/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +24 -8
    beyler bildiginiz üzere bu başlıkta bi hikaye vardi bunu yazan muallak bunu çalmış bende orjinalini buldum istek olursa buradan devdıbını yazarım

    edit: hikayenin başını okumak isterseniz http://incisozluk.com.tr/...kire-kadın-bırakmadım/
    ···
  2. 2.
    +9
    Beyler 20 part attım hem yoruldum hemde okuyan yok sabaha kadar uyumuyorum okuduğunuzu belli ederseniz sabaha kadar bi 30 part daha atarım
    ···
    1. 1.
      0
      devam etsene muallak
      ···
      1. 1.
        +1
        http://koyumuzun-amciklari-sex.yeahh.com tüm hikaye al panpa
        ···
  3. 3.
    +6
    dıbına pompalamaya başladım. Fakat Durdane'nin boyu benden kısa olduğundan, ben dizlerimi kırmak zorunda kalıyordum. Yine de aldığım zevke engel değildi bu pozisyon. Pompalarken, elimi de öne atıp, klitorisini okşamaya başladığımda, Durdane de inlemelerini artırmıştı. Çok geçmeden orgazm oldu. Amından akan suları yarağımda hissediyordum. Amı okadar kayganlaşmıştı ki, ben de fazla dayanamadım ve son anda yarağımı amından çıkarıp yere fışkırttım döllerimi. Durdane birkaç saniye öyle kaldı, sonra hemen doğrulup külodunu ve şalvarını çekti. Yönünü bana döndüğünde, ilk işi arabaya bakmak oldu. Sonra da, "Üff yaa, Zeynep bakıyor halen, herşeyi gördü!" dedi. Ben de dönüp arabaya baktığımda, Zeynep kafasını önüne çevirdi.

    Islak mendil kutusunu aldım ve "Git Zeynebi gönder buraya!" dedim. Durdane, "Yaa, ben şimdi Zeynepten utanırım, beraber gidelim, ne konuşacaksan arabada konuş!" dedi. Ben de biraz sert bir ses tonuyla, "Git, söyle gelsin yanıma, onunla yalnız konuşacağım!" dedim. Durdane alt dudağını ısırarak gitti, arabaya bindi. Hemen sonra da Zeynep indi. Ben ıslak mendille yarağımı silerken yanıma geldi ve ben daha ağzımı açmadan, "Biliyormusun, sen çok adisin!" dedi. Yarağım halen kazık gibiydi ve Zeynep bu arada yüzüme değil, yarağıma bakıyordu. "Seni çok özledim aşkım!" deyip, Zeynebi kolundan tuttuğum gibi, sırtını ağaca yasladım ve dudaklarından öpmek istedim.
    ···
  4. 4.
    +6
    Panpalarım benim trende girmek puan kasmak gibi bi amacım yok bu hesabı zaten yeni açtım üst nesil olan hesabım silik yedi ben internetten copy-paste yapıp atıyorum buraya isterseniz direk sitenin linkini de verebilirim siz yazın istek olursa atarım
    ···
    1. 1.
      0
      Bana link at knk
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa link atsana
      ···
    3. 3.
      0
      http://koyumuzun-amciklar...yumuzun-amciklari-18.html
      ···
    4. diğerleri 1
  5. 5.
    +6
    Ahırda, Safkan olduğunu öğrendiğim 4 tane At vardı. Şermin, Kahverengi bir At'a yular taktı. Atın sırtına da eyer koymadan sadece battaniye gibi bir örtü serdi, "Eyerlersem ikimiz rahat oturamayız!" diyerek. Güzel bir hayvandı, alnında ve ayaklarında Beyaz lekeleri vardı. Şermin'in gözdesiymiş bu At. Hazır olunca da, "Şimdilik sen arkama bin. Dönüşte ben senin arkana binerim, sen sürersin!" dedi. "Tamam!" dedim. Şermin'in At'a binerkenki hareketi çıldırtıcı derecede sexy idi. Eski tabure gibi birşeyin üstüne basarak çıkmıştı. O bindikten sonra da ben bindim, arkasına. "Bana sarıl, ya değilse düşersin!" dedi. "Tamam!" dedim ve iki elimi de öne atarak, göbeğinin üstünde birleştirdim ve sarıldım. Sarılınca, yarağım da ister istemez tam zütüne dayanmıştı. At'ı aheste aheste sürerek ahırdan çıkardı Şermin. Sonra, hafif bir tempoda gidecek şekilde hızlandırdı hayvanı...
    ···
  6. 6.
    +5
    Tepeye varınca indik arabadan. Nurcan'ın sırtını arabaya yaslayıp, öpüşmeye başladık. Yarağım zaten evin önünde arabaya bindiğimiz andan beri kalkık duruyordu. Öpüşürken fermuarımı indirdim, yarağımı çıkarıp Nurcan'ın eline verdim. Nurcan yarağımı okşarken öpüşmeyi bırakıp, "Aşkım kötü bir haberim var, adet günlerim başladı!" dedi. "Tahmin etmiştim zaten, ama önemli değil!" dedim ve öpüşmeye devam ettik. Nurcan dudaklarını dudaklarımdan çekip, "Üff yaa, ne berbat, tam da adet olacak günü buldum!" dedi. "Aşkım takma kafana, sorun değil!" dedim. "istersen ağzımla boşaltayım seni aşkım?" dedi. "Ağzına al, ama zütünü de gibmek istiyorum!" dedim. "Tamam aşkım!" diyerek çömeldi ve yarağımı yalamaya başladı. Amdan gibişemeyeceği için üzülmüştü.

    Nurcan yarağımı biraz yaladıktan sonra ayağa kalktı, kot pantolonunu çözüp dizlerine indirdi. Arkasını dönderdim ve bagaj kaputuna domalttım. Külodunu da, Pedi düşmesin diye, sadece züt deliği görünecek kadar, yarım indirdim. gibimin başını tükürükle ıslatıp yanaştım arkasına ve zütüne soktum. Pantolonunu ve külodunu tam çıkarmadığı için biraz zor oluyordu, ama yine de zütüne pompalamaya başladım. Ben tutturduğum Ritmle Nurcan'ın zütüne girip çıktıkça, araba da Beşik gibi sallanıyordu.
    ···
  7. 7.
    +5
    Hayretler içerisinde dinlemiştim olayı. "Peki abi, Şermin ne diyor bu işe?" diye sorduğumda, "Ahh, ah! Hiç sorma! Şermin işin iç yüzünü bilmediğinden çok kızıyor bana! Ayrıca Şermin'in kendi derdi, sıkıntısı ve sorunları da beni geriyor! Anası olacak huur boşandıktan sonra Şermin'i başıma bırakıp, geri memleketine, Almanya'ya döndü! huur orda onla bunla gibişmekten Şermin'le ilgilenmez oldu. O yüzden Şermin'le mecburen ben ilgileniyorum. Kız çocuğu işte, atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. ilerde Şermin Oteli ve dükkanları yönetecek diye çok umut bağlamıştım, ama Şermin'in hiç hevesi yok bu işlerde. Bir de geçen sene, Poyraz diye birine aşık oldu bizim salak kız. huur çocuğu Poyraz bizim kızı... tövbe tövbe, demeye dilim varmıyor, anla işte! Şerefsiz hevesini aldıktan sonra da ayrıldı bizim kızdan! Vuracaktım huur çocuğunu! Ama çok zengin ve nüfüzlu bir adamın oğluymuş, apar topar yurtdışına kaçırdılar iti! Bizim kız da kafayı yedi, Depresyona girdi, kendini Jiletledi falan. Hayata küsmüş gibiydi, aylardır ilk defa bugün yüzü gülüyordu, keyfi yerindeydi! Sana kanı kaynadı, senden hoşlandı galiba!" dedi. Son cümleyi söylerken elimi tutmuştu Muharrem.

    "Yok abi, benle alakasının olduğunu sanmıyorum hiç... " dedim. Muharrem de, "Senle alakası olmaz olur mu Haruncuğum, ben kızımı bilmezmiyim!" dedi. Sonra da Zümrüt'e seslendi, bize iki bira daha getirmesi için. Konunun dönüp dolaşıp bu noktaya gelmesi canımı sıkmıştı. "Abi biralarımızı alıp bizimkilerin yanına gidelim mi?" deyip kalktım. Elimi tutup çekerek, "Yok, otur biraz daha! Sana bir teklifim olacak... " dedi.
    ···
  8. 8.
    +5
    Sigara kesmemişti, birer sigara daha yaktık. Nurcan, "Aşkım ya, işyerini aramam lazım, şimdi aklıma geldi, bizim kıza Epilasyon cihazıyla ilgili birşey söylemeyi unuttum!" diyerek telefona sarıldı. Ve kıza yine Almanca, "Hadi iyisin huur, istediğin olacak galiba!... Hı hı, konuştum!... Yok, daha senden bahsetmedim, merak etme, alıştıra alıştıra bahsederim!... Tamam, ben de senin dıbını öptüm!" deyip, kapadı telefonu. Sonra da bana yine, "Seni çok seviyorum aşkım!" diyerek bir öpücük daha kondurdu ve "Aynur, benim dükkanda çalışan kız, çok tatlı birşey, görsen sen de çok seversin kendisini! Dur bakayım, bir resmimiz olacaktı... " deyip telefonunu kurcaladı ve buldu, gösterdi bana. Kuaför dükkanında çekilmişti resim ve Nurcan'la Aynur birbirilerine sarılmışlardı. Resmine bakılırsa Aynur çok sexy bir kızdı ve çokta azgın birşeye benziyordu, tam gibmelik yani. "Evet, senin kadar olmasa da, gerçekten tatlıymış!" dedim, başka da birşey demeden verdim telefonu geri.

    Bu arada benim yarak yine kalkmıştı, ama bu sefer Aynur'u gibeceğimi düşünmekten kalkmıştı. Sigaralarımız bitince Nurcan beni sırtüstü yatırıp üstüme çıktı. Yarağımı dıbına yerleştirip yavaş yavaş oturup kalkmaya başladı. Nurcan bu sefer sanki daha çok zevk alıyordu gibişmemizden, sanki daha bir isterikti. Tadını çıkara çıkara yarağımın üzerimde salınırken, "Aşkım, geçmişte yaptıklarıma kızmayacağını söylediğin için sana birşey itiraf etmek istiyorum... " dedi. "Anlat aşkım!" dedim. "Biliyormusun, ben Aynur'la... şey yaptım... onunla seviştim! Kızdın mı?" dedi. "Yok, niye kızayım, iyi yapmışsın aşkım! istediğin zaman sevişebilirsin Aynur'la!" dedim. Nurcan sevinçle eğilip dudaklarımı öptü ve hareketlerini daha seri bir şekilde hızlandırıp, kasıla kasıla orgazm oldu. Ben daha boşalmadığım için alttan dıbına pompalamaya devam ettim. Boşalmak üzereyken, "Geliyorum aşkım!" dediğimde, Nurcan üstümden indi ve yarağımı ağzına alarak boşalttı beni. Döllerimi yutmayı seviyordu.
    ···
  9. 9.
    +5
    Beyler o kadar uğraşıyorum sukuyu ekgib etmeyin okuduğunuzu bilelim sigara molasi veriyorum istek olursa aksama kadar aynı hızda devam ederim
    ···
    1. 1.
      0
      Pampa acil devam et
      ···
  10. 10.
    +5
    Teklifinin ne olacağını az çok tahmin ediyordum. Kendi kendime (taku yedin oğlum Harun!) dedim ve oturdum yerime...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa yemek yiyecektim ama senin icin bi 10 part atıcam yemekten sonra devam edicem
      ···
  11. 11.
    +5
    Artık Ramazan çavuşlarla hısım olmuştuk, ertesi günü bize kahvaltıya geldiler. Akrabamızın düğünü de bitmek üzereydi, bizim evde yatılı kalan kızlar da artık kendi evlerine döneceklerdi. Babam Ramazan çavuşa, isterlerse Almanya'ya dönene kadar bizde kalabileceklerini söyledi. Ramazan çavuş kabul etti, öğleden sonra gittiler valizlerini falan toplayıp bize geldiler. 10 gün daha vardı Almanya'ya dönmelerine. Nurcan benim odama yerleşirken, annesiyle babası da misafir odasına yerleşti. Ben yine bodrumda yatacaktım, aile büyüklerimiz böyle uygun gördüler. imam nikahlı karım olmasına rağmen, düğünümüz olmadan Ateşle Barutu aynı odada yatırmak istemiyorlardı.

    Birkaç gün boyunca, Nurcan'la gizli saklı öpüşüp elleşmekten ileriye gidemedik. Ee, kayınpeder, kayınvalide ve Nurcan bizde misafirken, onları bırakıp köydeki gibilecek amcıkların peşine de düşemiyordum. Acaip azmıştım, canım mühiş gibişmek istiyordu, bir yolunu bulmalıydım. Nurcan'ı kenara çektim, onunla günübirliğine izmir'e mobilya bakmaya gitmek istediğimi söyledim. Nurcan buna çok sevindi. Ailelerimize bunu söylediğimizde gitmemize izin verdiler.

    Ertesi sabah daha gün ağarmadan yola çıktık, aynı gün geri dönmemizi istemişlerdi çünkü. 4 saat hiç durmadan gaza bastım. Nurcan modern tarzda mobilya seviyormuş, ilk işimiz Bornova'daki meşhur mağazaya gitmek oldu. Orda birşeyler yeyip, biraz mobilya baktık. Nurcan yanında Video kamerayı da getirmişti, mobilyalardan hoşuna gidenleri kaydetti, köye dönünce annesine babasına göstermek istiyordu. Söz yüzüklerimiz takılırken ve imam nikahı kıyılırken çekilmiş Videolar da vardı kamerada. Çekilen Videoları birlikte seyrettikten sonra, Nurcan, "Sen benim kızkardeşimi daha görmedin, dimi?" diyerek, kameranın çantasından başka bir hafıza kartı çıkarıp kameraya taktı. "işte bu güzel kız, benim kızdardeşim!" deyip, kızkardeşinin doğumgününde çekilen videosunu oynattı...
    ···
    1. 1.
      +1
      Adamsin
      ···
  12. 12.
    +4
    Gece yatağımda yatarken, Zeynebe gerçekten de haksızlık ettiğimi düşündüm. Ayrıca Zeynebe daha çok işim düşecekti, bunu biliyordum. Onun için Zeynebin gönlünü hoş tutmam gerekiyordu. Kız zaten bakire olmadığı için, babası yaşında bir adamla evlenecekti ve buna çok üzülüyordu. Kızın benden tek istediği, arada sırada da olsa, ona biraz özel vakit ayırmam, onunla ilgilenmemdi. Fakat onun bu isteği köyde biraz zor olacaktı. Onun için bir çözüm bulmalıydım. Ve düşünürken, kafamda birşeyler oluşmaya başlamıştı bile.

    Ertesi gün kahvaltıda bizimkilere, bir iki günlüğüne izmir'e gidip geleceğimi, okula bir uğramam gerektiğini söyledim. Fakat Zeynebin de nişanlısının yanına gidip gelmek istediğini, arabayla gidersem, onu da yanımda zütürüp getirebileceğimi önerdim. Babam, "iyi olur, kızcağız tek başına otobüslerde sürünmesin! Hem göz kulak olursun, kızın başına birşey gelmesin, iti var çakalı var, kıza birşey yapmaya kalkışan falan olur!" dedi. Ben de bu haberi Zeynebe vermek için, kahvaltıdan sonra halamlara gittim.
    ···
  13. 13.
    +4
    Zeynep, "Yapma, istemiyorum! Hem adisin, hem de yalancısın!" diyerek öptürmedi ve başını yana çevirdi. Ben de boynunu öperek, elimi şalvarının içine soktum ve külodunun üstünden dıbını avuçladım. Zeynep istediği kadar istemiyorum diyedursun, külodu ıslaktı. Elimi külodunun da içine soktuğumda, amı da vıcık vıcıktı. Muhtemelen demin arabadan bizi seyrederken ıslanmıştı. "indir şalvarını, hadi çabuk ol!" dedim. Zeynep yine, "Yaa, istemiyorum!" dedi. Aklı sıra bana naz yapıyordu huur. Sinirlenmiştim, "gibtirtme belanı şimdi!" deyip, arkasını döndürdüm ve şalvarıyla külodunu zorla kendim indirdim. Sonra da ensesinden bastırıp, "Ağaca tutunup domal!" dedim.

    Domalınca, yarağımı direkt dıbına soktum ve deli gibi pompalamaya başladım. Okadar hızlı pompalıyordum ki, Zeynep, "Uhhh, ahhh, yavaşşş!" demeye başladı. Tempomu biraz düşürüp dıbını gibmeye devam ettim. Biraz sonra Zeynep zevkten inliyordu. 5-6 dakika gibtikten sonra, Zeynep uzun bir inlemeyle orgazm oldu. Benimse boşalmama daha çok vardı, yarağımı amından çıkarıp zütüne dayadım. Bir seferde zütüne kökleyince, "Ahhhh! Yavaş olsana hayvan!" diye bağırdı. Onun bana hayvan demesi beni daha da azdırmıştı, makineli tüfek gibi gibmeye başladım zütünü. Boşalmama yakın, elimi dıbına atıp, klitorisini okşadım. Ve Zeynep birkez daha orgazm olurken, ona iyice kenetlenip, zütünün içine fışkırttım döllerimi. ikimiz de nefes nefeseydik. Bir süre daha Zeynebe kenetli kaldım, sonra yarağımı yavaşça zütünden çıkardım. Döller şalvarına akmasın diye külodunu yukarı çektim. Ben yarağımı ıslak mendille silerken, o da şalvarını çekti.
    ···
  14. 14.
    +4
    Beyler 10. Entryden sonra ki partı cevap kısmına atmışım yanlışlıkla cevaptan kalanını okuyup 11. Entryden devam edebilirsiniz
    ···
  15. 15.
    +4
    Günaydın beyler başlıyorum seri seri 20 part atıcam
    ···
  16. 16.
    +4
    Demek ki Mürüvet veya Zeynep ağzından kaçırmıştı olayı. Yine de meselenin bu olduğunu öğrendiğimde müthiş rahatlamıştım. Bu arada yürümeye devam ediyorduk. "Tamam abi, Eşeklik ettim! Ne desen haklısın! Ama kızma bana, cahilliğime ver!" dedim. "Kızmıyorum Haruncuğum, zaten mesele de öyle büyütülecek bir mesele değil. gibtir et, unutalım gitsin!" dedi. Elini omzuma koydu ve "Şeyy, öğrendiğime göre Mürüvet'in gerçek kocası yıllardır Rusya'daymış! Gerçi sen iyi gibmişsindir, ona şüphem yok da, ama sanki ateşi sönmemiş gibi geldi bana! Eğer senin için mahsuru yoksa, Mürüvet'i bir de ben gibmek isterim!" dedi.

    Haydaaa! Buyur burdan yak! Ne diyecektim şimdi bu adama? Hadi ben tamam desem bile, Mürüvet bu adama gibtirecekmiydi, onu da bilmiyordum. Bir süre sessiz kaldım. Sonra, "Abi, bence hiç mahsuru yok, Mürüvet'i ikna edebiliyorsan gib! Ama Zeynep ne olacak? Hem Zeynep demişken, yakında evleneceksiniz, ama kızcağızla neden hiç ilgilenmiyorsun?" dedim. Muharrem de, "Madem açık açık konuşuyoruz, gel şuraya oturalım da adam gibi herşeyi konuşalım!" dedi, evin önündeki sandalyeleri işaret ederek. Zümrüt'e de seslendi, bize iki bira getirmesini istedi. Oturduk, biraları içerken Muharrem anlatmaya başladı:
    ···
  17. 17.
    +4
    zütünde biraz daha kalıp, yarağımı yavaşça çekip çıkardım. Döllerin yatağa akmasını istemiyordum, "Kımıldama!" deyip yataktan indim, banyoya gidip, biraz tuvalet kağıdı koparıp geldim, verdim kedisine. Zeynep tuvalet kağıdını zütüne tutarak indi yataktan, banyoya temizlenmeye gitti. Ben de Mürüvet'e göz kırpıp, "Sonra senin zütünü de böyle gibeceğim aşkım! Hadi gel, hep beraber yıkanalım!" dedim. Mürüvet'in elinden tutup kaldırdım, Zeynebin yanına banyoya gittik. Üçümüz birlikte güzelce yıkandık.

    Banyodan çıktığımızda saat 11:15 olmuştu, odayı boşaltmak için 45 dakika vaktimiz vardı daha. Üçümüz de çırılçıplak yatağa uzandık, yarım saat öpüşüp elleştik, biraz konuştuk. Giyinmeden, telefonumla önce ikisinin yanyana çıplak resimlerini çektim bol bol. Sonra da telefonu Zeynebe verip, Mürüvet'le beni çıplak öpüşürken, elleşirken çektirdim.
    ···
  18. 18.
    +4
    Eve vardığımızda, Zümrüt etleri mutfağa zütürürken, ben de üstümdekileri çıkarıp, mayomla havuz başına gittim. Mürüvet haricinde herkes havuzdaydı. Zeynep şimdi havuzun ortalarına kadar gitmişti. Yanında Muharrem vardı. Zeynep yüzme bilmese de, yüzüyormuş gibi hareketler yapıyordu. Şermin ise havuzu boydan boya yüzüyordu. Muharrem beni görünce, "Gel gel, atla suya hemen! Aldınız mı etleri?" dedi. Muharrem bu soruyla Zümrüt'ü gibip gibmediğimi öğrenmek istiyordu. Gülerek, "Aldık, aldık!" dedim ve balıklama atladım havuza. Yüzerek yanlarına gidip, Mürüvet'i sorduğumda, Zeynep, "Sen gelmeden 2 dakika önce çocuğu emzirmeye gitti!" dedi. Biz konuşurken Şermin de yüzerek yanımıza geldi, havuzun ortasında hep birlikte, sohbet etmeye başladık.

    Daha sonra Şermin, "At'a binmeyi biliyorsanız, hadi size çiftliği gezdireyim!" dedi. Zeynep hemen, "Yok, ben çok korkarım! Çocukken babam bir kere bindirmişti, onda da düşmüştüm!" dedi. Şermin bu sefer bana teklif etti, "Ozaman sen gel! Yoksa sen de mi korkuyorsun?" dedi. "Yok ben korkmuyorum da, At'a binmesini bilmiyorum!" dedim. Şermin, "Olmazsa benim At'a birlikte bineriz! Hadi gel!" dedi. Muharrem de, "Tabii tabii, gidin gezin çiftliği!" deyip kafasıyla Zeynebi işaret edercesine bir hareket yaptı. Anlamıştım, Muharrem Zeyneple başbaşa kalmak istiyordu. "Tamam!" dedim ve Şermin'le çıktık havuzdan. Havluyla kurulanıp, mayo ve bikiniyle ahıra gittik.
    ···
  19. 19.
    +4
    Birkaç dakika da onunla öpüştükten sonra toparlandık. Geçen arabaların dikkatini çekiyorduk, o yüzden orda daha fazla yiyişmek doğru değildi. Tekrar vitese taktım ve otoyola çıktım, gaza bastım. Sağ elim Zeynebin eteğini yukarı sıyırmış, bacağını okşarken, aynadan Mürüvet'e bakıp, "Bu tadımlıktı! Üçümüz çok güzel vakit geçireceğiz!" dedim. Bu arada yarağım kazık gibi olmuş ve pantolonumda çadırı kurmuştu. Fermuarımı açıp yarağımı çıkardım ve Zeynebin elini tutup yarağıma bıraktım. Zeynep yarağımı ürkek ürkek okşarken, herşeye rağmen halen Mürüvet'ten biraz çekiniyordu.

    Mürüvet arka koltuğun iyice önüne yanaşmış, iki koltuk arasından kafasını uzatıp, Zeynebin yarağımı okşamasını izliyordu. Yarağım da öyle bir şişmişti ki, tüm damarları belirmiş, yarağım patlayacak gibi hissediyordum. Böyle giderse daha fazla dayanamayacaktım, ama boşalmak da istemiyordum. Onun için Zeynebin elini yarağımdan çektim ve yarağımı tekrar yerine sokup, fermuarımı çektim. Bunları bir an önce gibmek istiyordum, ama Kuşadası'na kadar daha kaç saatlik yol vardı. Onun için ilk kavşaktan dönüp, Nurcan'la gittiğimiz otele sürdüm arabayı. Otel fazla uzakta değildi. ikisi de aynı anda neden döndüğümü sordu. Ben de, "gibiş molası vereceğiz!" dedim
    ···
  20. 20.
    +4
    Benim Mustafa diye bir yiğenim var, şerefsizin teki! Bacımın oğlu olmasa, kendi ellerimle geberteceğim iti! Kamyonla köy köy dolaşıp halı kilim satar. Sizin köyde de hurdacı bir tanıdığı varmış, nezaman sizin köye gitse onun evinde misafir kalıyormuş. Zeynebi de orda görüyor ve (Biz aslında çok zenginiz, hatta benim Kuşadası'nda çok zengin bir dayım var. Oteli, Çiftliği, Disko'su, Kliniği, Butiği ve daha bir sürü dükkanları falan var. Bu malların hepsi bana kalacak!) deyip, evlenme vaadiyle kızın aklını çeliyor ve gibip bozuyor! Köye her gittiğinde de, yakında evleneceğiz diye oyalayıp, kızı gibmeye devam ediyor. Sonunda Zeynep evlenelim artık diye sıkıştırınca, bizim şerefsiz birdaha uğramıyor sizin köye! Zamanında kandırabilmek için Zeynebe benim kartvizitimi bile vermiş. Zeynebin umudu kesilince de beni arıyor, bana durumu anlatıyor, benden yardım istiyor...

    Yiğenim bekar olsaydı bunları zorla evlendirirdim de, şerefsiz zaten evli barklı, 2 tane de çocuğu var. Bunu Zeynebe söylediğimde, kızcağız haklı olarak, (Ben ne olacağım şimdi, beni bu halimle kim alır artık?) diye ağladı. Ben de düşündüm taşındım, sırf yiğenim olacak şerefsizin yediği taku temizlemek için, kendisiyle benim evleneceğimi söyledim. Zeynebe anlattım, bu evliliğin sadece kağıt üzerinde olacağını, onunla aramızda ciks olmayacağına dair söz bile verdim! Yani senin anlayacağın, Zeyneple nişanlanmamız ve yapılacak düğünümüz falan, sırf Zeynebin onurunu kurtarmak için! Ha, isterse benle evli kalır, isterse bir iki yıl sonra tazminatını veririm boşanırız, evlendi ayrıldı olur adı! Tamamen kendi bileceği iş!" dedi.
    ···