeni girmiş olmalıydı. Yaşamasına mucie gözüyle bakıyordum. Sarımtrak saçları uzadıkça uzamış teni tozla ve toprakla kaplanmıştı. Sonradan öğrendim ki ismi Hamzaymış.

    Elimizde yaylarımız kampüsü tarıyorduk. Çok sessiz ve bir o kadarda her anki bir saldırıya karşı hazırlıklıydık. Ayrılmamız gerektiğini söyledim beni tek başıma işemeye bile göndermeyeceklerini söylediler.
    ···
  10. 85.
    +1
    Noluyor amk
    ···
  11. 86.
    +1
    Yanıma 2 adam vermişlerdi. Yavaş adımlarla bana yapay gölden lunaparkın içine eşlik ettiler. Birbirleriyle konuşuyorlar sigaramı içiyorlardı. Şimdi anlamıştım bu kıt koşullarda birinin bir şeylerini çaldıktan sonra o adamların ne yaşadıklarını.

    Susuz ve bitkindim. Ve ense kökümde düden kalma bir ağrı ve şişlik vardı. Arkamdaysa 1metrelik palalarla bana eşlik eden iki adam vardı. Dahada kötüsü 4 buçuk yıldır kaderine terk edilmiş bir dönme dolabın tepesine çıkmamı istiyorlardı.

    Elemanlardan birinin ismi Timuçin olduğunu öğrendim. 180 boylarında 70 kiloluk normal bir insan hafif çekik gözler dudaklardan sarkan ince bıyıklar ve omuzlara kadar uzanan siyah saçları vardı Timuçinin. Hızlı konuşuyor ve sanki bana her baktığında benim kaçmamı istiyor sonra da beni yakalayıp hunharca öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu. Kalbinde garip bir nefret vardı.

    6-7 dakika sonra dönme dolabın önüne gelmiştik. Hatırlıyorum. önceden kırmızı olan dönnme dolap artık tamamen pas turuncusu olmutu. Bir kaç kabin yere düşmüş. Ekseniyse kaymıştı. Sanki birkaç kiloluk basınç bütün dolabı yere yatıracak gibi duruyordu.

    Timuçin palasını kılından çekti ve arkamdan omurgama bastırarak
    -Hadisene hırsız seni buradan ya raporla ya da parça parça zütürürüz.
    ···
  12. 87.
    +1
    Sürünüyor bir yandan menzil dışına çıkmak istiyordum, Kalkıp koşmalıydım dikkatleri üzerime çekmeliydim ama bir türlü başaramıyordum.

    Sağıma soluma saplanan kara oklar beni korkutuyor yaşama isteğim diğerlerinin hayatını kurtarma isteğine galip geliyordu. Aklım karışmıştı.

    Çimlerin arasına iyice sinmiş çantamı da kafama siper etmiştim. Aradan olanları izliyordum. Oklar hedef bulmaya başlamış bir adamı daha öldürmüştü.

    Derken ağaçların arasından biri koşmaya başladı bir kız Zeynep. Tüm yaylar ona dönmüş arkasından ateşleniyordu. Vızzz! Vızzz!...

    Bu durumu görmezdim. Çantamın arkasına sinmiş gözlerimi kapatmıştım. Ama o da ne bizimkiler ateş diye bağırmaya başladı.

    Zeynep Zeynep karşıdaki beton yığınına kadar hedef almadan koşmuş bizimkilere karşılık verecek kadar zaman kazandırmıştı. Kadınlar oklarıyla cinleri püstürtüyor, Timuçin ve diğerleri ağır adımlarla cinlerin mevzisine doğru ilerliyordu.

    Hemen ayağa kalkıp dört beş adım atıp yere yattım arbaletimle ağaçların tepelerindeki cinleri hedefliyor onları bir bir düşürüyordum.

    Birkaç dakika içerisinde bir erkek daha saldırmak üzereyken oklanarak öldü ama kapı tarafı tamamen temizlenmiş ağaçlarda da okçu kalmamıştı.
    ···
  13. 88.
    +1
    Neyse beyler Timuçin omzumu tuttu ve Patrona döndü.

    -Patron bu hırsıza güvenecek miyiz?
    -Timuçin bu adam bana çok özel bilgiler verdi.
    -Ne diyorsun Patron

    Bu sırada arkamızda hala cinlerle çarpışanlar vardı. Tek tük te olsa hala saldırıyorlardı.

    -Timuçin bunu burada konuşamayız şimdi onu izleyelim olmazsa boğazına bir ok saplarız.
    Bu tehdit beni korkutmuştu ama yine de tek çarem onlara güvenimi kazandırmak ve sömürebildiğim kadar kaynaklarını sömürmeliydim.
    ···
  14. 89.
    +1
    Kız yüzüme bürünen ciddi ifadenin ardından "Sen ciddisin. Şimdi bilmem kaç kilometreyi bir cinin sözüyle mi? gideceksiniz" tebessümle "Bulursak sağlam bir arabada işimizi görür" kız başını sağa sola sallayarak "Bu kadar adama bir araba yeter mi?" dedi Dudaklarımı bükerek "Belki bir otobüs" dedim.

    Kız ciddiyetimi sezmişti
    ···
  15. 90.
    +1
    Gece karanlığı iyice çökmüştü. Tavandan içeri dolan dolunayın ışığını, yaktığımız ateş bastırıyordu. Dokunmaya kıyamadığımız raflar ve kitaplar şimdi çatır çatır yanıyor, bizse bu ateşle hem ısınıyor hem de yemeğimizi pişiriyorduk.

    Birazcık sulu patates ve bolca yabani kuş eti. Koca salon tozla ve kremit kalıntılarıyla doluyu sıralar sandalyeler her şey ama her şey dağılmıştı. Bütlere hazırlandığım, finallerde sabahladığım bütün atmosfer tamamen dağılmış, yerine kasvet ve dehşet gelmişti.

    Kızlardan çete lider yanıma yaklaşarak çantamda bulduğu sigaradan bir tane uzattı. "Al, biraz konuşalım" dedi ve elini uzatarak "Ben Yonca" diyerek ekledi. Kız esmer tenli siyah saçlı ortalama güzellikte orta boylarda klagib bir Türk kızıydı. Elini sıkarak "Ahtapot" diye karşılık verdim.

    "Neden buradasınız. Bizi senelerdir kimse rahatsız etmiyor." dye sordu Kaşları çatılmıştı. Sigaralarımızı yaktık ve birer duman çektik. Başta kararsız kalsam da sonradan bir arar gelmeyeceğini düşünerek planımzıı anlatmaya başladım.

    "Konya'ya gidiyoruz" kız ilk cümlemin ardından kahkaha attı. "Nasıl yani bildiğimiz Konyaya mı? Neden?" hem alaya alıyor hem de merak ediyordu. Ona aldırış etmeden konuşmaya devam ettim "Savaş lehimize dönüyor gibi"

    Kız şaşkınlıkla "Nasıl yani?" diye sordu

    "Konya da bir grup insan şehri temizlemiş, temiz su ve gıda depoluyorlarmış. Sadece orasıda değil, Bakü, Roma, Kudüs'te temizlenmeye başlamış." diyerek soruna cevap verdim. Kız söylediklerimden sonra başını hfifçe kaldırarak "Peki sen bunu nereden öğrendin" diye sorularına yeniden başladı.

    Yüzümü kararlı bir ifade takınarak başımı çevirdim ve "Önce sen söyle bakalım nasıl bu kadar temizsin ve nasıl bu kadar uzun süre yaşamaya devam edebildiniz?" Esmer kız afallamıştı lakin söylemek zorundaydı suratına oturttuğu ciddi bir ifadeyle dudaklarını araladı ve "Çatıya bir su deposu yaptık yağmur sularını biriktiriyoruz fazla temiz olmasa da içilir durumda. ihtiyacımız olanı alıyor geri kalanını güneşe ılımaya bırakıyoruz. Ilıyan su banyomuza ve çevreden kuşları çekiyor " dedi ve gerilerek "Etrafı tuzaklarla donatmıştık gelenler korkup kaçıyor geceleri ise raflardan yaptığımız cin kuklalarını pencerelere ve kapılara bırakıyoruz. Böylece insanlar korkuyor, cinlerse bizim bölgemiz diye ilişmiyor" dedi.

    Doğrusu zekalarına hayran kalmıştım. Hiçbir yere ayrılmadan burada yaşayabiliyorlardı. Ama aklıma takılan bir şey vardı hemen sordum "Kışın?" Kız gülümseyerek "Burada bir milyon kitap vardı." dedi anlamıştım.

    Açıkçası bu nadide eserlerin ve bilgi birikiminin yok olması korkunç bir haldi ama mecbur kalmışlardı.

    Kız ince sesiyle "Sıra sende nereden öğrendin" yüzümü buruşturarak "Bir muhafız cinden" kız yeniden bir kahkaha attı "Hani gezegenimizi işgal eden muhafız cinlerden" son birkaç gündür fazlasıyla alaya alınmıştım
    Tümünü Göster
    ···
  16. 91.
    +1
    Bir saatlik bir işim çıktı bitirip birkaç uzun part daha atacağı bugün. Gerisi yarına bir hafta falan sürecek hikaye

    Biraz sonra grubun hepsi yan yana duvarın dibine dizilmiş, ellerinden silahları ve çantaları alınmıştı. Timuçin bir kı tarafından yenilmeyi hazmedemiyordu "Neden teslim olduk" diye söylendi. Başımı ona çevirerek "Bana güven yarın buradan çekip gideceğiz" dedim.

    Timuçin, Zeynep'e dönerek "Bu aptala güvenmiyorsun değil mi?"" diye homurdadı. Lakin bir esir eden esmer kız yayını Timuçin'e doğru gererek "Sussan iyi edersin" dedi. Çekik gözlü adam dişlerini sıkarak "Gün olur konumlarımız değişir elbet" diyerek karşılık verdi.. Kızsa "O aman ihtimale belki de son vermeliyim" diyerek yayını iyice gerdi lakin araya Ahmet girerek "Dur ne dediysen yaptık" dedi.

    Kız kaşlarını çattı ve yayını gevşeterek "Sadece oyun oynuyordum" dedi. Doğrusu saçı ve teni temiz görünüyordu. üstelik yüzünün rengi yerinde ve özleri parlıyordu kesinlikle iyi besleniyor ve temiz suya ulaşıyor olmalıydılar.

    Kaşlarımı çatarak kıza döndüm ve "Aca sözünüzde duracak mısınız?" diye sordum "En az birimize silah verin ve serbes dolaşım yapabilelim" kız kaşlarını hafifçe kaldırdı ve tebessümle "Sana pek güvenmiyorlar" dedi ve yere düşürdüğüm arbeletimi uzattı. "Kalkabilirsiniz ama ben olsam fazla uzaklaşmazdım her yer tuzaklarla dolu" diye ekledi.
    ···
  17. 92.
    +1
    Arkamdaki kız bir süre sessiz durduktan sonra "Tamam ama size nasıl güvene biliriz" dedi. Hemen dudaklarımı aralayarak "Bizden sadece 1 kişi de silah olsun diğer tüm silahları toplayabilirsiniz" dedim. Bu fikrim Zeynep'in ve Ahmet'in pek hoşuna gitmemişti ki lakin mecburduk.

    Kız enseme bastırdığı oku indirerek "Peki toplayın silahları ve oturdun bunları" dedi. O da çok iyi biliyordu ki bizimle kolay kolay başa çıkamazdı. Ama benim aklımda bu küçk kızlardan çok Timuçin vardı. O bu gençleri öldürmek isteyebilir veya silahını vermek istemeyebilrdi.

    Ben onu düşünürken grubun geri kalanları da yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladılar.

    Bu küçük çetesi olduğunu düşündüğüm kız bağırarak "Orada kalın yoksa arkadaşlarınızın beynini toplarsınız" dedi.

    Tamda düşündüğüm gibi Timuçin "Onları ırakın ve kaçın yoksa sizi lime lime" ederim diyere karşılık verdi.

    Onun sözlerinden sonra kız bana dönerek "Söyle onlara silahlarını bıraksınlar" fakat ben başımı sağa sola sallayarak "Beni dinlemezler" dedim. Kız sinirle yayının kasasıyla anlıma bir darbe indirdi ve Zeynep'e yönelerek "Söyle onlara" dedi.

    Kızıl saçlı kız hiç memnun olmayarak "silahlarınızı indirin ve tek sıra halinde yavaş yavaş çıkın" dedi. Timuçin'in homurtusu buradan dahi duyuluyordu öfkeyle "Tamam" diye bağırdı.
    ···
  18. 93.
    +1
    Zeynep sesini titreterek "Yok bir şey sizinle bir ssorunumuz yok, eğer burada kalmamıza izin verirseniz yemeğimizi palaşabiliriz" dedi lakin kızıl saçlı kızın ardındaki okçu "Bence sizi delik deşik etmeliyiz" diyerek karşılık verdi.

    Zeynep başını hafifçe çevirerek "Bu size ne kazandıracak üstelik bir sizden çok daha fazzzlayız beni öldürseniz bile intikamımı alacaklardı" dedi. Doğruyu söylüyordu. Bunun kimseye bir faydası olmazdı ve zaten yüksek ihtimalle burada katledilirlerdi. Belki benim ir değerim olmazdı ama Zeynep'in annesi kızının kanını yerde koymazdı. Söze karışarak "Çantam yerde sizin olsun yeter ki bir gecelik konaklamamıza izin verin" dedim
    ···
  19. 94.
    +1
    ikinci kata girdiğimizde gökten salona doğru sızan güneşle karşılaştık. Tavanda yer yer delikler vardı ve yere düşen küçük beton blokları fark ettim. Tozdan ve topraktan zemin tamamen kaplanmış her adımda birkaç santimlik ayak izlerimiz oluşuyordu.

    Bu kızın da ne tarafa doğru gittiğini gösteriyordu lakin izler tek başına olmadıklarını gösteriyor, en az 3 kişinin burada sığındığını açık ediyordu.

    Gülümseyerek kızın adımlarını takip etmeye başlamıştım ki ayağıma dolanan iple kendimi tavana asılı buldum. Tuzağa düşmüştük, Arbeletim ve çantam sarsıntıyla ellerimden kayarak yere düştü. Ayağıma kalınca beyazz bir ip dolanmış beni yerden bir buçuk metre kadar yukarıya baş aşağı asmıştı.

    Panikle kılıcımı çektim lakin bir ok ucunun enseme değmesiyle ellerimi aşağı doğru sarkıttım.

    Ayni şey Ahmet ve Zeynep'in de başına gelmişti. iki kız oklarını onlara doğrultmuş, bizimkiler bir kelime, hiç hareket edemeden silahlarını yere bırakmışlardı.

    Ardımdaki kız sert bir sesle "Kaç kişisiniz"diye sordu.

    Bulunduğum duruma uygun bir şekilde " "14" dedim benimle "15" " Kız okunu bastırarak "Ne istiyorsunuz" diye sordu. Galib neden korktuğunu anlamıştım yağma ve ölüm. Yuuşak bir onla "Korkmanıza gerek yok tek istediğimiz sıcak bir gece ve konaklamak hırsızlık gibi bir niyetimiz yok" dedim.

    Kızıl saçlı kız beni takip ederek "En azından onun harcindekilrin" dedi.

    Kız, ardımdan bağırarak "Ne?" diye sordu
    ···
  20. 95.
    +1
    Zeynep titrek kısık bir sesle gözlerimin içine bakarak "Yukarıda birşey var" diye fısıldadı onu Hamza "Yalnız olmayabilir" diyerek takip etti. Ahmet palasını sıkarak "Bakmamız lazım" dedi.

    Doğrusunu söylemek gerekirse korkuyordum. Lakin bir çocuğun ve kızın dahi cesaret ettiği bir şeyi yapamamak ta gururuma dokunuyordu. Bacaklarımın titremesine ani olarak "Bakalım" dedim

    Sağdan soldan eksilen basamaklara ilk adımımı atmıştım ki yukarıdan tiz bir ses duydum "Gelen var" bu bir kız sesiydi. Yukarıdakiiler insan olmalıydı. Yüzümde oluşan bir tebessümle içinmden "Paçayı yine kurtardık" diye geçirdim.

    Bağırarak "Dostuz, kaçmayın" dedim.

    Lakin karşılık yoktu. Zeynep, Hamzaya dönerek kısık bir sesle "Bizimkileri çağır, yukarıda insanlar var" dedi.

    Çocuk kapıya doğru hızla adımlarken birde merdivenleri hızla tırmandık.
    ···