-
1.
+4 -2evvela sorum su:Tümünü Göster
cop kutusuna yollanmis bir entrynin silinme gerekcesinin acik ve net soylenmesi gerekmez mi?
ben mi hukuk'u yargi'yi, iddia makaminin sorumluluklarini gotumden anladim? sozlukte yillardir suregelen moderasyon ve gammaz metodolojisinin, uygulamasinin hayrete dusurecek seviyede kafkaesk oldugunu bir tek ben mi dusunuyorum?
gibim gibi bir universitede, hasbel kader hukuk okudum, ama ben dahi sormadan edemiyorum: hukuk'un duzenleyiciligi geregi "suclu, kusulu, kabahatli ya da yanlis" olarak belirlenen yargilarin, spesifik gerekce ve kanunlarla orneklenmesi gerekmez mi? oysa ki kac sene var ki entrylerin "silinmesi" islemi kral ssg'den, yargic/savci moderasyona devredildigi halde, silinme ve edit red etme gerekceleri tamamen keyfi, lacka bir sistem icinde uygulaniyor.
gammaz staff'tan olanlar biliyor. bir entry'i gammazlarken su giblar cikiyor karsimiza
sozluk formatina uygun degil
alinti/ornek olmadigi halde turkce degil
kendisinden onceki entryleri refere ediyor
bkz fasiliteleri hatali kullanilmis
refere ettigi entry silinmis
daha once yazilmis zaten bu
bu konu baska bir baslikta inceleniyor
gotumuze girebilir
soyle ki:
simdi ilk maddeden sonrakilerin hepsi dikkat edeceksiniz ki ilk maddenin akil almaz "muglak"ligina bir care olarak uretilmis, gittikce de ek kat cikilmis, en son opsiyonda kemale ermis, dogruyu bulmus secenekler.
butun bu ince elemenin, belirlilik ilkesinin luzumunun madde sayisinin artisina etkisine ragmen ilk madde tuhaf bir sekilde hala yerini koruyor. geriye kalan maddeler ise birbiriyle celisen, neredeyse hepsi spesifik bir "soyle ki"yi hak eden cinsten genellemeler. (bunun disinda maddelerin tuhafligina da dikkat cekelim: eger yargi dilinde entry refere etmek "suc/kusur/hata" olarak belirlenmis ise, ne tak yemeye "refere ettigi entry silinmis" gibi bir gerekce var? entry refere etmek zaten hataliysa, refere ettigi silinse de silinmese de hatali degil midir? kanun tarafindan tanimlanmis bir fiil, nasil olur da baska kanunda legalmis gibi gorunur? bkz verilmis entry silinmis daha dogru olmaz mi?)
moderasyon gibi bireylerin "sistem" ile uyumlulugunu gozetmek ile sorumlu ksiilerin en temel hukuk prensiplerinden bihaber olmasi saskinlik verici. hukukta belirlilik ilkesi tesmiye edilen bir kavram'in kabul gormesi, sozlukte de basliginin acilmasinin bir sebebi var. suc ve cezayi ve buna dair onleyici tedbir ve uygulamalari muglak ya da kismi belirlilik icinde birakamazsiniz. sucu/kabahati olusturan iddia ve fiilerde "kanuna aykiri/formata uygunsuz" gibi genellemeler ile hareket edemezsiniz.
en azinda su iki soru yanitlanmalidir:
hangi kanuna aykiri? neresi aykiri?
entrynin savunulmasinin ancak "silindikten sonra" gerceklestigi yigilmadan kaynaklanan tuhaf bir adalet sistemi icinde, en azindan silinme gerekcesini entry'de sabitlemek "acik ve net bir sekilde" yazmak zorundasiniz. duzenleyici bir olmayi hedefleyen bir sistem icinde benim entryimin "formata aykiri" saptamasindan ne anlamam bekleniyor? bu birisini yargisiz hapse atmak, parmakliklarin arasindan "sucum ne?" diye bagirana "kanuna aykiri isler yaptin, sen sucunu biliyorsun. duzelt cikaralim" demek gibi bir sey. madem kendimizi her seferinde "kodes"te buluyoruz, bari kodese isinlandigimizda, cop kutusunda "cop" muamelesi gormeyelim.
diyelim ki entrymiz "sozluk formatina uygun degil". hay, hay. olmayabilir. sictik, dagittik, bilemedik. her ne gerekce olursa olsun. ama bu entryler tek boy, tek tip uretilmiyor biliyorsunuz. uzunu var kisasi var, kalini var incesi var. diyelim ki entry 3 paragraf. ve ben okuyorum, sozluk formatina uyun olmayan yeri neresi "goremiyorum". "goremiyorsan gibtir git" denmedigi de belli. oyle olmayaydi ki "gormem" maksadi ve umidiyle cop kutusuna yollanmis bir entryle goz goze gelmezdim. ucmus degilim, ucurulmus degilim. belli ki "bana inanmis"lar. sagolun. ama ben bu inanca nasil layik olacagim? onu bir yol desek?
o halde iki asamali dusunelim.
farz edelim ki entrydeki hatayi ilk moderator gormedi. entry gammazdan bir "gerekce" ile geldi. gammaz da entryi "formata uygun degil" diyerek gammazladi. cogunluk hadise boyle gelisiyor diyebiliriz. ve bir an icin gammaz'in refleks adami oldugunu, hatayi "incelenmesi uzere" moderatore sundugunu, ya da "neyin uygun olmadigini" soyleme yukumlulugu olmadigini kabul edelim. bu durumda cop kutusuna gelesiye "uygunsuzlugu" belirleyen bir moderator'un varliginda dugumlenmiyor muyuz?
entry silen moderator eger bir entryi cop kutusunda "islah" edilmeye yolluyorsa o islahta etkin olacak ve kendi yargisinda etken "curum, hata ya da kabahat" i yani "kendi gordugu uygunsuzlugu" alenen acik ve net bir sekilde yazmak zorunda degil midir? isi sahtekarliga, ytuzsuzluge, bonluge vurursak, "formata aykiri" cok acik ve net'tir. ama ayni sekilde "olmamis" da acik ve nettir. acik ve net'ten kastimiz, sucu acik ve net dile getirmek degil, sucu olusturan unsuru, kanuna muhalefet eden noktalari acikliga kavusturmak elbette.
formata uygunsuzluk moderator'e gozleri sasi yaparak bakildiginda cikan 3 boyutlu hologramda gorunmediginden, bir nedensellik ilkesine dayandigindan cop kutusuna yollanan entryde de muhatap alinan yazar ile paylasilmalidir.
cok mu uzun surer? cok mu vakit alir? kim mi ugrasir? bilemiyorum.
ama acikca soyleyeyim moderator olmaya yonelik bir gram ilgi ve istegimin olmamasi da tam olarak bu sorulara olumsuz yanit vermemden kaynaklaniyor. kim, neden, hangi durtu ve motivasyon ile moderator olmak ister ve zamanini emegini bu ise ayirir bilemiyorum. ama "ben moderatorum" diyen, boyle bir idari yargisal sorumluluga giren kisi "heves" ve "vazife aski"ndan ote sorumluluk ve gerekliliklere sahip olmalidir. moderasyona konu olan entryde iddiayi muglak ve genis zamanli, afaki cercevelere oturtmasi hem kabul edilen konuma saygisizliktir, hem de "vazife"den ekmek yiyecek, yani dogrudan sorumlu oldugu birey ve moderator'un sebeb i mevcudiyetini olusturan entrylere karsi sorumsuzluktur.
bunun disinda "gammazlik" sifatini haiz kisilerin de gammazlik edebilmek hakkini kendinde gormeleri otomatik-yalapsap bir islemle saglanamayacagindan, gammaz da ispiyonladigi entrynin "kusurunu" moderasyon ile paylasmak yukumlulugundedir. entrynin kusurunu da "resmen hakaret var yahuuu" diye yapmalari cop kutusunda "resmi hakaret"i goremeyen yazara bir sey ifade etmez.
eger gammaz entryi neden gammazladigini netlestiremiyor, moderator de bu flu haliyle cop tenekesine yallahliyorsa ikisinin de gorevden azad edilmesi, sozlukten yazar ucururcasina bir "moderasyon" bilinci ile yetkisinin elinden alinmasi gereklidir. hukukun "tek tarafli" isledigi yerlerde hukuktan bahsetmek mumkun olmaz, yargic ve hakimlerin de yargiya tabi oldugu bir sistemin kurulmasi, fiil ve sorumluluklarini duzenleyen kontrol mekanizmalari getirildigi bir yapilanma olusturulmasi "hukuk" un sartidir.
dilegim su: moderatorler praetorlere sadece "gote girme" ihtimallerinden soru sormasinlar. hepsi (biliyorsalar dahi) hukun temel ilkeleri kursu alsin, moderasyona layik olup olmadiklarini evvela kendileri bir gozden gecirsin. hayret bir hadise: biz moderasyona entry begendirmek yukumlulugundeyiz, moderasyon bize "kendini begendirmek, istigal ettigi konuda yetkinligini, rustunu ispatlamak" zorunda degil. giberim boyle isin adaletini? nerede temsili yargitay, nerede sekli danistay?
yok "oyle bir sarti biz sallamiyoruz" denecekse ispiyon gerekceleri, cop kutusu fasiliteleri de kalksin. "entrynizi sildik cunku yanlis!" densin. hatta bir sey dahi denmesin, biraz engizisyon, biraz hammurabi, ali kirsin, bas kessin, oyle takilalim. -
2.
+1 -1keyfiyet faktoru iddilarina muhalif mevcudu bir bir degerlendirmeye alip masalara yatiralim ki netlessin.Tümünü Göster
nedir bu ilkeler: belirlilik ilkesidir. sucun ve cezanin sahsiligidir. kanunsuz suc ve ceza olmamasi ilkesidir.
simdi desen ki "otis bu ilkeleri sen gotunden uydurdun, tavuguna kist demisler, entryini silmisler, senin faydana, ameline hizmet oneriliyor" insani anayasa carpar, hukuk felsefesi, tarihi ah eder. boyle evrensel ilkelerin uygulamasindan eger "sadece ben" fayda goruyorsam, matrix'te yasiyor olmam, tum dunyanin gozumu kapadigim anda yok olmasi gerekmektedir. oysa ki benim disimdaki uzay da baska canlilarin uyumu ve iliskisi adina bu tip ilkelerin sozlugun yasal ve idari duzenlemelerinde meri olmasini ben "sahsima" degil, akla fikre uyum olarak goruyorum. bu ilkeler de sadece "demokrasi"ler de degil her turlu -izm lerde etkin, ideoloji ve yonetim bicimlerinden bagimsiz olarak uygulanabilirdir.
moderatorler kendi keyfiyetleri ihtimali ve cekincesini kendi keyiflerine gore ikna yolu ile, alkis baslatarak, fenerbahce tribunune uclu cektirerek "yok varsayamazlar", yok varsayildigini, milyon kerre az oldugunu iddia edemezler. keyfilik'in sujesi olan sahislar kumesinden birisi de kendi keyfiyetinin bilincinde olacak olgunlukta degilse de, perspektifde olamayacaktir.
siz sacmaladiginizda sacmalayisiniz, keser sapi gibi sictiginizda sicmiginiz, zirvaladiginiz da zirvaniz'in vebalinin tekmil "sizin" kontrolunuzde oyun disina atilmasindansa, bu kontrol ve iliskiler kumesinin seffaflasmasinda, sizin iyi niyetinizin onanmasi ve takdir gormesi acisindan binbir hayir vardir. insan olarak hata yaptiginizi kabul ettiginiz anda, insana ozgu "benimsenmis kurum" adina hata yaptiginizi da, bu kurumsallasma icerisinde kendi hatanizi kendi icinizden goremeyeceginizi de kabul etmekle yukumlu olursunuz. demek ki moderasyon "insan oldugunu" kabul ediyorsa, dort dortluk olmadiginin idrakina varmissa bu rutinlesmesi muhtemel hatalari en aza indirgemek, vebalini boynundan almak icin acik bir sistem icinde, mevcut kabul edilmis evrensel hukuki duzenlemeler ile hareket etmek ile hata payini imkansiz kilmasa da, azaltmak ile yukumlu olacaktir. yoksa derdimiz ve dilagimiz "mukemmel isleyen bir sistem" degil, mevcudu daha etkili hale getirecek yenilik ve duzenlemelere acik bir sistem olusturulmasi.
sozlugun yapisinin ve biciminin net olmamasi, kaliteliden ve "dogru"dan anlasilanin sabitlenmemesi guzelligidir, dogru. ama bu guzelligin uzerinde etkin, kaliteyi kendi adina belirleyen bir yetkin otorite de vardir. biz buna ssg diyoruz. ssg'nin arzu ettigi "kaliteli", arzu etmedigi "kalitesiz" olmak durumundadir. bunu bir feveran olarak degil, herkesin hemfikir oldugu bir truism olarak dile getiriyorum. moderatorler ssg adina, ssg'nin beklentisi icerisinde hareket etmeyi kabul ederek subjektif begeni, yargi ve tahlillerini bir kisinin iradesine devretmislerdir. oysa ki yazarlarin boyle bir sozlesmesi yoktur. ssg ile uyusan, uyusmayan, uyusmadigi icin "gibtirip gitmek zorunda olmayan" turlu durum, fikir ve gorus ayriligi olacaktir. bu tip ayricaliklarin ssg ile olmasi cozumu sozluk capinda ssg'nin nihai gorusu ile sinirliyken, moderatorler soz konusu oldugunda degildir.
yazarlar sozlugu olusturan ve moderatorlerin gercekte hizmet ettikleri kisilerdir. entryler de o kolektif yapinin ortak mallaridir. bu iliski dengesi icerisinde yazarlarin moderasyon ile "iyi gecinmek" gibi bir mecburiyeti yoktur, olamaz. yazarlar entrylerine karsi, moderatorler de entrylerden oturu ssg'ye arsi sorumludur. su halde olusacak sorunlarin,
(d i k k a t)
olusmadan
(d i k k a t e - d e v a m)
cozulmesi icin bir takim onlemler alinmasi "ruzgara karsi iseyenler, kendini bir tak sananlar" ustu kapali imalarindaki varsayim bir zumreden "anlayis" beklentisinden ibaret "hedef gosterici" cozumlerden daha akillica olacaktir.
yani ne diyorum: moderasyonun keyfiyetinin yazar ekseninde surtusup kivilcim cikardigi yegane musteregin "gotu kalkik yazarlarin anlayissizligi" oldugunu iddia etmektense, gotu kalkik yazarlarin ve gotunun kalkikligi moderatorler tarafindan yapilan olcumde gecer not alan yazarlarin -ortak- faydasina yonelik bir yeni duzenlemeye gidilmesi daha akil, mantikli ve luzumludur.
kitle hareketleri uzmani eric hoffer diyor ki (ben demiyorum) "total/sorgusuz inanc gibi, total/sorgusuz iktidar da insanlari curutur". moderatorlerin kesin ve total bir iktidari oldugunu iddia etmiyorum. ama degil mi o ihtimal var, en azindan oyle olmadigindan da emin olmak istiyorum. "bizim moderatorler yapmaz" demek iyerine "bizim moderatorlerin yapmasina engel/problem duzenlemeler var" diyebilmek her turlu sosyal yapi icinde daha kabul gorur. "bizim ordu yapmaz"larin golgesinde koruduklarini iddia ettikleri anayasayi muteaddit sefer degistirilen bir ulkede umarim bu beklenti ve cekincem daha anlasilir bir tabana oturur.
isin yasal boyutuna gelince, moderasyonu bir noktada elestiriyor degiliz. her ne kadar bir holivud yildizinin altina girilen kufurlu bir entry'i "gotumuze girebilir" diye silen kanun koyucunun hedeflediginden bagimsiz delibalta entryler ucurulan bir sozlukte yasiyorsak da, derdimiz "kanunlarla sinirlanmis moderator" degil. sozluk ici kanun ve yasamanin yazar adina moderasyonu kontrol edemeyisi, kotu yazarin ucuruldugu, kotu gammaz'in gammazlik hakkinin alindigi bir denklemde, kotu moderator'un uzerinde belirleyici bir cekince ve duzenlemenin olmamasidir.
otisin egosu tavan yapmis, cosmus diyenlere hatirlatmakta fayda var: moderasyon ile alakali her turlu rahatsizligin da "birey birey" cozulebildigi, hususi duzenleme yerine karsilikli diyalog'un ve yazar'dan yana iyi niyet ve anlayisin beklendigi bir denklemde otisabi'nin rahati tam, sozluk adina ortami sahanedir. sozluk ici kidem ve aristokrasinin meyvesini bireysel girisimlerle yemek, problemleri sahsi inisiyatif ile halletmek opsiyonu herhangi bir rahatsizlik durumunda en cok benim ve benim konumumda olan kisilerin isine gelecektir. oysa ki ben, sadece beni degil, herkesin isine gelmesini umdugum bir yeni duzenlemeden yanayim. eger sozluk senkardesler kiraathanesi ise, eyvallah, takilalim kardes kardes, sen sen: moderasyona niye ihtiyacimiz var? eger sozlugun yargisindan emin olmamiz gereken, guvenilir moderatorlere ihtiyacimiz varsa yazar ve kullanici olarak bizim (dikkat benim degil) moderasyonu denetleme ve "gammazlama" araligimiz yok?
bu basliga konu olan beklentim luzumsuzca ima edildigi uzere yasadigim ulke olan "amerika"daki enfes yargi sistemini turkiyede gormek degil. o ayri bir baslikta, ayri bir beklenti konusudur. reel politik icinde beklentim, makul ve mantikli evrensel hukuk kaidelerinin sozlukte de etkin olmasini gormek, gorebilmektir. soylemedigim seyleri soylemisim, baska yerde soyledigim seyleri burada, bu kontekst icinde dile getirmisim gibi fikirlerimin olcme ve degerlendirmeye tutulmasi herhangi bir yargi ve tahlilde etkin kisilerin muhakemesinden suphe etmeme sebep olacaktir. kafanizdaki "naif"i tus edebilmek icin roland garroslar duzeleyebilir, hic var olmayan bir sahsi tartan piste gomebilirsiniz. ama o ornekteki naifi maalesef bu ornege transfer edemezsiniz, not ederim.
nihayetinde yapici elestirimde bahsi gecen maddelerin hic birisine cevap verilmemisken, var olmayan bir naife dilek kipli dublajlar yaptirilirken es gecilmistir diye hatirlatmak isterim, en azindan su asamada bir adet ornekli, uygulamali yapici elestiri ornegi vardir.
o yuzden madde madde siralayayim, ona cevap alalim:
• ula$ilmak istenen sonuca goturmesi beklenen adimlarin belirliligi: ilk adimlardan birisi moderasyonun entryleri belirlilik ilkesine, sucun ve cezanin sahsiligi ve belirliligi ilkesine gore yapmasidir. yani "sozluk formatina aykiri diye kafaniza gore entry silerseniz, kafanizdakileri biz bilemedigimizdenm iyi niyetinizden suphe eder, keyfiyetinize hukmederiz.
• surecin getirecegi yukunu payla$ma istegi: surecin getirecegi yuk'u "moderator olmak istiyorum" diyen kisi zaten kabul etmelidir. etmiyorsa, hic sasirmam. bir insanin nedne moderator olmak istedigini zaten anlayamiyorum. ama madem ki bu kisiler varlar. bu potansiyel mevcut, moderator sayisinin artisina faydasi olacak "gonullu"ler ile bu sureceki yuk azalacaktir. ayrica gammazlarin da ilk etapta "sozluk formatina aykiri", "gotumuze girebilir" gibi muglak izahlar yerine, net, somut kanun/duzenlemeye muhalefet eden noktalari belirlemesi de moderasyon keyfiyeti iddialarini olumlu olcude azaltacaktir. bu da yapici elestirimde belirttigim, laf salatasi altinda gargaraya gitmis besini yuksek bir detaydi.
• ula$ilmak istenen sonucun bir halta benzemesi (aha gene goreceli): ulasilacak sonucun bir halta benzemesi gibi bir kesin yargidan bahsetmek mumkun degil. cunku bir sonuctan degil duzenlemede etkin bir surecten bahsediyoruz. surecin olumlu ya da olumlu olmadigina dair kimse olmasa ssg nin fikir belirtme hakki vardir. ssg fikir belirtmezse, surec icerisinde sozlukten yukselecek sesler ve yorumlar ile bir fikir sahibi olmak mumkun olabilir. hukukun temel ilkelerinin yon verdigi gunumuz medeniyetlerinde henuz sucun ve cezanin sahsiligi, belirliligi, kanuniligi ilkesine itiraz gelmemis olmasi, modern hukuk sistemlerinin hepsinde duzenleyici olarak kabul edilmis olmasi da bir halt uzerinde etken olacaktir.
benimd e uzuldugum net bir sekilde dile getirdigim, kendi icadim olmayan bu ilkelerin, moderasyon ataleti icin bir tekrar daha yayinlanmasidir. bir sonraki cevapta umuyor ve bekliyorum ki
"otis sen bir keresinde suna kufretmistin" demeye gelecek, naifligim ve tck ile ilgisizligim yargisi uzerinden onerileri teget gececek aciklamalar gelmez. gelirse keyfiyet'in faktoru maktoru kalmayacak, bu baslik hadisenin beratina donusecektir. -
3.
+1devlet, eger fasist bir devlet degilse, vatandaslarini kendi tabiyetinde olmaya zorlamaz. devletler, o devletin hakimiyet alani icindeki vatandaslari sosyal kontrat'in tarafi sayar ve onlardan bu kontrata uymasini bekler. kontrat tek tarafli degildir, bu cift yonluluk de anayasa ile belrilenir. bizler biraz da 80 sonrasi donemin cocuklari oldugumuzdan "devleti duzenleyen anayasa" yerine vatandasi duzenleyen anayasa" eblehligine tabi olduk. bu yuzden de devlet kavrami ile alakali beklentilerimiz cok tuhaf. devlet oysa ki basta "o irade alani icinde yasamayi dusleyen/savullayan" kisilerin maddi ve manevi guvenligini saglamaya yonelik bir anlasmadir. devletlerin vatandaslari devletlerden memnun kalmadiklarinda terk i diyar eyleyebilirler. sozlukte de bu durum gecerlidir. ama sozlukte su an icin bir "ya sev ya terket" fasolugu hakim olmadiginda gore, sevmeden de terk etmemek mumkundur.Tümünü Göster
sozlukte boyle bir anlasma, yani anayasal tabana oturan bir anlasma, neden olmasin? fikrimi biliyorsunuz, anaysal bir tabani luzumlu kilacak bir moderasyonu dahi gereksiz buluyorum. moderasyonu gerekli kilan faktorlerin sozlugun mevcut ve rahtalikla degisebilir formati ve bicimi olduguna inaniyorum.
sozluk su haliyle davet etsin ya da etmesin uzerinde uzun suredir yasayan, emek veren yazarlarin ortak mali olmustur. sozluk bu sebepten dolay "istemeyen gitsin" demeyi de hakli gerekce olarak sunamaz. ancak patolojik memnuniyetsizlikler icin son care olarak sunabilir. cok da makul ve anlasilir bir istektir. ama sozlukte bir cok istenmeyenin gitmesi, yazarlarin kalmasindan da anlasiliyor ki gitmesi gerekenin illa "o kurallar"a biat etmesi gerekmemektedir. o kurallarin degistirilmesi icin muhalefet yapma hakki da vardir. eger bu hak elimizden alinirsa elbette, seve seve memnuniyet ile giderim. ama simdi cancagizim yeni seyler soyleme zamandiir.
hukuk sistemleri, hak hukuk gibi kavramlarin ve ilkelerin mevcut ornege uygulanamazligini ornekler ile gostermek yerine, holistik bir "olmuyor" demeyi tartisma sorumluluguna uygun bulmuyorum. solyemi oturttugum tabanin gecersizligini ispat etmek ile sorumlu muarizlar yoksa, sorular havaya ucuyorsa benim yapabilecegim bir sey yok. ben ornekler ve bicimler ile kendi dusuncemi ispatladim. karsi ispati ise genellikle "ezoterik" tellerden caldi. malum mu olmasi gerekiyordu?
eger misal bir moderator, diyelim ki guru, moderasyon icinde tepkisini ve onerisini bile getirilmis ve ciddiye alinmamis ise belki kritik yogunluga ulasilamadigindandir. belki ssg, sadece guru'ya ait gibi gorunen bir fikri argumantasyonun bicimi, konumu ve duzeyi sebebiyle ciddiye almamistir. o halde gur'ya destek olmak, ssg kabul etmiyor deyip kestirip atmak dogru olmaz.
ben moderasyon masasinda olsam "ssg"nin muthis izahatindan "kesinlikle" tatmin olurdum diyemiyorum. ssg'nin her an ve her dakika ayni fikirde olacagindna da emin olamiyorum. fikrini hic dgeistirmeyeceginden de. onkabulumu de "ssg yanilmaz" uzerine kurgulamadim, ssg de herkes gibi yanilsa da duzeltebilecek olgunluktadir a kurguladim. ssg sozlukte 10 il boyunca bu uygulamaya gecmekte diretse, 10 yil boyunca hakli bir arguman getirip beni ve baskalarini ikna edemedigi surece muhalaefetin konusu olur. degisebilmesi ihtimali (ki teminatlidir) bu muhalefeti mesru kilar.
umitlerimi besledim. umit besen! -
4.
+1hukuk'un temel ilkeleri (gibecem ilkesini be, erhan adal yaptiniz beni burada) sadece devletler ve ulkeler icin gecerli degildir. hukuk ve onun saglamaya calistigi adalet sosyal iliskilerin etkin oldugu her yerde gecerlidir. bir kisiyi suclarken "net" olmak, cezalarken "cezayi ve sucun konusunu" bildirmek "devlet"sel bir olus degildir. daha dogrusu, duzelteyim, devlet zaten bireyler arasindaki hukuku duzenleyen organdir. sozluk'un boylesi bir sosyal yapi icinde "devlet" fonksiyonuna yakinsamasi cok mu tuhaf bilemiyorum? bu sozlugun uzerinde harcanan emek, zaman ve arz edilen ilgi ile "deger"lenen, mevcudiyet ve varligi "iyi niyet" uzerine kurgulanmis bir olus.Tümünü Göster
daha da onemlisi sozlugu "ssg" dahi kurmus olsa, sahibi de olsa, sozluk ssg'nin urunu degil. sozluk (hazirlanan klise geliyor) herkesin. evet lan, ortak urun iste. ssg kurdu, duzenledi, yolunu cizgi, formatini olusturdu diye, ssg bizi "uretmis" olmuyor. ben ssg yokken de vardim. ssg sayesinde entry giriyorum, ama ssg bana entry vahyetmiyor. sozluk ssg'nin emrettigi entryler ile olusmadi. sozluk boylesi bir iyi niyet ve adalet "sunabildigi icin" (sunmayi garanti ettigi icin degil, dikkat) sozluk oldu.
benim derdim ne, hukuk temel ilke deriken? ssg'nin bu beklenti ve hizmetinin dogru yonlenmesi, hedefi keyfilik engellerine takilmadan tutturmasidir.
sozluk seffaf olmak iddiasi'ni yasattigi surece, bunun uygulamada bilinemezliginden degil, baaaaak yine hukukun temel ilkesi, iyi niyet karinesindne hareket ederiz. yani "bilemeyiz sahtekarlik oluyor" ayri seydir, "bilemesek de iyi niyetli olduguna ikna olacka kadar adil bir sistem kurulmaya calisilmis" ayri bir seydir. mevcut yapi icinde iyi niyet karinesini isletmek soyle dursun, hanzoluk karinesi isletmek ile ancak "hayiir hayiiir keyfilik yok" iddialari ve tekrarlarina hic suphesiz itibar edebiliriz.
sunu diyorum: moderator ben olsam dahi bana guvenme arkadasim. ben moderator oldugum andan itibaren gorevimin geregi bir "gizlilik"i makul mantikli gordugumu iddia ediyorsam, bana guvenmek icin hic bir sebebin kalmamistir. guvensizlik telkin etmek mecburi midir ? sanmiyorum. yeni bir model bulunamaz mi? elbette.
ben sozlugun yonetim biciminin ileebet "totaliter dikta" olarak kalacagina inanmiyorum. ssg'nin bir cok konuda fikri degismisti. bu konuda da fikri degisecektir. ayrica yurutme organinin, yarginin bagimsiz denetlenmesi ile alakali dogrudan ictihadi kararlar alip almamasi da kendisinin bilecegi istir. bunun demokratik yapilanma ile zerre alakasi olmadigi gibi, tarihte bu tip bir "moargib", "totaliter" duzen yasama ve yargi adina magna carta ile dengeye oturmustur. magna carta'dan sonra da ingiltere monarsi kalmistir. magna kartadan sonra da totaliter bir rejimden bahsetmek mumkundur. ama nihayetinde bu yazili duzenleme, "keyfi" kararlari bir sisteme oturtmus, ingiltere'yi bildigin ingiltere yapma yolunu acik etmistir. "devletler hukuku" disinda kayda deger bir "ornek" veremiyor olmamizin sebebi "dernekler ic hukuku" vesaire gibi konularda herkes tarafindan anlasilacagini umdugumuz ortak bilgi havuzundan materyalimizin azligidir.
ben "bildigim ayrintilar" sebebiyle, "ise yarayacak" ya da "yaramayacak" tepkimi ve muhalefetimi ortaya koymak mecburiyetindeyim. bu benim kendime ve inandiklarima, ve ortak havasini teneffus ettigim sozluk'ee karsi sorumlulugum. sizin "yakin iliskileriniz" olumsuz sonuclar ihtimalini guclendiriyorsa da, benim "yakin iliskilerim" olumsuz olmasi icin gecerli hic bir neden gorememe sebebp oluyor. ssg'yi degerlendirmede bir tane net "yol" oldugunu sanmiyorum. yaptiklarinin, yapacaklarinin teminati olduguna inaniyor, adalet duygusuna guveniyor, guvenmeyi seciyorum. kimse "mantiksiz" ve "adil olmayan" da israr edecek kadar "dar kafali" olamaz.
eksi sozluk kullanicilarinin uymasi gereken kurallari forse eden moderasyonun "uymasi gereken kurallar", gecmis ve bugunku "uygulama ornekleri" elimizde mevcut degil. kimin kime nasil ve ne sekilde davrandigini, davranislarini nasil ve ne sekilde rasyonalize ettigini, nelerin radara yakalanip, nelerin kactigini bilemiyoruz. istiyoruz ki boyle bir kontrol, denetleme sistemi olusturulsun, hangi moderator kimi neye gore "gozden cikariyor", kim daha delibalta, kim daha makul olcme ve degerlendirmeye tabi tutulsun. moderatorler bizleri sahsi yargisi ile gozden cikarabiliyorsa, biz de moderatorleri "gozden cikarabilelim". yok eger bu bir kurala baglanacaksa "gozden cikarilma" kurali olusturulsun.
ssg de dahil olmak uzere ozgur iradeye inann, insna gelisimine ve olgunlasmasina inanan kimse kimsenin "sozlukten" uzak durmasini emredemez. cunku kisiler "kim" olduklarina zamanla karar verirler. sozluk boyle bir karar mekanizmasini yaratacak kadar musamahali, deterministik bir yapi icinde sunmaya calisacak kadar sistemli bir sekilde "insanlari sinamalidir".
eger adalet'e orada ulascaksak, paralel bir evrende gorusmek, ssg serinliginde sosyal adalete karsi bir cay icmek uzere. -
5.
+1herneyden bahsediyorsan bu kadar komplike olamaz aq
-
6.
+1@1 pkk şehir sorumlusu
-
7.
+1mevcut moderasyonun "standard pratik" olmasini bekledigi bir oneri var, onu bir irdeleyelim:Tümünü Göster
"sorun yasayanlar bize bir mesaj atsalar cozelim/cozulur/cozulmemis mi?"
bu standard cozum onerisi kendi icinde makul, topluluk icinde bakildiginda olusabilecek arazlari cozmek adina "yeterli" degil. daha fenasi "keyfiyet"i ortadan kaldirmiyor, keyfiyet'i tek opsiyon olarak sunuyor.
yalan degil, moderasyon gercekten mesaj atanlarin sorunlarini cozmeye gayret ediyor. ama ya mesaj atamayanlarin, ya da atmak istemeyenlerin sorunlari ne olacak?
"cekinmesinler, atsinlar efenim, ocu degiliz a?" deenemz. su son bir kac gundur bana gelen mesajlardan (ozellikle 6. nesil) cikarimim, olasi problemlerde moderasyona guvenilmedigi, korkuldugu yonunde bir kani olusturdu. mantikli bir ihtimal hesabi yapmaktan bihaber degilim. bana mesaj atanlar pek ala korkaklar, ne yapilirsa yapilsin "korkak" kalacaklar, nedensiz fobiler gelistirenler/sahipleri olabilir. ama yine ayni sekilde, occam usturasi prensibi ve iyi niyet karinesi ile "hakli cekince" yasayanlarin da varligini goz ardi edebilir miyiz?
simdi dusunelim. 6. nesil bir yazariz. sozlugun "isleyis prensiplerine", kurallarina arzu edilenden uzagiz. mesaj atilmasi gerekliligini de tam olarak bilemiyoruz. bir entrymiz hatali moderasyon sebebi ile silindi. kimse moderasyon hatasizdir demiyor. insan olduklari yonunde net bir konsensus var. insan moderasyon bu durumda hatali moderasyonunu birisi soyleyene kadar fark etmeyecektir (moderatorlerin bir digerinin sildigi entryleri sistematik olarak kontrol etme luksu, pratigi ve zamnai varsa ayri). o soylemekten sorumlu birisi de moderasyonun uzun zamandir "ayar oldugu", ve ister istemez onyargi sahibi olusturdugu (moderasyon insan, farkinda olmadan onyargi gelistirir) 6. nesil yazari "kesinlikle sallayacaktir" diyebilir miyiz? moderasyon insan ise diyemeyiz. ama moderasyon insan, ondan eminiz.
buyuk ihtimal ile hadiseyi "dikkatle inceleyecektir" umidindeyiz. moderator hatasini gordu, canlandirdi, ozur dilediyse diledi. tamamdir. 6. nesilden bir yazar "moderasyona mesaj atinca olaylar cozuluyor" dusuncesine gecti. bunun, yani bu rutin in genele yayildigini dusunelim. cogunluk "moderasyon mesaj atana itibar ediyor" dusuncesine kapilacaktir. ama "memnuniyet" kendisi ile sinirli degildir. o oluyorsa, su da olabilir. bir bakalim:
6. nesil. tamam. entrysi hatali silinmis. oldu. mesaj atti. peki. moderator sallamadi. mumkun.
su halde 6. nesil'den bir kisinin dahi "moderasyon mesajlari sallamiyor" demesi ihtimali 1000 kisinin "sallanan" mesajlarini yok kilabiliyor. zaten keyfi ve sahsi olan "approval", fisilti gazetesi ile ayni sekilde yok olabiliyor.
ama bu sallanmama bu yonde en kabul edilebilir ihtimal. ya dupeduz hakaret edilen, asagilanan, ayar verilen, inceden istihza edilen, laf sokulan bir yazar'in tecrubesi ve fisilti gazetesi yayini ne kadar belirleyici olur?
bu konuda konustugum yazarlardan edinimime gore: epey belirleyici olur. cunku yazarlar insanligin musdarip oldugu, moderasyonun'da kelle ucurma konusunda "bonlesmesi"ne sebebiyet veren evrensel bir sosyal pgiboloji faktoru var: outrage factor
yeni nesil ekonometristlerden steven d levitt'in freakonomics isimli kitabinda bahsi gecen ve sosyal risk olcumunde bireylerin secimlerinde etken olan faktor olarak risk soyle tanimlaniyor
risk = zarar + hezeyan/zulum (outrage)
bunun acilimi nedir? su. sosyal hareketler risk faktorunu hesaplarken zarar gorme ihtimalini zararin istatistiki olarak olusma riskine gore degil, olmasi halinde yaratacagi hezeyan/zulum uzerinden belirliyor. yani kisiler "deli dana" hastaligindan olme ihtimalini, olasi gida patojenleri tarafindan zehirlenip olme ihtimaline gore daha "cekinilesi" goruyor. bu cok salakca, ama bir o kadar da "insanca" bir reaksiyon.
levitt kitabinda soyle bir ornek veriyor (ki dikkat buyurun sozluk moderasyonunun varligi ve isleyisi ile de dogrudan alakali bir haldir)
amerika birlegib devletleri kongresine iki kararname taslagi geliyor
birisi simdiki zamanda olasi bir terorist tehdide karsi bir onlem pakedi, digeri ise yine simdiki zamanda etkin kalp hastaliklari yaratan ajanlara karsi bir onlem pakedi. levitt soruyor: sizce hangi "tehdit" daha cabuk ve sorgusuz sualsiz uygulamaya gecirilecektir?
sorunun yanitini hepimiz biliyoruz. "onelenebilir" ve milyonlarca kisinin hayatini tehdit eden kalp hastaliklari konusunda bir politika belirlemektense kongre son 10 sene icinde nufusa orani milyonda bir dahi olmayan bir tehdit'e karsi hareket etmeyi daha luzumlu goruyor.
moderasyon'un 17 bin kisinin aliminda "coplesme" korkusuyla delibaltalasmasi, saniye de sittin tane kullanici ucurmasi ayni outrage faktorunun bir dogal sonucu. orana vuruldugunda "skjfhkjhjkh" gibi entrylerle sozluk keyfini kacirmasi ihtimali cok dusuk olan bir tehdit, kacinilmaz ve basa cikilmaz bir saldiriymis gibi olabilecek en hizli "kelle ucurma" politikasini mesru kiliyor. kanimca 17 bin yazari bir seferde almak yerinde her hafta 300 yazar alan bir sozluk'te boyle bir hezeyan faktoru daha ilimli gecmek, daha dikkatli incelenmek ihtimalini dogurabilirdi. ama olmusa care yok, onumuzdeki maclara bakalim diyorsak risk planlamasinda "outrage" faktorunu goz ardi edemeyiz.
moderasyonun "outrage factor" politikasini ucurulma gerekce ve ornekleri deneylenemedigi icin istemeden afaki gozlemlere dayanarak yaptik. moderasyona konu olan islemlerin belirsiz ve sirlar perdesi arkasinda olmasi sebebiyle sozluk sosyal deneyinde "korku" icinde yasayan yeni nesil yazarlarin da "outrage faktor"unu benzer usullerle yapmamiz gerekiyor.
elimizde bir data var. 17 bin yeni yazarin ciddi bir kismi yazar olduktan kisa sure sonra ucurulmus. gerekcelerin cogunlugunun "sozlugun kamu huzuru" adina onaylandigi, cevaz verildigi tartismali degildir. lakin yuz "hizli" ucurulmadan 99 u hakli dahi olsa bir tanesinin haksiz yere yapilmasi ihtimali, o bir kisinin tabi oldugu haksizligi kompanse etmeyecektir.
yine hukukun temel ilkelerine donuyoruz. sucsuz yere cezalandirmak hukukun en buyuk cekincelerinden birisidir. suphenin sanik leyhine islemesi, ispatlanan kadar masum kabul edilmesi hep bu cekincenin sonucu ortaya cikmistir. cunku hukuk'un sosyal seruveni gostermistir ki outrage factor kurum ve devletlerin de "mulk"e itibarini geri donusumu cok zor bir sekilde zedeler.
cunku haksiz yere hukum giyip, cezalandirilmis birisinin "isyan"inini "opup geciremezssiniz". haksiz yere cezalandirilmsi birisinin tecrubelerini zamanda geriye donup alamazsiniz. haksiz yere cezalandirilmak ihtimali, hakli bir yonetime yonelik korkulari tam olarka bu outrage factor'u sebebiyle imkansiz kilar.
hukuk tam olarak bu neden ve gerekce ile savunma hakkini, adil bir yargi surecini mecbur kilar. "otis bu hukuk ciddiyetin, adalet beklentilerin bir kisisel web sitesine uyuyor mu allaansen" demeyin, ne olursunuz. sozlugun "moderasyonu" dahi basli basina boyle cekince ve memnuniyetsizliklerin "yazar" adina sallandiginin, kisisel bir siteden beklenmedik bicimde ciddiye alindiginin bir delilidir.
sahi dusunun, moderasyon kurumu niye var? sozluk ssg'nin arka bahcesi oldugu icin mi moderasyon ciddiyetle ifa ediliyor?
ssg ile olan kisisel gorusmelerimizde nesil "yafta"sinin ve moderasyonun ssg'nin kisisel begeni ve istekleri ile sinirli olmadigini, bu tip ust-yapisal mudahalelerin "kaliteli yazar" ve "sosyal yapi"nin mutlulugu icin kondugunu ogrendim (ssg ile kisisel gorusebilen bir insanim, sozluk bayanlari hani nerde spartacus e mesajlar?). eger kaliteli yazar ya da adi ne olursa olsun bir "kaybedilmemek istenen kitle"nin mevcudiyetinden bahsediyorsak, bu kitlenin de adalete olan inancini sekteye ugratmayacak onlemler almamiz gereklidir.
bu onlemlerden birisi bir yazarin asla ve katiyen, kendisini savunmadan, uyari almadan ucurulamamasi prensibi olmalidir. ucma korkusu outrage faktorunun de disinda sonuclar doguran bir belirleyicidir. sunlari cok net idrak etmek gerekiyor:
• ucan bir yazarin soz hakki kalmamistir.
• entryleri silinerek ucan bir yazarin neden ve nasil uctugunun takibi kendisi ve sinirli "sesi" disinda muglak kalmaya mahkumdur.
• memnuniyetsiz olma ihtimali olan sozluk halkinin hic "var olmamis gibi islem goren bir kisinin "tasasi"ni tutmasi bu yuzden imkansizdir. yani, sozluk halki rahatsizlik duymak icin ihtiyac duydugu objektif verilerden tek tarafli olarak soyutlanmis, var olmadigini sandigi problemleri gundemine almamaktadir.
bundan da daha dogal ne olabilir, hic var olmamis birisi ve faaliyetleri kimsenin sorunu ya da mevzu olamaz. istatistiki olarak tum entryleriyle ucmus birisi, hic yasanmamis bir sorun demektir. moderasyon adina takibi ve sorgusu yapilmasi imkansiz olacak, halkin dikkatine degmesi zor bir haldir. oysa ki (bkz: muyo)
iste bu cekinceleri goz onunde bulundurdugumuzda kendine ve sorumluluguna haksizlik ederek guvenilmezlik ihtimali ve cekincesini kendine yakistiran sozluk moderasyonunun sorunlarin cozumu icin "mesaj" beklemesi abestir. mesaj atilamayacak kadar "guven telkin" etmekten uzak bir moderasyona kim neden mesaj atsin ve dikkatleri uzerine ceksin? mimlenme, fislenme ihtimalini guclendirsin? garez, kin, ayak kaydirma korkularini, hezeyanlarini beslesin?
dahasi, ucurulmus bir yazar moderasyona nasil mesaj atsin be abi? akil var, mantik var.
hulasa: ucurulma riski ciddi bir risktir. kimse boyle bir riskin isleme konmasinin "moderasyon keyfiyet"ine birakildigina inanmaktan baska caresi olmadigi bir platformda dusuncelerini ne entry ile ne de mesaj ile dile -getiremez-, getirmesi de -beklenemez-, getirmesi yonunde bir oneri de cozum olarak -sunulamaz-. her iki taraf adina da etkin olan outrage factor'u kisitlayici, en azindan banttan donebilecegi umidi yaratamadiginiz surece adil bir moderasyondan bahsedemezsiniz. -
8.
+1"cogulcu" yapilanma karsiti one surulen cekincelerin ve negatif faktorlerin sadece "moderator ya da moderasyon grubu yontemleri adina" anlamli olmasindan bahsetmek mumkun degil. net bir yargiya varmak icin hem mevcudu hem de "arzu edilen" adinaa onceliklerin degerlendirilmesine gitmekte fayda vardir.Tümünü Göster
evet dogru, moderasyonun seffaf olmasi, dogal olarak bireysel inisiyatif -ya da onun perspektfife gore degisken tanimi olan keyfiyet'i- kaldiracaktir. ama bir kuvvetler ayriligi ve denkligi ihtimalini de gormezden gelmek dogru olmaz.
moderasyon ile yazarlar bir komensalizm iliskisi icerisinde degildir. yazarlar moderasyonun ve bireysel inisiyatifinin sigintisi degildir. moderasyon da yazarlarin kopegi degildir. ama illa bir oncelik siralamasi koymak gerekirse, moderasyon yazarlara mhtactir, yazarlar moderasyona degil. o halde mevcut tablo da dengeye bir bakmak lazim:
yazar'a ait bireysel inisiyatif'i zaten moderasyon kendi "inisiyatif"i ile sinirlkanmaktadir. yani mevcut durumda inisiyatiflerin birbirileri ile denkligine karar veren moderasyon ve moderator'un "inisiyatif"ine yazar'in karisamama, bilememe, sirrindan sual olamama durumu ve dogrudugu haksizlik cozulmesi gereken esitsizlik yaratmaktadir.
su soruyla karsi karsiya kaliyoruz:
sozlugun tadini sadece kolektif cogulculuk ve belirlilik mi kacirmaktadir?
kanimca yanit "sozlugun tadi"nin subjektif ictihadlara konu olmasindna geciyor. ama eger "tad kacimi" bir cekince ise moderasyon'un zaten "sozlugun tadinin kacmasi"nda tek tarafli etken bir unsur oldugunu goz ardi edilemez. mesele suraya geliyor:
ozgurlukleri ve haklari kazanim acisindan esitleyerek sozlugun tadinin kacmasi mi, sozlugun bireysel hak ve ozgurluklerin (tck ile sinirlanmamis olmak kosuluyla) korunmasi mi?
daha evvel de dile getirdim. sozlukte ve her turlu sosyal yapi icinde moderasyon konformizmi, aynilasmayi zaten ister istemez olusturan bir ust-baski grubudur. sozluk populerligi sebebiyle zaten yeni gelen gruplarin mevcuda benzesme, mevcuda kendini imitasyon ile kabul ettirme erkiyle bicimlenir.
ama yegane sebep cogunlugun temayulu degil, temayulun "kurallasmasi"dir. yani moderasyon bu populist yapiya gore olusmus, onunla paralel gitmek durumunda kalmistir. sozluk uzun zamandir orijinal ve yeni uretememekte, moderasyonsuz bir donemde olusmus orijinal ve yeniyi taklit etmekte, onu devam ettirme cabasi icinde cirpinmaktadir. eskiden super insanlar vardi, simdi hepiniz malsiniz demiyorum. super insanlarin akisi dunyaya nemutanyidir. mesele super insanlari, yani bir topluluk icinde dgeisimden sorumlu ajanlari "cogunlugun" ve "mevcud"un hatrina feda etmektir. sorun, "normal"ler belirleyerek "oteki"lestirdigimiz herkesi "sorun yaratacagi" ihtimali ile yok etmektir (yok etmekten kasit ucurmak degil: varligina imkan tanimayacak bir sistem olusturmak da bir "yok" etme bicimidir.).
moderasyon da "bu" cirpinis'in mesru dayanagidir. moderasyon bir surec olan sozlukte bir "sonuc"u sabitleyerek ona "konform" eden yazar ve entrylerin duzenlemesi ihtiyacindan dogmustur. konformizm zaten sozlugun populerliginin dogal sonucuyken, bunun mesru merci tarafindan gozetilmesi ve desteklenmesi, sozlugu ve dunyayi degistiren "uyumsuz"larin elenmesi, orijinal ve degigib enerjilerinin degeri bilinemeden ya ayrilmaya ya kendini mevcud a benzetmeye ya da ucurulmaya mahkum edilmesidir. oysa ki sozluk uyumsuzlarin eserdir. sozluk sistem ile arasi iyi olan, "efendi" yazarlar tarafindan kurulmamistir. populer olmasinin sebebi de herkesin sezen cumhur onal estetiginde olmasi degildir. aksine "populerligi" isyanindan, uyumsuzlugundan kaynaklanmaktadir. itibari bu "farklilik"tan dogmaktadir. bu farkliligi "normalleatirip" bir degere hapsedere vernikleyebildigini sanmak, moderasyonun en buyuk yanilgisidir. bu yanilgi eksi sozlugu, normal sozluk yapan en onemli faktordur.
su denklem icerisinde "sozluk aynilasir" cekincesi sunabilmek icin, sozlugun aynilasmamis oldugunu kabul etmek gerekiyor. oysa ki sozluk zaten hepimizin ortak hatalari ve muhafazakarliklari sebebiyle aynilasmistir, duzenli bir artis ile aynislasma surecine deavm etmektedir.
o halde "aynilasma"yi bir cekince olarak ortaya surmenin bir mantigi var mi? kesinlikle var. aynilasmak en buyuk cekincemiz olmali. ama mevcud aynilasmayi es gecip, muhtemel aynisalasmayi cekince sunarak degil.
aynilasma ile moderasyonun kafa kafa, dost kardes yasayabilmesi icin moderasyon kendisini "vazgecilmez", mutemmim cuz kilmamalidir. iyi bir moderasyon iyi bir ogretmen gibidir. gun gectikce luzumunu ve gerekliligini azaltir, "aynilasmak", "basmakaliplasmak" ve moderasyona yakinsamaktan ziyade, moderasyonda etkin ruh ve dusunceyi olusturmaya yonelir.
su haliyle mevcut cozum onerilerinin hepsinin "moderasyonun daha da buyumesi" olmasi hasebiyle, moderasyonun seffaflasmasi istegi dile getiriliyor.
yoksa, moderasyon diye bir araci "ideal avcisi"nin sozlukte 6 sene sonra hala bu denli buyuyerek, palazlanarak mevcut olmasi dahi bir seyleri yanlis yaptigimizin en net kaniti ve habercisidir.
karar verelim: moderasyon gerekli mi? eger gerekli ise, aynilasmak moderasyonun sanindandir. keyifsizlesme "modere edilme"nin mecburiyetidir. o halde keyifsizligin sadece yazara ciro edilmesi yerine, moderasyona da ciro edilmesi, en azindan keyifsizlesme sureci icerisinde ne kadar ve nasil keyifsizlesecegimizden cumleten emin olalim.
yok eger, keyifsizlesmeyelim. aslimiza rucu edelim, ozgur ifade ve bicimlerin, yaklasim ve ruhun hakim oldugu bir sozluk istiyorsak zaten moderasyonun tamamina yakinini kaldirmamiz gerekecektir. gercek su ki sozluk artik "yonetim bicimi"ni degilse de "yasama bicimi"ni netlestirmek zorunlulugunda kalmis bir nokta ve boyuta gelmistir. kepimizi onumuze alip dusunelim:
madem aynilasiyoruz, bunun flu bir tarafi kalmasin. hepimiz, duzenli, tek kol hiza alip kendimizi bilerek aynilasalim. -
9.
+1moderasyonun ic mekanizmasinin seffaflasmasi, duygusal hezeyanlar yahut komplo teorici mantiksal cikarimlarla desteklenmis bicimde moderasyonun genelini hedef alan ithamlarin, kanitlamamalarindan oturu ileri gelen yalanci sayginliklarini bir cirpida yokedebilecegi icin yararli bir uygulama olsa da, "aristokrasi"nin islevselligini cogulculuk adina kisitlamasi pek de saglikli sonuclar dogurmayabilir.Tümünü Göster
evet, cogulculuk aristokrasiye her zaman ustun degildir. platon kardesimizin, 2500 sene oncesinde yasamis olmanin verdigi dayanilmaz hafiflikle aydinlanmis bir kralin yahut oligarsinin, demokrasiye her daim yeg tutulmasini salik vermesinden feyz almiyorum bunu derken. buradaki arguman daha ziyade, sozlugun organikliginin, verimlilik ve etkili bir isleyis adina sinirlandirilmasidir. organik yapinin siniri da moderasyon mekanizmasinin seffaf olmayan kismidir. (aslinda o kisim da zamana gore degisiyor yani makro acidan organik ama bosverin o kadarini simdilik) eger bu kisim ortadan kalkarsa, yani cogulculuga bir adim daha yaklasilinirsa, bu sadece bazi negatif pgibolojik etkiler yaratmakla kalmaz (sozlugun isleyisinin tekduzeligi, moderatorlerin motivasyon ekgibligi -gerci bu disi moderatorlerin sayisinin arttirilmasi ve baslarina kadir inanirin gecirilmesiyle cozulebilir-, cogunlugun sadece moderatorler uzerinde degil kullanici birey uzerinde de olusturduklari baski ) ayni zamanda somut olarak da sozlugu tekduze yapacaktir. yani sadece isleyis degil icerik de, istisnalarin cogunlugun baskisiyla kaldirilmasi sonucu kesin ve net olarak belli sinirlar icinde kalmaya mahkum olacaktir, cunku kollektif bilinc bir durumu degerlendirirken birey bilinci gibi compromise edemez.
bir analojiyle durumu anlatmak gerekirse, isyerinde birine pandik atmak cinsel tacizdir. ama goz kirpmak veya anlamli anlamli bakmak duruma gore masum bir davranistir, duruma goreyse birini bakislariyla soyduktan sonra gorduklerinden memnun kaldigini belirten bir kalite kontrol onayidir. moderator ikisinin farkini, onceki davranislara da bakarak anlamaya calisir. eger alternatifler birbirinden 180 derece aciyla ayrilmamislarsa, "keyfiyet" jokerini kullanip, "fistik gibisin" bakisina goz yumarken "ohhhss yavrum, hepsi senin mi beaaa" bakislarina ve salyalarina dur diyebilir. iste o fistik gibisin bakisinin da tanimi sabit olmadigindan kararlarda bir varyasyon olacaktir. simdi bu varyasyonlarin tartisildigi bir ortami ve moderatorun "keyfiyet alani"ni, bizim gibi vergisini veren siradan halka acarsan karar asamasindaki granularity, yani bir anlamda cozunurluk, ortadan kalkacaktir. bu seffaf ortamda gelen sayisiz etkiler, tepkiler, feedbackler sonunda artik "fistik gibisin, seni dogurana helal olsun, hepsi senin mi anam, yalanasi hatun kisisin, o bacaginin arasina coktun muuuu dumman cikiyor dumman" arasindaki farklar da azalacak, hepsi "taciz" basliginin altina toplanacaktir.
cogulculuk, cesitliligi yokeder.
bunun daha somut bir ornegi istatistik biliminde bulunmaktadir. sayica cok fazla uniform random variable bir araya geldiklerinde, bir gaussian dagilimi olusturmaktadirlar (bkz: central limit theorem). yani 1-10 arasi sayilari piyango usulu 100 defa cekersek, ve sonuclari toplarsak, 5*100=500 elde etme olasiligimiz, 10*100=1000 veya 1*100=100 elde etme olasiligimizdan daha fazladir.
bir entrynin silinmesi binary bir olaydir, ya silinir ya da silinmez. oysa ki silinmeye neden olan sebepler binary degildir, kimisi kilpayi silinmistir, kimisi fazlasiyla haketmistir. cizgiyi bir yerde cekmek zorundayiz. moderatorler cizgiyi ortalama olarak ayni yerde ama her duruma tek tek bakildiginda her defasinda farkli bir yerlerde cekiyorlar (keyfiyet alani). iste bastan beri gerek compromise, granularity ekgibligi gibi ecnebi laflariyla degindigimiz, gerekse central limit teoremiyle modelledigimiz, cogulculugun daha baskin cikma fenomeni burada devreye giriyor; zira cogulculugun etkisi nihai olarak bu cizginin daha belli bir yerde, ama ortalamadan en sapmis ornegin baz alinarak cekilmesi olur. (fistik gibisinin, kartal maltepeyle ayni kefeye konmasi gibi)
haaa, bu demek degil ki cogulculuk her daim istenmeyen bir durumdur. hayir, dogru cevap, sistemin buyuklugune bagli olarak degisir. eger sozlukte 10 bin degil de 100 bin kisi yazsaydi, ayni sistemi simdikinin on kati kadar moderator olsa bile yurutemezdik. iste bu noktada tepeden inme yonetim ve isleyis yerine, daha organik bir yapiyi sonuna kadar savunurum. bizim ornegimizde de moderasyon mekanizmasinin isleyisini tum yazarlara acmak, cok buyuk bir sistemde tek cozum olurdu cunku bu durumda her moderator arasinda ve ayni moderatorun onceki kararlari arasindaki varyasyon ve hatta tutarsizlik, dayanilmaz boyutlara ulasirdi. bunun yerine cogulculugun baskin olmasi, isleyis hususunda cesitliligin ve tahmin edilemezligin feda edilmesi daha akillica olan secenektir.
buraya kadar biraz fazla soyut kavramlardan bahsettik; bari entryi akillarda daha iyi kalacak ve anlamasi daha kolay bir bilgiyle bitirelim. "uzman moderator sistemi", yani her silinme sebebinin bir moderatorun kontrolunde olmasi ve bu sekilde tutarsizligin azaltilmasi onerisi, ne yazik ki yarardan cok moderasyonun genel olarak verimsizliginin artmasi ve bireysel bazda isgucunun orantisiz bicimde dagitilmasina yolacacaktir.
bu gercek, queueing theory literaturunde "skill based routing" olarak gecer.
ornegin bir call centeri aradiniz ve konustugunuz dile gore sizi birine transfer ettiler. simdi call center sadece turkce ve sadece ingilizce konusan iki grup calisandan da olusabilir, hem turkce hem ingilizce konusan calisanlardan da. her turlu matematik model acikca gostermistir ki, skill based routingin cozunurlugu arttikca (calisanlari daha cok alt-gruba boldukce) verimlilik azalir. yani 10 tane turkce, 10 tane de ingilizce konusan calisanla ulasabileceginiz servis kalitesine (ornegin aramalarin yuzde 80inin ilk 20 saniye icinde cevaplanabilmesi epey yaygin bir kriterdir), 15 tane hem turkce hem de ingilizce konusanla ulasabilirsiniz hem de boylece calisanlarinizin is yuku daha saglikli dagitilmis olunur. dolayisiyla uzman moderatorluk sistemi, her silinme sebebinin birbiriyle esit sayida gerceklesmedigi varsayilirsa -ki cok buyuk ihtimalle de boyledir- ya daha cok moderator gerektirecek ya da moderasyonun kalitesini dusurecek.
edit: (bkz: erlang) -
10.
+1özet : dövlet böze yordım etsın
sözlök böze yordım etsın -
11.
0ben de hukuk okuyorum ama gibsen bunu okumam yarak kafalı seni
-
12.
0okursam gibin beni
-
13.
0evvela sorum su: dan sonrasını okumadım ama sukuladım
-
14.
0başlığı okudum sadece. be dıbına koduğum abdullah öcalan giber diye konu açıyor adamlar tabiki küfür eder kürtlere
-
15.
0lan verin şunun yazarlığını başımıza iş açacak pekekent bu ne olm hızını alamaz bizi giber bin
-
16.
0@1 lan bin burası inci sözlük gibtir ol ekşiye amk ya sayfalarca yazı yazmış
-
17.
0sus huur çocuğu
-
18.
0aboooooooooooooooo
okuyanın yedi ceddini gibsinlar amk 1 entri hakkını komple doldurup onunla birlikte 500 entri daha doldurmuş öyle
git roman olarak bastır filmi çekilsin öyle bakarız -
19.
0Uyan Mamoşşşşşşşşş
-
20.
0okuyanı gibsinler amk
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 05 01 2025
-
market alışverişine 1200 lira verdim
-
560 bine biriniz 1 tl verin de
-
kendinizi başkasına beğendirmeye çalışmak
-
7 aylık koreli sevgilimden az önce aldığım mesaj
-
adam sizin gibi kapitalist sisteme boyun eğmemiş
-
alkole zam gelmesi çok iyi bişeydir
-
su içen musluk videoları
-
züttte tak olmaz lan
-
otomobil suyla çalışan araba icat eden
-
onlisans diplomasi ise yarar mi siizce
-
keloğlan aramızda filminde tırtıl ile keloğlan
-
bazı şeyler çocuklukta belli oluyor
-
suriyeliler gittiğine göre
-
feyzo kamerandayım ne demek ulan
-
30da feyzo şaklabanlığı
-
kira gelir vergisi
-
polat yaşlanmış
-
bi magnum 65 lira
-
rte yi devlet altincisi modu yapmak
-
kadınlardan ölümüne tiksiniyorum
-
poizitif hiçbir hayalim yok
-
kalça içi tak dolu sananlar
- / 1