1. 1.
    0
    evet bizzatihi yaşanmış bir hadisedir, zütümden uydurmuyorum söyleyeyim. bu tip olaylardan korkan varsa okumasın.

    köyde bir bahçemiz vardı bizim. şimdilerde o bahçeye ev yaptırdık ve yaklaşık 10 yıl oldu ev yapılalı. merhum dedem o bahçede ağaç keserken uzun yıllar önce bir hadise yaşamış. rivayet o ki bir güç baltayı bir kenara, dedemi bir kenara atmış. o da bunun üstüne vasiyet etmiş; "o bahçedeki ağaçları kesmeyin, orası sahipli" demiş. sahipli bizim buralarda metafizik öğelerin yerleşim yeri haline gelmiş mekan ya da şey demektir. her neyse terminolojiye girmeyelim.

    bu olayı ben babaannemden dinlemiştim çocukken. seneler sonra ev yapma fikri çıkıp da o bahçe gündeme gelince içten içe çekinmiştim ama yapacak bişey yoktu. en uygun yer orası idi. bahçenin hemen yanında tarihi bir köprü var. üzerinde senelerce her akşam ateş yandığı ve ateşin başında bir kedinin beklediği biliniyor. yakın zamana kadar bu hadise devam ederdi ve biz de normal karşılardık. neyse bvu faslı da geçelim.

    bana bahçedeki ağaçları kesmem söylendiğinde babaannemin anlattığı öykü aklıma geldi. ama emir kulu gibi gittim kestim ağaçları, yerlerinden söktüm falan. birşey olmadı. aklımdan da çıktı anlatılanlar. sonra bahçeye evimizi diktik.

    eve ilk yerleştiğimiz günlerde -gençlik vardı tabii- her gece yatarken müzik dinliyordum. abi kulağıma walkmanimi takıyorum -i pod falan yok o zaman- hırıltılar, iniltiler sarıyor evi. sanki döşemelerin altında bişey var ve böyle tırım tırım tırmalıyor tahtaları. ses giderek yükseliyor. kapatıp müziği dinliyorum, ses giderek azalıp kayboluyor. müziği açınca başa dönüyoruz.

    evde annem ve kız kardeşim var o zamanlar. peder bey bizimle değil. onlara da korkarlar diye bişey demiyorum. ama geceler hep böyle geçiyor. sabah ezan okunana kadar göz kırpmıyorum, kucağımda bir baltayla bekliyorum. gün ışıyınca kestiriyorum biraz. kafayı yiyeceğim nerdeyse. kimseye anlatamıyorum. neyse ki bu paranormal olaylarla zamanında çok uğraştım ve o kadar korkmuyorum.

    günlerden birgün babam geldi. ben de evde o olunca rahatladım biraz. gece iniltileri dinleye dinleye sızıp kalmışım. bir baktım gürültüler geliyor, evin ışıkları yanıyor, uyanıp çıktım. evimiz bahçe içinde ve hemen altından dere akıyor, köprü de bu derenin üzerinde zaten.
    nedir? ne yapıyorsunuz gece gece? dedim. onlar da iniltiler, hırıltılar geliyor, dayanamadık, derede boğulan mı var, bahçede bişey mi var bakacağız dediler. neyse fenerleri yakıp baktık bahçeye, dereye ama gecenin yarısı bi tak gözükmüyor. zaten gözükse hepten aklımızı oynatacağız.

    annemler sonradan itiraf ettiler. meğer onlar da sesleri duyuyormuş ama ben korkmayayım diye anlatmıyorlarmış. evdeki ilk ramazan bayramımızda evi su bastı. kurban bayramında fırın yandı, önemli hasar meydana geldi. hep bir huzursuzluki bir kasvettir gitti o evde. asla alışamadık. ormanda yalnız yatarım orda yalnız yatamam. öyle bir his oluştu. şimdilerde o sesler, hırıltılar kayboldu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    nick'e baktım ilk önce gibtir git yalancı
    ···
  3. 3.
    0
    özet geç bin
    ···
  4. 4.
    0
    okurum sonra
    ···
  5. 5.
    0
    korkunçsuz
    ···
  6. 6.
    0
    ···
  7. 7.
    0
    ···
  8. 8.
    0
    ···
  9. 9.
    0
    ···
  10. 10.
    0
    ···
  11. 11.
    0
    @3 daha okumadın ki bin.
    ···
  12. 12.
    0
    ebbeğan amı
    ···
  13. 13.
    0
    ···
  14. 14.
    0
    bu mu kısa bin?
    ···