1. 35.
    0
    ya gibiiimmm seni @1 al küfür ettim
    ···
  2. 34.
    0
    okursam gibin beni
    ···
  3. 33.
    +1
    özet : dövlet böze yordım etsın

    sözlök böze yordım etsın
    ···
  4. 32.
    0
    aboooooooooooooooo
    okuyanın yedi ceddini gibsinlar amk 1 entri hakkını komple doldurup onunla birlikte 500 entri daha doldurmuş öyle
    git roman olarak bastır filmi çekilsin öyle bakarız
    ···
  5. 31.
    0
    Uyan Mamoşşşşşşşşş
    ···
  6. 30.
    0
    okuyanı gibsinler amk
    ···
  7. 29.
    0
    ben de hukuk okuyorum ama gibsen bunu okumam yarak kafalı seni
    ···
  8. 28.
    +1
    @1 pkk şehir sorumlusu
    ···
  9. 27.
    0
    sus huur çocuğu
    ···
  10. 26.
    0
    @1 lan bin burası inci sözlük gibtir ol ekşiye amk ya sayfalarca yazı yazmış
    ···
  11. 25.
    0
    lan verin şunun yazarlığını başımıza iş açacak pekekent bu ne olm hızını alamaz bizi giber bin
    ···
  12. 24.
    0
    başlığı okudum sadece. be dıbına koduğum abdullah öcalan giber diye konu açıyor adamlar tabiki küfür eder kürtlere
    ···
  13. 23.
    0
    evvela sorum su: dan sonrasını okumadım ama sukuladım
    ···
  14. 22.
    0
    matbacı var tanıdık dıbınakodumun gerizakalısı istersen kitap çıkaralım
    ···
  15. 21.
    0
    ya özet geç amk
    ···
  16. 20.
    +1
    devlet, eger fasist bir devlet degilse, vatandaslarini kendi tabiyetinde olmaya zorlamaz. devletler, o devletin hakimiyet alani icindeki vatandaslari sosyal kontrat'in tarafi sayar ve onlardan bu kontrata uymasini bekler. kontrat tek tarafli degildir, bu cift yonluluk de anayasa ile belrilenir. bizler biraz da 80 sonrasi donemin cocuklari oldugumuzdan "devleti duzenleyen anayasa" yerine vatandasi duzenleyen anayasa" eblehligine tabi olduk. bu yuzden de devlet kavrami ile alakali beklentilerimiz cok tuhaf. devlet oysa ki basta "o irade alani icinde yasamayi dusleyen/savullayan" kisilerin maddi ve manevi guvenligini saglamaya yonelik bir anlasmadir. devletlerin vatandaslari devletlerden memnun kalmadiklarinda terk i diyar eyleyebilirler. sozlukte de bu durum gecerlidir. ama sozlukte su an icin bir "ya sev ya terket" fasolugu hakim olmadiginda gore, sevmeden de terk etmemek mumkundur.

    sozlukte boyle bir anlasma, yani anayasal tabana oturan bir anlasma, neden olmasin? fikrimi biliyorsunuz, anaysal bir tabani luzumlu kilacak bir moderasyonu dahi gereksiz buluyorum. moderasyonu gerekli kilan faktorlerin sozlugun mevcut ve rahtalikla degisebilir formati ve bicimi olduguna inaniyorum.

    sozluk su haliyle davet etsin ya da etmesin uzerinde uzun suredir yasayan, emek veren yazarlarin ortak mali olmustur. sozluk bu sebepten dolay "istemeyen gitsin" demeyi de hakli gerekce olarak sunamaz. ancak patolojik memnuniyetsizlikler icin son care olarak sunabilir. cok da makul ve anlasilir bir istektir. ama sozlukte bir cok istenmeyenin gitmesi, yazarlarin kalmasindan da anlasiliyor ki gitmesi gerekenin illa "o kurallar"a biat etmesi gerekmemektedir. o kurallarin degistirilmesi icin muhalefet yapma hakki da vardir. eger bu hak elimizden alinirsa elbette, seve seve memnuniyet ile giderim. ama simdi cancagizim yeni seyler soyleme zamandiir.

    hukuk sistemleri, hak hukuk gibi kavramlarin ve ilkelerin mevcut ornege uygulanamazligini ornekler ile gostermek yerine, holistik bir "olmuyor" demeyi tartisma sorumluluguna uygun bulmuyorum. solyemi oturttugum tabanin gecersizligini ispat etmek ile sorumlu muarizlar yoksa, sorular havaya ucuyorsa benim yapabilecegim bir sey yok. ben ornekler ve bicimler ile kendi dusuncemi ispatladim. karsi ispati ise genellikle "ezoterik" tellerden caldi. malum mu olmasi gerekiyordu?

    eger misal bir moderator, diyelim ki guru, moderasyon icinde tepkisini ve onerisini bile getirilmis ve ciddiye alinmamis ise belki kritik yogunluga ulasilamadigindandir. belki ssg, sadece guru'ya ait gibi gorunen bir fikri argumantasyonun bicimi, konumu ve duzeyi sebebiyle ciddiye almamistir. o halde gur'ya destek olmak, ssg kabul etmiyor deyip kestirip atmak dogru olmaz.

    ben moderasyon masasinda olsam "ssg"nin muthis izahatindan "kesinlikle" tatmin olurdum diyemiyorum. ssg'nin her an ve her dakika ayni fikirde olacagindna da emin olamiyorum. fikrini hic dgeistirmeyeceginden de. onkabulumu de "ssg yanilmaz" uzerine kurgulamadim, ssg de herkes gibi yanilsa da duzeltebilecek olgunluktadir a kurguladim. ssg sozlukte 10 il boyunca bu uygulamaya gecmekte diretse, 10 yil boyunca hakli bir arguman getirip beni ve baskalarini ikna edemedigi surece muhalaefetin konusu olur. degisebilmesi ihtimali (ki teminatlidir) bu muhalefeti mesru kilar.

    umitlerimi besledim. umit besen!
    Tümünü Göster
    ···
  17. 19.
    +1
    hukuk'un temel ilkeleri (gibecem ilkesini be, erhan adal yaptiniz beni burada) sadece devletler ve ulkeler icin gecerli degildir. hukuk ve onun saglamaya calistigi adalet sosyal iliskilerin etkin oldugu her yerde gecerlidir. bir kisiyi suclarken "net" olmak, cezalarken "cezayi ve sucun konusunu" bildirmek "devlet"sel bir olus degildir. daha dogrusu, duzelteyim, devlet zaten bireyler arasindaki hukuku duzenleyen organdir. sozluk'un boylesi bir sosyal yapi icinde "devlet" fonksiyonuna yakinsamasi cok mu tuhaf bilemiyorum? bu sozlugun uzerinde harcanan emek, zaman ve arz edilen ilgi ile "deger"lenen, mevcudiyet ve varligi "iyi niyet" uzerine kurgulanmis bir olus.

    daha da onemlisi sozlugu "ssg" dahi kurmus olsa, sahibi de olsa, sozluk ssg'nin urunu degil. sozluk (hazirlanan klise geliyor) herkesin. evet lan, ortak urun iste. ssg kurdu, duzenledi, yolunu cizgi, formatini olusturdu diye, ssg bizi "uretmis" olmuyor. ben ssg yokken de vardim. ssg sayesinde entry giriyorum, ama ssg bana entry vahyetmiyor. sozluk ssg'nin emrettigi entryler ile olusmadi. sozluk boylesi bir iyi niyet ve adalet "sunabildigi icin" (sunmayi garanti ettigi icin degil, dikkat) sozluk oldu.

    benim derdim ne, hukuk temel ilke deriken? ssg'nin bu beklenti ve hizmetinin dogru yonlenmesi, hedefi keyfilik engellerine takilmadan tutturmasidir.

    sozluk seffaf olmak iddiasi'ni yasattigi surece, bunun uygulamada bilinemezliginden degil, baaaaak yine hukukun temel ilkesi, iyi niyet karinesindne hareket ederiz. yani "bilemeyiz sahtekarlik oluyor" ayri seydir, "bilemesek de iyi niyetli olduguna ikna olacka kadar adil bir sistem kurulmaya calisilmis" ayri bir seydir. mevcut yapi icinde iyi niyet karinesini isletmek soyle dursun, hanzoluk karinesi isletmek ile ancak "hayiir hayiiir keyfilik yok" iddialari ve tekrarlarina hic suphesiz itibar edebiliriz.

    sunu diyorum: moderator ben olsam dahi bana guvenme arkadasim. ben moderator oldugum andan itibaren gorevimin geregi bir "gizlilik"i makul mantikli gordugumu iddia ediyorsam, bana guvenmek icin hic bir sebebin kalmamistir. guvensizlik telkin etmek mecburi midir ? sanmiyorum. yeni bir model bulunamaz mi? elbette.

    ben sozlugun yonetim biciminin ileebet "totaliter dikta" olarak kalacagina inanmiyorum. ssg'nin bir cok konuda fikri degismisti. bu konuda da fikri degisecektir. ayrica yurutme organinin, yarginin bagimsiz denetlenmesi ile alakali dogrudan ictihadi kararlar alip almamasi da kendisinin bilecegi istir. bunun demokratik yapilanma ile zerre alakasi olmadigi gibi, tarihte bu tip bir "moargib", "totaliter" duzen yasama ve yargi adina magna carta ile dengeye oturmustur. magna carta'dan sonra da ingiltere monarsi kalmistir. magna kartadan sonra da totaliter bir rejimden bahsetmek mumkundur. ama nihayetinde bu yazili duzenleme, "keyfi" kararlari bir sisteme oturtmus, ingiltere'yi bildigin ingiltere yapma yolunu acik etmistir. "devletler hukuku" disinda kayda deger bir "ornek" veremiyor olmamizin sebebi "dernekler ic hukuku" vesaire gibi konularda herkes tarafindan anlasilacagini umdugumuz ortak bilgi havuzundan materyalimizin azligidir.

    ben "bildigim ayrintilar" sebebiyle, "ise yarayacak" ya da "yaramayacak" tepkimi ve muhalefetimi ortaya koymak mecburiyetindeyim. bu benim kendime ve inandiklarima, ve ortak havasini teneffus ettigim sozluk'ee karsi sorumlulugum. sizin "yakin iliskileriniz" olumsuz sonuclar ihtimalini guclendiriyorsa da, benim "yakin iliskilerim" olumsuz olmasi icin gecerli hic bir neden gorememe sebebp oluyor. ssg'yi degerlendirmede bir tane net "yol" oldugunu sanmiyorum. yaptiklarinin, yapacaklarinin teminati olduguna inaniyor, adalet duygusuna guveniyor, guvenmeyi seciyorum. kimse "mantiksiz" ve "adil olmayan" da israr edecek kadar "dar kafali" olamaz.

    eksi sozluk kullanicilarinin uymasi gereken kurallari forse eden moderasyonun "uymasi gereken kurallar", gecmis ve bugunku "uygulama ornekleri" elimizde mevcut degil. kimin kime nasil ve ne sekilde davrandigini, davranislarini nasil ve ne sekilde rasyonalize ettigini, nelerin radara yakalanip, nelerin kactigini bilemiyoruz. istiyoruz ki boyle bir kontrol, denetleme sistemi olusturulsun, hangi moderator kimi neye gore "gozden cikariyor", kim daha delibalta, kim daha makul olcme ve degerlendirmeye tabi tutulsun. moderatorler bizleri sahsi yargisi ile gozden cikarabiliyorsa, biz de moderatorleri "gozden cikarabilelim". yok eger bu bir kurala baglanacaksa "gozden cikarilma" kurali olusturulsun.

    ssg de dahil olmak uzere ozgur iradeye inann, insna gelisimine ve olgunlasmasina inanan kimse kimsenin "sozlukten" uzak durmasini emredemez. cunku kisiler "kim" olduklarina zamanla karar verirler. sozluk boyle bir karar mekanizmasini yaratacak kadar musamahali, deterministik bir yapi icinde sunmaya calisacak kadar sistemli bir sekilde "insanlari sinamalidir".

    eger adalet'e orada ulascaksak, paralel bir evrende gorusmek, ssg serinliginde sosyal adalete karsi bir cay icmek uzere.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    sen haksızsın bin
    ···
  19. 17.
    0
    (bkz: yazarligimi geri verin in asıl amacı)
    ···
  20. 16.
    0
    özeti yokmu bunun lan
    ···