Ama istemediğim şey oldu, gene hava kararmıştı. Yemeği yedikten sonra dedem anneanneme oğlanla kuran okuycaz hanım sen yat dedi ve annemlere de iyi geceler dedikten sonra yukarıdaki boş odaya çıkıp okumaya başladık. Dedem bir sayfa okuyor, sonra diğer sayfayı ben okuyordum. Okudukça rahatlama geliyordu.

Dedem okurken merdivenin başında bir tane varlık gördüm. Dedeme söylediğimde kuran dinlemeye gelmiş olabilir ama gene de dikkatli olalım. Sonuçta cinler de insanlar gibi dinlerine göre yargılamamak lazım, dedi.

Dedemi başımla onaylayıp varlığı izlerken Kur'an dinlemeye devam ettim. Varlık merdivenin ilk basamağına oturmuş bizi dinliyordu.

Saat gece 3'e gelirken uykum dayanılmaz bir hal almıştı. Dedeme söylediğimde gel benimle deyip odadan yer yatağını aldı ve yatak odasına serip bu gece burda yat dedi.
Yer yatağıma uzandım ve gözlerimi kapadım.

Bir ricam olacak arkadaşlar 5-10 kişi bekliyorum diyor ama bakıyorum son partlara ya bir şuku ya da hiç yok. Beğendiyseniz şukulayın, yazma isteğim artıyor.

Bi dahaki part bi saate gelir

Yeni partın gecikmesinin sebebini de söyleyeyim sonra prim yapıyo bekletip falan demeyin.

Gene bağa gidiyorum az sonra yola çıkıp akşama doğru tekrar eve gelicem eve gelmeden ve bu gece de part atarım en az 6-7 tane

Geldim yazıyorum hemennn

Bir konuşma sesiyle uyandım. Gözlerimi yavaşça açıp uyandığımı belli etmemeye çalışarak önüme baktım. iki tane kısa varlık karşılıklı dikilmiş konuşuyorlardı. Dikkatlice konuşmayı dinlemeye başladım.

Biri diğerine evin güzelliğinden bahsediyordu, tam kalmalık yer bi de ıssız olsa tadından yenmezdi. Diğeri o zaman yakında tadından yenmeyecek diyerek güldü.

Gülüşü ürperticiydi ancak sözleri çok daha ürperticiydi.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ama yanı başımda iki varlık varken uyuyamazdım, aslına bakarsak hayatın her anında bulunduğum ortamda başka varlıklar oluyordu ama onları göremediğim için sorun olmuyordu. Her neyse konumuza dönelim.

Onlardan rahatsız oluyordum, böyle bekleyemezdim ancak onlar buradayken uykuya da dalamazdım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu ve o anda nasıl bir cesaret geldiyse yatakta doğrulup Gidin buradan dedim. Varlıklardan birisi "Çağırdığın misafiri kovmak çok yanlış bir davranış, bedelini ağır ödeyeceksin." dedi ve gözden kayboldular. Bu apaçık bir tehditti ancak arkasında duracağını düşünmüyordum. Korkuyla beslenen bir varlıktı sonuçta muhtemelen korkutmak için söylemişti.

Peki ya korkutmak için söylemediyse?

Gözlerimi tekrar açtığımda bu kez sabah olmuştu. Gece varlıklar gittikten sonra yatıp uyumuştum, sabah olduğunda kahvaltıyı yapmak için aşağıya indik. Kahvaltı yaptıktan sonra dedem babama ne zamandır hamama gitmiyorum, oğlanla bir hamama gideceğim sen burada kal annengile göz kulak ol, dedi.

Babam tamam dedi ve arabanın anahtarını alıp dışarı çıktık. Arabayı çalıştırdım ve yolculuğa başladık.

3 saatlik bir yolculuğun ardından ilçe merkezine vardık ve oradan da hocanın evinin önüne geldik. Kapıyı çaldığımda hoca açtı ve beni görünce "Hayırdır evladım kurtuldun inşallah onlardan" dedi. Dedem hiç hayır değil hoca efendi dedi. Hoca bizi içeri davet etti ve oturup anlatın bakalım dedi.

Olanları anlattığımda yüz ifadesi değişti. Oldukça sinirlenmişti. Bana bağırarak "Nasıl unutursun gönderme duasını okumayı sana o kadar demiştim!" dedi. Kızmakta haklıydı, korkuyla aklıma gelmedi dediğimde hata bende diye mırıldanmaya başladı. Bu kadar güçlü bir kabileyle senin görüşmene izin vermemeliydim, seni korkutup unutturabilecekleri aklıma gelmedi. Yaşlılık işte dedi.

Şimdi ne yapacağız dediğimde iki seçeneğimiz var:
Ya cinlerin hepsini öldüreceğiz ya da onları bi şekilde evden gitmeye ikna edeceğiz.

ilk seçenek çok zor görünüyordu, onları nasıl ikna edebileceğimizi sorduğumda onlara zarar vererek gitmeye zorlayabilir ya da anlaşmanın tüm detaylarını öğrenip amcanın hatasını telafi ederiz dedi ve ekledi:
Onları gitmeye zorlayabileceğimizi hiç sanmıyorum çünkü oldukça güçlü bir kabile.

Yani geriye tek bir seçenek kalıyor dedim.
Anlaşmanın detaylarını öğrenmek

Amcam ölmüştü ancak hanımı ve babası hala hayattaydı. Onlardan bir şeyler öğrenebilirdik. Hanımı iatanbul'da, babası ise Rize'de oturuyordu. Bir bahane uydurup o kadar uzağa gitmemiz mümkün değildi, annemlere olanları anlatmam gerekiyordu.

Hocayla vedalaşıp tekrar arabaya bindik ve üç saatlik bir yolculuğun daha ardından tekrar eve vardık. içeri girdiğimizde annem mutfağı düzenliyor, anneannem ise üst katı topluyordu. Babam da televizyon izliyordu.

Dedem hepiniz hemen oturma odasına gelin diye bağırdı ve kısa sürede herkes içeri gelmişti. Oturup anlatmaya başladım. Evde cinlerin olduğundan ve yaşadığım son olaylardan bahsetmedim. Anlattıklarım bile onları çok korkutmuştu ama daha fazlasını anlatırsam o varlıklara yarardı. Korkmak iyi değildi, korkutan korkandan üstün olurdu bu yüzden bir kere korkan olduğunu hissettirirsen bir daha üstünlüğünü kabul ettirmen çok zor olurdu.

Bunları duyduktan sonra oldukça kötü olmuşlardı. Endişelenmemeleri gerektiğini, amcamın yakınlarıyla konuşup bu sorunu halledeceğimi söylediğimde annem "Oğlum burada bizle kal, sana nefesi kuvvetli bi hoca bulalım o yardımcı olsun gitme uzaklara" dediğinde dedem "Cinciyle olacak iş değil bu kızım, biz halledeceğiz." dedi.

Annem sebebini anlayamadığım bir şekilde gitmememiz için ısrar ediyordu ancak bu ısrarı bir şeyi değiştirmedi ve bavulumuzu hazırlayıp yanımıza biraz da para aldıktan sonra babamla ilçe merkezine gidip şehirler arası bir otobüs bileti aldık ve yolculuk başladı.

ilk olarak istanbul'a gidecektik. Uzun bir yolculuğun ardından istanbula vardık. Yengemi arayıp ziyarete geldiğimizi ama adresini bilmediğimizi söylediğimde haber verseniz bir şeyler hazırlardım deyip adresi söyledi.

Bir taksiye binip yengemin verdiği adrese gittik. 5 katlı, sıradan bir apartmandı. Ana kapısı açıktı böylece zile basmadan içeri girdik ve yengemin verdiği daire numarasını bulmak için merdivenleri çıkmaya başladık. 3. kata çıktığımızda yengemin evi karşımızdaydı. Kapıyı çaldığımızda yengem açıp bizi içeri buyur etti. Kahve ikrdıbının ardından söyleyin bakalım hangi rüzgar attı sizi buraya diye sorması üzerine konuya girdim...

Elimden geldiğince seri olarak(istediğiniz kadar seri olduğunu düşünüyorum. ) 7 part attım. Yazmaktan keyif alıyorum ancak yoruldum ve biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Bir saat sonra gelip yeni partlar yazmaya başlayacağım şimdilik hoşçakalın

Hepinizden çok özür diliyorum dostlar ama dün gece 3 te uyudum ve sabah 7:30 da kalktım şu anda çok uykum var ve yazsam bile en fazla bir iki part yazabilirim ama onlar da kaliteli olmaz. Ben kaliteli bir hikaye yazmak istiyorum bu yüzden bugün daha fazla part gelmeyecek bu entariyi girdikten sonra yatıp sabah 3-4 part girmeyi planlıyorum. iyi geceler tatlı kabuslar (:

Geldim seri bi şekilde devam ediyoruz

Amcam dedim, bir anda zengin oldu de mi? Ne garip...
O kadar da garip değil dedi yengem, hırslı biriydi.
Evet hırslıydı başka bir alemden varlıklarla anlaşma yapacak kadar hırslı.
Böyle dememle beraber yengemin yüz ifadesi değişti. Siz nereden biliyorsunuz? dedi.
Kağıdı gösterdim ve:
Bu kağıdı buldum ve sonrasında bahsettiğim varlıklarla tanıştım. Amcamın anlaşmayı bozduğunu söylediler, o öldüğü için cezasını ben çekecekmişim.
Yengem öyle dediğimde anlaşılan size anlatmamın vakti geldi dedi ve başladı anlatmaya...

Biliyorsun ki amcan makam mevki güç para gibi dünyevi şeylere çok önem verir ve elde etmek için çabalardı. Her gün kendi imkanlarıyla biraz daha yükselse de bu ona yetmiyordu. Daha hızlı bir yolu olmalı deyip duruyordu sürekli.

Bir gün akşam eve geldiğinde bir kadınla konuştuğunu ve hızlı yükselmenin yolunu bulduğunu söyledi. Nasıl olacağını sorduğumda cinlerle anlaşacağım dedi. Yapma dedim, bu işten hayır gelmez dedim ama dinletemedim. Hırs gözünü bürümüştü. O gece yatmak için yanıma gelmedi ve bir odaya geçip bir şeyler yaptı. Onu dinleyip bu işe ortak olmak istemediğimden uyudum. Sabah olduğunda bana bir şey söylemeden işe gitti ve akşam terfi aldığını söyledi. Anlaşmayı yaptığından beri işinde hızla ilerliyordu ancak bu ilerleme de ona yetmiyordu.

Aradan 4 ay geçtiğinde zengin ve güç sahibi bir adam olmuştu. Her zamankinden daha hırslıydı ve bir gece gene odaya kapandı. Sabah ne yaptığını sorduğumda anlaşma yaptığı kabileden daha güçlü bir kabileyle anlaştığını ve bu yüzden daha da zengin olacağını söyledi. Anlaşmayı bozman onları kızdırmaz mı diye sorduğumda yeni kabile beni koruyacak bir şey yapamazlar dedi.

O kabileyle de 2 hafta geçirdikten sonra bir gün vinç kazasıyla öldü.

işte bu kadar dedi yengem.
Anlaşmanın şartlarını sorduğumda "Bana hiçbir zaman söylemedi." dedi.
Bahsettiğin kadının yerini biliyor musun dediğimde gene olumsuz cevap aldım ancak babası biliyor olabilir dedi.
Yapılacak şey belliydi, sıradaki durak Rize.

Yengeme verdiği bilgiler için çok teşekkür edip oradan ayrıldık ve yürümeye başladık. Ben dedeme buraya kadar gelmişken biraz gezelim dedim o da kabul etti.

Biletleri alıp otobüse bindiğimizde saat 9'a geliyordu.
Koltuklarımıza geçtik ve yolculuk başladı...

Kafamı koltuğa koyduğumda uyuyakalmışım. Muavinin sesiyle uyandım. Tesislere gelmiştik, yemek ve tuvalet molası verecektik. Saatime baktım 3'ü çeyrek geçiyordu. Koltuktan kalkıp dedemle beraber tesislere doğru ilerlemeye başladım. Ufak bir yere benzemiyordu ama sadece bizim otobüstekilerle birkaç araba vardı. Belki de saat geç olduğu için böyleydi ya da böyle olması gerektiği için...

içeri girdik ve dedemle tabağımıza birkaç çeşit yemek aldıktan sonra masaya geçip oturduk. Dedeme tuvalete gitmem gerektiğini söyleyip kalktım. Daha fazla tutamaycaktım. Hızlı adımlarla tuvalete gittim ve tuvaletin kapısını açıp içeri girdim. 3 tane lavabo 3 tane de tuvalet kabini vardı. Kabinlerden birine girdim ve işimi görmeye başladım. Su sesi geliyordu ve ben suyu açmadığıma emindim. (Ç)işim bitmişti. Ne olduğunu görmek için dışarı çıktım.
3 lavabonun musluğu da açıktı ama kimse yoktu. Kapı açılma kapanma sesi de duymamıştım. Aynaya yaklaştığımda buharlanmıştı ve aynada bir yazı vardı.

"Öleceksin"
Latin alfabesini kullanarak yazmaları garipti, bunun bir şaka olduğunu düşünüp arkamı döndüğümde öyle olmadığını anladım.

ilk karşılaştığım yeşil varlığı gördüm. Oldukça tiz ve bir o kadar iğrenç olan sesiyle bana
"Bundan sonra bizimle yaşananları birine anlatırsan sevdiklerin zarar görür. Özel kalmasını istiyoruz." dedi ve bir kahkaha atıp kayboldu.

Benimle eğleniyorlardı ama bu işi çözdüğümünde eğlenemeyeceklerdi yani umarım öyle olur.

Her neyse ellerimi açık olan musluklardan birinde yıkadım ve muslukları kapatıp tuvaletten çıktım. Dedem yemeğini yemeye başlamıştı, ben de yemeğe başladım.

Yemeklerimiz bittiğinde biraz daha oturduk ve anonsla molanın bittiğini öğrenip otobüse bindik ve yolculuk tekrar başladı.

Yol boyunca bir mola daha verdik ama o molada ve yolda sıradışı bir şey olmadı.

Nihayet Rizeye geldiğimizde otobüsten indik ve yengemden aldığımız adrese doğru yürümeye başladık.
Bir saatlik bir yürüyüşün ardından adrese ulaştık. Ev 2 katlı ahşap ve bahçeli bir evdi. Bahçe kapısının önüne geldiğimde zil olmadığını gördüm ve kapıya vurmaya başladım. 4. vuruşumda kapıyı dedem (babamın babası olan) açtı ve "Oo Suha bey gelmezdiniz siz, hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya?" diye sordu. Direk amcam ile ilgili diyemezdim, kabalık olurdu. Önce elini öptüm sonra da ne zamandır görmüyorum özlediğim için geldim dedim. Diğer dedemle de selamlaşıp bizi içeri aldı.

Üst kata çıkıp oturma odasına geçtik. Biraz havadan sudan konuştuktan sonra anlat bakalım niye geldiniz diye sordu.

Amcam ile ilgili dediğimde şeytan görsün onun yüzünü dedi. Neden böyle tepki verdin dede dediğimde dünyevi şeylere çok değer verdiği yetmezmiş gibi o cadı karının aklına uyup bu alemden olmayanlarla anlaşma yaptı. Dedeme kağıdı gösterdim ve rahatsız edildiğimi anlattım. Amcama siniri daha da artmıştı. Keşke rahmetlim onu doğuracağına taş doğursaydı dedi.

Dede artık ona sinirlenmenin bir faydası yok, benim bu anlaşmanın şartlarını öğrenip bir şekilde telafi etmem gerek dediğimde o cadı bilir bunları dedi. Evi nerede diye sordum, Rize'deymiş. Bize yerini tarif etti ve dikkatli olun, size bir şey verirse sakın yemeyin/içmeyin diye tembihleyip uğurladı.