0
ateist ve farklı dın mensubu kardeşlerim yıllar boyu muslumanlar ne demısse ateıstler vb. yalan veya dogru hep bir cevabını vermıstır benım ınanmak gibi bir zorunlugugum yok kimsede zorlamıyor zaten ıcımden gelıyor..
allahü teâlâ imtihan etmeden de kullarının ne yapacağını, hangi günahları işleyeceğini elbette bilir. imtihanı kendisi için yapmıyor, insanların kendi yaptıklarını kendilerine göstermek için yapıyor. mesela allahü teâlâ, ateiste, (ben ezelî ilmimle biliyorum ki, sen zaten inanmayacaktın, onun için seni cehenneme attım) deseydi, ateist, (suç işlemeden, imtihan edilmeden, beni cezalandırmak adaletsizliktir. beni dünyaya gönder, iyi ameller işlerim) demez miydi? ateistin ve diğer kâfirlerin böyle diyememeleri için, onlar dünyaya getirilmiş, onlara akıl verilmiş, iyi kötü yol gösterilmiş, kabirde ve âhirette sorulacak sorular açıkça bildirilmiş, itiraz edecek bir durum kalmamış oluyor. kâfirler buna rağmen, bir kurtuluş ümidiyle, mealen şöyle diyecekler: (rableri huzurunda başları öne eğik, “rabbimiz, gördük, duyduk, şimdi bizi dünyaya geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık” diyecekler.) [secde 12]
(ey rabbimiz, bize az bir süre ver, senin davetine uyup tâbi olalım.) [ibrahim 44)
bunlara, (siz dünyadan gelmiyor musunuz?) denecektir. kurtuluş ümidi kalmayan kâfirler, (keşke toprak olsaydık) diyeceklerdir. (nebe 40)
insan 'yaratıldı'. çünkü allah’ın isimleri ve sıfatları var. bu isim ve sıfatların varlığı ‘insanın var olma sebebi’dir.
çünkü insanın yaratılmasının önemli bir sebebi de; allah’ın kendi isim ve sıfatlarını seyretmek istemesidir. allah (cc) isim ve sıfatlarını, mükemmelliğini, güzelliğini, gücünü kendi sanat eserlerinde seyretmek ister.
insan, allah’a kulluk etmesi için yaratılmıştır
“(ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım!” (zariyat, 56)
elbette ki cinlerin ve insanların yaratılışı belli bir gayeyle sabittir. bu gaye allah’ın emirlerini yapıp yasakladıklarından kaçmak demek olan ibadet vazifesi halinde ortaya çıkmaktadır. vazifesini yapan varlığının gayesini yerine getirmiş olur. yerine getirmeyen veya aksatan ise varlığının gayesini yitirmiş ve başıboş kalmış olur.
ibadet etmeyen asıl anldıbını yitirir.