/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +24 -8
    beyler bildiginiz üzere bu başlıkta bi hikaye vardi bunu yazan muallak bunu çalmış bende orjinalini buldum istek olursa buradan devdıbını yazarım

    edit: hikayenin başını okumak isterseniz http://incisozluk.com.tr/...kire-kadın-bırakmadım/
    ···
  2. 2.
    +5
    Artık Ramazan çavuşlarla hısım olmuştuk, ertesi günü bize kahvaltıya geldiler. Akrabamızın düğünü de bitmek üzereydi, bizim evde yatılı kalan kızlar da artık kendi evlerine döneceklerdi. Babam Ramazan çavuşa, isterlerse Almanya'ya dönene kadar bizde kalabileceklerini söyledi. Ramazan çavuş kabul etti, öğleden sonra gittiler valizlerini falan toplayıp bize geldiler. 10 gün daha vardı Almanya'ya dönmelerine. Nurcan benim odama yerleşirken, annesiyle babası da misafir odasına yerleşti. Ben yine bodrumda yatacaktım, aile büyüklerimiz böyle uygun gördüler. imam nikahlı karım olmasına rağmen, düğünümüz olmadan Ateşle Barutu aynı odada yatırmak istemiyorlardı.

    Birkaç gün boyunca, Nurcan'la gizli saklı öpüşüp elleşmekten ileriye gidemedik. Ee, kayınpeder, kayınvalide ve Nurcan bizde misafirken, onları bırakıp köydeki gibilecek amcıkların peşine de düşemiyordum. Acaip azmıştım, canım mühiş gibişmek istiyordu, bir yolunu bulmalıydım. Nurcan'ı kenara çektim, onunla günübirliğine izmir'e mobilya bakmaya gitmek istediğimi söyledim. Nurcan buna çok sevindi. Ailelerimize bunu söylediğimizde gitmemize izin verdiler.

    Ertesi sabah daha gün ağarmadan yola çıktık, aynı gün geri dönmemizi istemişlerdi çünkü. 4 saat hiç durmadan gaza bastım. Nurcan modern tarzda mobilya seviyormuş, ilk işimiz Bornova'daki meşhur mağazaya gitmek oldu. Orda birşeyler yeyip, biraz mobilya baktık. Nurcan yanında Video kamerayı da getirmişti, mobilyalardan hoşuna gidenleri kaydetti, köye dönünce annesine babasına göstermek istiyordu. Söz yüzüklerimiz takılırken ve imam nikahı kıyılırken çekilmiş Videolar da vardı kamerada. Çekilen Videoları birlikte seyrettikten sonra, Nurcan, "Sen benim kızkardeşimi daha görmedin, dimi?" diyerek, kameranın çantasından başka bir hafıza kartı çıkarıp kameraya taktı. "işte bu güzel kız, benim kızdardeşim!" deyip, kızkardeşinin doğumgününde çekilen videosunu oynattı...
    ···
    1. 1.
      +1
      Adamsin
      ···
  3. 3.
    +4
    Dikkatlice baktım, ama gözlerime inanamadım, kızkardeşini tanıyordum. Hem de internetteki çıplak Fotoğraflarından. Fotoğrafçılık hobilerim arasında olduğundan, sürekli yerli yabancı Foroğrafçıların sitelerine bakarım. Geçen sene internette gezinirken Almanya'dan bir Fotoğrafçının sitesini bulmuştum. Adam 'Amatör Modellerin' resimlerini çekmiş koymuş sitesine. Sitede ayrıca birçok 'Amatör Modelin' profilleri de vardı. Biliyordum ki, Almanya'da ek iş olarak kamera karşısında soyunan (ve gibişen!) hatunlara 'Amatör Model' deniyordu. Hatunlar sitedeki profillerine çıplak resimlerini koyuyor, açıklama kısmında da, ne tür resimlere poz verdiklerini ve çekimlerde nekadar ileri gittiklerini yazıyorlardı. Sadece çıplak poz verenler seans başına 100 Euro isterken, Pink gösterenler (dıbının dudaklarını ayırıp, amcığının içini göstermeye Pink deniyormuş, bunu da o siteden öğrendim!) 250 Euro civarında istiyordu. Bunun dışında Fotoğraf çeken kişiyle gibişenler de vardı, onlar da 'Vajinal, Anal, Oral yaparım' olarak belirtiyor ve 500 Eurodan başlayan ücretler istiyorlardı. Tabii sitede kimse gerçek ismini kullanmıyor, 'Model' isimlerini yazıyorlardı.

    Hiç unutmam, Nurcan'ın kızkardeşinin sitedeki 'Model' ismi de 'Bambi' idi ve sadece Pink göstermekle kalmayıp, 'Vajinal, Anal, Oral yaparım!' diye yazmıştı profiline. Yani ver 500 Euroyu, hem istediğin gibi çıplak resimlerini çek, hemde istediğin gibi amdan gib, zütten gib, ağzına ver hatunun!
    ···
  4. 4.
    +4
    izlettirdiği doğumgünü videosu bittiğinde, "Kızkardeşinin kolunda ne dövmesi vardı, pek seçemedim?" dedim. "Ceylan yavrusu! Kızkardeşimin göbek adı Ceren ya, Ceylan yavrusuna da Ceren deniliyormuş, ondan yaptırdı!" dedi. Ama ben, Ceylan yavrusuna başka dillerde 'Bambi' denildiğini biliyordum. Nurcan'ın ağzını yoklamak için, "Kızkardeşin harbiden çok güzelmiş, o güzellikle neden Fotomodellik yapmıyor?" dedim. "Yapıyor zaten! Gerçi sürekli yapmıyor, okuldan vakit bulursa yapıyor ve okul harçlığını çıkarıyor!" dedi. Nurcan'ın konuşmasından anladım ki, bizim 'Bambi', Fotomodellik yapıyorum diye ailesini kandırıyordu ve resmen para karşılığında Fotoğrafçılarla (veya Fotoğrafçıyım diye geçinen heriflerle) gibişiyordu.

    O anda Bambi'yi de gibilecek hatunlar listeme kayıt ettim. Gözümün önünden Bambi'nin netteki çıplak resimleri gitmiyordu bir türlü. Amcığının Pink pozları ve domalmış haldeyken verdiği pozlarda tüm ayrıntısına kadar görünen züt deliğine az mı 31 çekmiştim! Hele resimlerin birinde Motorgibletin üstünde çırılçıplak oturmuş ve öne eğilmiş, zütü arkaya yumurta gibi çıkmıştı. Bunları düşünürken yarağım sertleşmişti ve pantolonumdan belli olmasın diye elimi cebime sokmak zorunda kalmıştım. Canım acaip gibişmek istiyordu ve Nurcan daha başka mağazalara da gideceğimizi sanıyordu. Ona, "gibtir et şimdi başka mağazaları, gördük işte göreceğimizi, hem mobilya seçmek için önümüzde daha nerdeyse 1 sene vakit var! Hadi bizim izmir'deki eve gidelim!" dedim. "Tamam aşkım, sen nasıl istersen!" dedi.
    ···
  5. 5.
    +4 -1
    Atladık arabaya, yarım saat sonra binanın önündeydik. Arabadan inerken, "Arabada kalırsa çalarlar!" deyip, Video kameranın olduğu çantayı da aldırdım yanımıza. Yukarı çıktık. Eve girip kapıyı kapatır kapatmaz, Nurcan'ı kapının arkasına yasladım ve öpüşüp yiyişmeye başladık. Birkaç dakika içerisinde koridorda ikimiz de çırılçıplaktık. Nurcan'ı hemen oracıkta gibmek istiyordum. Ama önce dıbını yalamak için önüne çöktüm. dıbına daha dilimi değdirmeden, Nurcan, "Aşkım dur, önce bir Lavaboya gitmem lazım, çok sıkıştım, zor tutuyorum!" dedi. Elinden tutup banyoya zütürdüm. Klozete oturdu ve benim çıkmamı bekledi. Ben çıkmayınca, "Çıkmayacakmısın?" dedi. "Yok, seni işerken seyretmek istiyorum!" dedim. "Ama aşkım, sen bakarken işeyemem ki!" dedi. "işersin, bak ben de işeyeceğim şimdi!" deyip, duşu açtım, küvetin içine şarıl şarıl işemeye başladım. Su sesi ve benim işeme sesime Nurcan da işemeye başladı. işememiz bitince çabucak bir duş alıp, kurulandık ve banyodan çıktık.

    Nurcan'ı busefer benim odama zütürdüm, gibişmek için en uygun yer yatağımdı. Öpüşüp elleşmeye başlayınca aklıma birşey takıldı ve "Video kamerası için boş hafıza kartı var mı?" diye sordum. "Kameranın çantasında var birkaç tane, hiç açılmamış!" deyince, bir koşu koridordan kamera çantasını aldım geldim. Mobilya mağazasında çekilen Videonun kayıtlı olduğu kartı çıkarttırıp, kameraya boş bir tane kart taktırdım. Kendim uğraşmak istemedim, çünkü kamera bana çok karışık gelmişti, önce kullanma kılavuzunu okumak gerekiyordu. Kamera çok kaliteli birşeydi. Yüksek çözünürlükte kayıt yapıyormuş. Hatta kaydedilen videodan Fotoğraf makinesi gibi resim bile çekiyormuş. Kameranın hoşuma gittiğini görünce, "Giderken sana bırakırım aşkım! Orda ucuz, 900 Euro filan, ben kendime yenisini alırım!" dedi. Teşekkür ettim ve "Ama önce bu zımbırtı nerden açılıyor, nasıl kayıt yapıyor, onu göster!" dedim. Çalıştırdı, otomatik Zoom özelliği de varmış, ona ayarladı ve "Tamam aşkım, şimdi çekiyor!" dedi.
    ···
  6. 6.
    +3
    Önce Nurcan'ı yatağımda yatarken doğal halinde çektim, sonra komutlar vererek nasıl pozisyon alması gerektiğini söyledim. Ben bu işi sevmiştim, Video çekmek Fotoğraf çekmekten daha zevkliydi. Nurcan'ın dıbına zütüne Zoom yapıyordum, ama aklıma sürekli kızkardeşi geliyordu. Nurcan'a, "Şimdi yatakta otur ve Pink göster!" dediğimde, "Pink ne be aşkım?" diye sordu. Demek ki kızkardeşinin 'Modellik hünerlerinden' Nurcan'ın gerçekten haberi yoktu. "Aşkım parmaklarınla dıbının dudaklarını ayır, dıbının içini göster!" dedim. "Haa, tamam, anladım!" deyip dediğimi yaptı, ama kamera bizim konuşmaları da kaydediyordu tabii. Kızkardeşinin sitedeki pozlarının aynısını Nurcan'a da verdirmeye çalışıyordum. Bunda başarılı da oluyordum, birbirilerine fizik olarak çok benziyorlardı zaten. Sadece Bambi'nin saçları kumraldı, Nurcan ise çakma sarışındı.

    Yarağım kazık gibi olmuş, kasıklarım ağrımaya başlamıştı. Kamerayı çalışır vaziyette, yatağı görecek şekilde masama koydum. Ve gibimi sallaya sallaya Nurcan'ın yanına gittim. ilk önce ağzına verdim, yarağımı bir süre yalattırdım. Sonra 69 olduk, yalaşmaya devam ettik. Kameranın kayıt ettiğini düşünerek sevişmek çok daha heycanlıydı, ama poz vererek sevişince birazcık dikkatimiz dağılıyordu. O anda kendimi ferre film çeviriyormuş gibi hissediyordum ve elimde olmadan, bu işi profesyonel yapanların benim gibi zorlanıp zorlanmadığını düşünüyordum. Sonra kameraya göre sevişmeyi bırakıp, kendi bildiğimiz ve istediğimiz gibi devam ettik. Nasılsa kamera kayıt etmeye devam ediyordu, sonra seyredip bakabilirdik, güzel kaydetmiş mi etmemiş mi diye.
    ···
  7. 7.
    +4
    Nurcan'ı domaltmış, 3-4 dakikadır dıbını gibiyordum ki, telefonu çaldı. Nurcan telaşlanıp, "Telefonum nerde? Bakmam lazım, annem arıyordur!" deyince, gibişe ara verdik. Koştum koridordan getirdim çantasını. Çıkardı telefonunu, gerçekten de arayan annesiydi. huur anası sanki hissetmişti gibiştiğimizi. 10 dakika kadar konuştular. Nerdesiniz, ne yapıyorsunuz gibi şeyler soruyordu kadın. Nurcan da halen mağazada mobilya baktığımızı söyledi. Telefonu kapatınca, Nurcan'ı tekrar domalttım ve gibişe kaldığımız yerden devam ettik. Ama 2 dakika geçmeden telefonu yine çaldı. Yine ara verdik. Telefona uzandı, ekrana baktı ve "Benim eleman kız arıyor Almanya'dan! işle ilgili olabilir, bakmalıyım!" dedi ve açtı...

    Yine benim anlamadığımı düşünerek Almanca konuşuyordu, gülerek, "Ne var huur, tam da gibişin ortasında aradın!... Yemin ederim gibişiyorduk, sana yalan mı söyleyeceğim!... Yok daha değil, merak etme birazdan zütten de gibtireceğim!... Evet, çok güzel gibiyor, uçuruyor beni!... Avucunu yala, sana yok! Onu kimseyle paylaşmaya niyetim yok!... Tamam da, öbürü farklıydı, bu farklı, buna resmen aşığım!... Kızım manyakmısın, nasıl teklif edeyim?... Kızım gibtir git başımdan, koskoca Almanya'da kendini gibtirecek kimseyi bulamadın mı?... Sana olmaz diyorum! Hem teklif etsem bile, tepkisi nasıl olur onu bilmiyorum!... Tamam tamam, ağzını yoklarım!" diyordu.
    ···
  8. 8.
    +4
    Rahat bir 10 dakika da bu kızla konuştuktan sonra kapattı. Ben yine, "Hayırdır, işyerinde bir sorun mu varmış?" diye sordum. "Yok yok, işler yolundaymış! Gelmeden önce yeni bir Epilasyon cihazı siparişi vermiştim, biraz önce onu teslim etmişler, onu söylemek için aramış!" dedi. "iyi ozaman kaldığımız yerden devam edelim!" dedim ve yarağımı ağzına verdim önce. Dinlediğim konuşmalar sayesinde yarağım inmemiş, hatta daha da sertleşmişti. Biraz yalattırdıktan sonra tekrar domalttım ve dıbını hızlı hızlı gibmeye başladım. Duyduklarımdan ötürü acaip tahrik olmuştum. Okadar hırs ve hızla gibiyordum ki, Nurcan'ın Oh'lamaları bir süre sonra Ah'lamaya dönüşmüştü. Bir ara, "Yavaş aşkım, öldürecekmisin beni?" deyince, yavaşladım. Bu arada Nurcan çoktan orgazm olmuş, vıcık vıcık dıbına yarağım 'Lark, Lurk' diye girip çıkıyordu.

    Nurcan kendine gelince, "Aşkım ben bittim, sen daha gelmiyormusun?" dedi. "Az kaldı aşkım, ama önce zütünü gibmek istiyorum!" deyip, yarağımı amından çıkarıp, zütüne dayadım. Yarağım dıbının suyuyla zaten ıslanmıştı, bir seferde kökledim zütüne ve fazla içinde beklemeden pompalamaya başladım. Bir ara yine kendimi kaybedip hırslandım, olanca hızımla pompalamaya başladım. Nurcan yine, "Yavaş aşkım!" diye uyarınca, yavaşladım. Zaten boşalmak üzereydim, zütünün içine fışkırttım döllerimi. Bu sefer zütünü giberken amıyla oynamamıştım. Yarağım zütünde yavaş yavaş küçülürken, elimi dıbına attım ve Nurcan'ı birkez daha orgazm edene kadar klitorisini okşadım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Yarağım zütünde küçülüp çıkınca, elimi gibimin altına tutarak gittim mutfaktan kağıt havlu getirdim. Yatağa akmasın diye zütündeki dölleri sildim. Sonra banyoya girip duş aldık. Duştan çıkınca ikimizin de canı sigara içmek istiyordu. Odamın penceresini açıp, birer sigara yaktık. Sigaralarımızı içerken konuşuyorduk. Bu arada kamera halen kayıttaydı. Nurcan, beni çok sevdiğini, onu her bakımdan çok mutlu ettiğimi, beni asla bir başkasıyla paylaşmak istemediğini söyleyip, "Peki aşkım, sen beni başka biriyle paylaşırmıydın?" diye sordu.

      Sertçe, "O ne demek şimdi?" diye sordum. "Yani kıskançmısın, onu öğrenmek istiyorum sadece!" dedi. Ben de (kıskanç olmadığım halde), "Evet çok kıskancım, seni bırak başka biriyle paylaşmayı, eğer erkek sineğe bile baktığını göreyim, valla öldürürüm seni!" dedim. "Hmmm... Peki ya geçmişte yaptığım bazı şeyleri öğrensen, bana kızarmısın?" dedi. "Kızmam, geçmişte olanlar geçmişte kaldı!" dedim. Dudaklarıma öpücük kondurup, "Asla senden başka bir erkeğe bakmam, seni çok seviyorum aşkım!" dedi. Ben konunun kapanmasını istemediğimden, gülerek, "Ama başka kadınlara bakabilirsin!" dedim. Nurcan bu son söylediğime şaşırmıştı, "Hmmm... Yani kadınlardan kıskanmazmısın beni?" diye sordu. "Yok kıskanmam, kadınlar serbest! istediğin kadınla, istediğini yapabilirsin! Hatta benim yanımda bile yapabilirsin, hoşuma bile gider! Belki beni de aranıza alırsınız?" dedim. Nurcan şimdi daha çok şaşırmıştı, "Aşkım sen ciddimisin bu konuda?" dedi. "Evet, gayet ciddiyim!" dedim. Yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi ve dudaklarıma bir öpücük daha kondurdu...
      ···
  9. 9.
    +5
    Sigara kesmemişti, birer sigara daha yaktık. Nurcan, "Aşkım ya, işyerini aramam lazım, şimdi aklıma geldi, bizim kıza Epilasyon cihazıyla ilgili birşey söylemeyi unuttum!" diyerek telefona sarıldı. Ve kıza yine Almanca, "Hadi iyisin huur, istediğin olacak galiba!... Hı hı, konuştum!... Yok, daha senden bahsetmedim, merak etme, alıştıra alıştıra bahsederim!... Tamam, ben de senin dıbını öptüm!" deyip, kapadı telefonu. Sonra da bana yine, "Seni çok seviyorum aşkım!" diyerek bir öpücük daha kondurdu ve "Aynur, benim dükkanda çalışan kız, çok tatlı birşey, görsen sen de çok seversin kendisini! Dur bakayım, bir resmimiz olacaktı... " deyip telefonunu kurcaladı ve buldu, gösterdi bana. Kuaför dükkanında çekilmişti resim ve Nurcan'la Aynur birbirilerine sarılmışlardı. Resmine bakılırsa Aynur çok sexy bir kızdı ve çokta azgın birşeye benziyordu, tam gibmelik yani. "Evet, senin kadar olmasa da, gerçekten tatlıymış!" dedim, başka da birşey demeden verdim telefonu geri.

    Bu arada benim yarak yine kalkmıştı, ama bu sefer Aynur'u gibeceğimi düşünmekten kalkmıştı. Sigaralarımız bitince Nurcan beni sırtüstü yatırıp üstüme çıktı. Yarağımı dıbına yerleştirip yavaş yavaş oturup kalkmaya başladı. Nurcan bu sefer sanki daha çok zevk alıyordu gibişmemizden, sanki daha bir isterikti. Tadını çıkara çıkara yarağımın üzerimde salınırken, "Aşkım, geçmişte yaptıklarıma kızmayacağını söylediğin için sana birşey itiraf etmek istiyorum... " dedi. "Anlat aşkım!" dedim. "Biliyormusun, ben Aynur'la... şey yaptım... onunla seviştim! Kızdın mı?" dedi. "Yok, niye kızayım, iyi yapmışsın aşkım! istediğin zaman sevişebilirsin Aynur'la!" dedim. Nurcan sevinçle eğilip dudaklarımı öptü ve hareketlerini daha seri bir şekilde hızlandırıp, kasıla kasıla orgazm oldu. Ben daha boşalmadığım için alttan dıbına pompalamaya devam ettim. Boşalmak üzereyken, "Geliyorum aşkım!" dediğimde, Nurcan üstümden indi ve yarağımı ağzına alarak boşalttı beni. Döllerimi yutmayı seviyordu.
    ···
  10. 10.
    +4
    ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Galiba bugünlük son gibişmemizdi bu. Biraz dinlendik, kendimize geldik. Kamerayı tamamen unutmuştuk. Kalktım, kamerayı masadan aldım, birlikte baktık gibişmelerimizi nasıl kaydetmiş diye. Beni şaşırtacak kadar güzel ve kaliteliydi kameranın yaptığı kayıt, doğrusu bu kadarını beklemiyordum. ilk birkaç dakikasını normal seyrettik, kalanını hızlı oynatmaya alıp, sonuna kadar öyle seyrettik. Sonra hafıza kartını çıkarıp, cüzdanıma koydum. Kameraya yine mobilya mağazasında çekilen Videonun olduğu kartı taktık.

    Saate baktım, vakit ne çabuk geçmişti. Duşumuzu alıp, ortalığı toparladık ve çıktık evden. Oyalanmadan bindik arabaya ve bastım gaza, köye kadar 4,5 saatlik yolumuz vardı. Otoyolda bir dinlenme tesisinde durup, depoyu fulledik ve 2 kutu da (Yolcu işi) hediyelik tatlılardan aldık. Sonra yola devam ettik. izmir'e geldiğimize değmişti. Nurcan sevinçliydi, yol boyunca ciksle ilgili konuştu. Kızcağız içine attığı şeyleri bana anlattıkça, itiraf ettikçe rahatlıyor ve daha da açılıyordu. Bana, kendisinden önce gibtiğim kızlar olup olmadığını sorunca, "Var birkaç tane, sonra anlatırım!" dedim. "Tamam aşkım, sen nasıl istersen!" dedi. Akşam saat 20:30 gibi köye vardık.
    ···
    1. 1.
      0
      Helal devam
      ···
  11. 11.
    +4
    Beyler 10. Entryden sonra ki partı cevap kısmına atmışım yanlışlıkla cevaptan kalanını okuyup 11. Entryden devam edebilirsiniz
    ···
  12. 12.
    +3
    Ertesi gün ve sonraki günler evde ağırlıklı konuşulan konu Ramazan çavuşun yaptıracağı apartman ve bize verceği kat oldu. Bunları dinlemekten bıkmıştım, Ramazan çavuş bana apartmanla ilgili birşey söylediğinde, "He, evet!" deyip geçiyordum. Tamam yaptırsın apartmanı, versin katın birinin tapusunu, fazla mal göz çıkarmaz. Ama Nurcan'la evlenince daha nerede oturacağıma karar verememiştim. Nurcan bana, resmi nikahtan sonra beni Almanya'ya zütürmekten ve orda yaşayacağımızdan bahsederken, Ramazan çavuş da köyde aynı çatı altında yaşayacağımızı varsayıyordu. Bir hafta öncesine kadar izmir dışında başka bir yerde yaşayamam diye düşünen ben ise, köydeki gibilecek amcıkları gördükten sonra, artık köyden de tamamen kopmak istemiyordum.

    Günler çabucak geçmiş, Nurcan'ların Almanya'ya dönme günü gelip çatmıştı. Yarın sabah erkenden döneceklerdi. Ve Nurcan'la birbirimize doyamamıştık. Akşam yemeğinden sonra Nurcan'ın annesi ne hikmetse bize, "Hadi gidin, başbaşa bir iki saat gezin dolaşın gelin! Belki uzun süre birbirinizi göremeyeceksiniz!" dedi. Kadının yaptığı bu kıyağa şaşırmıştım, ama sonra Jeton düştü bende. Nurcan bana bir iki gün önce adet günün yaklaştığını söylemişti. Ama Nurcan'ın adet görmesi umurumda değildi, azgınlıktan kuduruyordum, en azından zütünden gibebilirdim. Nurcan'la atladık arabaya, Aşıklar tepesine sürdüm arabayı. Akşam akşam zaten 'in Cin Top Oynuyordu' tepede.
    ···
  13. 13.
    +5
    Tepeye varınca indik arabadan. Nurcan'ın sırtını arabaya yaslayıp, öpüşmeye başladık. Yarağım zaten evin önünde arabaya bindiğimiz andan beri kalkık duruyordu. Öpüşürken fermuarımı indirdim, yarağımı çıkarıp Nurcan'ın eline verdim. Nurcan yarağımı okşarken öpüşmeyi bırakıp, "Aşkım kötü bir haberim var, adet günlerim başladı!" dedi. "Tahmin etmiştim zaten, ama önemli değil!" dedim ve öpüşmeye devam ettik. Nurcan dudaklarını dudaklarımdan çekip, "Üff yaa, ne berbat, tam da adet olacak günü buldum!" dedi. "Aşkım takma kafana, sorun değil!" dedim. "istersen ağzımla boşaltayım seni aşkım?" dedi. "Ağzına al, ama zütünü de gibmek istiyorum!" dedim. "Tamam aşkım!" diyerek çömeldi ve yarağımı yalamaya başladı. Amdan gibişemeyeceği için üzülmüştü.

    Nurcan yarağımı biraz yaladıktan sonra ayağa kalktı, kot pantolonunu çözüp dizlerine indirdi. Arkasını dönderdim ve bagaj kaputuna domalttım. Külodunu da, Pedi düşmesin diye, sadece züt deliği görünecek kadar, yarım indirdim. gibimin başını tükürükle ıslatıp yanaştım arkasına ve zütüne soktum. Pantolonunu ve külodunu tam çıkarmadığı için biraz zor oluyordu, ama yine de zütüne pompalamaya başladım. Ben tutturduğum Ritmle Nurcan'ın zütüne girip çıktıkça, araba da Beşik gibi sallanıyordu.
    ···
  14. 14.
    +4
    Taa aşağıdan gelen bir arabanın farlarını görünce, fazla vaktimizin olmadığını düşünerek iyice hızlandım ve boşalacağım zaman zütünden çıkıp, yere fışkırttım döllerimi. Aslında zütünün içine boşalıp, içinde uzunca bir süre kalmak ve tadını çıkarmak istiyordum, ama gelen arabadan rahatsız olmuştum. Nurcan külodunu ve pantolonunu çekerken, ben de torpidodan ıslak mendil çıkardım, acele gibimi temizleyip, fermuarımı çektim. Biz toparlandığımızda gelen araba da tepeye iyice yaklaşmıştı. Birer sigara yaktık, arabaya sırtlarımızı yasladık, manzara seyrediyormuş gibi sigaralarımızı içmeye başladık.

    Gelen araba bir 'Hacı Murat' idi, köyde birçok kişide vardı bu arabadan, onun için kime ait olduğunu bilmiyordum. Bizim arabayı görünce, 10-15 metre öteye park etti, farlarını söndürdü. Muhtemelen tepede yalnız olacağını sanmıştı, ama o da bizim gibi rahatsız olmuştu. Sigaralarımız bitince Nurcan'a, "Hadi gidelim!" dedim. Bindik arabaya, çalıştırdım arabayı, yaktım farları. Manevra yaparken bizim arabanın farı, öbür arabanın içindekilerini görmemi sağlamıştı. Arabada isimlerini bilmediğim iki genç erkekle, bir kız vardı.
    ···
  15. 15.
    +4
    Yanlarından geçerken kısa bir an tereddüt ettim, görmezden geleyim, basıp devam edeyim diye. Ama selam vermeden geçsem köyde laf ederlerdi, çünkü bizim arabayı herkes tanıyordu. Onun için tam yanlarından geçerken frene bastım ve selam vermek için camı indirdim. Bunun üzerine direksiyondaki genç te cdıbını indirince, selam verdim. O beni tanıyormuş, 'Harun abi' diye hitap ederek selamımı aldı. Arkada oturan diğer gençle, kıza da selam verdiğimde farkettim, kız bizim Durdane idi. Durdane beni görünce telaşlanmıştı, alt dudağını ısırıyordu. Durdane fazla gerilmesin diye, "Hadi size iyi geceler!" deyip taktım vitese ve devam ettim. Biraz uzaklaşınca Nurcan sordu, "Kimdi onlar?" diye. "Kız, Gülbeyaz halamın kızı, Durdane. Diğer gençleri tanımıyorum!" dedim. Nurcan bu tepenin şöhretini bilmiyordu, ona bu konuda birşey söylemedim. Ama Durdane Aşıklar tepesine besbelli ki gibişmeye gelmişti.

    Eve döndüğümüzde, Nurcan'ın annesi gözlerimize gibişip gibişmediğimizi anlamak istercesine bakıyordu. Cümbür Cemaat oturduk, biraz daha sohbet ettik. Sonra herkes yatmaya çekildi. Ben yine bodrumda yattım. Ama Durdane'yi düşünmekten hemen uyuyamadım...

    Sabahın köründe Sahura kalkar gibi kalktık. Annem akşamdan peynirli börek yapmıştı, ama o saatte kimsenin canı birşey yemek istemedi. Belki yolda yerler diye, börekleri Alüminyum Folyo'ya sarıp arabalarına koyduk. Nurcan vedalaşırken duygularına hakim olamadı ve ağlayarak arabaya bindi. Ramazan çavuş yine elini öptürdü bana. Nurcan'ın annesi de önce elini öptürdü bana, sonra da sarılıp ağlamaya başladı. O sırada babam Ramazan çavuşla vedalaşıyor, annem de arabada ağlayan Nurcan'ı teselli etmeye çalışıyordu.
    ···
  16. 16.
    +4
    Hadi Nurcan'ın ağlamasını anlayabilirdim, ama annesi şimdi ne diye ağlıyordu? Hem o nebiçim sarılmaydı öyle? Kadın resmen kokumu içine çekerek, sıcak nefesini kulağıma vererek, göğüslerini vücudumda ezerek sarılıyordu bana. Öyle tahrik ediciydi ki, gibim hareketlenmeye başlamıştı. Bu kadının da canı gibilmek istiyor diye düşünmeden edemiyordum. Ramazan çavuşun, "Hadi hatun bin arabaya, yolcu yolunda gerek!" diye seslenmesiyle, kadın bana sarılmayı bıraktı ve eşarbının ucuyla gözyaşlarını sildi, bindi arabaya. Kornaya basarak yola çıktılar. Annem de adettendir diye, arkalarından bir tas su serpti.

    Gitmeleriyle eve yine sakinlik çökmüştü. Birkaç saat daha uyuduk. Kahvaltıdan sonra ben bodrumdan yine yukardaki odama taşındım. O gün akşama kadar nerdeyse bütün vaktimi odamda geçirdim. Telefonumdaki resimleri ve Nurcan'la çektiğimiz gibiş Videosunu da yedekledim Laptopuma. Sonra aklıma Durdane geldi, Durdane'yi bir görsem çok iyi olacaktı.

    Akşam yemeğini yedikten sonra, arkadaşlarla görüşmeye gideceğimi söyleyip çıktım evden. Ve doğruca Gülbeyaz halamlara gittim, amacım Durdane'yi görmek ve fırsat bulursam konuşmaktı. Gülbeyaz halamın kocası istanbul'da inşaatlarda çalışıyordu. Köydeki erkeklerin çoğu gibi onun da mesleği tesisatçılıktı. Bu halamın toplam 4 çocuğu vardı. En büyükleri Cemal, askerdeydi. Cemal'in 2 yaş küçüğü Durdane idi. 2 tane de küçük oğlan vardı, oğlanların ikisi de ilkokula gidiyordu.
    ···
  17. 17.
    +4
    Durdane'nin benim anılarımda ayrı bir yeri vardı. Biz izmir'e taşınmadan çok çok önceydi, halamlar (3-4 halam birlikte) tarlaya Ceviz çırpmaya gitmişlerdi. Çocukları tarlada ayak altında dolanmasın diye evde bırakmışlar ve çocuklara göz kulak olma işini de Durdane'yle bana vermişlerdi. Ozamanlar aklımın cinselliğe daha yeni yeni ermeye başladığı dönemlerdi. Çocuklara, "Saklambaç oynuyoruz!" deyip, Durdane ile ben, odanın birindeki Yüklük dolabına saklanmıştık. Yüklükteki üstüste istiflenmiş Döşek ve yorganlardan dolayı yerimiz çok dardı. Oraya sığmak için mecburen Durdane'nin arkasına yapışmıştım. Durdane de arkasını bana iyice bastırınca, içgüdüsel olarak zütüne kerkinmeye başlamıştım...

    Ozaman müthiş zevk almıştım bundan. Durdane'nin de çok hoşuna gitmişti bu yaptığımız ve o günden sonra sık sık yapmıştık bunu. Tabii elbiselerimiz üzerimizdeyken yapıyorduk. ilerleyen günlerde, benim hayatımda ilk gördüğüm Amcık da yine Durdane'nin Amcığı olmuştu. Evde yalnız kaldığımız bir gün, karşılıklı külotlarımızı indirmiş, o bana Amcığını gösterirken, ben de ona Çükümü göstermiştim. Durdane'nin de ilk gördüğü Çük benimkiydi. Daha sonraları başbaşa kaldığımızda, külotlarımızı indirip kerkiniyordum Durdane'nin zütüne. Ozaman gibişme nedir tam bilmiyorduk, ama yaptığımız bu kerkinmeyi gibişme sanıyor ve müthiş heyecanlanıyorduk. Biz izmir'e taşındıktan sonra, ikimiz de utandığımızdan olsa gerek, birdaha Durdane ile karşılaşmamıştık. Taa ki Aşıklar tepesindeki bu karşılaşmaya dek...
    ···
  18. 18.
    +3
    Gülbeyaz halam, ziyaretime çok sevinmişti. Çocuklar da öyle. Ama Durdane telaşlanmış, biraz da heyecanlanmış, eli ayağına dolaşmıştı. Yarım saat falan oturup, çay içip, sohbet ettikten sonra kalkmak için müsaade istedim. Giderken Durdane'ye, "Ben burdan Şehriban halamlara gidiyorum, gel istersen seni de zütüreyim, Zeynep'le görüşürsün! Merak etme, dönüşte geri eve kadar getiririm!" dedim. Durdane, "Bilmem ki... " diyerek halama izin ister gibi baktı. Halam da, "Git kızım işte, Harun abin geri eve kadar getirecekmiş nasıl olsa!" dedi. Durdane evde giydiği hırkasını ve başörtüsünü değiştirdi ve çıktık. Hiç konuşmadan arabaya bindik ve Şehriban halamların istikametine doğru sürdüm.

    Evden görünmeyecek kadar uzaklaşınca, sağa çektim arabayı. Durdane başını öne eğmiş, gözlerini arabanın paspasına dikmiş, hiç konuşmuyor, sadece yutkunuyordu. Elini tuttum ve "Durdane, bana bakarmısın bir saniye?" dedim. Durdane ürkekçe başını kaldırdı ve bana baktı. Bilmiyorum artık, korkudan mı, heycandan mı, ama kızcağız titriyordu. Onu sakinleştirmek için, gülümseyerek, "Seni çok özledim!" deyip, eğildim ve dudaklarına yumuldum. Durdane de anında karşılık verdi ve birkaç dakika ateşli bir şekilde öpüştük. Arabayla durduğumuz yerin pek uygun olmamasından dolayı hemen toparlandık. Aradan yıllar geçmesine rağmen, ikimiz de müthiş heyecanlanmıştık. Yarağım kazık gibi olmuş ve pantolonumu zorlamaya başlamıştı. Evet, Durdaneyi gibmek istiyordum.
    ···
  19. 19.
    +2
    Arabayı çalıştırdım ve Şehriban halamların evine sürdüm. Durdane'yle indik, kapıyı çaldık. Halamın küçük çocuklarından biri açtı kapıyı ve "Anne, Harun abiyle, Durdane abla geldi!" diye içeriye seslendi. Halam hemen kapıya geldi ve bizi içeriye buyur etti. Ama ben, "Yok girmeyelim, arabayla geziyorduk, Zeynebi de almaya geldik. Bir iki saat dolaşıp geleceğiz!" dedim. O sırada Zeynep de kapıda göründü. Ona da aynı şeyi söyledim. Zeynep sevinçle, "Geliyorum hemen!" deyip, içerden başörtüsünü aldı geldi ve başına bağlayıp, ayakkabılarını giydi. Üçümüz arabaya binip ordan uzaklaştık. Kızların ikisi de arkaya binmişti.

    Zeynep heyecanla, "Hayırdır, gece gece nerden çıktı bu gezme işi? Nereye gidiyoruz?" diye sordu. Ben de, "Bir yere gittiğimiz yok, Durdane ile biraz başbaşa kalmak istiyorum sadece!" dedim. Zeynep bu cevabıma bozulmuştu, "Ee, beni ne diye yanınızda zütürüyorsunuz ozaman?" dedi. Cevap vermedim. Dikiz aynasından baktığımda, Durdane yine başını öne eğmişti, alt dudağını ısırıp, yutkunuyordu. Zeynep ise anlamıştı olayı.

    Arabayı köyün dışına sürdüm. Komşu köyün yakınlarında, dere kenarında, eskiden Değirmen olarak kullanılan bir yıkıntı vardı. Arabayı yoldan görünmesin diye yıkıntının arkasında, bir ağacın altına çektim ve kontağı kapadım. Zeynebe, "Sen arabada birkaç dakika beklermisin!" deyip indim. Zeynep bu sözüme de çok bozuldu. Ben öbür tarafa dolanıp, kapıyı açtım ve Durdane'ye inmesini söyledim. Durdane inince torpidodan ıslak mendil kutusunu aldım ve Durdane'yle arabanın arkasına dolandık, 9 - 10 metre ötedeki ağacın altına gittik.
    ···
  20. 20.
    +4
    Islak mendil kutusunu yere bırakıp, Durdane'nin sırtını ağaca yasladım ve dudaklarına yumuldum. Durdane dudaklarını çekip, "Zeynep arabadan bize bakıyor!" dedi. Benim sırtım arabaya dönük olduğundan Zeynebin baktığını görmüyordum, "Boşver baksın! Merak etme, birazdan konuşurum onunla ben, kimseye birşey söylemez!" deyip tekrar yumuldum dudaklarına. Durdane Zeynebin bakmasından biraz tedirgin olsa da, fazla dayanamadı ve karşılık verdi. Çılgınlar gibi öpüşüyorduk. Yarağım kazık gibi olmuştu öpüşürken. Birşey demeden Durdane'yi yüzü ağaca gelecek şekilde dönderdim ve eski günlerde yaptığım gibi arkasına dayandım. Biraz zütüne kerkindikten sonra, fermuarımı açtım, yarağımı çıkardım. Şalvarını indireceğimde, Durdane yine tedirgin oldu, "Yapma, Zeynep görecek!" diyerek, şalvarını tuttu ve indirmemi engelledi.

    "Bırak şimdi Zeynebi, ben onunla konuşacağım dedim ya!" diyerek, şalvarını küloduyla birlikte dizlerine kadar indirdim ve "Biraz eğil öne!" dedim. Durdane artık işi akışına bırakmıştı. Eğilince, yarağımın başını tükürükle ıslatıp, yanaştım arkasına. Yarağımı züt deliğine bastırmaya başladığımda, "Dur, yanlış yeri zorluyorsun!" deyip elini arkaya attı ve yarağımı tutup dıbının deliğine denk getirdi. Aslında ben zütünü gibmek istiyordum, ama neyse, dıbına bastırdım. Vıcık vıcık sulanmıştı amı ve daracık olmasına rağmen yağda kayar gibi girmiştim. Dibine kadar köklediğimde, Durdane kısıkça, "Ahhhh!" diye inledi. Bakire değildi, fakat çokta gibişmediği, dıbının çok dar oluşundan belliydi. Taş çatlasa, anca birkaç kere gibişmiş olmalıydı.
    ···