0
Son yıllarda hemen hemen tüm bölgelerimizde küçük baş hayvan varlığımız bir yandan azalmaya devam ederken, diğer yandan da türlerin oransal dağılımında koyunculuğun payı giderek azalmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında koyun varlığı, hayvan varlığımızın yaklaşık %53’ünü oluştururken, son yıllarda bu oran %80’lere çıkmış, daha sonra tekrar %50’lere düşmüştür. Yıllara göre koyun, kıl ve tiftik keçisi sayısındaki değişimler verilmiştir.
Koyun varlığımızın büyük bir bölümünün verim yeteneği düşük olan yerli ırklardan oluşması, diğer verimlerin iyileştirilmesinde olduğu gibi, bunlara bağlı olarak kuzu verimi ile ilgili özelliklerin ıslahını gündeme getirmektedir. Bu amaçla, Cumhuriyetin ilk yıllarında Batı Anadolu ve Marmara Bölgelerinde Alman Et Merinoslarının Kıvırcıklarla melezlenmesi sonucu ile işe başlanmıştır, daha sonra ORta Anadolu'da ve Doğu Anadolu’da Akkaraman ve Morkaramanlar ile devam edilmiştir. Çevirme melezlemesi yöntemiyle yürütülen bu çalışmalardan, Batı Anadolu’da Türk Merinosu, Orta Anadolu’da Anadolu Merinosu tipleri elde edilmiştir. Ayrıca Malya Tarım işletmesi'nde Malya Koyunu geliştirilmiştir. Ancak, Merinos tiplerinin çevre şartlarına duyarlılığı, yapağı destekleme politikasında istikrarsızlık ve çeşitli ekonomik faktörler nedeniyle güçlüklerle karşılaşılmıştır. Daha sonraki dönemlerde yeni melezleme denemeleri yapılmıştır. Bunlardan birisi Rambuoullet ile Dağlıç melezlenmesi sonucunda elde edilen Ramlıç, diğeri Tahirova ve ille de France melezlemesi sonucunda elde edilen Menemen koyunudur. Bununla birlikte Batı Anadolu ve Trakya'da süt ve döl verimi yüksek ve kasaplık kuzu üretiminde ana soyu olarak kullanılmak amacıyla çeşitli tiplerin elde edilmesi çalışmaları yapılmıştır ve değişik bölgelerimizde benzeri çalışmalar yapılmaktadır.
Koyunlarımızın yaklaşık %69’sının yerli ırklardan meydana geldiği düşünülürse, hayvan başına elde edilen verimin düşük olmasının nedeni anlaşılır. Ülkemizde koyunlardan elde edilen ürünler ve bunların toplam üretim içerisindeki payları verilmiştir.
Koyunlardan elde edilen etin toplam et üretimindeki payının 1985 yılında %33.90’a çıktığı görülmektedir. Bunun sebebi,o yıllarda Arap ülkelerine yapılan et ihracatının artmasıdır. Ancak daha sonraki 10 yılda bu oran yaklaşık yarı yarıya azalarak %16.46’ya gerilemiştir. Süt üretiminde de benzer azalmalar olmuştur. Yapağı üretiminde 1985 yılında hayvan kesimlerinin en üst düzeye çıkarılmasıyla bir azalma, daha sonra artış gözlenmektedir. Bu rakamlardan açıkça görülmektedir ki, toplam et ve süt üretimi içerisinde koyunculuğun payı giderek azalmaktadır. Bu azalma 1985-1995 yılları arasında daha da belirginleşmiştir. Bunda koyun sayısının giderek azalması, tüketici baskısı ve tüketici alışkanlıklarının değişerek kırmızı et üretiminde büyükbaş hayvanların ön plana çıkması, Ortadoğu ülkelerine canlı hayvan ve et ihracatı, terör nedeniyle halkın Güneydoğu Anadolu Bölgesin’den kaçışı gibi nedenlerin etkili olduğu söylenebilir. Koyun yetiştiriciliğinde genel durum bu şekilde ortaya konulduktan sonra, mevcut problemler ve çözüm önerileri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
1) Entansif üretime müsait bölgelerimizde yerli ırklarımızın kültür ırklarıyla melezlenerek et ve süt verimi yüksek yeni tiplerin geliştirilmesi gereklidir.
2) Maddi problemler nedeniyle, kuzuların erken yaşta kesime gönderen yetiştiricilere gerekli krediler verilerek bu materyalden azami ölçüde faydalanmalarına imkan tanınmalıdır.
3) Besicilere önemli zararlar veren et ithalatının kesin olarak önüne geçilmelidir.
4) Koyun yetiştiriciliğinin bilinçli ve karlı bir şekilde yapılabilmesi için üretici birliklerinin kurulması gereklidir.
5) Hastalıklarla etkili mücadele yapılmalı ve koruyucu tedbirler yoğunlaştırılmalıdır.
6) Koyun yetiştiriciliği ile ilgili araştırmalar yeterli değildir. Özellikle her bölgenin koyun ürünleri tüketme eğilimleri ve yurt içi talepler dikkate alınarak, yeni koyun tipleri oluşturmaya yönelik ıslah çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
7) Mer’alarımızın durumu gözden geçirilmeli, daha verimli bir şekilde kullanılmasıyla ilgili tedbirler alınmalıdır.
8) Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde halkın ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle koyunların bakımı ve beslenmesi yetersiz kalmaktadır. Bu problemin çözümü için gerekli destek sağlanmalıdır.