/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +4 -1
    evet arkadaşlar. çatalca ormanlı köyünü bilenler bilir. 14 yaşımdayken köyün 3 km çıkışındaki köşkte yaşadığım paranormal korkunç hikayeleri anlatıyorum. ilerleyen günlerde fotoğraf albümümden köşkün odalarını ve hikayedeki karakterleri de capsliycem buraya. her yer caps caps olucak. ama şimdilik hikayeye başlayalım:

    orta okulu yeni bitirmişim. 3 tane halam var. ortanca halamın 2 oğlu var. biri 17 yaşlarında, diğeriyse askere gidecek aralıkta. haziran gibi onlarla vakit geçirmek için köye gittim.

    en büyük halamlar çok zengindi. 14 odalı 3 büyük salonlu 2 mutfaklı bir köşkleri vardı. yazlık ve kışlık olarak kullanıyorlardı. harika bir yerdi. tek katlı ama olabildiğince uzun, ön cephesinde 1 dönüm boş arazi ve arazinin bitişindeki köyler arası yol, köşkün solunda sağında ve arkasında ise seyrek ağaçlarla başlayıp sıklaşan kocaman orman. ve tabi ki 14 yaşındaki biri olarak beni en etkileyen köyün futbol stadı.. köşke yürüme mesafesinde kullanımda olmayan, çimlerinde yabani bitkilerin boy mesafesi uzadığı futbol sahası ve kulübeleri ile terkedilmiş bir alan. ama gündüzleri kuzenlerle kapı demirlerinden atlıyoruz top oynuyoruz biraz çimlerini düzelttiğimiz bir kalede. sonra eve geliyoruz dinleniyoruz.

    o gece bütün halamlar toplanmıştı. küçük halamın kocası henüz gelmemişti. biz playstation 1'de fifa 99 oynuyorduk büyük salonun bir köşesinde. derken telefon çaldı. büyük halam açtı ve küçük halama verdi telefonu. gel kocan dedi. halam telefonu aldı ve konuşmaya başladı. 1 dakika kadar sonra kekelemeye başladı. anlamsız heceler çıkıyordu ağzından. adeta terliyordu telefonda. kötü bi haber aldığını düşündü herkes. ona odaklanmıştık. telefon konuşmasını bitirse ve bize de anlatsaydı her şeyi.

    derken telefonu kapattı şiddetle. noldu noldu demeye başladı kardeşleri, diğer halamlar. aa-aab-abla.. ersinle konuşurken başka bi kadın benim konuşmalarımı tekrar etti. sonra ersin kim o yanındaki dedim. ersinse kimsenin olmadığını yalnız olduğunu 1 buçuk saate geleceğini söyledi. sonra o kadın şeytani bi gülüş attı bana ve korkarak kapattım. diyebildi hala kekeleyerek...
    ···
  2. 2.
    +2
    ben orta okulu, hobbit ve yüzüklerin efendisi, smeagol kitaplarıyla bitirmiş biri olarak fantastik ögelere acayip alışığım. ama içimizde iman var o zamanlar dolu dolu. korksam da belli etmiyorum, olayı hafif hafif çözmeye çalışıyorum. babamlar da uyarmışlar beni bak oğlum bu halanlar biraz dramatiktirler böyle bişeyleri abartmayı severler. olur da bir şey olur aşırı tepki verirler sana, sen boşver. ara beni gelip alıyım demişler. bu cümleleri bu olaya bağladım ben de anında kafamda.

    kuzenlere dedim gelin lan bakalım bulucaz biz bu işin nereye çıkacağını. halama döndüm, hala nasıl bir sesti, kendi sesin olabilir mi bak köy hatları arızalıdır aksaktır belli olmaz. yok be oğlum dedi. ben biliyorum ne olduğunu dedi gizemli bir edayla devdıbını getirmedi. hala olmaz öyle şey diyorum. ne kastettiğini anlıyorum ama bu konularda hala mantıklı bir açıklama getirme gayretindeyim.

    gittim telefonu dayadım kulağıma. kapatıp açıyorum defalarca uzun uzun çalıyor numara çevirmemi bekliyor telefon da. üfflüyorum acaba sesim geri gecikmeli gelir mi diye. hiç bir arıza yok. numara çeviriyorum çeviriyor. kapattım neyse telefonu. aldım kuzenleri. dedim olum bu ev kocaman değil mi kim bilir kaç tane paralel hat vardır. ev de kalabalık böyle halamlar misafir ve akraba severler. gelin bakalım kim oyun oynuyor bulalım.

    aralarında en küçük olmama rağmen tek aklı başında gibi davranmaya çalışan da benim. diğer herkes hafif çökmüş ve endişeli durumda sürükleniyorlar sanki. erman büyük olan kuzenim, sercan kardeşi. gittik beraber odaları geziyoruz. birine girdik yatak odası gibi bir yer. telefon var açtım. aloo ufff üfff üflüyorum ses denemesi yapıyorum. çıt yok. kimse de yok odada. başka odaya gittik son telefonun olduğu. girdim yine camı açık, kapı çarptı yüzümüze bam diye ceyran yapıp. bu sercanla erman da yusuf yusuf. ben de korkuyorum ama ilginç bir iştah var içimde. bulmak istiyorum o küçük sorunu ve herkesi rahatlatıp gördünüz mü lan sülalenin en zekisi benim yapmak istiyorum.

    neyse açtım bu telefonu da üfledim püfledim alo ses deneme. aloo yanlış yeri aradınız cin kardeş dedim. bu kuzenler yarım ağızla güldüler ama hala korkuyolar. bende tabi acayip bir özgüven. burda yok problem dedim kapattım telefonu içeriye gittik tekrardan büyük salona.

    biz içeri girer girmez yapılan muhabbet bir anda durdu. herkes bize bakıyor. noldu dedim ersin abiden bir haber var mı? yok dediler. gelir birazdan falan. tam o sırada tekrar telefon çaldı. küçük halam: valla ben açmam bak abla siz açın bu sefer ersinse de söyleyin gelsin artık hemen dedi. ben yakındım atladım telefona açtım hemen aloo diye.

    bi süre ses yok aloo diyorum ses yok.. lan oğlum uğraşmayın lan bizle diyorum ses yok. derken; nefes sesleri gelmeye başladı. daha dikkatli dinlemeye çalıştım. nefes sesleri arttı. sonra, aloo yanlış yeri aradınız cin kardeş ve arkasından kuzenlerin gülüşü. çat diye kapandı telefon. dondum kaldım ahize elimde. benim sesimdi lan bu nasıl olur diye düşünüyorum şok olmuş bir şekilde mantıklı bir açıklama arıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1
    ne açıklama bulucam ki? biri sesimi kaydetti de tekrar ben salona gidince bizi arayıp benim telefona çıkacağımı bilip kaydı bana mı dinletti?! yok ki lan böyle bir ihtimal. filmlerde olur bu. bizim köyde bunu yapabilecek adam zaten köyde durmaz. düşünüyorum ulan kitaplardaarama. çok mu korkunu bastırdın da hayal görüyorsun diyorum kendime. çok ayık ve uyanık durumdayım. net bir şekilde kulaklarımda kendi sesim. aynı cümle. en korkuncu da ermanla sercanın yarım gülüşleri. sanki oradaymışım gibi değil, zaten oradaydım.

    telefonu kapatmamla kimmiş diye sormaları bir oldu. kimse yok yaa. düşmüyor heralde hatlar dedim. telefonun en uzağındaki sandalyeye oturdum. kara kara düşünüyorum nasıl olur diye? yok yok saçmalıyorum ben. korktum, kaldıramadım olanları. beni de kendi korkularına hapsettiler. bi açıklaması var lan işte. diye düşünürken kendimi felak ve nas suresini okurken buldum.

    zihnimdeki çatışmanın kazananı belli olmuş ve kendi çözümünü uygulamaya başlamıştı bile. isimleri belliydi artık sanki.
    ···
    1. 1.
      +1
      up up up
      ···
  4. 4.
    +1
    up up up
    ···
  5. 5.
    +1
    bir süre incin bir şekilde durduktan sonra kuzenlerin seslenmesiyle irkildim. hadi lan fifa 99'a devam diyerek konuyu değiştirmek istedim. hızlıca unutmak istiyordum anlam veremediğim bu olayı. korkmak istemiyordum.

    ermanla maça başladık. bu erman çok hırslıdır. şuan 35 yaşına geldi hala bu tarz oyunlarda ölümüne hırslı oynar. o zamanlar da öyle. askere gidecek olmasının getirdiği bir her şeyi hızlıca yaşama isteği var bu 5 ayda. maç da hızlı başladı haliyle. bu maçın ortasında pause a basmadan kalktı koridora doğru yürümeye başladı. bizimkiler büyük salondan, mutfağa geçmişlerdi o zamana kadar. bağırdım nereye lan çişin mi geldi diye. cevap vermedi. dümdüz devam etti. ben durdurdum oyunu. beklemeye başladım. sercan da kardeşi de bu ermanın hareketine bir anlam veremiyordu. bekledik geldi bu. sonra başlattık devam ediyoruz ama o eski isteği yok. ne oldu korktun mu lan eline vericem diye diyorum cevap yok. tekrar pause a basmadan kalktı koridora bakmaya başladı ayakta. biz de kalktık sercanla. noldu oğlum diyoruz gelcem diyor. iyi ama biz de gelelim lan nereye gidiyorsun diyoruz. gelcem diyo.

    gitti tek başına 15-20 dakika bekledik. beklerken sercanla oynamaya başladık. sonra erman geldi geri. heh gel bak kardeşini ağlatıyorum diyorum hala o rahatsız edici suskunluk ve ciddiyet var herkeste. noldu lan anlat işte dedim. sonunda normale döndü. bişey yok ya babam bişey istiyo sandım içerden gittim baktım oyununa devam et tamam ben kendim alırım dedi dedi.

    biz bir durakladık sercanla. sercan ne diyosun lan sen! diye bağırdı. sakinleştirdim. erman'a döndüm: abi senin baban fikret enişte 4 sene önce vefat etmedi mi? niye böyle yapıyorsun?

    sinirler iyice bozulmuştu artık...
    ···
  6. 6.
    +1
    up up up
    ···
    1. 1.
      0
      Lan devam etsene
      ···
  7. 7.
    +1
    sigara içmiyorum o dönemler. sercan abisine deli gibi sinirli. söylenip duruyo. muallakye bak ya babamı görmüşmüş. lan yaptığı şakaya bak! hala çocuk herif. ben zaten hala anlam aramaya çalışıyorum ama telefondaki kendi sesimi de unutamıyorum. gitme üzerine çok fazla dedim sercana o da korktu herhalde şaka yapmıyor bence dedim. sercan da benim gibi böyle işlere kapılmak yerine isyan eden bir tip.

    erman konuşmalarımızı dinliyo ama cevap vermiyo. gülmüyo. somurtmuyo. dümdüz duruyo. döndüm buna. abi gelin bi hava alalım alın topu da gidelim sahaya. elektrik şalterini kaldırırız. biraz oynarız işte ne güzel falan dedim. kendim öneriyorum ama bir yandan hiç inanmıyorum kendime. kafamız dağılsın istiyorum ama sanki bir şey beni o stada çekiyor.

    stadı daha ayrıntılı anlatıyorum şimdi:
    etrafında sadece km'lerce boş tarla olan, sıvası akmış duvarlarla ve paslı bir demir kapıyla çevrili, sadece bir tarafında tribün olan amatör bir futbol stadı. çimleri boyumca yabani otlarla kaplı. ama daha önce dediğim gibi biz direkleri düzgün olan kalenin o tarafı biraz düzelttik kestik top oynanacak hale getirdik. gece karanlık hava nemli ve biraz sis var. el feneri bir elimde top diğer elimde bizim çocuklarla bir şekilde gittik stadın olduğu yere. köşkten stada yürüme mesafesi 3-5 dakikayı geçmez. yürüdük gittik. hava hafif soğuk ama ısınınca aylık falan oynayınca soğuk moğuk kalmaz diye düşünüyorum. girdik her zamanki gibi yarı duvara tırmanıp oradan demir kapının üstünden atladık içeriye. soyunma odalarının yanında bekçinin odası var. tahta kapılı. el fenerinin hafif aydınlatmasıyla yürüyoruz. erman yavaş yavaş kendine gelmeye başladı, konuştu: oğlum ne biçim şeyler dönüyor ya. niye böyle oluyor. ben neden babamı görüyorum lan. abi sanki her şey kafamda gibi oldu. kızmayın lan bana anlayın amk. bi his kalktım kapıya doğru yürüdüm sonra kafamın içinde babamın yüzü beni rahatlattı ona yardım etmek istedim. ben hallediyorum dedi lan valla bakın gülmeyin lan sakın ama durum buydu dedi. kim gülüyor abi bu gece olan şeylerin gülüncek tarafı yok bence ama kapılmayalım nolurdedim. hadi şu ışıkları açalım takılalım biraz amk.

    şalteri kaldırmaya bekçinin odasına girdik. bekçi içerde bizi bekliyor gibi dimdik bize bakıyor. tüylerim diken diken oldu göz göze gelince.
    aa-abi sen burda mıydın ya. biz de bi 15 dk top oynarız dedik. açalım mı ışıkları ya valla çıkçaz hemendedim. susuyor bize bakıyor herif. biz de ona. lan noldu şikayet mi edicek jandarmayı mı arıycak naptık ki lan biz sadece top oynuycaz diye düşünürken: bu oturduğu masadaki çekmeceyi gösterdi. biraz daha hissiz hissiz yüzümüze baktı. biz de birbirimize bakıyoruz korkuyoruz gerginiz nolucağını anlamıyoruz. bu bekçi güldü sonra kalktı gitti. allah allah diyorum noluyor bu gece böyle. neyse bu çekti kapıyı gitti çekmeceyi gösterip gülüp. bu gider gitmez çekmeceyi açtım. siyah dolap anahtarları gibi 2 li bi anahtar var. bizimkilere döndüm.lan dedim adam bize panonun anahtarını bıraktı gitti yaşadık.'' aldım anahtarı panoya gittim. ulan panoda anahtarın gireceği bir yer yok zaten panonun kapağı açık. anahtara gerek yok. anahtarı masanın üstüne bıraktım. sercan da şalteri kaldırdı. ışıklar geldi. sevine sevine koşa koşa sahaya girdik...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +1
    bilirsiniz top sektirme yapıcaz. en az sektiren kaleye geçicek sonra da aylık...

    derken bekçi belirdi kenarda. napıyosunuz lan burda! çıkın bakim bi de elektrikleri açıyo eşşoğleşşekler, gidin evinizde açın lan elektriği istediğiniz zaman

    abi ne diyosun sana geldik söyledik ya diyorum. adam daha çok kızıyo daha kötü konuşuyo. erman sinirlendi. nolcak lan top oynuycaz sanki cebinden ödüyosun falan saldıracak adama. adam da yaşlı genç değil 50'leri bitirmek üzere. neyse biz sakinleştirdik bunu gelin lan gidelim falan diye. bekçi de döndü arkasını gidiyor. o giderken gözüm diğer kaledeki birine takıldı. irkildim noluyo lan bu kim diye. dikkatli baktım. bekçiye benziyo bizim. ulan soluma bakıyorum bekçiyi görüyorum arkası dönük bize gidiyor zaten. çocuklara göstermek istedim. bu kim lan böyle diye. üçümüz de şaşkınlıktan bağırıcaz nerdeyse. sercan gelin lan adama söyleyelim bu ne amk diyo gerçek bekçiye doğru gitmek istiyo. kaçalım dedim burdan kimseye güvenmiyorum. gidelim çabuk!
    ···
  9. 9.
    +1
    koşa koşa köşke geri döndük. artık dayanılmaz bir hal aldı durumlar bende. güvenli bi yerde uyuyup eski hayatıma uyanmak istiyorum. sanki her şey kötü bir rüyaymış gibi geliyor. keşke rüya olsa diyorum kendi kendime.

    köşke girdik kapıyı çalıp. enişte gelmiş. herkesin neşesi iyi. büyük salona geçmişler tekrardan. sanki hiçbir şey olmamış gibi eğleniyorlar. büyük halam şarkı söylüyor. biralar açılmış. çerezler yerlerde. gayet rahat bir ortam. ulan dedim içimden bunlar nasıl demin olanlardan sonra hemen normale döndüler. vay arkadaş demek ki olay buymuş babamın dediği. bunlar gamsız. beni de korkuttular o yüzden böyle şeyler yaşıyorum diyorum. ama ulan telefondaki kendi sesim? bekçi? ermanın anlattıkları?...

    ben de açtım bi bira bizim çocuklarla içiyoruz. kalabalık ve gülüşmeler şarkılar iyi geldi. salonda herkesle oturuyoruz. ortanca halam ''kitaplardaarama, yarın seni bizim mahzun'a zütürelim. mükemmel falcıdır. istediğin liseye girip giremiyceğini de söyler'' dedi. yok ya ne gerek var eheh eheh diye güldüm. ulan biri bitiyor diğeri başlıyor. fal nerden çıktı şimdi. nasıl bir yere geldim diyorum. hayatımda 2 günden fazla kalmamışım hep de babamlarla gelmişim demek ki o yüzden hiç böyle şeyler olmamış konuşulmamış, ne biçim yere geldim diyorum kendi kendime. yok yok gideriz biz zaten gidicez sen de gel çok beğeniceksin bak dedi halam tekrardan. tamam dedim gideriz o zaman.

    hala neden tamam dediğimi bilmiyorum. keşke demeseydim...
    ···
  10. 10.
    +1
    sabah oldu. sorunsuz geçti diye bende bir rahatlama var. ben yaşamamışım gibi geliyor dün gece olanları. ama çok da üzerine gitmiyorum bu düşüncelerin. kahvaltılık bişeyler atıştırdık doluştuk eniştelerin arabalara iki araba mahzun'a gidiyoruz. büyük falcıya. 2 köy ötedeymiş. 15 dakikada gittik. yine ormanlar içinden geçiyoruz. bir orman evine daha doğrusu kulübeye geldik önünde durduk. bir kadın orta yaşlı odun kırıyo. ama güçlü bir kadın belli ki baltayı tutuşundan odunu kırışından belli. hoşgeldiniz diyor bize güler yüzüyle. geçin bakalım içeri.

    yalnız geçerken beni durdurdu. yaklaştı yavaştan. ''inanmıyorsan alay ediyorsan mahzun'la hiç girme içeri. inanmıyorsan sana anlatamaz'' dedi. yok yok kimseyle alay etmiyorum neden ediyim dedim girdim. l şeklinde ince iki divan var kerbin divanlara dayalı. evin her yeri dantel örtü vs. falcı evi falan demezsin. mahzun geldi sonra, içeri. hoşgeldiniz bu çocuk kim bakalım?

    mahzun'un hareketleri bana çok kadın gibi gelmişti. o zamanlar da gay ya da homociksüel konularına hakim değiliz. sercanın kulağına eğilip muallak mi lan bu ehehe tam falcıymış he dedim. duymadığına eminim ama bir anda bana doğru yaklaştı mahzun. gel bakalım önce seni alalım. içerde kim olduğunu öğreniriz dedi.

    içerideki başka odaya geçtik...
    ···
  11. 11.
    +1
    up up up
    ···
  12. 12.
    +2
    otur otur şöyle dedi mahzun. tekli bir koltuğu işaret ederek. koltuk eski otantik bişey. pencere kenarında. pencereden de yine ağaçlar görünüyor ve ormanın devamı. oturdum. bişey içer misin dedi. falına öyle mi bakmamı istersin? yoksa başka şekilde mi? dedi güldü. başka nasıl bakılıyor dedim. hafif güldü ve arkasındaki dolaptan büyük bir ayna getirdi. arkası sicim sicim olmuş neredeyse 50 cm uzunluğunda bir ayna. yere koydu. ayaklarımın ucuna. sana bir kaç bitki ismi söyliycem. bunlardan birini seçeceksin dedi. tamam dedim. ve o ana kadar hiç duymadığım bir kaç kelime söyledi. sadece seçtiğim kelimeyi hatırlıyorum neden seçtiğimi bilmediğim: tırasket .

    bakışları ciddileşti mahzun'un. bir şey söylemeden tekrar dolabına gitti. kapağını açtığı bir kavanozdaki bitkileri alacak ama alamıyor. dokunmak istemiyor sanki. iyice arkasını döndü bana. mırıldanarak bir kaç cümle söyledi ve bitki yapraklarını avucuna aldı. getirip aynanın üzerine koydu...
    ···
  13. 13.
    +1
    la ramy allaanet aleyke
    la ramy allaanet aleyke
    la ramy allaanet aleyke

    3 kere seslendi. gözleri kapalı, kafasını sallayarak.

    işte tam o anda geldiğimiz yerin basit bir falcı olmadığını anladım. halamlar beni dipsiz bir kuyuya itiyorlardı ve ben istemsizce bu kuyunun dibine çekiliyordum.

    aynadaki yapraklar hareket etmeye başladı. ve o zamanlar ne olduğunu bilmediğim bir şekle büründüler. kiril alfabesindeki fi ya da pi sesinin harfi olduğunu sonradan öğreneceğim o şekli asla unutamıyorum. ilk aklıma gelen elektriksel bir şekilde yaprakların mıknatıslanarak o hale gelmesiydi ama artık kendi zihnimde bile mantıklı bir açıklamaya ulaşırken kendimi daha yoksayan daha aptal biri olarak nitelendiriyordum. kör olmamaya çalışıp inanca yöneliyordum...
    ···
  14. 14.
    +1
    up up up
    ···
  15. 15.
    +1
    https://s3.postimg.org/4bu9my8z7/IMG_1760.jpg

    bu aynada beliren şeklin toprak kil hali. mahzun bu şekil çıkınca dolabından bu harfi getirdi ve bana verdi. bunu yanımda taşımam gerektiğini söyledi. neden inanmamakta ısrar ediyorsun!?

    çok içten ve yardımsever gelmişti ses tonu. sanki bana üzülüyor gibiydi. o an kendimi mahzun'a çok yakın hissettim ve bilmiyorum. eğer inanmazsam kendimi korurmuşum gibi hissediyorum dedim.

    ah çocuk dedi. ne kadar inanmaz davransan da bilmiyor musun yüreğinden geçen korkulara rol yapamazsın.

    o an ağlamak istedim. bütün hayatım boyunca yaşadığım sahteliğin o korkusuz davranışların yapaylığından ve nasıl işe yaramadıklarından başka bişey düşünemiyordum.

    daha yaşın genç çocuksun daha dedi. sakin ol şimdi. bütün sorularını yanıtlayacağım...
    ···
  16. 16.
    +1
    öncelikle sana neden kızdıklarını anlıyorum dedi. daha evime gelir gelmez benimle dalga geçtin. kendini çok zeki sanıyorsun. gördüklerinden ibaret sanıyorsun dünyayı!

    kim bana kızmış, dedim. anlamıyorum...

    neden buraya geldin? diye sordu.

    halamların zoruyla geldim. dedim. ben lise sınavına girdim. hangi liseyi kazanacağımı söyleyebilirmişsin.

    halanları seviyor musun? diye sordu. biraz önceki yakınlık hissimi tamamen kaybetmiştim. geçiştirir bir cevap vermek istedim.

    halamlar işte. seviyorum tabi ki. ne alakası var ki, dedim.

    sana beni tavsiye etmişler ve onca yolu gelmişsin. o yüzden sordum, dedi.

    zorla getirdiler. onlar olmasaydı buraları zaten bilmiyorum, dedim.

    buraya tek başına geldin, dedi.
    ···
  17. 17.
    +1
    ne demek tek başına geldin!? halamlar burda. 2 araba geldik buraya! dedim.

    mahzun, gücünü korumaya çalışıyordu. taviz vermiyordu. bak çocuğum, bana çok sık misafir gelir. ve bu misafirlerin hepsi senin anladığın şekilde misafirler değildir. seni buraya bir kafile getirdi. bana daha önce hiç gelmemiş bir kafileydi. aralarındaki tek çamurdan olma insanoğlu sendin. sakın korkma. kötü bir niyetleri olsaydı çoktan başına gelmiş olurdu. sana bir şey göstermeye çalışıyorlar belli ki. ne istediklerini öğreneceğim. ben onların yanındayken sana hatice yardımcı olacak. dedi.

    kalbim hızlı hızlı atıyor, midem bulanıyordu. dudaklarım ve boğazım kurumuştu bir anda. haticenin bizi karşılayan o güçlü kadın olduğunu düşündüm. ve sadece başımı onaylar anlamda sallayabildim...
    ···
  18. 18.
    +1
    hatice yanıma geldi. kapıyı sıkıca kapattı. odada yalnızdık. camların perdesini çekti. dört duvar karanlık bir şekilde sadece içerideki 4 mumun aydınlığında oturuyorduk. neler olduğunu merak ediyordum. neden benim peşimdeler? neden halamları gördüm? arabaya binmiştim? onca yolu nasıl geldim yürüyerek mi? bütün düşünceler beynimi yorarken haticeden yardım almak istedim. tam ağzımı açmak üzereyken şşşşştt! sakın sesini çıkarma! dedi. sus ve düşünmemeye çalış. sana o kadar ilgililer ki, mahzun ilgilerini çekemiyor. bütün gözleri ve zihinleriyle seni arzuluyorlar.

    yutkundum, sesim soluğum çıkmadı o saniyeden sonra. sanki meditasyon yapar gibi düşünmemeye çalışıyordum hiçbir şeyi. ama çok zordu. bu denli bir durumda stressiz ve düşüncesiz kalamıyordum.
    ···
  19. 19.
    +1
    içeriden sesler geliyordu. mahzun'un sesiydi:

    akhbruna alan akhbruna allaanet aleyke ana saydak

    akhbruna ala

    hatice eliyle sus ve burada kal işareti yaparak kapıyı araladı ve mahzun'un yanına gitti. kapıyı arkasından sıkıca kapatmıştı. içeride yalnız kalmıştım. duyduğum hiçbir cümlenin anldıbını anlayamıyor. yaşadığım hiçbir şeyi gerçeklikle bağdaştıramıyordum. ve şimdi odada yalnızdım. içeride varlıklarını bilmediğim, anlayamadığım ama beni istedikleri söylenen akrabalarım vardı. en azından ben onları tanıdığımı zannetmiştim.
    ···
  20. 20.
    0
    hatice bir süre sonra geri geldi. ne olduğunu merak eder gözlerle ona baktım. gözleri kapalı bir şekilde konuşmuyor sadece bana doğru ayakta duruyordu. bir anda gözlerini açtı. gözlerindeki o derin boşluğu gördüm. sanki içi tamamen boşaltılmış, yerinde ise kara duman ve isten başka hiçbir şey yoktu. atmosfer bozuluyordu sanki. zehir soluyordum, gözlerime asitler değiyordu, boğazımda acı bir sıkışma. o anda zihniniz olanları açıklamaya çalışamıyor bile. sadece yaşananlara teslim oluyorsunuz. bir film izler gibi izliyordum olanları ve olacakları.
    ···