1. 1.
    -5
    bir ayağın yerde, diğeriyse alçakta duran bir sehpanın üzerinde, bedenini saran yalnızca pamuklu, pembe bir iç çamaşırı... bu şekilde tıpkı bir flamingoyu andırıyorsun...

    ellerin, kasıklarını yalayıp çamaşırı kenarından kavrıyor ve yana doğru çekip, örtük bir şehveti, ortak bir ruhun sunağına bağışlarcasına cömert bir gülümsemeyle avuçlarıma bırakıyor.

    kat kat bir kremalı pastaya kafamı iştahla sokar gibi dalıyorum, bir köşeye sıkışmış ve kat kat olmuş vajina dudaklarına... doyasıya emiyor, kumaşla karışık tatlı bir lezzete buluyorum ağzımın her köşesini... dudaklarım oradan ayrılırken, ağzımın suyuyla zevk suyu karışımı, balköpüğü saflığında bir damla akıyor bacaklarının arasından...

    şimdi yavaşça içine gireceğim... emilmekten kıpkırmızı olmuş dudakların arasından, o nemli, kaygan, sıcacık karanlığı yararak ilerlerken, tırnaklarını kürek kemiklerim üzerinde hissediyorum... penisim dibe her ulaştığında hafifçe yükseliyor, bir zevk hançerini içinde çeviriyormuşum gibi bedenini öne doğru eğiyorsun... sendelememen için sıkıca tuttuğum belin avcumun arasında ritmik bir şehvetle inip kalkıyor. iç çamaşırı kenarından vajinaya girmenin hazzı, bizi zevkten birbirine kenetlenmiş iki örümceğe dönüştürüyor...

    geldiğini omuz başımı ısırmandan anlıyorum... zevkten, uyuştuğunu farketmediğin bacağını aşağı indirdiğinde, karşımda dünyanın en zevkli yorgunluğunu bedeninde taşıyan bir kadın var... şimdi ben bu kadına dünyanın en tatlı yorgunluk kahvesini yapacağım...
    ···