pankuşlar bugün size sizinde beğeneceğinizi düşündüğüm köyümde ki defineciliği ve bu işlere nasıl bulaştığımı anlatcam pankuşlar memleketimiz de bir çok millet yaşadığı için hemen hemen her ilimiz de definecilik tarzı olaylar buna ilgi duyanlar vardır.

Ben Tokat erbaalıyım daha doğrusu erbaanın bir köyünden bizim orada eskiden ermeni ve rumların yaşadığı söylenir bizim köye yakın bir yerde kilise var olayların başlangıç yeri o kilise. bizim köyümüz erbaanın en son ve yaylaya en yakın köyüdür bildiğiniz dağa çıkar gibi tırmanıyorsunuz sonrasında zaten köy karşınıza çıkıyor Bizim köyden sonra hiç bir köy yok neyse bu kadar köyü anlattığımız yeter.

Beyler Bizim köyde genelde tütün ve hayvancılık olur birde bu definecilik olayı var kaç kişi kepçe vs getirip tarlasını delik deşik ettirdi.O bahsettiğim kiliseden ise bir yüzlük bir haç kolye çıkmıştı kilisenin yeri tamamen harabe çok az duvarları duruyor.

anlatmaya devam edicem beyler şimdilik bu kadar olsun.

Biz ailecek yazları arada sırada bayramları köye tatile gideriz bundan 2-3 yıl önce köye gittiğim zaman iki tane yakın arkadaşım vardır genelde onlar ile birlikte takılırız yaz aylarıydı beraber bir köyde bir kasaba da geziyorduk. Aradan biraz zaman geçtikten sonra bir akşam arkadaşın evinde oturuyorduk konu döndü dolaştı define muhabbetine sonra kiliseye döndü bende iyice merak ederim zaten o tür şeyleri bu arada arkadaşların isimleri aykut ve fatih.

Aykut anlatmaya başladı işte kiliseden amcasının bulduğu yüzlüğü ve haç kolyeyi oranın dibinde büyük hazine olduğunu ama kimsenin zütü yemediği için fazla derine inemediğini falan anlatıyordu. O ara ben aykutu dikkatli dikkatli dinlerken söze fatih girdi sağını solunu geçen sene yine eşmişler ama bir şey bulamadılar falan diyordu. Bende dayanamadım dedim ki beyler yarın gidelim hem kiliseye bakalım hem olmazsa bizde kazma kürek sallarız bir şeyler buluruz belki.

Bizim çocuklar ilk başta yok falan deseler de onların da az çok niyeti vardı hazineyi bulsak köşeyi dönerdik ama hazine diye üçün birini bulmamız da hiç zor değil. ertesi gün oldu işte sabah kahvaltı falan yaptım o arada bizim çocuklar geldi fazla millete görünmeden erken saate yola koyulduk 1 saatlik mesafedeydi araba ile falan ulaşım yok bildiğiniz dağ yolu at arabası ile gitmiyor ancak at yada eşşek neyse beyler ilk bakmaya gideceğimiz için kazma kürek falan almadık düştük yola.

Rez alan panpalarım eyvallah pişman olmayacaksınız bilin istedim. kaldığımız yerden devam edelim.

Köyde dediğim gibi millet erken uyanır hayat çok erken başlar havasından mı suyundan mı nedir insan ayrı da bir dinç oluyor istanbulda olsam o köyden o kiliseye kadar yürümezdim ama köyde yürüyorduk. Yolda aykuta kilisenin tarihini bilip bilmediğini sordum dediğine göre sadece bizim dedelerin dedesi ilk yerleşenler biliyormuş ama ermeni kilisesi olduğu söyleniyor diyordu. Kilisenin olduğu yerde çok ilginç orman yolunun hemen yanında yolun biraz üstünde hani düşününce köyden o kadar uzakta ne işleri vardı acaba.

Bizim fatih pek konuşmuyordu korkuyordu ellam takılmaya başladım çocuğa korkak falan diyordum aslında aramızda en kalıplı ve iri lan olan fatihti adama bir şey olmazdı ama saf iyi niyetli çocuktu. bu şekilde konuşurken kiliseye yaklaştık çevreme baktığım da sadece kocaman ağaçlar aşağı da akan bir dere onun sesi birde ürpertici şekilde bir serinlik rüzgar sesi duyuyorduk düşünün ki telefonun bile çekmediği bir yer.

Sonunda kilisenin yanına gelmiştik harbiden uzaktan bakıldığında kilise olduğunu kimse anlamazdı sadece bir duvarı kalmış sağını solunu hep delik değişik etmişler. sayında solunda yaprakta ve eşilen yerlerin toprakları vardı. Hafiften sağını solunu incelemeye başladım o kadar çok kazı yapmışlar ki beyler her tarafı baya insan girecek şekilde derin çukurlar ile doluydu.

Bizim fatih oğlum burada bir şey bulamayız her tarafı eşilmiş kazılmış neredeyse herifler her yeri kazmışlar bulsalardı onlar bir şey bulurdu gibisinden bir şeyler söylerken bizim aykut araya girdi ilerisinde arka tarafı var orasına kimse dokunmamış ama oraya geçmek zor dedi. Aykuta dediğin tarafa doğru gidelim bakalım belki işimize yarar bir şeyler buluruz dedim. yavaştan ağaçların ve dikenlerin kapattığı çok dar bir yoldan geçmeye başladık.

Yol o kadar dikenli ve dardı ki elimiz yüzümüz hep çizildi. tişort falan zaten battı onları anlatmıyorum bile bizim çocuklar beni korkutmak için oğlum dikkat et buralar da yılanda çoktur dediler harbiden yılandan baya korkuyordum neyse beyler kilisenin o dar yolundan arka tarafına geçtik orada daha kalın duvar parcaları vardı ama her tarafını ot yaprak kapladığı için sağına yolu düzgün belli olmuyordu. yerde büyükçe seramik bir taş vardı onu görünce bizim çocuklara gösterdim baya eskimiş değişik bir taştı.

Bizim çocuklara ekipmanları hazırlayıp burayı kazmaya var mısınız dedim. ilk başta oğlum başımıza bir iş gelmesin falan dediler ama israr edince kabul ettiler yine aynı yoldan güç bela çıktık eve doğru yola koyulduk.

oğlum okuyor musunuz lan ?.

ulan ne züt adamlarsınız neyse yine de biraz daha devam edeyim.

Kilisenin o dar yolundan sonra köy yoluna düştük kilisenin orada ne kadar zaman geçirdiysek hafiften karanlık çökmeye başladı bizde biraz daha hızlandık sonuçta orman yolundayız ölsek bir Allahın kulunun haberi olmaz. Biraz zaman geçtikten sonra köye vardığımız da karanlık kavuşmuş millet evine çekilmiş bende eve gittim bizimkiler işte neredeydin falan muhabbeti falan yaptılar kısa cevaplar ile geçiştirdim yemeği yemedik köyde olduğumuz için yemekten sonra direkt uyudum.

Sabah olunca bizim çocuklar ile buluştuk pederden biraz para ve arabayı alarak malzemeler için kasabaya doğru gidiyorduk kasabaya giden yolda hayvanlar için bir çeşme vardı onun orada bizim köyün delisi mahsunu gördük ulan dedik bunun bu saate ne işi var hemde yay şekilde nasıl gelmiş buraya. Arabayı sağ çekip camı açtık mahsuna ne yapıyorsun burada reis gel seni istersen köye zütürelim dedim. Mahsun kiliseye gitmeyin kiliseye gitmeyin kötü kötü orası kötü dedi.

Ulan mahsun öyle diyince camı nasıl kapattık bilmiyorum doğru kasabaya doğru hızlandım nereden biliyordu aq delisi bizim kiliseyi kazacağımızı.

Bizim çocuklar ile yarı şok olmuş şekilde kasabaya gittik gerekli malzemeleri aldık kazma kürek bu dalları kesmek için büyük makas vs sonra kasaba da bir çay bahçesine oturduk 3 çay söyledik kendimize gelelim diye. Fatih konuşmaya başladı oğlum bu deliyi küçükken derenin orada bulmuşlar gece kendi kendine konuşuyormuş sonra köylüler bunu bir ağaç dibinde bulmuşlar falan bir şeyler anlattı. oğlum bırak şu cinli minli konuyu kapat aq deli işte sağı solu belli olur mu dedim.

Çayımızı içerken bir yandan da sağımız da ki solumuzda ki hatunları kesiyorduk. Aykuta dedim oğlum şu kiliseden iyi bir şeyler çıkarsa köşelik oluruz hemen bir altıma bir bmw çekerim falan derken bizimkiler de hayal kurmaya başladı aykut tamamen köyden giderim yurtdışına cıkmak istiyorum diyordu bizim fatih ise ben köyde alırım kasabaya bir dükkan açar birde karı alır evlenirim diyordu bu şekilde hayal dünyasına dalmışken bizim peder bey beni aradı gel lan köye araba ile işim var ayağı yanık it gibi dolanıyorsunuz diyerek bir güzel azarladı çayların parasını verdik kalktık arabayı köy yoluna doğru sürmeye başladım.

Yolda köye yaklaştıkça içimde bir huzursuzluk oldu acaba dedim lan bizim deli yine buralarda mi ama aklımdan deliyi görürsem kesin durmayacağım diye karar verdim. neyse ki düşündüğüm gibi köy yolunda bizim deliyi görmedik arabayı bizim evden önce fatihlerin evin orada durdurup malzemeleri oraya bıraktık bizim peder bey görüp laf etmesin köyde ki kimsenin bilmemesi bizim için iyiydi.

Neyse arabayı peder beye bıraktım bizim çocuklar ile oturduk yarın gündüz erkenden gizlice malzemeler ile gideriz diye haberleştik.

Ulan yine kıramadım sizi devam ediyorum köfteler sizi.

Ertesi gün evdekilere hiç bir şey çaktırmadan klagib kahvaltı falan ettim. önce aykutlara uğrayıp sonra fatihlerin evine gittik fatih kahvaltısını bitirmişti annesi nereye gidiyorsunuz dediğinde gezeceğiz biraz derenin oraları falan dedik aşağıda ki fatihlerin ahirdan malzemeleri aldık köyün ortasından gidemezdik. Köylülerin tarlalarından doğru gitmeye karar verdik yol baya bir uzayacaktı ama elde kazma kürek köyün ortasından geçilmez.

Fatihlerin tarladan orman yoluna doğru gitmeye başladık şansımıza o günde havada inanılmaz bir sıcak vardı tabiri caiz gavur amı yanıyordu eşyalarında ağırlığı eklenince hiç çekilmez hale geldi ama mecbur gideceğiz. Yolda giderken bizim fatih çişim geldi diyerek siz gidin ben işim gelirim dedi. Bizde aykutla tamam yavaş yavaş gidiyoruz sen gelirsin dedik biz aykut ile ufaktan giderken sigarayı çıkardım cebimden yoruldum bir tane yakmadan yol geçmezdi bizim sigara içemeyen aykuta istedi bir dal verdim ona da hayırdır lan dedim sigaraya mı başladın bana arada sırada içtiğini söyledi.

aradan 2-3 dakika geçti geçmedi bizim fatih koşarak yanımıza geldi soluk soluğa dedik lan ne oldu aq. Bizim köyün delisi mahsunu görmüş buna taş atmış görmediniz mi oğlum sesimi duymadınız mı kiliseye gitmeyin diye bağırdı gitmeyelim birader dedi. Çocuğun yüzü bembeyaz olmuş aq korkudan arkaya şöyle bir baktım lan deli falan yok seste duymadık. Aykuta dedim sen duydun mu lan yooo kardeş duymadım dedi aq delisi bizi mi takip ediyordu diye düşünmeye başladım.

ulan bu deli başımıza bir iş açmasın iki defadır karşımıza çıkıyor bir tak var bunda belli yani ama yoldan dönmek yok dedim bir deli mi bize engel olacaktı en fazla taş atar takip eder kaçar. Orman yoluna doğru yanyana daha seri gitmeye başladık. tabi o kadar yol gidince it gibi susadık köyden çıkmış artık orman yolundaydık ulan o kadar susadık ki boğazımda ki tükürük bile kurudu.

Bizim çocuklara dedim oğlum dereye inelim aşağı yoksa sussuzluktan ebemizin dıbını göreceğiz indik dereye beyler o reklamlarda gördüğünüz dağların içinden gelen doğal kaynak suyu varya aynı öyle buz gibi su düşünün kana doya içtik. Tekrar yukarı çıkarken böyle bağırma gibi ses duyunca ürküttük tabi aq dedik ne oluyor lan bize geldiler mi bizim fatih geri gidelim beyler demeye başladı. Benimde inadım inat dedim yok oğlum bu kadar yolu eşşek gibi yürüdük geri dönmem siz dönerseniz dönün tabi blof yapıyorum aq çocuklar gidiyorum deseler züt gibi kalcam beni bırakıp gitmeyeceklerini bildiğimden artist artist konuşuyorum.

Dere'den yukarı çıktık baktık bir tak yok aq zaten kiliseye de pek bir yolumuz kalmamıştı. Beş on dakika yürüdük yürümedik sonunda geldik kiliseye o kadar sıcakta yol yürüdük biraz geçtik köşeye oturup dinlenmeye başladık.

Beyler az kaldı bitiyor.

Kilisenin önünde ki taşların üstüne oturduk yaktım bir sigara daha bu sefer sigaradan hem aykut hem fatih birer dal istediler aq otlakçı pekekentleri diyerek verdim. Aykut konuşmaya başladı oğlum bak bu delinin 2 seferdir karşımıza çıkması pek hayıra alamet değil ama yinede sen bilirsin belki bir tak bulmayacağız ama illa kazalım diyorsan kazalım diyordu ağzımı aradığı belliydi biraz korkmuşlar bu deliden neyse sigaralar bitsin kazalım bu kadar boşuna gelmedik dedim.

Sigaraları bitirdik fatih yarısını içti mundar etti güzelim sigarayı önce şu elimizi yüzümüzü çizen soktuğumun dikenli çalılarını kesmeye başladık yol açıyorduk. Yolu temizledikten sonra etrafı tekrar incelemeye başladım yerde ki o seramık taş yine dikkatimizi çekti çocuklara fazla oyalanmayalım diyerek vurdum seramik taşa kazmayı beyler 15-20 dakika kazıktan sonra beyaz beyaz sert taş gibi bir şeyler ortaya çıktı hepimiz odaklandık beyaz taşın üstünde ki toprağı sağa sola attım böyle beyaz yuvarlak bir taş çıktı dedim bunun çevresini kazalım bulduk bir şeyler.

Tabi seviniyoruz aq zengin olacağız falan o beyaz yuvarlak taşın etrafını kazırken bizim fatih vuruyorum vuruyorum sert bir şeye çarpıyor aq bir şey kırılıyor burada dedi. Aykut dur lan hazine falansa büyü falan vardır kırma diyerek durdurdu bizim fatihi.

Aykut fatihi durdurunca ellerimiz ile toprağı eşelemeye başladık o an ortaya pis pis bir koku yayılmaya başladı baya çürümüş et yada leş ölüsü gibi bir koku o sırada ellerimize beyaz beyaz bir şeyler gelmeye başladı anlaşılan bizim fatih bir şeyleri kırmıştı derken bır baktık insan iskeleti ananı gibeyim dedik mezar açmıştık hemde kaç yıllık ulan nasıl kokuyordu.

Beyler o arada bir yerden taş gelmeye başladı bizim delinin sesiydi bozdunuz açtınız kötü kötü defolun diyerek bize ölümüne taş atıyordu ellerimizde ki malzemeleri oraya bıraktığımız gibi ormanın içine doğru koşmaya başladık bu delinin taşlarından birisi benim sırtıma aykutun bacağına gelmişti.Bir yandan acı çekiyor bir yandan aq delisi lan mahsun diyerek küfür ediyordum. Ebesinin dıbına kadar güç bela koştuk ta ki delinin sesi kaybolana kadar aykut bacağını tuttarak aq çok acıyor üstüne basamıyorum diyordu baktık harbiden morarmış bacağı fatih benim sırtıma baktığında benimkin de hafif bir kızarlık varmış ama acıyordu biraz dinlenmeye karar verdik.

Yarım saat falan dinlendik aradan yayla yoluna çıkıp oradan köye gitmeye karar verdik çünkü orman yoluna tekrar girmeye zütümüz yemiyordu tabi bu yayla yoluna gidip oradan tekrar köye inmek nereden baksanız 2-3 saatlik yol demek bir şekilde gidecektik önce fatih aykutu sırtına aldı koyulduk yola kimsenin ağzını bıcak açmıyordu elimi cebime attığım da sigarayı almak için o karışıklıkta kaçarken düşmüştü dedim vay aq zaten telefon falan çekmiyor. birde üstüne üstelik mezar açtık tabi bu düşüncelerimi farkında olmadan sesli söyleyince bizim çocuklar bana baktı.

Aykut oğlum mezarı kapatmamız lazım lan aslında günah aq o şekilde açık bırakmak hele birde büyü falan varsa yarağı yedik. Fatih aykuta sus dıbına koyayım ya ne büyüsü kaç senelik mezar bir şey olmaz herhalde diyordu bana soruyor bir şey olmaz demi kardeş diyerek. it gibi korkuyorum ama bizim çocuklar korkmasın diye ne olacak oğlum kilisede ölen papaz falandır kilisenin altından çıktı mezar hem siz demediniz mi yüzlük çıktı haç çıktı amcamgil onları sattı diye biz ne yaptık mezar açtık sadece biraz bizim çocuklar rahatladı tabi bu şekilde konuşurken 1 saat falan geçmişti.

Yayla yoluna çıktığımız da yolun kenarında ki yılan izlerini gördük bizimkiler alışkındı aq ben dedim aq kobra mı geçti bu ne böyle bir sürü yılan izi. Demezler mi bizim yaylada yılan çok olur hatta yılan kayası varmış yaylanın bir yerinde dedim oğlum hiç merak etmiyorum giberim. Merak ettiğim bizim deli mahsunun kilise ile ne işi var oraya kadar nasıl bize belli etmeden geldi aq.

Beyler artık hikayenin sonuna geldik okuyan okumayan herkese şimdiden teşekkürler

Aykutu bir fatih bir ben sırtıma alarak tam 2. saat yol gittik bu arada tabi akşam hava kararmış hafiften bize bir ürkme gelmişti saate baktığımızda saat akşam 8'ı geçiyordu tek dileğimiz bizimkilerin bizi aramaya çıkmamalarıydı köye zaten yarım saatlık mesafemiz kaldı. Köyün girşinde bizim deli mahsunu yeniden görünce şaşırdık fatih kovalayacaktı dur lan dedim bir şeyler söylüyordu konuş lan mahsun dedim.

Kapattım Kapattım kötü kapattım mezar bir daha gelmeyin gitmeyin size bir şey yapmayacaklar tarzında bir şeyler söyleyip kaçtı beyler kanım çekildi lan o öyle şeyler söyleyince birde aq o altında motorgiblet yok ya her yere bizden önce gidiyor neyse köyün girişince bizim peder gördü beni neredesiniz falan fısık sorular soruyor tabi bir şeyler uydurduk aykut fatih o gece bizde kaldılar bir daha da açılmamak üzere kilise konusu kapandı define işine de karışmadık.