Söylenene göre oraya taşınan 1 haftadan fazla kalmıyormuş, evet panpalarım olay 2 sene önce oldu, az çok bilirsiniz köy ortdıbını yazın gideriz ve ortalama bir çocuk topluluğu olur 10-15 kişilik, bizim köy dağa yakın kayalar altına bulunur isminide buradan almış, elektrik zar zor geldiği için saat 10 dan sonra ışıklar kapatılır ve öyle bir karanlık olurki kaldırdığın eli bile görmez oluyorsun.

Köyde yıkılmış bir okul ve bir ev var birazdan bahsedeceğim ev ve köyün delisi ferhat (ahırda inek giberken yakalandı) bu adam dağa kaçtı evde kalmıyor, herneyse köyde gece çıkan pek olmaz bizde arkadaşlarla otururken artık tam kadro kaldık 5 kişiyiz hikayeler anlatıyoruz ve bu evin konusu geçti biz öyle böyle girerim, giremezsin derken yarın gece 11 de buluşup fener vs alıp giricez dedik çıktık yola ve o gün geldi çattı...

Bir not:Arkadaşlar telefondan girdiğim için yazdıklarımı uzun uzadıya göremiyorum bu yüzden devrik cümleler, nokta ve virgül eksiği birde yazım hataları var ondan dolayı kusura bakmayın.

Edit:Olay tamamen gerçek arkadaşlar hiçbir abartı olmadan anlatacağım.
Edit 2:En sonda asıl gerçekte orada ne olmuş olduğunu anlatacağım akılda soru kalmayacak gece okursanız biraz rahatsız edebilir yavaştan.

Son Edit:Arkadaşlar tüm bu hikayeyı bitirdim yarım bırakmadan, maalesef üzücü bir sonu vardı açıkçası ilk öğrenince hikaye benide rahatsız etti , okuduğunuz için teşekkürler. Maalesef olanlar gerçek, ninelerin anlattığı kadarı ile tabi.

Kaç kişi toplanır len devam edeyim mi

Soğutmadan yazıyım 1-2 part daha biz aldık fenerleri çıktık yola 5 arkadaş dediğimiz eve geldik biraz köyün dışında kalıyor evi az çok betimliyim tüm camları gazete kağıtları ile kapanmış bir ufak bir bahçesi var ama toprağı kup kuru kap kara demir üstü cam klagib bir köy kapısı var, evin dışından taşları dökülmüş ve bu evin altından geçen bir çeşme var bu çeşme evin hemen sağında kimse bu sudan içmiyor çünkü suyun içinden saç geliyor tel tel uzun siyah kadın saçı(büyük ihtimalle), biz ilk baştan yusuf yusuf olsakta bahçe kapısının üstünden atlayarak bahçeye girdik..

Bahçeye girdik karman çorman bir halde, elimizde fenerler kapıyı açmaya çalıştık ama kitliydi bizde pencereden girelim dedik ama tüm camlar gazete ile kapalıydı, kimse gönüllü olmadı bırak açıp girmeyi bakmaya bile iyi dedik o zaman taş kağıt makas ile kaybeden 2 kişi kafasını sokacak pencereyi hep beraber açacağız anlaştık, beyler pencere tahtadan çengel ile tutulanlar aradan bir karton yada ince birşey geçirip çeksen açılıyor bizde yerde dal aradık zaten bahçe kup kuru 3-4 tane bulduk soktuk arasından ittirdik tık sesi geldi dedik açıldı bizim taş kağıt makası kaybeden Cevdet birde Ali vardı şişko Ali biz ışık tuttuk arkdan bunlar kafayı daldırdım içeri...

Hagibtir diye bir ses geldi bunlae çıkardı kafaları biz bir bakalım dedik ama içerisi leş gibi kokuyor köşede kedi öldüsü varmış zaten öyle böyle dedik girdik içeri ufak bir odaydı koridora çıkalım dedik hemen kapıdan parkeler filan her adım cart curt sesler koridor aynı şu attığım resimdeki gibi bayağı uzun bir sürüde oda vardı...

Yok değil panpa, kaç kişi var devam edeyimmi nediyim

Biz tabi birbirimizden hep destek alıyoruz hani burada anlatıyorum ama bırak tek gitmeyi milyonlar verseler o saatte önünden geçmem oranın az çok anlaşıldıki herkes aynı modda çatıdan, ufak ufak çatırtılar gelmeye başladı herkes pür dikkat sanki yukarda bizle aynı anda yürüyen birisi var ne zaman adım atsak yukardan da bir adım sesi geliyor, parkeler bayağı eski bazıları kırılmış ve ortalama yarım metre derinliği olan bir delik vardı biz her önleme karşı balık tutmak için olan kırınca ışık veren çubuklardan almıştık kenarlarına koyduk 3-4 tane birşey olmasına karşın. 5-6 tane oda vardı bu odaların tüm kapılarını açtık içerisi neredeyse zifiri karanlık bir fener birde tuttuğumuz yee yuvarlak şeklinde aydınlanıyor..

Olan orada oldu biz kapıları açarken parkelerin biri kırıldı kırt diye bir ses bizim alinin vücudun yarısı yere gömüldü bu olduğu anda herkes çil yavrusu gibi dağıldı bende dahil, 2 kişi üst kata koştu herkes dağıldıktan sonra az çok asıl olaylar başladı.

Panpalar telden yazdığım için imla hataları olabilir arada.
Edit:Hatırlatmaları hikayeyi yazarken yapmıyorum ki dikkat dağılmasın.

Biz paldır küldür koşarken deli gibi adrenalin salgılanıyor en nefret ettiğim şey örümcek ağıdır örümcekten korkmam ama ağı çok rahatsız eder o korku ile odanın tekine daldım örümcek ağını direk avuçladım elimle kenara attım kapıyı kapattım, kapatmaz olaydım 4-5 sn sonra ali geldi aklıma ulan çocuk 100kilo o oradan nasıl çıkacak tek üst kattan ses geliyor dedik bu 2 salak üst kata koştu diğeri nerde belli değil ali bas bas bağırıyor ben içimden sövüyorum falan cesaretimi topladım tam çıkıcam 80 desibel bağıran çocuğun sesi kesildi hani azalma filanda olmadı direk gitti ben korkudan bağramıyorum lan ali dedim birkaç kere kapının kolunu bir tuttum dedim ananı s.. kapı açılmıyor yok öküz gibi zorladım demir sesi geldi üstüne kapının kolu düştü içimden varya binayı dikenin müteahttin gelmişini geçmişini bu fikri verenin,

Birkaç kere daha aliye seslendim ses yoo neyse fener vardı en azından biraz odaya baktım neyseki fazla eşya yoktu rahatladım bir eski dolap birde masa sandalye vardı taşınanlar bazı şeyleri bırakmış sanırım, tabiki dolabı açacak kadar yürek yemedim fenerle duvarlara filan baktım, duvar kağıtları yırtılmış arkasında kırmızı çizgili siyah vazo desenli asıl duvar vardı galiba dedim yapan uğraşmış herhalde bayağı bende evdeki en basit eşyaya masaya gittim ufak tefek tozluydu gözüm çizgiler takıldı sanki kedi koymuşsunda tırmalamış gibi benimde aklıma girişte gördüğümüz ölü kedi geldi herhalde burada kalıyordu oda önceden nasıl öldüğünede bakmadık dedim dolabın etrafına bakınırken arkasında bir kapı kolu gördüm ama benim düşürdüğüm gibi değil yuvarlak tı bende herhalde geçer içine diye onu alıp takmayı düşündüm...

Varmı daha panpalar son bir uzun yazıp yarın sabah 9 dan sonra yazmaya devam ederim akşama kadarda biter.
Az şuku atın lan yazılara :'(

Ulan feneri yere koydum ışık versin diye örümcek ağı, toz, pislik umrumda değil aklımda sadece çıkmak var uzandıkça uzandım ama elim yetişmedi ayağım ile çekiyim dedim oturdum uzandım çekiyorum gelmiyor çekiyorum gelmiyor yok sanki yere monte edilmiş gibi en sonunda var gücümle tekme attım neyseki kırılmadı direk söküldü ancak birşey farkettim dolabın altında bir kapı daha vardı sanırım ve oraya girmenin düşüncesi bile ürpertti beni.

Kırılmış olan kapı kolu yerine sökülmüş olanı takmayı çalıştım tam oturmadı ama 2-3 kere çevirince kapı açıldı kapıyı birden açtım öylece kaldım aliden ses seda yok ölü gibi duruyor orda, kalan çük kadar cesaretim ile gittim yanına nefes filan alıyordu korkudan bayıldı herhalde dedim 2 tokat attım uyanmadı kalbine filan elledim sıkıntı yoktu, şimdiki sorun diğerleri neredeydi?

Üst kata cavit ile ekrem yukarı çıktı cevdet bu kattaydı diye düşündüm korkudan bağramadın cevdet diye 3-4 kere seslendim tık yok diğer odalara giderken gözüme birşey çarptıki yarım metrelik çukurun yanına koyduğumuz ışıklardan sadece bir tane kalmış diğerleri çukurdamı diye baktım ancak çukurda düşmemişti önümde bir sürü oda vardı koridorun sonunda ise üst kata çıkan merdivenler bende odalara girmeye başladım ilk oda benim girdiğimin hemen sağındaydı o odanın yanında da çukur vardı oda bir önceki ile aynıydı ama içerse birde beşik vardı onun dışında tavana asılı yıldızlar, tozlu yıldızlar vardı girer girmez odaya içim zaten bir kötü oldu taki beşiği yaklaşınca biraz yakından bakınca beşikte hiç toz olmayan yer gördüm ve tam ortasında bebek şeklinde tozsuz alan vardı birde başucunda kedi şeklinde tozsuz alan bunca şeyde nerdeyse 2 parmak toz varken oradaki temiz yeri görünce soğuk terler akmaya başladı ki beşik hafiften gıcırdayarak sallandı..

Bugünlük bu kadar panpalar sabah devam edeceğim siz rezleri alın.

Beşik gıcırdayınca benim aklım çıktı o heyecanla deli gibi yere basa basa koşucam ulan dedim soktuğumun kapı menteşesi kapı kapanmaya meyil etti bende o an ne yapacağımı bilmeden kapanan kapıya omuz atıp tam kapattım salak gibi öyle bir çarptıki tüm ev inledi bu olduğu anda beşik deli gibi sallanmaya başladı parkeden çatır çutur ses geliyor ben içimden dua ediyorum kapının kolu elimde kalmasın diye, neyseki açıldı kapının yanında çukur olduğu aklıma gelince çıkışa doğru koşayım dedim ama çok büyük birşeyi unuttum oda aliyi 100 kilo koridorun ortasında duruyordu o anda hiçbirşey düşünmeden sadece koşmayı istedim derken alinin kafaya çok fena bir tekme vurdum kendimde yere düştüm çenemin altı 3 hafta mosmor kalmıştı.

Bunun üstüne ali uyandı ben küfür ediyorum amk geliyor diyorum ali başladı bağırmaya odanın kağıdı bir açıldı cevdet çıktı amk buda bağırıyor odaya birşey girdi diye en sonunda lan susun dedim bir sessizlik meğersem cevdet ali düşünce o odaya saklanmış puşt korkudan banada ses vermemiş beşiğin arkasına çömdüm gözümü kulağımı kapadım dedi sonra kapı sesi duyunca korktum dedi neyse bende anlattım buna bendim falan diye birse dolabın altındaki kapıyı anlattım kapı kitlendi filan dedim daha çok gerildi herkes tabi şimdi herkes diğer ikisi nerde onu düşünmeyi başladı biz laf arasında aliyi çıkarmaya çalıştık ıkına ıkına, karaya vurmuş balina gibi parkelerin üzerine saldı kendini kafam ağrıyor dedi artık nasık çarptıysam yumruk gibi şişmiş kafası bunlarla 1-2 dk sohbet ettik ama yukarı çıkmayı kimse yemiyor çünkü muhabbet dönüp dolaşıp ayak sesine geliyor cevdette beşikteki tozsuz alanı fark etmiş ama korkudan buz kesilmiş orada köşede saklanmış herkes anladı bir takluk var bende yere giden kapıyı hatırlatınca daha çok işkillendi kayıp olan ışık çubuklarınıda söyledim onlar almamışlar.
En sonunda karar verdik saat gece 1 e filan geliyordu çıkıcaz dedik yukarı bu saate aileleri uyandırıp bu ikisini kaybettik yukardalar demek daha korkutucu geldi.

Tamam dedik çıkıyoruz her yer yine aynı gacır gucur ediyor üst kat daha beter alttan bir o kadar oda birde en sonda çatı katında çıkan merdiven var ben dedim bırakalım burada yemez çünki gerisi artık sen çık ben çık derken ilk oda önüne geldik tüm kapıları yine açalım dedim daha rahat olur aliyi de merdivenlerde beklettik en başında kırılır filan bu hepten gider diye 6 odanın 4 ünün kapıları kitliydi bizde bunlar çatıya çıkmamıştır dedik açık olan iki odaya girdik elimizde fener oda çalışma odası gibiydi bir masa bir sandalye vardı ama masa bayağı büyüktü şöyle bir bakınırken bunların biri masanın altından çıktı konuştuk dedik böyle böyle oldu diye e tamam diğeri nerde dedik bilmiyorum dedi nasıl bilmiyorsun olum falan derken nereden girdiğine demi bakmadın dedik bize 3. odayı gösterdi bizde kitli dedik o oda omu kitledi diye düşündüm veya benim gibi onda da kol kırılmış olabilirdi bilmiyorum biraz çalışma masasını aramaya başladım eski bir defter var içinde Bulgarca yazıyordu kiril alfabesi ile birde kukla çizimleri vardı ama çok değişik ne bileyim 3-4 kollu yüzü belirsiz kukla veya gövdesiz bayağı iyi çizmiş çizen ama bayağı rahatsız ediciydi çizimler biraz daha karıştırınca bir anahtar falan bulduk herhalde açar dedik diğerlerini aldık çıktık ama, hiçbir yeri doğru dürüst incelendikten hep bir takluk oluyordu bizde hele bir toplanalım öyle hallederiz dedik tek tek kapıları denedik hiçbiri açılmadı...

Panpalar şarj yüzde 5 ancak eve gidince devam ederim ondan sonra hiç hız kesmem ortalama 1 saate devam ederim.

Kapılar açılmayınca benim aklıma direk alt kattaki dolabın altındaki kapı geldi aklıma hiç bakmadım orada kilit varmı yokmu diye (bu arada köy bulgaristan da köy Türk köyü tamamen) arkadaşları bulup ineriz diyr düşündüm seslensekmi yoksa aramakmı karar vermedik 1-2 kere bağırdık en sonunda bu kapının arkasından vurmayı başladı Van kulot senmisin diye evet dedim açsana kapıyı açamıyorum olum kapının kolu yok dedi kapılar çok eski olduğu için arasına demir birşey sokup ittirsek açılır dedik herhalde sorduk orada varmı demir birşey yok dedi hani genel olarak gerilim azaldı bende kapı açık tek başına diğer odaya gittim orada aradım masanın altına tornavida gibi birşey vardı ama uzundu bayağı yani parmak ucundan dirseğe kadar iş görür herhalde diyip aldım tabi bir herkes sordu o ney diye ama kimsenin aklına birşey gelmedi biraz zorladıktan sonra açıldı kapı bunun zaten gözler fal taşı gibi açılmış bir oh çekti en son cavit ekrem ben ali cevdet kadro tamam dedik bir olanları baştan sona anlattık bizim yaşadıklarımızı, bunlarda anlatmaya başladı üst kata çıkan gölge gördük dedi görür görmezde bunlar direk odaya atmış kendini biri kapıyı kapamış diğeride direk masa altına girmiş...

Nasıl gölge filan var dedik saçmalamayın bakalım mı dedim kimse niyetli değil iyi dedik o zaman ilk önce tüm kapıları açalım odalara bakalım ondan sonra alt katıda arar dediğim yere açılan kapıya bakarız, anlaştık bu konuda kilitli kapılar çok kolay açıldı aynı zamanda bir gözümüz hep çatı katının merdivenine bakıyor odalarda birkaç kitap daha bulduk sanırım oymacılık ile ilgili resimlerden az çok bu yorum çıktı. Bir odada tablo gördük bu oda diğerlerine göre biraz daha güzeldi şöminesi vardı kırmızımsı bir koltuk tablo şöminenin karşısındaydı biraz yakından bakalım dedik bir kadının resmi vardı siyah saçlı eski olduğu zaten belliydi bayağıda iyi çizilmişti aynı adam kendi çizmiştir diye düşündüm.

Şöminenin üstünde ayıptır söylemesi emeğe saygı ama çok çirkin bir kukla vardı sanki duvardan çıkıyor gibi yapılmış yarım yamalak gülüyor birde siyah peruk takılmış. Tüm odalara girip baktık 1-2 mektup daha çıktı yine büyük ihtimalle bulgarca üstüne kalp filanda çizilmişti aklıma bir iki ufak senaryo geldi ama hadi hayırlısı dedik aklımıza artık daha çok soru takıldı herşeyden önce sabah ilk iş bunları çevirttirmek istiyorduk.

Daha sabah çok vardı ilk önce alt kata indik oradaki odalarıda bir güzel aradık birkaç yukarıda bulduğumuz tornavida gibi uzun demirden bulduk bu arada merdivenlere tek tek şu ışıklı çubuklardan koyduk ortalama bir pakette 50 tane oluyordu ufak ufak ve o karanlıkta bayağı belli oluyordu.

Ölmüş olan kediye bir bakalım dedik gittiğimizde kedi olduğu yerde duruyordu şu demirli çubuklardan bir çevirdik ama kurtlanmıştı leş gibi daha bakmadan bıraktık orada sonra dediğim odaya geldik dolap bayağı ağırdı hatırlarsanız içine bakmamıştım herkes toplandı bir ucundan tutup kapağı açtık, hafif bir toz bulutu sonra ortalama 1 metrelik kukla vardı bayağı korkunç bir manzaraydı kukla boğazından asılı duruyordu kulaklarına kadar sırıtıyordu gövdesine kapı şekli kazınmış haldeydi demir çubuklar elimizde birkaç kere dürttük aynı leş koku vardı üstünde biraz daha dürterken arkadasın çubuğu içine girdi çektiği zaman bir iki damla kan gibi birşey damladı birde kurtçuklar midem ağzıma kadar geldi..

Ulan bune amk dedim aynı iğrenç koku direk dolabı çekelim içindekini ellemeden biz bunu konuşurken arkadaş bunu dürtüp duruyordu gitti düşürdü bunu yer kurtçuk dolu neyse biz bunu çubuklarla ite ite köşeye attık sonra dolabı oynatmaya çalıştık biraz kenara itince ufak anahtar deliği ve benim söktüğüm kapı kolunun yeri gözüktü bayağı heyecanlandık hemen soktum anahtarı tam oturdu sonra o tıkrt diye ses aha açıldı dedim kapının kolu olmadığı için aynı demir çubuklarla(onlar olmasaydı herhalde hikaye buraya kadar olurdu)açtırdık yukarı doğru girişi çok dar ve kısaydı ilk önce herkes bir aliye baktı ama ölürüm burada tek beklemem dedi iyi dedik bizde ne yapalım 3-4 tane renkli çubuklardan attık içeri sıra sıra girmeye başladık.

Örümcek ağından iğrendiğim için çubuğu önde tutup sağa sola salladım hep girişi dardı ama içi 2 kişinin yan yana tam olacağı genişlikteydi ortalama 5-6 metre ileri girdik ufak bir yazı var dı ve o manzara ile karşılaştık.

içeride sanki yüzlerce göz bize bakıyor, şöyle bir herkes yavaştan geriledi hani bırakın yavaştan yürümeyi biri 'hoh' yapsa enseden parçalardan bırakıcam. içimizi tek rahatlatan taraf odanın sonunun görülüyor olmasıydı yani en azından yüzlerce kukla dışında canlı veya saldırgan birşey gözüküyordu birde tablolar.

içerideki kuklalar öyle rahatsız ediciydiki anlatamam müthiş bir işleme vardı üzerinde çok özenli ama çok çirkindi hepsi keza tablolarda öyle hepsi çok iyi çizilmişti ama 4-5 sn bile bakamıyordu insan heleki öyle bir yerde. Tablolarda uzun şapkalı bir adam ve elinde kuklaları vardı başka tabloda üst katta şöminede gördüğümüz tablodaki gibi siyah saçlı kadın ve bir adam vardı bir başkasında sadece kadın ve kuklalar diğerinde ise git gide çizimler kötüleşiyor du sadece adam vardı ve kukla sayısı artıyordu...

içeride şekli bozuk bir sürü kukla vardı çok büyük bir oda değildi aklıma yukaridaki kukla geldi bir kaçını dürttük içinden yine kurt ve lapa gibi şeyler çıktı o berbat koku her yeri sardı.

Açık söyleyeyim bayağı bir dehşete düştük bizi panik eden şey ise bizim kaybolan çubuk ışıkların burada ne işi vardı ben cevdet ile aliye söylemiştim ışıkların kaybolduğunu ben bir dakika dikkat kesilip oraya bakınca onlarda ne düşündüğümü anladı öyle bir panik oldukki ilk önce cevdet meyil etti koşmaya, derken herkes deli gibi koşmaya başladı geriye içeri yarım saatte zor soktuğumuz ali girişin tahtalarını yerinden çıkararak 3-4 sn de dışarı çıktı. Biz ne oldu ne bitti derken çıkışa gidelim dedik, tam kapıya yaklaştım güm diye birşey çarptı aramızda kalsın inceden saldım ben orada. Arkadaşlar bulgaristanda çok yağış olur özellikle akşamları ve buranınkilere hiç benzemez başlayınca en az 6-7 saat yağar dışardan da hafif yağmur sesi gelince en kötü bir odada oturur orada bekleriz hepimiz dedik, alt kat genel olarak çok kötü kokunca üst kata çıkalım zaten fenerlerimiz var açıp bekleriz dedim ve üst kata çıktık...