-
26.
0Mezopotamya topraklarında bin yıllardır yaşayan Kürt halkı, Ortadoğu'nun birçok ulusu ile iç içe yaşamış ve medeniyetin oluşumunda pek çok emeği olmuştur.Tümünü Göster
Emperyalistler Kürtler'i görmezden gelmişler, yıllarca çeşitli baskılar uygulamışlardır. Kürt ulusu yok edilmeye çalışılmış, Kürt diye bir halkın olmadığı Kürtlerin dağlı Türkler olduğu yada Farsların bir kolu olduğu iddia edilmiştir. 'Kürt' adı sözlüklerden ve tüm kitaplardan çıkarılmıştır. Kürtlerin kendi tarihi ile buluşması engellenmiş ve tüm tarihi eserler tahrif edilmiştir. Kürt dili yasaklanmış ve Kürtçe diye bir dilin olmadığı iddia edilmiştir. Kürdistan 5 parçaya bölünmüştür. Jenositler, sürgünler, katliamlar... bir halka yapılacak tüm zulümlere maruz kalmıştır Kürtler.
Kürdistan, Mezopotamya uygarlığından bu yana stratejik önemi bulunan ve adeta dünyanın kalbi hükmünde olan bir bölgenin ismidir. Tarihi, değerleri, kimliği unutturulmaya çalışılmış bu halk, bugün belirli noktalar da tanınmak mecburiyetinde kalsa da halen yeryüzünün en çok horlanmış, aldatılmış, sömürülmüş, kullanılmış ve yok edilmeye çalışılmış halkıdır. Bu halkın ne yapıp ta bu zulümleri hak ettiğini ise söylemek mümkün değildir. Kürtler ne yazık ki zulme maruz kalma da yeryüzü halkları içerisinde ilk sırada yer alsada, Allah'a şükür ki hiç yılmadan direnme ve maruz kaldığı zulümlere karşı sesini yükseltme de de ilk sıralarda yer alır. Kürt halkı çok kez kurşunlanmış ama hiçbir kurşun bu halkın umudunu vurabilmeyi başaramamıştır.
Kürtler Mezopotamya'da Hz Nuh'un gemisinin Cudi'ye yerleştiği zamanlardan beri varlardı ve gerek kurdukları devletleri gerek insanlık tarihine hizmetleriyle belirgin bir halktı.
Önce Kürtlerin ataları olan halkları biraz tanıyalım:
Gutiler: Zağros bölgesinde yaşayan halklardandır. M.Ö 2300 yıllarında en güçlü oldukları dönemi yaşamışlardır.
Lulular: Zağrosların en eski halklarından biridir. ilk yurtları Süleymaniye, Şehrezor, Zaho yöresiydi. Sümerler, Elamlar ve Gutilerle çağdaştırlar.
Kassitler: Bunlarda Zağros halklarından olup Gutiler'den sonra egemen olmuşlardır. M.Ö 1800'lü yıllarda Hemadan ve Kirmenşah bölgesinde yaşamışlardır.
Subariler, Huriler, Mittaniler: Yukarı Mezopotamya ve şimdiki Musul çevresi M.Ö 4 bin yıllarında Subarilerin yurdu idi. Subariler, Huri ve Mittanilerin atasıdır.
1400'lü yıllarda Hurri egemenliği altındaki bölge Hurriler ve Mittaniler diye ikiye ayrılırdı. Huri adı kuzeyde kalan bölge için, Mittani ise güney için kullanıldı. Zamanla Mittani devleti güçlendi ve öne çıktı.
Urartular: Urartuların ilk merkezleri Malazgirt civarındaydı. Daha sonra Tuşba (Van) kentini merkez yaptılar. Asıl adları Xaldi'dir. .
Nairiler: Hurri ve Mittani devleti yıkılışından sonra Nairiler ortaya çıktı. Bunlar Cizre'den Şemdinan'a kadar uzanan bölgedeydiler.
Medler: Medler, Hemedan yakınındaki Ekteban kentini başkent yaptılar. Asur'u ortadan kaldırarak geniş bir imparatorluk kurdular (M.Ö. 612).
Med imparatorluğu bugünkü iran ve Sovyet Azerbaycan'ını kapsayıp kuzeyde Kafkaslara ulaşıyor, güneyde Zağros bölgesini içine alarak Hürmüz boğazına, doğuda ise indüs ırmağının yukarı kaynaklarına ulaşıyordu.
Bu tarihten sonra artık Kürt coğrafyası başkalarının egemenliği altına girdi ve günümüze kadar artık gün yüzü görmedi. 1639, Kasrı Şirin antlaşması ile ikiye bölünen Kürdistan, 1.dünya savaşı sonrası beş parçaya ayrıldı.
Kısaca değinecek olursak şu devletlerin egemenliği altında kaldı:
Persler (M.Ö 550-530)-Selefkoslar (M.Ö 323)-Selefkoslar - Partlar (M.Ö 247-100)-Partlar-Romalılar ( 0- 224)-Romalılar-Sasaniler ( MS 224-637-Araplar ( 637 -1000)-Kürt Hanedanlıkları (1000-1200)-Selçuklular (1117-1200)-Harzemler (1220)-Moğollar ( 1257 )-Karakoyunlular ( 1405 )-Akkoyunlular (1468 )-Safevi (1507)-Osmanlı-Safevi (1514-1729 )-Osmanlı-iran ( 1729-1923)-TC - Irak- Suriye - iran - Rusya (1923 Lozan'dan sonra)
18. 19. 20.yy. da toprakları bölünmüş parçalanmış ve özellikle 20. yy.da 5 ayrı ülke tarafından toprakları paylaşılmış olan Kürtler, sürekli gerek iç, gerek dış tehlikeler ile mücadele etmek zorunda kalmış ve bunun da getirisi olarak zayıflamış, imkansızlıklar içinde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmıştır. Fakat buna rağmen devamlı ve çözüm getiren başarılar elde etmemişlerse bile zulme, sömürüye ve başkalarının egemenliği altında yaşamaya karşı son nefesine değin mücadelesini sürdürmüştür. Kürt tarihi onurlu direnişlerin, Kürtlere yapılan katliam ve göçlerin, sürgünlerin tarihidir. 20. yy Kürt kanının bol bol akıtıldığı bir yy. olmuştur. 21. yy. Kürtler için önemli gelişmelerin yaşanabileceği bir yy.dır. Kürtler, tarihin her döneminde olduğu gibi şimdi de önemini muhafaza etmektedir.
Tarihte Kürtler'in fotoğrafı. -
25.
0Irak'ın Kürtlere uyguladığı Enfal Operasyonu, 1986-1989 tarihleri arasında sürdü ve bu operasyonlarda 180.000 Kürt öldürüldü… Saddam Hüseyin'in Dokan Baraj Gölü'nün kapaklarını açmasıyla binlerce Kürt çamurlar altında kalarak yaşdıbını yitirdi…Tümünü Göster
14 Nisan güney Kürdistan'da Enfal katlidıbının yıl dönümü. Enfal katliamı ile ilgili bildiklerimiz, bilmediklerimiz…
Enfal resmi olarak 1986 yılında başlamış sayılsa da güney Kürdistan'da soykırım süreci 1983 yılında Barzani erkeklerinin katli ile başladı.
On ile yetmiş yaş arası sekiz bin Barzani aynı gün evlerinden alınıp Irak'ın güneyindeki çöllerde çoğu diri diri gömülerek öldürüldü.
Sene 1983. Barzani kadınları Musul ve Erbil'de zorunlu ikamete tabii kılındı.
1986-1989 tarihleri arası çoğunluğu Kürt toplamda 185 bin Kürdistan'lı kimyasal silahlar ile öldürüldü.
Irak Kürdistanı'da 4665 köyün 4000'i Enfal soykırımı ile yerle bir edildi. 185 bin Kürdistan'lı öldü. 1800 okul, 300 hastane, 3000 camii ve 27 kilise yıkılarak toplamda Kürdistan'da köylerin yüzde doksanı yer ile yeksan edildi.
Halepçe katliamı Enfal katliamlarının en küçük ölçekli olanı idi. Sanıldığının aksine katliamlar 1989 yılında Zaxo'da son buldu.
Barzani'lerin 1983 yılından beri dünyanın en uzun süren yasını tuttuklarını, Barzani kadınlarının sadece siyah giydiğini ve ‘Barzan Dulları’ kavrdıbının yas pgibolojisinde yer aldığını biliyor muydunuz?
Barzan bölgesinde halen bir çok yerde düğün yapılmadığını, müzik dinlenmediğini biliyor muydunuz?
Barzan bölgesinde Saddam'ın zulmüne karşı Kürtlerle birlikte bütün tabiat ve hayvanların da direndiğinin görülmesi üzerine başlayan inançla, bugün bu bölgede hiçbir hayvan öldürülmez. Kuş öldürmenin cezası 4 yıl, ceylan öldürmenin cesası 13 yıl hapistir. Bu bölge şu an doğal bir sit alanıdır.
2005 yılında cesur bir Kürt milletvekilinin korumaları ile güney Irak'ta toplu mezar aradığını ve sonuçta bir kaç yüz cenazeyi bulduğunu, bu cenazelerin aynı yıl Barzan'a getirildiklerini ve tetkikler sonucu kimliklerinin belirlendiğini, ama 185 bin şehidin içinde sadece bir kaç yüz oldukları için kimlik bilgilerinin Kürdistan Hükümeti tarafınca devlet sırrı olarak korunduğunu ve bu yüzden Barzan'lı her ailenin kendi çocuğu/babası/kardeşi yerine rastgele bir mezar seçip her Çarşamba günü ağladığını biliyor muydunuz?
Kürtlerin kutsal günü olan her Çarşamba Barzanlı aileler mezarlığa akın eder ve bir mezarın bakımını yapar, ağlarlar.
Cenazeler Kürdistan'a getirildiğinde Mesud Barzani hıçkırarak ağladığı için etraftaki tüm gazetecilerin makineleri toplatılmıştı.
Bir genç “babama su getirdim” diyerek kürsüye fırladığında bütün kameralar çekimdeydi. “Susuz babama su getirdim..”
Enfal'de öldürülen Barzanilerin günlerce çölde susuz bırakıldıklarını güneyli her Kürt bilir. Her Çarşamba mezarlar sulanır.
Enfal süresince KDP ve YNK'nin koşulsuz ateşkes ilan ettiklerini ve yüzlerce YNK peşmergesinin KDP'li mağdurlara yardım ederken öldüklerini?
Barzani kadınlarının senelerce Musul ve Erbil'de inşaatlarda çalıştırıldıklarını biliyor muydunuz?
Katliamda düğün günü öldürülen erkeklerin dokunamadıkları eşleri asla evlenmediler Barzan'da. Kadınlar hep siyah giydi.
Enfal katliamı güney Kürtlerini bağımsızlıkları için her şeyi yapmaya ikna etti.
Umarım kuzey Kürtlerinin demokratik cumhuriyetten vazgeçip siyasi bağmsızlıkları uğruna savaşmaları için yeni Enfaller gerekmez… -
24.
0ilk Kürtçe roman olan Şivana Kûrmanca(Kürt Çoban)'ın yazarı bolşevik Kürt aydını Erebê Şemo , Erivan’daki Kürdoloji Konferansında, 1934
Önemli bilgidir unutmayınız.
Paylaşalım .. -
23.
0K*rtler size napti amk ashjdjshsg
-
22.
0FATA REŞ XANIM
Kürt kadın tarihinde önemli bir yer tutan Fata Reş Xanim’in (Bazı Kürt bölgelerinde Fata Nêr - Erkek Fatma olarak bilinir) hayatı ile ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Dönemin Avrupa gazeteleri onu “Kürt Prensesi”, “Kürdistanlı Kara Fatma” ve “Kürt Amazonu” olarak tanıtırlar.
Osmanlı’da ise 1853-1856 yılları arasında katıldığı Osmanlı - Rus savaşlarından dolayı “Kürd Mücahidini” olarak bilinmesine rağmen ittihat ve Terakki yönetimiyle birlikte bir Türk kadın kahramanı olarak sunulmaya çalışılır. Çukurova bölgesinden olduğu ve savaş zamanı Mustafa Kemal ile görüştüğü söylenir.
1956 yılında hayatı da filme çekilen ‘Kara Fatma’nın Türk milli mücadelesinin önemli bir yüzü olduğu savunulur. Oysa gerçekte o bir Kürt kadınıdır ve 1800′lü yılların sonunda ölmüştür. -
21.
0idam edilmeden önce annesiyle görüşme esnasında : ''Anne endişe etme , ben artık Kürdistan özgürlük mücadelesinin bir bireyiyim ve Kürdistan'ın kurtuluşu için mücadele ediyorum. Dün, Saddam Hüseyin cezaevine gelerek beni ziyaret etti. Amacı beni kandırmak ve ilkelerimden vazgeçirmekti ve mücadelemi terk etmem karşılığında maddi destekle bana makam teklifinde bulundu. Fakat ben asla Kürd halkını utandırmayacağımı, milletimi satmayacağımı söyledim. Kendimi Kürdistan'ın Bağımsızlık mücadalesine adadığımı ve idamı onurla karşıladığımı söylemem üzerine Saddam çıldırdı. Ben işte o zaman onun ne kadar aciz olduğunu gördüm. Biz Kürdistan'ı satmadığımız ve Kürdistan için öldüğümüzde binlerce Kürt uyanacak ve Kürdistan bayrağımız dağlarımızda özgürce dalgalanacak. Ben ölürsem üzülme güzel annem'' der
LEYLA QASIM -
20.
0Asil ve Cesur Kürt kadınlarıTümünü Göster
Kürtlerin "AMOJiN"ları Dünyanın Amazonları oldu! Eski Greklerin Aryanîk mitoloji ve Kültür öğelerini çeşitli şekillerde boyutlandırarak kendilerininmiş gibi sunduklarını artık çok iyi biliyoruz. Bunlardan biri de AMAZONLAR BiRLiĞi dedikleri sadece kadınlardan oluşan topluluktur. Bunların merkez üslerini de bazen Karadeniz kıyıları, bazen Kuzey Afrika bazen de Yunanistan olarak göstermişler. Bunun ne olduğu, esas ana vatanların nerisi olduğu tarafımızdan detaylı olarak, tarihi, mitolojik, kültürel, coğrafi vs.açılardan ele alınarak ortaya çıkarıldı. Kürdistan'ın Anatanrıçalar Yurdu olduğunu herkes gibi bizde biliyoruz.
Abovyan yazıtlarında Kürtler: "En sert ve acımasız mevsim kıştır. Ama Kürtler kışın 20-25 derece soğuğunda bile yalın ayakla çalışıyor ve geziyorlar. Hastalıklarını otlarla iyileştirmeye çalışıyorlar. Yaşlıları bile çok moralli ve genç gibi ayaktadırlar. Onlarda 120-130 yıl yaşayanları az değil. Kürtleri ilk bakışta tanıyabilirsiniz cesur bakışları ve korku salan bir duruşları vardır... Kürtler söz verdiğinde, emanet aldığında yâda, sır konusunda söz vermişse onu saklarlar. Bir Kürt hayatından vazgeçer ama bu sözünden vazgeçmez. Kadınları amazonlar gibidir. Çok cesur ve korkusuz erkekler gibi giyinip silah kuşanabiliyor, çatışmalara çekinmeden katılabiliyorlar. Özellikle bey kadınları bu konuda daha atılganlar." Bir Kızılbaş-Kürd Amazon: Fate Reş: Kürt Amazon istanbul'da' 'Kürt Aşiret Reisi Kadın 300 Amazonla istanbul'da' 'Kürt Prensesi Savaş'ta' ingiliz The Illustrated London News, 24 Haziran 1854 tarihli sayısında Kara Fatma'nın nerden geldiğini de yazıyordu: 'Kara Fatma'nın kendisi, bir Kürdistan şehri olan Maraş'tan. Gezgin bir irani kavim olan Kürtler'in yiğitlikleri düşmanlara büyük korku verir... '
Soane, şöyle bir anısını aktarır: "Birçok kez evin hanımı kocası evde olmadığı halde, beni bir erkek gibi karşılamış, yanıma oturarak benimle konuşmuştur. Bu hareketleri yaparken de iranlı ve Osmanlı kadınlarında görülen garip bir bönlük ya da yapmacık namuskâr anne davranışlarında bulunmamıştır. Hatta kocası gelip, atını bağlayıp çadıra girinceye kadar da bana hizmetini sürdürmüştür."
19. Yüzyılda Mirliklerin çözülmesinden ve Kürt halkının Osmanlıya başkaldırmasından sonra, kadının yeniden savaş ve politika sahnesine çıktığı görülüyor. "Kürt kadınlarının ustalıklı at biniciliğinden(süvarilik) övgüyle söz ediyorlar. Sözgelimi 19. yüzyılın ilkyarısında Kürdistan'ı gezen Fransız gezgin M. B. Poujoulat, Kürt kadınlarına ilişkin gözlemlerini şöyle yansıtıyor: "Kürt kadınları gerçek amazonlar; mükemmel ata biniyorlar ve kocaları gibi silahlılar. Zarif vücutlular, ama güneşten yanmış yüzleri hiç de sevimli değil. Kesinlikle peçe takmıyorlar; giysileri deri kemerle sıkılan, göğsü açık gri kumaştan oluşuyor. Küçük paralar bağladıkları uzun siyah saçları omuzlarında dalgalanıyor. Başlarına, geriye sarkıttıkları sarı veya mavi ince bir örtü takıyorlar, çıplak ayakla geziyorlar".
Üç yıl boyunca iran ve Gülistan'ı gezen Alman Georg Fowler'in tesbitleri de aynı doğrultudadır: "Yedi yaşından itibaren erkek çocuklar silahla tanıştırılırlar. Kadınlar bile, bedenlerine büyük güç kazandıran silah kullanma alıştırmalarından nefret etmezler. Kürt kadınları, buğday tenli, pazılı; bazen örgülü, bazen sarkık, bazen de yabanice dağılmış uzun saçlıdırlar. Büyük siyah gözleri parlak ve hayat doludur. Fakat gözündeki bu hayatiyet ve canlılık, vahşi tabiat ortamından dolayı ele-avuca sığmayan karakterdedir."
Kırsal kesimdeki Kürt kadınlarının, çoğu zamanlarını ev işlerinde ve kirmenle yün eğirmekle geçirdiklerini belirten yazar, bu kadınların takıyı çok sevdiklerini, alınlarında ve vücutlarının başka yerlerinde sıralamış oldukları metal takılan taşıdıklarını söyler.
"Havva'nın güzel kızları ebeveynlerinin yanında o kadar değerlidirler ki, bu değerden dolayı, evlendiklerinde kendilerine para verecekleri yerde, başlık parası talep ederler. Evlenecek koca, evlilikten dolayı kızın anne ve babasının mahrum edildikleri hizmet yerine maddi bir bedel öderler. Eşiyle birlikte Kürtler arasında uzun çalışmalar yapmış Fransız gezgin ve antropolog Ernest Chantre, gözlemlerine dayanarak şu belirlemelerde bulunur: "Kürt kadınları, genellikle güzel ve iri yapılıdır. Özellikle dağlarda yaşayan Kürt kadınları, yabancı erkeklerin yanında yüzlerini gizlerler. Kadınlar, burunlarına hızma, kollarına metal bilezikler takarlar. Kürt kadınları, genellikle çadırların kurulmasında ve yerleştirilmesinde büyük hüner gösterirler. Kürt kızları çok güzel halı dokurlar." -
19.
0Tevfik Mahmut Hamza (PiREMERD) ŞAiR YAZAR GAZETECi.
1909-1923 Arasında da Türkiye ve Kürdistan'da Çeşitli Bölgelerinde Vali Olarak Görev Aldı. 1925 Yılında Süleymaniye'ye Döndü. 1926 Yılında, Kürt gazetesi Jîyan'ın Editörü, 1932 Yılında Derginin Müdürü Oldu. 1938 Yılında Gazetenin Adı Jin Olarak Değiştirildi ve Gazete 1950 Yılına Kadar Yayına Devam Etti. Ayrıca Kürdistan'da ilk Özel Kürtçe Okul Qutabxaney Zanistî (Bilim Okulu) Kurulması için Çalıştı. -
18.
+1Mihemed Arif Cizrawî, Kürt kültürüne önemli katkılar sundu. Kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze sözden de melodilere aktarılır.
O hep yüreklere seslendi
Kürt kültürünün bugüne gelmesinin en önemli araçlarından biri de kilamlar oldu. Kilamlar kadim bir tarihe sahip Kürtlerin yaşadıklarının ifadesidir aynı zamanda. Kendi ülkelerinde kendi kültürü yasaklı olan Kürt halkı en çok da kilamlara sığınmıştır. Kilamlarında kimi zaman özgürlüğü için verdiği mücadeleyi kimi zaman ülkesine olan hasretini kimi zaman sevgiliye olan özlemi kimi zaman da yaşadığı acıları dile getirir. Kürt coğrafyasında kilamlar dengbêjler tarafından gönülden söze, sözden de melodileye aktarılır. Sözlü geleneğe sahip olan Kürtlerin en önemli dengbêjlerinden biri de 1912 yılında Cizîr’de doğan Mihemed Arifê Cizrawî’dir. Kürt kültürünün yayılması ve Kürt uluslaşmasına önemli katkılar sağlayan Cizrawî, geride geniş bir arşiv bırakmıştır. -
17.
+1ELÎ HERÎRÎ
Herîrî, Kurmanci lehçesinin bilinen ilk şairidir.
Elî Herîri, Şemdinli ilçesine bağlı Herîr köyünde dünyaya gelir.
Bazı kaynaklarda Erbil kentine bağlı Herîr kasabasında doğduğu
da yazılır. Kürtçe kaleme alınan bir Divan’ının olduğu biliniyor.
Ancak bu divanın tümü araştırmacıların elinde mevcut değildir.
ilk kez 1887 yılında Albert Socin, Herîrî’nin bir şiirine eserinde
yer vermiştir. Sadiq Bahadîn ise 1980 yılında yayınladığı “Hozanêt
Kurd / Kürt Şairleri” adlı eserinde Herîrî’ye ait bir divandan söz
ederek bu divandaki birkaç şiire kitabında yer vermiştir. Ayrıca
Margarita Borisavna Rudenko’dan da biliyoruz ki Elî Herîrî’nin
el yazmalarından bir kısmı eski Leningrad’da (bugünkü adıyla
St. Petersburg’ta) bulunan Şaltikov-Şçedrin Kütüphanesi’ndedir.
Şiirlerinde Eliyove Şêx Elî mahlaslarını da kullanır. Elî Herîrî ilk
şiirlerini Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yazmıştır. -
16.
+1Edip KARAHAN: 1930-1976
1930 yılında Derik’te doğmuştur. Babasının adı Cemil (Hecî Cemîlê Şehmûsê Hecî Osmanê Reşo) Annesinin adı Hecî Semo’dur. Evli, 3 çocuk babası, çocuklarının ismi; Turcel, Welat ve Şîyar’dır. 1953 yılında istanbul’da komünistlik yaptığı gerekçesiyle tutuklanılır ve berat eder.
Daha sonra Forum dergisinde yayınlnan yazıları yüzünden 6 ay cezaevinde yatar. istanbul Hukuk Fakültesi’nde birkaç yıl okur fakat tutuklamalar ile diğer engellemeler onun okulunu bitirmesine izin vermez.
1960 yılında bir süre T. i. P. Eminönü şube başkanlığını yapar. ilk sayısı 1 Kasım 1962’de yayınlanan Dicle – Fırat Gazetesi’nin yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Bu gazetede asıl adı olan Edip Karahan’dan başka şu imzaları kullanır; Edip osmanoğlu, Hamit Mazıdağlı, Mahmut Bayraktar, Reşo.
Dicle - Fırattaki yazılarından dolayı 2 yıllık bir ceza alır Ankara ve istanbul’da birer yıl içeride kalarak bu cezayı çeker. 6 haziran 1963 yılında Yirmiler davası kapsamında tutuklanır. 3 Eylül 1967 yılında Diyarbakır mitinginde bir konuşma yapar, daha sonra yaptığı bir konuşmadan ötürü 1 yıla yakın mahkûm edilir, 9 ay tutuklu kalır. Haziran 1970 “Irak'taki Kürt Milli Kurtuluş Savaşı ve onun başkomutanı General Barzani” başlıklı bir bildiri bastırarak dağıtır. 1971 yılında girdiği sıkıyönetim tutukevinde 1,5 yıl tutuklu kalır ve yargılandığı DDKO davasından 6 yıl ceza alır. Aynı yıl Türkiye’de Kürdistan Demokrat partisi davasından da yargılanır. 8 Şubat 1971 yılında Kozluk mitinginde bir konuşma yapar, 11 Nisan 1971 Diyarbakır DDKO’da ulusal sorun konusunda bir seminer verir, bu seminerden dolayı ceza alır. 15 Mayıs 1976 yılında istanbul’da vefat etmiştir. -
15.
+1Hamdani Devleti
Hamdanî Devleti 1039′da Arap Ukaylı Devleti tarafından ortadan yıkıldı.
Hamdanî devleti Seyt El Dewle tarafından 944 yılında Halep bölgesinde kuruldu. Bu tarihe kadar Musul merkezli Büyük Hamdani Devleti'nin bir parçasıydı. Söz konusu tarihte bağımsızlığını ilan eden El Dewle, Bizans Kralı Romanas'la Ruha'da (Urfa) yaptığı savaşı kazanınca Suriye ve Yukarı Mezopotamya'nın büyük bir bölümüne egemen oldu.
Varlığını 95 yıl sürdüren bu devlet Harput Kürt Aşiretleriyle anlaşmazlığı sonrası zayıfladı ve Araplar tarafından egemenliğine son verildi. Bu devletin sınırları ve süresi içerisinde El Mutanabi, Ebu Farizê Mala ve El Ferabî gibi önemli şair ve bilim adamları yetişti. -
14.
+1Botan'da Bir Kürd Hükümeti [1842] Fotoğraf:Tümünü Göster
1880′lerde istanbul'da bulunan Bedirxanîlerin önde gelenleri toplu halde. Oturanlar (soldan sağa): Emin Ali Bey, Ali Şamil Paşa, Bahri Bey. Ayaktakiler (soldan sağa): Murat Remzi Bey, Hasan Bedirxan, Mikdat Mithat Bedirxan ve Kamil Bedirxan
1803 yılında Cizre'de dünyaya gelen Bedirxan Bey, 18 yaşında (1821) Botan Emirliği'nin başına geçti. Bedirxan Bey çok genç yaşta olmasına rağmen, çevredeki Kürt beylerine iktidarını kabul ettirdi. Osmanlıya asker ve vergi vermeyi reddetti ve bağımsız bir ordu kurup kendi emirliğinin içerisine yeni topraklar katarak genişlemeyi sürdürdü. Kısa bir süre içerisinde Bitlis, Hakkâri, Muş, Van ve Kars Kürt beyleriyle ittifak sağlayarak Osmanlı eğemenliğine karşı Peymana Pîroz'u (Kutsal Anlaşma) gerçekleştirdi.
Bu birliğe Doğu Kurdistan'ın en büyük Kürt beyliği olan Erdelan Beyliği'ni de dahil ederek, aşiretlerden ortak bir ekip kurdu ve kaleleri gözden geçirip yeni kaleler inşaa etti. Kurulan ordunun askerî gücü arttırılarak, Cizre'de biri barut diğeri tüfek üreten iki atölye kurdu. Yerli uzmanların yetişmesi ve modern savaş taktiklerini öğrenmeleri için Avrupa'ya öğrenciler gönderdi. Ermeni ve Asurilerle antlaşmalar imzalarak onların güçlerini yanına aldı ve Kürtler için gayri müslimlerle evlenmeyi serbest bıraktı. Osmanlı'nın aldığı vergiden çok daha az bir oranla vergi aldığı için halkın sempatisini topladı böylece civar halkların topraklarını da beyliğine kattı. En büyük hayalinin Karadeniz ile Van Gölünü tıpkı yine o zaman yapımı konuşulan Süveyş gibi bir kanalla birleştirerek denizlere açılmak olduğu söylen Bedirxan Bey, ticaretin gelişmesini sağlamak için Van Gölü'nde deniz taşımacılığını geliştirdi ve modern gemi inşa tekniklerini öğrenmeleri için de 140 öğrenciyi ingiltere'ye gönderdi.
Nihayet 1842 yılında bağımsızlık ilan eden Bedirxan Bey, Cizre'yi başkent yaptı Kurdistan bayrağı çekildi. Kürt liderler, Kurdistan hükümetini koruyacaklarına ve Bedirxan Bey'i destekleyeceklerine dair and içtiler. Süreç, Kürt coğrafyasının Osmanlı'dan ayrılması doğrultusunda gelişiyordu. Bu da istanbul'un yanı sıra bölge üzerindeki çıkar dengelerini sarsacağı için Avrupa devletlerini ürkütüyordu. Batılı misyonerlerin teşvikiyle, Asuriler, Bedirxan Bey ile olan anlaşmalarını bozarak ona olan desteğini geri çektiler. Bu noktadan hareketle, batılı devletlerin sultan üzerindeki baskıları, Osmanlı yöneticilerini Bedirxan Bey'e karşı harekete geçmeye teşvik etti.
Mereşal Hafız Paşa, görüşmeler yoluyla Bedirxan Bey'in Osmanlı hakimiyetini tanımasını sağlamakla görevlendirildi. Ne var ki Bedirxan Bey görüşmeleri kabul etmedi ve ne yapıldıysa sultandan gelen teklifleri reddederek Kurdistan'ın bağımsızlığını vurguladı. Tarih, 6 Haziran 1847′yi gösterdiğinde Osmanlı ordusu üç koldan başkente saldırıya geçtiler. Harput, Urfa, Diyarbekir, Erzurum, Bağdat ve Musul bölgelerinde bulunan askeri güçler de bu taarruza katıldılar. Osmanlıların sayıca üstünlüğüne rağmen Bedirxan Bey'in kuvvetleri ilk çarpışmada üstünlük elde ettiler. Fakat Bedirxan Bey'in yeğeni ve önemli komutanlarından Yezdan Şer'in esir düşmesi neticesinde gizli cephanelerin yerleri ortaya çıkmış ve silah fabrikası Osmanlılarca ele geçirilmişti. Bu arada Kars, Van ve Muş'ta da Kürt aşiretleriyle Osmanlı askerleri arasında küçük çaplı çatışmalar meydana geliyordu. Bir sonraki çatışmada Kürt beylerinin yardıma geç ulaşması sonucu Bedirxan Bey, kendi birliğiyle Eruh Kalesi'ne çekilmek zorunda kaldı. Osmanlıların kale kuşatması görüşmelere zemin hazırladı 27 Temmuz 1847′de Bedirxan Bey, hiçbir askerine dokunulmaması şartıyla teslim oldu. Bedirxan Bey ve ailesi önce istanbul'a daha sonra da Girit adasına sürgüne gönderildi. Aşırı nemden dolayı hastalanan Bedirxan Bey, Kürdistan'da ölmek istediğini sultana bildirdiyse de bu isteği kabul görülmedi ve Şam'a sürüldü. Son yıllarını burada yaşayan Bedirxan Bey, 1868′de burada öldü. -
13.
-1doğruyu söyleyin Hang KÜRT ananızı bacınızı gibtide böyle salakça şeyler yazıyorsunuz...
-
12.
0
-
11.
0Gök Eşek, k.rdü yengesine yar etsin ve hainlik öğretsin adgfgjfdsdsfgsd
-
10.
0kürtlerin evrimi böyle oldu
-
9.
+1kürtler eşekten geldi diyolar doğrumu
-
8.
+1evet arkadaşlar bir gerçeği sizinle paylaşcam. Yunanlar bizim kürtlerin mitolojisindeki kürt tanrılarını çalmışlar mesela bu fotosunu attığım kürt mitolojisinde kıllızeus gördünüzmü Yunanlar bizim kürtlerden çalmış
-
7.
0kaçakus electrikus - enerji tanrısı
-
ucan kedinin en cok sukulananlari
-
tilki cevap versene la
-
elinizi vicdaniniza koyun ve durust olun
-
halix cringeliği
-
sokiee online
-
şu entry aklımdan bır turlu cıkmıyor
-
harbi kim lan
-
populer cocuklarsa burda fazla meshur degil
-
alizadenin yağlı tombul bacakları
-
sozlukcan detone değilse
-
2000 yilinda kurulmus websitede bile
-
kahtanın kahinlerii
-
hayat artigi o ananin kafasini matkapla
-
alizade tanrıçam ile beraber olamadan ölmek
-
günün stresini ekşiye bakıp atıyorum
-
es geht um gloria
-
amg bazen dusunuom
-
sünnet istismardir nerdesin la
-
tilkinin terbiyecisi diyarbakirli burocan
-
uçan kedi aylık masraf
-
psipsi pgibopat
-
nabıyonuz lan gerrrizekalılar
-
insan kendi özündede cahil kalabilir mi
-
bu resimde kahtanın delilerini bulacaksınız
-
sefalet cevap versene mk
-
helix gunluk mesai
-
eskiden sabri capslerine gulerlerdi
-
etsizlikten taşaklarımdan mangal yapıp
-
nist
-
onlıne yanına yazılan sıyah yazıyı
- / 2