ben 11 yaşındayken ailecek köye gitmiştik. oranın halkı geceleyin köy mezarlığıyla alakalı çeşit çeşit hikayeler anlatırdı. zamanında köyde yaşayan bir adam karısını boğarak öldürmüş. kadının ruhu adama musallat olmuş diyorlardı.

geceleyin köyde damda yatıyoruz. ben her zamanki gibi altıma işemiştim kalktım gecenin bir körü. saati tam bilmiyorum ama tahmini 2-3 gibi bir şey. zifiri karanlık var. damdan indim aşağı arabanın bağajını açıp temiz pijamalarımı giydim.

ben ufakken allaha söven çocuklardandım hiçbir şeyden korkum yoktu. hikayelere falanda inanmamıştım zaten. ama keşke inansaymışım..

üzerimi değiştirdim bagajı sessizce kapattım tam gidecem köpek havlaması duydum. çok garip bir havlamaydı ve mezarlık tarafından geliyordu.

merak ettim ve mezarlığa doğru yürümeye başladım. 20-25 adım yürüdüm kapıyı açıp dışarı çıktım ve ince bir havlama sesi daha duydum. ben dahada çok merak ettim bir yandan köylülerin anlattığı hikaye aklımda dönüyor. acaba gerçekmi diye! ne yapacağımı şaşırdım ve arkamı dönüp yatmaya gitmeye karar verdim. kapıyı açtım tekrar havludan içeri gireceğim ve tekrar köpeğin havlamasını duydum. ama beyler öyle böyle bir havlama değil çok garip bir havlamaydı.

köpeğin son havlamasıyla birlikte mezarlığa gitmeye karar verdim. bu sefer kararlıydım ve mesarlığa doğru yürüdüm. zaten yakındı mezarlık ev ile arasında fazla mesafe yoktu. bitişik sayılırdı hatta. mezarlığın önüne geldim kapı kapalıydı 1,5 metre kadar taştan duvar vardı. bilirsiniz köydeki duvarları taş taş üstüne koyup yapıyorlar. işte ayaklarımı bu aralıklara koya koya duvarı tırmandım ve mezarlığa girdim.

köpeğin havlamasını tekrar duydum ve daha net geliyordu artık. inlere cinlere hayaletlere perilere inanmayan ben, resmen deliler gibi korkuyordum. şimdi düşünüyorumda meraktan taku takuna giden amerika sinemalarındaki mallar gibiymişim amk. resmen kendi ecelime doğru yürüyordum.

okuyan yoksa yazmıyorum amk

mezarlıkta ağaçlar çok vardı yani toplasan 20-30 ağaç vardı hafif böyle esintide oluyordu yaprak hışırtıları falan ortamı iyice geriyordu. köpek 15-20 saniye arayla hep havlıyordu bende köpeğe doğru yürüyordum. tahminimce köpeğe 20-30 metre kalmıştı ve gecenin karanlığında bir ağacın arkasında hareket sezdim.

ağacın altındaki mezarın sahibi ise kadındı. ben iyice korktum acaba hikayedeki kadının mezarı mıydı burası? çok daha kısık bir sesle köpek mırıldanması duydum ağacın arkasından.

devamı geliyor

ağacın arkasına doğru bakmaya çalışırken arkamdan annemin çığlıklarını duydum. adımı bağıra bağıra söylüyor yanında amcanın karısıda çığlık çığlığa bende ne yapacağımı şaşırdım ellerim ayaklarım titremeye başladı. arkama dönüp bakıyorum annemle yengem bana bağırıyor kapıyı açıp mezarlığa girmeye çalışıyorlar önüme bakıyorum ağacın arkasında bir kıpırtı var.

hızlıca ağacın arkasına bakmaya karar verdim ve bu karar pgibolojimi alt üst eden bir karardı. tüm hayata bakışımı değiştiren bir karardı bu.

Ağaca doğru yürüyüp arkasına baktım ve gördüklerim karşısında şok oldum. Daha 11 yaşındayken böyle bir travma yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.

köyün delisi namık, ağacın arkasında köpeğe tecavüz ediyordu.

meğersem köpek havlamıyor inliyormuş. 11 yaşında kızların pipisi olduğunu sanan ben, koskoca deli yannanını görmekle kalmamış, köpeğe tecavüz ettiğini de görmüştüm. ben şaşkınlıkla izlerken deli namık çürük dökük dişlerinin arasından bana gülüyordu. aynı zamanda köpeğe yaptığı muameleye de devam ediyordu.

10 saniye kadar anlamsızca izledikten sonra annemle yengem bana yetiştiler ve onlarda manzarayı gördüler.

Yengem Namığı tanıdığı için pek şaşırmış gibi durmuyordu. Annemin ise sesi soluğu kesilmişti. Şok olmuştu kadıncağız. 2-3 defa annemin ceketini çekiştirdim ama hala deli Namığa bakıyordu. Yengem Namığı kovdu köpekte seke seke uzaklaştı.

Namık pantolonunu çekmeden geri geri zıplayarak uzaklaşmaya başladı. O sırada hayvan gibi yannanı yerçekimi sebebiyle aşağı ve yukarı dans ediyordu. Annemin Namığı süzdüğünü gördüm. Neden süzdüğünü o zaman anlamamıştım.

Neyse öyle böyle derken 1 hafta geçti benim pgiboloji alt üst tabi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıkacaktık. Hepimiz oturduk ailece kahvaltımızı yaptık. Annemle yengemin mutfakta konuştuklarını duydum. Annem babamın eski kıyafetlerini bir torbaya koyup Namığa zütürecekmiş. Namığın nerede kaldığını sordu. Mezarlığın arka tarafında bir kulübede kalıyormuş. Kulübe de mezarlığın içerisindeymiş.

Ben her Namık kelimesini duyduğumda moralim bozuluyordu. Aklıma o koskocaman yannanı geliyordu.

Babamla amcam çaylarını içiyorlardı, annemde dışarı çıkmıştı. Bende dama çıkıp etrafı gözlemlemeye başladım. Biraz annemin ne tarafa gittiğine baktım. Sonra köyün camisinin oralara falan. Sonra aklıma annemi takip etmek geldi. Hemen inip koşarak anneme yetişmeye çalıştım.

Mezarlığa girdim ve mezarların üzerinden atlaya atlaya koşuyordum. Kulübeyi gördüm ve bir çığlık sesi duydum. Sanki bir kadın çığlığı gibiydi. Koştuğum için kalbim küt küt atıyordu pek fazla bir şey duymuyordum. Kulübeye yaklaşmaya başlamışken Namığın tecavüz ettiği köpek hırlayarak karşıma çıktı.

Birden karşıma hırlayarak çıkınca korktum ve refleks olarak kaçmaya başladım. Tabi o da kovalamaya başladı. 40-50 metre son sürat koştuktan sonra hızımı yavaşlayıp birden geri dönüp ben hırlamaya başladım ve köpeğe destur çektirdim.

yorulmuştum..

kulübeye doğru yavaş adımlarla ilerledim..

tam o sırada bir çığlık sesi daha duydum. ama tam olarak ne duyduğumdan emin değildim. çığlık sesine benziyordu.

kapıya doğru yaklaşırken patırtı kütürtü kesildi. kapıya doğru adım adım ilerlemeye başladım.

yavaş ve sakin adımlarla...

tam o sırada birden annem kapıdan fırladı ve koşşş mert diyerek elimden tutarak çeke çeke koştu. mezarlığın kapısına geldiğimizde durduk.

nefes nefese kalmıştık. kafamı kaldırıp annemin suratına baktım. beyaz beyaz şeyler vardı. ne olduğunu bilmiyordum.

Anne yüzünde beyaz şeyler var dedim.

+aa evet

deyip eliyle yüzünü temizledi sonra elini toprağa sürdü. neden kulübeden kaçtık? diye sordum ve cevapladı.

O kulübede kocası tarafından öldürülen kadının ruhu var. Yüzümde ki beyaz şeyler ondan bulaştı. Sakın babana söyleme mertciğim tamam mı. Babanın morali bozulmasın.

Tamam anneciğim dedim ve el ele eve gittik. Eve vardık ve babamın yanına gittim. Babam 2 gün daha kalacağımızı söyledi.

2 gün öyle böyle derken geçti. Akşam yola çıkacaktık. Daha doğrusu geceleyin yola çıkıp sabah eve varacaktık. Akşam yemeğimizi yedik bir güzel. Annem sofrayı sermişti. Yengemin nerede olduğunu bilmiyordum.

Saat 21.00 gibi babamlar çay içiyorlardı. Ben havluya çıktım. Arabaya binip biraz radyodan müzik dinleyecektim. 5-10 dakika radyoyu kurcaladıktan sonra yengemin kapıdan alelacele girdiğini gördüm.

Arabadan indim ve hoşgeldin yenge dedim. Hoşbulduk canım dedi ne yapıyorsun burada dedi. işte şöyle böyle falan diye konuştuk.

Soru sordum;

+Yenge ölen kadının ruhu anneme musallat olduğu gibi sanada mı musallat oldu?
-Yok canım nereden çıkardın bunu?
+Anneme 2 gün önce kulübede musallat olmuştu. Annemi gördüğümde yüzünde hep beyaz beyaz şeyler vardı. Senin kulağının orada da biraz var o yüzden sordum.

dedim ve yengem şok oldu. neden şok olmuştu anlamadım. o gün sorunsuz geçti ve gece yola çıktık. sabah ise eve varmıştık.

SON.