/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +80 -6
    Ben Gia. gayri intihari adam

    Birazdan okuyacaklarınızın gerçek veya kurgu olup olmadığı hakkında bir şey söylemeyeceğim. Bunu kendiniz anlayacaksınız.

    Benim için iki okuyucu kâfidir.

    Atilla ilhan demiş ki; "insan bir akşamüstü ansızın yorulur"
    Ben de o akşamüstü yorulmuştum hayattan. Evde kimse yoktu. Balkonda sigara içiyordum. Köyde yaşadığım için etrafta pek ışık yoktu. Yıldızlar o kadar parlak görünüyordu ki buna dolunay bile engel olamıyordu.
    Bir anlığına kafamı yere çevirdim.
    Yolda bir kız yürüyordu. Üzerinde normal pantolon t-shirt vardı ama yürüyüşü o kadar alımlıydı ki bir an gözümü alamadım.
    Sonra saçları dikkatimi çekti. Beline kadar uzanan kıvırcık saçları vardı ve ay ışığında parlıyordu. Bu bir rüya mıydı?
    Saç,ay ışığında parlar mıydı böyle?
    Sonra karanlıkların arasından yürüdü yürüdü ve kayboldu...
    içime daha bir sıkıntı yerleşti. Gitti işte. Bir an bana yaşadığımı unutturdu ve gitti.
    Yukarı baktım o kıvırcık saçlardan sonra ay bile ışığını yitirmişti gözümde. Eve tekrar girdim.

    Edit: Beyler bu hikâyem biraz pgibolojik bir hikaye. Olay örgüsünden çok yaşadıklarım, hissettiklerimi anlatıyorum. Sıkılırsanız kusura bakmayın.

    Edit2: Kitapla ilgili çok soru var. imkanlar pek yeterli değil şimdilik. Kitabım yayınlanırsa sözlükte paylaşırım. Kitaplarınız benden. Hikâye de bitmiştir. Bir süre olmayabilirim. Paketim bitecek. Geldiğimde görüşürüz. Merak ettiklerinizi PM den sorabilirsiniz.
    ···
  1. 2.
    +3
    Okumayin ışık oldum
    ···
    1. 1.
      0
      Sözlüğün en iyi yazarı net
      ···
    2. 2.
      +1
      Benmi knk?
      ···
  2. 3.
    +1
    O reyiz hg rez
    ···
  3. 4.
    +23
    Böyle hayatın dıbına koyayım. Ulan Gia ne biçim bir şizofrensin sen dedim. Kendimle konuşuyordum. Saat 23:00 olmuştu ve beni uyku tutmuyordu. indim aşağı, kulaklığı taktım, sigaramı yaktım ve yürümeye başladım. Düş sokağı sakinleri çalıyordu. Bir an karşıya baktım:

    Kıvırcık saçlı kız oradaydı!
    Geliyordu...

    Bir an müziğin sesi kesildi, zaman yavaşladı. Hissettiğim hiçbir şey yoktu.

    Einstein, benim gözümde görecelik teorisini kanıtlamıştı.

    insan hayatında meydana gelen tüm iyi olaylar gibi o kıvırcık kız da yanımdan bir kere daha geçmişti.

    Lavanta kokuyordu..

    Yürümeye devam ettim. Parkın önüne geldim, oturdum.

    Düş sokağı sakinleri hâlâ çalıyordu.
    "hüzün kovan kuşu gelmiş 
    gecenin yanağına konuvermiş 
    ay tenli aşık şarkıma 
    karşılık vermiş."

    Düşünmeye başladım. Ne olacaktı?
    ···
  4. 5.
    +1
    Tutuyo bu adam
    ···
  5. 6.
    +23
    Ne olacaktı ulaann!

    Şu hayatımda yaptığım tek şey kitap okumaktı.
    Ben bir korkaktım.

    Kendi hiçbir şey yaşamamış, sadece kurgu olayları okuyarak yaşamdan zevk alan kocaman bir KORKAK!

    intihar etmeyi bile başarmayan bir KORKAK!

    Yaşamayı bile başaramayan bir KORKAK!

    Kendime sövüyordum gecenin bir yarısı.

    Çocukların eğlenmek için kullandığı parkı,ben kendime sövmek için kullanıyordum.

    Neydi şu an beni böyle bunalıma sokan şey?

    Kıvırcık saçlarına ay ışığı vurunca parlayan, yeryüzünü benimsemiş bir deniz kızı mı?
    ···
  6. 7.
    +26
    Tekrar eve gittim. Çaresi yoktu.
    Sabaha kadar uyuyamadım.
    Sabah oldu.
    Bu kızı bulacaktım. Bu kız benim gözümde bir tanrıçaya dönüşmüştü o gece.
    O kız Zeusun en güzel kızıydı.
    Dünyaya gönderilmiş bir deniz kızı.
    Saçlarında çiçekler açan bir Medusa...

    Köyde arkadaşlarıma soruyordum, dalga geçiyorlardı.

    Ben miydim bir kızın peşine düşecek?
    Kız mıydı benle konuşacak?

    Sadece ismini öğrenebildim o gün.

    Tanrıçamızın ismi Semanur'du...

    O kıvırcık saçlı ay tanrıçasıydı...
    ···
  7. 8.
    +3
    Bir sözlük efsanesi daha geliyor, bileğine kuvvet abim.
    ···
    1. 1.
      +1
      Teşekkür ederim dostum.
      ···
      1. 1.
        0
        Rica ederim abi, fazlasını hakediyorsun. inşallah imzanı da alıcam bir gün.
        ···
  8. 9.
    +22
    Günlerim bu kızı düşünmekle geçiyordu.

    işin en vurucu kısmı bizim evin üç ev ötesinde oturmaya başlamışlardı ve tatil bitince istanbul'a döneceklerdi.

    istihbarat bu kadardı.

    Demek ki yalnızca iki ayım vardı.

    Onla aynı mahallede olduğumu düşününce bile mutlu oluyordum.

    Ah ulan istanbul...

    Demek ki iki ay sonra;

    "Onu benden siz aldınız istanbul sokakları"
    Şarkısını dinlemeye başlayacaktım.

    Bak Gia diyordum. işte sana yaşayan bir kitap karakteri, yaşayan bir Yunan mitolojisi...

    Denize dökülen Yunanların mitolojisi demek ki bir gün beni denize dökecekti.

    Kıvırcık saçlı ay tanrıçası..

    Telefon numarasını bulmam lazımdı.

    Tanrıçalar telefon kullanır mıydı?
    ···
  9. 10.
    0
    Rez devam
    ···
  10. 11.
    +21
    Nihayet buldum numarasını.

    Sayılardan destan yazdım, numarasından hikaye yaptım.

    Hangi hafıza kaybı bana onun numarasını unutturabilirdi?

    ilk iki gün boyunca sadece numaraya baktım...

    insanın istekleri hiç bitmiyordu.
    Onla arkadaş olsam bu sefer de sevgili olmak isteyecektim.

    En iyisi uzaktan mı sevmekti?

    Secde eden bir müminin, Allah'ına yakınlığı ile bir miydi benimkisi?

    Değildi.

    Değildi ulan değildii!

    Benden haberi yoktu...

    Mesaj atmalıydım..

    En sonunda cesaretimi topladım ve SMS attım.
    (Semanur=S, Ben=Gia)

    Gia:Semanur?
    S: Kimsin?
    Gia: Ben Gia. Komşun.
    S: He tamam. Efendim?
    Gia: Biraz konuşalım mı?
    S: Ne için?
    Gia: Öylesine.
    S: Bir saat sonra yaz. Şimdi müsait değilim.
    Gia: Tamam.

    Beklemeye başladım. Saatler bekleyince neden gelmezdi?

    Saat beklemek dolmuş beklemekten sonra mı moda olmuştu?
    ···
  11. 12.
    +46
    Beyler an itibari ile boşa yazıyorum.
    Sadece iki okuyucu istiyorum.
    ilk partı şukulayan iki dostuma da teşekkür ederim bu arada.
    ···
  12. 13.
    0
    Rez okuyacağım pampa
    ···
  13. 14.
    +37
    Tamı tdıbına bir saat sonra mesaj attım.

    Havadan sudan konuştuk ama ben tüm diyalogları ezberledim ve gece yatağımda bir tiyatro gibi tekrarlarım.

    Kıvırcık saçlı ay tanrıçasının sözlerini zikrettim birer birer.

    Saçlarının sayısınca bir tesbihe boncuk koyulsa tüm gün çekerdim o tesbihi.

    Hem de hiç incitmeden.
    Hepsini ayrı ayrı severek...

    Ertesi gün tarlaya gidecektim.
    Traktörü çalıştırdım,bir baktım karşıdan geliyor.

    Önceki konuşmadan olacak, gülümsüyor...

    Da Vinci, Semanur'un dudaklarını çizse yine o kadar muntazam olmaz..

    Kirpikleri kaşlarına değiyor ve ardından gözlerine secdeye varıyor...

    Kahverengi gözlerine.

    Ama öyle normal bir kahverengi değil.

    Delici ve zekice bakışları insanı hipnoz edecek şekilde..

    Saçları, beyaz boynunu örten bir yorgan gibi.

    Dünyayı örten kar tabakasına benziyor.

    Yaz gününde verdiği o muhteşem serinlik..

    Traktörün sesi azalıyor.

    Zamanın yavaşladığını hissediyorum.

    Kulaklarımda yine o uğultu.

    Tüm duygularımı en uç noktasında yaşıyorum.
    ···
  14. 15.
    +1
    Kardesim bende burdayım yaz sen yazdiklarin boşa gitmiyor emin ol
    ···
    1. 1.
      0
      Teşekkür ederim dostum yazacağım.
      ···
  15. 16.
    +25 -1
    Yanımdan geçiyor o lavanta kokusu ile..

    Ben tarlaya gidiyorum gitmesine ama aklım hep onda.

    Kendini topla Gia. Daha gece suyu var. Saat 02:00 da ağaçlar sulanacak.

    Eve gelince yatağa giriyorum ama uyku tutmuyor.

    Aşağı iniyorum, evlerinin balkonunun göründüğü bir yere oturuyorum.

    Çok geçmiyor balkona çıkıyor.

    Tanrıçalar balkon konuşması yapar mı?

    Beni görüyor, gülümseyip dönüyor arkasını.

    Ah ulan o saçları...

    Medusa olsan sarılırım sana kızım be. Soksun saçlarındaki tüm yılanlar bedenimden..

    Saat geç oluyor ama o hâlâ balkonda oturuyor.

    Ben gece tarlaya gideceğim. Uyumam lazım. Ama kıvırcık uyumadan uyumak yok bana.

    En son içeri giriyor.
    Ben hâlâ oturuyorum.

    Işıklar sönmeden gitmem buradan.

    Işıklar sönüyor,

    Ben eve gidiyorum.

    Arada bu kadar az bir mesafe var ama saçlarına dokunmak kaç ışık yılı sürer?
    ···
  16. 17.
    +22
    Mesaj gönderiyor. Uyumamış anlaşılan. Köyde sıkıldığını söylüyor bana.

    istanbul'a alışmışsın tabi. Sıkılırsın köyden. Köyün dili olsa da konuşsam. Köyümüze tanrıça geldi. Yapraklarınla müzik çal desem kavaklara. Ve karşı çıksam ona dair tüm yasaklara..

    Ben tarlaya gidiyorum,o hâlâ mesaj atıyor.

    Uyu diyorum. Kıyamıyorum. Uyu kızım. Senin kahverengi gözlerin kızarsa, güneş yakmaz mı tüm ekinleri?

    Biliyorum ben kimim ki? Kimse olmadığı için benle konuşuyor zaten o da. Ama olsun ben onun sayesinde, ışık hızına varmadan zamanı yavaşlatıyorum.

    Facebook tan ekliyorum. Tuşlu bir telefonum var.
    Bilmem kaç piksel, ufacık fotoğrafında, geceleri gözlüklerinden öpüyorum. Gözlerinin en küçük boy fotoğrafı bile yakar mı beni kıvırcık saçlı ay tanrıçasının?
    ···
  17. 18.
    +1
    devam panpa okucam kesinlikle adamsın sen
    ···
    1. 1.
      0
      Teşekkür ederim dostum.
      ···
  18. 19.
    +24
    Yakarmış. Çok sonraları öğreniyorum...

    Bir gün bana mesaj atıyor, küçük kuzenlerini gezdireceğine dair. Benim de gelmemi, beraber yürümemizi istiyor.

    Yok der miyim hiç?

    Yürümeye başlıyorum. Aklıma Kafka'nın, Milenaya mektuplar kitabı geliyor.

    Şöyle mırıldanıyorum:

    "Bir gün seninle yan yana yürüyorduk Milena. Düşünsene senle yan yana yürüyorduk."

    Efendim? Diyor o tatlı ses tonuyla.

    Gözlüklerinin altından bakıyor bana.

    Bu sefer gözleriyle gülümsüyor,

    Saçları omuzlarından aşağı dökülüyor.

    Şelale gibi. Hipnoz ediyor beni.

    Gia? Diyor. Bir şey mi var saçlarımda diyor.

    Yok diyebiliyorum sadece
    Ne olabilir ki senin saçlarında?

    Hangi toz zerresi cesaret edip konabilir saçlarına?

    Bilim adamı olup,o toz zerresini atomlarına ayırırım yoksa.
    ···
  19. 20.
    +4
    teyzesini gibinler yerine bu hikayeyi cikarin üste
    ···