sadece ve sadece düşlenir.
rüyalardan uyanıldığında yüzleşmek çok da zor değil. bu gerçeği hala kabul etmeyen varsa kabullensin.. :-)
peki neyi kabullenmiyoruz / kabullenmeyeceğiz?
türkiye halklarından biri olan "kürt halkını" kimse benim paramla "kürt milleti" haline getiremez. işte bunu kabul etmiyoruz...
rte dahil hiçkimse devlet eliyle, devlet imkanlarını sonuna kadar kullanarak bu taku yiyemez. yerse hakettiğini alır.
---
gerçekçi olalım kürtler geçen süreçte hiç boş durmadı. kendini çatır çatır geliştirdi. aydınını yazarını çizerini sanatçısını her şeylerini çıkardılar-çoğalttılar. ve gümbür gümbür geliyorlar. o "yokh canım" denilen kürdistan bağıra bağıra geliyor. bu kelimeye kendinizi alıştırın ;-)
ha siyasal büyüme.. neden yapıyor bunu rte anlamayan kaldı mı. de mi bırak cırmalasın didinsin becerebiliyorsa becersin.. sen o politik rezilliklerinle gidişata önayak olma, bu insanları, etnik kökenlerini her allahın günü sanki ilk kez tanışıyormuşuz gibi sanki başka bir milletin unsurlarıymış gibi gözümüzün içine içine sokma..
kaldı ki bir halkın yükselişini zaten kimse engelleyemez. oldurabilecekse oldurur zaten. ( tarih de bunu her türlü yazar. ama bunu benim dişimle tırnağımla elde ettiğim kazanımları kullanarak yapma yarram. git emekli ol arkasından kürdistanı-kurma-yaşatma-yüceltme derneğinin başkanı ol istersen pekekent!.. kendi hayallerini bana ortak koşma )
---
sen; sınırları net, disiplinleri olurları-olmazları anayasa ile belirlenmiş benim ülkemde yaptığın o ıvırzıvırlarla,çalıştaylarla kürt halkını kürt milleti haline getirirsen.. memleketin siyasal kimliğini çatırdatacak ne kadar adım varsa atarsan.. senin ağzına yüzüne sıçarım, sıçarlar, sıçacaklar...
hükümetin attığı adımlar sebebiyle "kürt", her geçen gün bir kat daha "ben bu ülkeye ait değilim/değilmişim. başka bir aidiyete ihtiyacım var." demektedir.
on senede gibtiler attılar şu güzel ülkeyi. hala destekleyen alagavatlar var be :(
fikriyattaki bu kopuşa muhtemelen en çok bebekkatili alageyik seviniyordur
---
bazısı da diyor ki: "abi sen türksün adam da kürt. istiyor ki yazılı kağıtta benim de adım ossun. diyor ki baa yoh mi?"
cvp:
yok amk. ama neden yok? iyi anlayalım. yok çünkü siyasal egemenlikler öyle minik heveslerle değil sadece ve sadece "kan"la elde edilirler. kan akmadan elde edilen ülkelerin, yani bir aileye/aşirete: "şurdan şurası bundan sonra sizin ülkeniz taam mı" denilen ülkelerin sonu hakkında Saddam,Kaddafi vb. örneklerden bir çıkarım yaparsınız artık. (
dışı kürdistan içi barzanistan olacak desem)
aslında aponun verdiği ve yenik düştüğü mücadele bu son model sığırların açılım vs. türünde mücadelesinden daha anlamlı daha manalı. çünkü hapisteki sığır en başından beri biliyordu düşlediği siyasal egemenliklerin bu coğrafyada sadece ve sadece kanla elde edilebileceğini. neydi 30 yıllık düşünü dayanaklarındıracak en büyük hevesi. her gece rüyasında gördüğü ama bir türlü gerçekleşmeyen şey neydi?
işte şuydu: "vuruşmalar sadece tsk/emniyet personeli ve örgütçü arasında değil de, bizzat halklar arasında olsa ahh".
bu pekekent yıllardır bunu düşlüyor. ama halklar hiçbir zaman etnik kökenlerinden ötürü birbirlerini boğazlamadılar, diyarbakırda da, elazığda da, konyada da, düzcede de rizede de. ne oldu apocum o 50bin kişilik halk savaşı? :-)
yine gerçekçi olalım: yaklaşık bin yıllık türk siyasal kimliği apaçık bir realiteyken, bir terör örgütünün bu denli etkisinin-dahlinin olduğu bu halk mevcutken; anayasada adların geçmesi konusu öyle basitçe şeyittirilebilecek bişey değil anlayacağınız.
---
ortak payda mı lazım amk? aslında bu apaçık bellidir. bunun adı "vatan"daş lıktır. işte bu ortak vatan bizi birbirimize bağlayan en temel unsurdur.
bak şindi. hiçbir yerde "bu halkların dna'sı aynı soydan gelmektedir" diye yazmaz/yazamaz. zaten hiçbir yazılı metin veya hükümet de insanların etnik kimliğini belirleyemez. tamamen doğuştan elde edilen bir niteliktir. anne-babamızdan alırız malum.
yani bu başımızdaki zütveren yokken de kürt diye bişey vardı. yarın gidince-ölünce de kürt diye bişey olacak; kültürünü de gelenek-göreneklerini de yaşayacak, yaşatacak.. ;-)
"dili ne olacak peki?"
bişey olmayacak. aynı bugün evinde arabasında otobüste tramvayda sokakta nasıl özgürce konuşabiliyorsa yarın da konuşabilecek.
"peki ziraat bankasında da konuşulabilecek mi?"
türk siyasal kimliği varolduğu sürece hayır amk konuşulamayacak.
neden hayır. çünkü Hakkariye gönderdiğim memurum bankada görevliye işlemini yaptırmak istediğinde o süpersonik abemiz "kürtçe konuş ulan!" derse yukarıdaki tüm ılımlı ve yapıcı cümlelerin üstünü çizer ana avrat sülalenizi giberim de ondan!
işte böyle toplumsal kırılmalar yaşanmaması için alternatif yöntemi olmayan bir konudur resmi dil konusu.
---
sonuç olarak; neden bu fakir ülkede kimsenin gazına gelmeden maksimum keyfimize bakmalıyız?
çünkü;
bu memlekette siz herhangi bir devlet dairesine/hastaneye gittiğinizde, işleminizi yapacak görevli sizin etnik kimliğinizin ne olduğunu değil, vatandaşlık numaranızın ne olduğunu sorar. ya da ticaret odasına-maliyeye yeni işyerinizi kayıt ettirmek istediğinizde de yine sizin kökeninizin ne olduğu değil, tc kimlik numaranızın ne olduğu sorulur. yalnızca buna göre işlem yapılır. ve yine bu niteliğin belirleyiciliği ile vergilendirilirsiniz.
o bize öteden beridir barbar diyen amerikalardaki gibi kurumların kapısında "zenci girişi", "beyaz girişi" göremediniz / göremeyeceksiniz Türkiye'de.
ya da hiçbir çeşmenin kenarında kıyısında "yalnızca siyahiler" veya "yalnızca beyazlar" türünde yazılar görmediniz bu memlekette.
http://goo.gl/U4WiQO --> bu resim 1938'de amerikada çekildi (biz 8 sene önce kadınlara seçilme hakkı verdik)
hiç sıkıntı etmeye gerek yok. endişelenmeyin olum, ürkmeyin.. çünkü Türkün olduğu yerde ırkçılık olmaz!
---
edit: vakit ayırıp okuyanlara teşekkür etmiyorum. siz teşekkür edin işgörmez binler, o kadar uğraştım amk.