1. 26.
    +2
    ben bu yazilanlari itina ile okudum. boyle nezih bi baslik altina yakismayacak tartismalar bunlar. ha ayrica de baglacini bitigib yazan huurnun onde bayrakla kosanidir.
    ···
  2. 27.
    0
    (bkz: sert kahveler sert gibler gibidir)
    ikisi de kendine getirir adamı
    ···
  3. 28.
    +1
    pesimist

    -"yüzünün yarısını bana vereceksin!"
    yüzümün bir yarısı intihar eden sevgilimin peşinden gitti. öte yarısı film artisti olmak için evden kaçtı.

    -"ellerinden biri benim olsun!"
    ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. ötekisi hapse girdi.

    -"çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!"
    çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.

    -"umutlarının aynısından bana da ısmarla!"
    umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

    -"hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!"
    hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. diğer bölümlerin inşası sürmekte.

    -"herşeyini bana anlat!"
    herşeyimin bir parçasından trajedi imal ettiler. boşta kalanlarını da sucuk yaptılar.

    -"kalbinin temizliği için gündelikçi olabilirim!"
    kalbimin temizliğinin bir katıyla uzayın sonsuzluğu ilgileniyor. öte katlarında zaten belalı yalnızlıklar yaşamakta.

    -"hiç ayrılmayalım!"
    ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: sen karasalsın, ben ılıman. ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: sende kaktüsler var, bende plastik vazo çiçekleri.

    -"saçmalıyorsun artık!"
    saçmalıklarımdan kimisini hayattan aldım. kimisini alkol sanıp içtim.

    sen iyisi mi üstüne basacağın bir mayın bul ve beni unut!
    ···
  4. 29.
    0
    nerdedir iskenderler
    ···
  5. 30.
    +6 -1
    bir nedeni yok yalnızca öptüm

    dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. bekledim. beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım. evet, bilmiyordum. bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. sevişirken sözlük kullanıyordum hala. ama, seni seviyordum. ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana. sana yaklaşamıyordum. yasaklanmıştın adeta. çiğnemeye çalıştığım yasak olsan da, uzak dursan da, o korkunç şeklini korusan da, farketmiyordu hiçbir şey. küçük bir ateş. küçücük bir ateştin sen. sönmekten ürken bir ateş. bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş. aşkın mecali kalmamıştı. sessizce sokuldum yanına. acıyla irkildin. gülümsedim. gülümsememe anlam veremedin elbette. kimdi bu? ne istiyordu? tanımadığın biri. hatıralarını darmadağın etmeyi planlamış bir yabancı. fuzuli bir beden, karşındaki. usulca uzandım,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    kimi geceler penceremden uzayı seyrederim. uzayın adını ben koymadım. uzayın adını yıldızlar, gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar. rahatlatır beni o. bütün yağmurlar, uzayın derinliklerinden gelip yağar diye düşünürüm. yağmurlar başka galaksilerden gelip yağar. romantizme uyum sağlamak için de değil. öyle. işin gerçeği budur. yağmurlar, bu dünyaya ait sanma. bembeyaz bir yalnızlığın olmalı senin de. lekesiz bir yalnızlık. lekelenmeye müsait bir yalnızlık. tedirginliğini buna bağlıyorum seni seyrederken. pişmansın. pişmansın kapıp koyveremediğin için sanki. elinde olsa, avaz avaz bağıracaksın sokaklarda. ‘neyim ben? ! ’ diye haykıracaksın. olmuyor tabii. olmuyor. sıyrılır gibi lüzumsuz bir yerden, sıyrılıp kendi affına sığınıyorsun. beni anlayacağın günler gelecek. beni de göreceksin. benimle tamamlanacak bir şeye benziyorsun çünkü. korkma lütfen,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. çay pişiririz. çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. sonra da sen anlatırsın: sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin... hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. ben sıkılmam. ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. bir insan, bir insanı sıkamaz. bir insan canı isterse sıkılır. hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. endişelenmen gereksiz,
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +2
    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var. başkalaşmaya çalışıyorum. gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. değişmek, hiç de zor değil. yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. anlaşılmak istiyorum: sevdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. evet, tıpkı bu. sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek. birlikte dansedebilmek gibi. sen hastayken başucunda birinin sabaha kadar oturması gibi. arada bir alnındaki teri silmesi, üstünün açılmamasına dikkat etmesi gibi. bir başkası için hayatta kalma çabası gibi sanki. ölmek için değil, yaşamak için uğraşmak gibi. ummadan, hayal etmeden, sıradan, olduğu gibi. doğal. ve ciddi. ciddi ciddi hayatla mücadele edebilme gücü. bu gücü yanyanayken yaratabilme yeteneği. ben bu yeteneğin bir parçası olarak sokuluyorum sana. masallarla geliyorum. efsanelerle geliyorum. herhangi bir insanın birikimiyle geliyorum aslında. artniyetsizim. inan,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    bazı sorulara cevap bulamadım; kuşkusuz gerekli de değildi bu. soruyu soru halinde bırakıp sahici yanını korumaya çalışmam, cehalet mi sanıldı acaba? ! bedenlerin bedenlerden istedikleri, ruhların, ruhlardan çıkarttıkları, karşılıklı acıların birbirlerinin etkisini arttırdıkları vakitlerde düştün aklıma. aklıma yayıldın. ne kaybedebilir, ne kazanabilirdim ki artık: ortadaydım işte! bir başkasının mal varlığına dönüşmeden yaşayabilmenin yalnızlığıydı bu. hayır! melankoli diye adlandırma bu durumu; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. her kadın gibi doğurmak hevesi, her erkek gibi dağların doruklarında biraz gözden ırak hüzünlenme denemeleri aslında. kusura bakma, kafam biraz incin,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. kızmamalısın. darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı? ! ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? alttan alma mı örtecek bunca çirkefi, zorluğu, belayı? demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? ! gerçekten kırıyorsun beni,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. bütün aşkların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı/ birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. cesaretimi ondan alıyorum pervasızca ve yine ona ben cesaret veriyorum mücadele ruhunda. bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. insanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. bizim aşkımız hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. yapacak çok işimiz var. dövüşecek çok düşmanımız var. kucaklayacak çok arkadaşımız var. bizim sebebimiz bu. bizim fazlalığımız bu. belki de iksirimiz. kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. yalan söylemiyorum

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    evet, sen de isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecanla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. “rüzgara dur, yağmura yağma, mevsime değiş” demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. kazanmaktan çok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. çikolata bile kurtlanabilir. dondurma erir. çiçek solar. galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak, yerinde korumak! birer hatıraya dönüşseler bile! kaç ölüme kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.

    şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. çünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! . hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. hangimiz daha özveriliydik; bunun da.. umarım mutlu olursun. bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! . yüzüme öyle bakma nefretle,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    benden uzaklaştıkça, bana ait olandan yakanı sıyırdıkça rahatlayacağını, herşeye yeniden başlayabileceğini sanıyorsun. kimbilir, doğrudur belki de! . adımın yaşamadığı, adımın özlemle anılmadığı yerlerde kime umut verebilirim ki zaten? romantizmin tehlikesi büyük! romantizmin tehlikesi büyük! romantizmin esrarı büyüleyici! romantizmin kanına girdiği insanlar bencil ve hırslı!
    ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim; maceramız uzundu çünkü. maceramızın tahakküm altına alınamayacak kadar mükemmel olması, donanımımızla ilişkiliydi. ynni, sen ne kadar sevecensen, ben ne kadar yıpratıcıysam.. o da o kadar mükemmeldi. özveri denebilir buna. evet, buna özveri demek beni mutlu ediyor. insan, özverinin çocuklara ad olarak verilebileceği bir dünyada tanımını kaybediyor. bu kaybedişteki kaosun ritmiyle çekiliyorum sana. sen bir mıknatıssın şeffaf ve ben, çekilirken sana içimdeki alelade metal parçalarıyla, kan şekerim düşüyor, ağzım düşüyor, ellerim.. en çok da ellerim düşüyor! . sakın ha üstüne alınma,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    ben seni kırmak için yaratılmadım. uzun zamandır seni planlıyorum haksızca; cezalandırılacak kadar mı yabancı, tanınmaz ve suç yüklüydüm? ! belki; seni çok yıprattığımın, bıraktığımın elbette farkına vardım, ama herşey mi benim aleyhte varoluşumla açıklanabilir? ! beni, başta sana olmak üzere kimliklere karşı saldırganlaştıran koşulları tek başıma ben mi oluşturdum? seni kaybettim. bunu biliyorum. seni kaybettiğimi sen çekip gitmeden önce de biliyordum. ortadaydı. bedel ve kefalet ortadaydı.. senin hakkında bir satır yazmamaya çalışmamın nedenini hiç düşündün mü? ! sana ait olanları içten içe koruma uğraşı mıydı sanki bu: kuşkusuz. hala da saygıyla ağlıyorum. büyük bir tesadüfe yenildim, büyük bir eksen kaymasıyla, sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan gibi,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermem, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimlerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. inadıma öfkeleniyorsun. seni bırakmama, seni özgürlüğüne salmama hiddetleniyorsun. bu da aşk işte! bu da entrika! bu da soysuzlaşmanın, aşkın getirdiği dalaveralarla kendine kilitlenmenin başka bir çeşidi! peki anahtar nerede sevgilim? ! peki anahtarın üzerindeki yivler kimin eseri? ! dur, dur, bağırma,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    bunlar da geçecek şüphesiz. seni unutmama kaç yüzyıl kaldı ki.. bir küsme, bir burulma biçimiyle gidişinin ardından şehrin gri cephelerine fevkalade ağır bir el bombası gibi düşen bunaltının bıraktığı korkunç acının unutulmasına kaç yüzyıl kaldı ki.. yaralandım. bütün noktalarımdaki nöbetçiler de yaralandı. çığrından çıkmış bir ayaklanma gibi ağlamakta yalnızlığım. bir gerçek aramıyorum felakete. bir bahne göremiyorum arkadaşlarımın beni teselli etmek için söyledikleri kelimelerin hanesinde. ama yokluğunu doldurmuyor sevda siyasetinin hançerleri. ama bilemiyorum yağmurun ardından artık hangimiz suçlanacak.. eğer hissediyorsan,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

    ben sende ardı arkası kesilmeyen bir korku sevdim. ben bir cüce çocuk sevdim sende sıska. şiddetli ve hayret uyandıran manevralarla kendi kanına olan saplantılı aşkını sevdim. o rutubet kokan loş yüzündeki kanalizasyonları, az kelimeyle kurduğun cümlelerdeki gizli soru işaretlerini, barlardan çatlak bardak gibi atılmayı beklemeni, serserice patlamalarını, yuttuğun toplu iğneleri ve bir film hilesi hissi uyandıran utangaç hasret pozlarını sevdim. dokunamadım sana. parmakuçlarım neşterdi çünkü. kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken,

    bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +1
    özet: bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
    ···
  8. 33.
    0
    dillinger sen misin yoksa lan?
    ···
  9. 34.
    +3
    Ayrılık Patileri

    ay farzındayım

    tırnaklarımın arasına dünya birikti
    kimseye koyduğum ad da yok
    ve bu gece
    ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

    elinden tutup yeğeni acıyı
    parkta gezdiren bir dayı gibiyim
    her yanımda jilet yaraları
    annem ölmüş bunu babam yeni söylüyor

    telefon kulübelerine yaslanıp ağlıyorum
    neden aramadım ben hiç seni
    ama neden ben seni,
    kaçarken sise takılmış ellerim hep kopmuş..
    ···
  10. 35.
    +4
    ah! acı..

    ah! acı. bir otel kâtibinin ilk kafatasıdır
    kuş kanadında sinirdir, kasılır sessizliğim
    söyleme, ne olur! denilmesin! bilinmesin!.
    sevgilim! senin sesin
    benim üvey koltukaltımdır. yağmur yağar
    gıdıklanırım. ölüm ayağa kalktı, gülüyor,
    geliyor, bağıracak sanırım. o zaman
    özlediğimde seni bir kalça çıkarmışçasına
    bir çocuk bıçaklar gibi öptüğümde seni
    bir hüznü küçümser gibi öptüğümde seni
    yürüyüş olur. alkışlarlar.
    nasıl kör biri geceyi çoğaltır
    nasıl kel biri tarak görür, üşür
    nasıl bir şair artarak düşünür. öyle.
    ···
  11. 36.
    +1
    kim lan bu peşimde durmadan şuku veriyor şiirlere
    ben yazmadım ki şiirleri mınaki sahibine verin şukuyu
    ···
  12. 37.
    +1
    BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞiiRi YAZABiLiRiM

    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
    Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
    Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
    Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
    Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
    Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
    O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
    Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
    Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
    Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
    Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
    Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
    Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
    Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

    Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
    Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
    Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
    O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
    Artık sevmiyorum ya severim belki yine
    Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
    Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

    Belki bana verdiği son acıdır bu acı
    Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
    ···
  13. 38.
    +1
    yasasın kücük iskender saati.
    ···
  14. 39.
    0
    Yayınımıza Türkçe sözlü hafif hüzünle devam ediyoruz. Bana mayasıl bulaştır anne! Anne bana uyuşturucu sat! Bana define haritası ısmarla anne! Bana canavar düdüğü kirala! Anne, göbekkordonumu geri ver bana! Bana süt ve regl ısıt! Bana rakı pişir anne! Anne beni ahlaksız yetiştir! Anne bana birkaç hormon ve enzim öner! Bana köpek yarala anne! Anne sen Iron Maiden'a basgitarist ol! Anne sen gerilla eğitimi gör, dağlara çık! Anne sen bir 'Çocukları Kurşuna Dizme Mangası' kur! Anne sen artık büyü ve rahat bırak penisimi! Onunla sperm bankalarından kredi temin edeceğim! Benim yerime askere sen git anne! Sen huur ol benim yerime! Anne, sen inan benim yerime sosyalizme! Benim yerime sen eşcinsel ol anne! Bana Kuran, incil, Tevrat, Zebur indir anne! Evlilik cüzdanınızı tuvalet kâğıdı olarak kullanmama izin ver! Erkek sevgilimle evlenirken nikâh memurumuz sen ol anne! Ben bu dünyanın insanlarından sıkıldım, gideceğim, kafesimin kapısını sen aç anne! Bana en güzel oyunları sen sergile, en güzel filmleri sen oynat! Müziğin sesini sen yükselt! Benim yerime onların önünde sen soyun anne! Yataklarına gir, ruhlarından çık, nefeslerinden art anne! Bana yine oyuncaklar getir, mamalar yedir, altımı yine sen değiştir anne!
    ···
  15. 40.
    -1
    ccc büyük iskender küçüğü giber ccc
    ···
  16. 41.
    -1
    kesin incicidir amk
    ···
  17. 42.
    0
    ccc can yücel giber ccc

    kuşumla fazla oynama sen !
    seni becereceğime, ayol,
    büyük iskender'i beceririm !
    ···
  18. 43.
    +2
    en delikanlı muallak.
    ···
  19. 44.
    0
    tamam iyi şair ama seviyeyi yükseltmişsiniz sevgili huur çocukları

    seviyeyi yükselteni eşşekler gibsin
    ···
  20. 45.
    0
    Sigarayla birlikte muhteşem giden, Türkiye'de, bir eşcinsel kongresine katılarak adını duyurmuş , işte tarafımca beğendiğim insan. Üstelik adam haklı beyler.

    Yeryüzüne yönelik en tehlikeli tehditken
    gökyüzü, beni terketmeye müsait misiniz?

    Kan kaybından ölmek üzereyim, sana uymaz ama kan grubum, sen hep alıp hiç vermeyensin!

    yağmur dindi, biz yağmur dinine inandık

    şimdi aynı bardaktan su içemiyoruz! bunu ben biliyorum, su biliyor, bardak biliyor; bir sen bilmiyorsun!

    Sinemada arka koltukları, en diptekileri
    seçiyorduk film falan hikâye. Benim hit sahnem senin dudaklarındı! Tanrıya eziyetti biraz
    güzelliğin !
    ···