+1
Gökyüzü o gün masmavi ve parlaktı.Her zaman ki gibi rutin olan kahvaltımı yapıyordum. Yeni demlediğim çayımı içerken kapının zili çalındı. Gelen Gürkan'dı. Siyah saçlı,iri ve uzun boylu biriydi. Gayet cesur ve atılgan birisiydi.Tek bir şeyden korkardı, köpekler onun fobisiydi. Beraber kahvaltı yaparken dikkatinin incin olduğunu ve bana birşey söylemek istediğini anlayabiliyorum.Çayını koyarken:
-Çıkar ağzındaki baklayı Gürkan.7 senelik arkadaşına ne söylemekten çekiniyorsan artık, merak ettim doğrusu
+Kara bir iş var ama.. Bilmiyorum girsek mi bu işe. Parası güzel ama sıkıntı diyorlar. Sordum birkaç kişiye
-Detaylıca anlatta bir ondan sonra karar veririz.
+Bir yer varmış. Bilinen ama kimsenin gitmek istemediği bir yer.Ya dedikodu,ya da gerçek tam kestiremiyorum. insan nüfusunun az olduğu bir yermiş. Kasaba gibi bir yer. içinde hem camii hem de kilise varmış. Hristiyan ve müslümanların birlikte yaşadığı, dışarıdan gelenleri hoş karşıladıkları bir kasaba diyorlar ama insanlar bir vakitten sonra oraya alışamazsa deliriyorlarmış
Gürkan'ın bu anlattıklarına bayağı bir güldükten sonra:
-iş ne tam olarak ne yapmamızı istiyorlar bizden?
+Biliyorsun gazeteciyim.Bu işi yaparsak 500 bin TL verecekler. Yarı yarıya her zamanki gibi.1-2 ay orda durup ilginç gördüğümüz şeyleri kaydedip fotoğraflarını çekicez.
-Güzel para ne zaman gidiyoruz?
Kahvaltıyı yaptıktan sonra Gürkan 2 saate hazır olmamı istedi.