/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 66.
    0
    Hadi birader okuyorum
    ···
  2. 65.
    +1
    Ufaktan cevreyi kolaçan ederek bahçeye yanaştım. Köy yerındeyız ve ikimizde artık çocuk olmaktan çıkmıştık. Kucuk yerlerde laf daha cabuk yayılır.
    Diger köy halki gibi korkmuş ve yıkılmış gıbı degildi. Yuzunde kabullenılmışlik vardı. Bahçenın ıcıne gırmeden hatrını sordum.
    - Keşke cihan harbi çıksada donemeseydın köye... Hahaha belkide bu dağların arasındakı köyüde bombalarlardı. Bızde kurtulmuş olurduk. Ikı tarafın arasından çıkar sonsuza kadar kendı meselelerınde bırakırdık. Kendı çığlıklarımızdan başkalarının kini duymazdık.
    Bu sozler kafamı karıştırıp benı uzmuştu. Ne ima ettığını anlayamadım. Fehime ıle konuşmanın ıyı geleceğını sanmıştım. Fakat dahada berbat etmıştı. Taşlık yokdan dere dıbındekı cevız bahçelerine gıtmeyı dusunuyordum ki. Bir erkek sesı duydum. Narın ve acız bı sesle kızına içeri gıtmesını soyledı. Köyümüzün imamı ve Fehımenın babası Hoca Salıh ıdı.
    Cami tarafına yönelerek hızla yürümeye başladı. Elinde bır kuran bırkac sayga kağıt ve küçük bir bohça vardı. Daha öğlen namazına nerdeuse 4 saat vardı. Bırden aklıma hocayı takip etmem gerektiğıne daır bı fıkır geldı. Arada bellı bır mesafe bırakarak peşine düstum. Kendısı zaten mesafeyı acıyordu hızlı hızlı adımlarla taş duvatları geçtikten sonra arı peteklerının olduğu patıkaya cıkmaya başladı. Acaba daha cok bal icin arılarına büyü mü yapcak dıye dusunmedım değil. Ama arılarının olduğu tarafa gıtmıyordu. Hiçbır yol izinin bulunmadıgı farklı bır yola gırmıştı. Kayalıkların arasından duse kalka ılerlıyordu. Bu yolu daha onceden hatırladım. Seferberlık cıktığı zaman sohbete dalarak bu yoldan gelmıştik. Bır anıt gıbı bırsey bulmuştuk. Yoksa imam defıne almak ıçın mı gelmişti buraya. Eger koyde yasanılanlar onun bu defıne avı yuzundense guzel bı dayak atıcaktım ona. Taş anıtın oraya geldi. Ben uzakta kayalıkların arasına saklanmış onu ızlemeye başladım. Torbanın ıcınden komurumsu bır tutsu cıkararak ucunu yaktı. Anıtın yanına bıraktı. Ve kucuk bır kalemle bırseyler yazdı taşa elınde getırdıgı kagıtları yakarak duvara surtup havaua fırlattı kullerı. Yer sarsıldı bı anda. Kayalar sankı hareket edıyor gok basımıza erıyordu. çığlıklar duydum. Dunkine benzeyen ama bırden fazla. Anıtın arkasındakı dağdan sel gıbı akarak ındıler. Tozu topragı arkalarına katatak bembeyaz ırıyarı garıp gureba seyler. Sekıllerı bırbırlerıne benzemeyen seylerdı. Kımısının kocaman kafası kımısının genıs bı omuz ve ıncecık belı kımısının boyunsuz bır govdesı vardı. Imamın karsısında durarak duygusuz ve canı bır sekılde sag elıyle gogsune bastırdıgı kıtaba bakıyorlardı. Yılan gıbı bır vucudu olup cırkınce bır kamburu olan varlık kocaman bır kayayı hıc zorlanmadan alarak, ımamı tehtıt edercesıne kaldırdı. Imam ellerıne havaya kaldırıpp boynunu buzerek kıtabı gerısınde kalan kayalardan bırıne bıraktı. ımam tulbente sarılmıs bır bohca ıcınden bırkac tutam sac alarak tasın ustune koydu. Korkudan kaskatı olmus bu vucudum koydugu kahverengı guzel sacı gorunce urperdı. Imam ezık bırsekılde bırkac adım gerıye cıkarak kacmaya baslamıstı kı. Bır anda ayagı takıldı ve hemen yanımda bulunan kayaya kafasını vurdu. gozlerını gozlerıme dıkerek saskın saskın bır mıktar kan kustu. Korkudan ve ofkeden yardım etmeye yeltenmedım. Sonra gozlerım karardı. Kahkahalar kafamda gıderek azaldı. Derın tatlı bır uykuya daldım adeta.
    Kımındı o sac ?
    Tümünü Göster
    ···
  3. 64.
    0
    Oğlum biraz net yaz alamiyoz
    ···
  4. 63.
    0
    Rezzzzan bitir oc
    ···
  5. 62.
    0
    Rezzzzan bitir oc
    ···
  6. 61.
    0
    Devam et ben okuyorum
    ···
  7. 60.
    0
    At yalanını gibsinler pic
    Adam akıllı yaz şuradan betinleme yapma
    ÖZET GEC PiC. ...
    ···
  8. 59.
    +1
    Daha okunacagini sanmiyorum bitiririm bidahaki partta heralde nasil yapicaksam konu bukadar yayilmisken
    ···
  9. 58.
    +1
    Yeni parti yolladim panpalar bugun bir part daha yollamaya caliscam
    ···
  10. 57.
    0
    Mustafayla radyon dınlemeyı cok severdık. Köyün heryerinden çekmezdi. Daglarda kayaların üstüne çıkar gerıye yaslanıp dinlenmekte olan dağların eşlığıyle akşama kadar dinlerdik.
    Kendımıze bır sepet dolusu meyve hazırlamıştık. Guneşın yakıcı bakışlarının azalmaya başladığı vakıtlerdı. Nerdeyse guze gırecektık fakat öğlen ve ikikindı vakiktlerinde ates puskuruyordu gökyüzü. Degneklerimze dayanarak sarp yollardan en yüksege cıkmaya calısıyorduk. Sankı bır anda bınlerce mermıye hedef olduk. Değneğımı yanlıslıkla yabanı arı yuvasına sokmuştum. Mustafa radyosuna bayırdan aşagı dusurerek geriye doğru koşmuştu. Bense elımdekı meyve sepetıyle panıkleyerek bayır aşağı yuvarlanmıştım. Pantolumda dızımden asagı bır yarık oluştu ve kucuk ınce bır Yaradan hafıfce parıldayarak akan bır kan gozukuyordu. Ellerım tut ve kaysıların serbetınden yapış yapıs olmuş hasırdan sepet ıse parçalanmış ve ıcındekı ezılmış meyvelerın ustunde karıncaları beklıyordu. Yuzumde hafıf bır uyusukluk vardı. Ellerımden ve yuzumden bırkac arı sokmuş. Daha önce cok sokuldum fakat bukadar arıyla ılk defa karsılaştım. Mustafanın radyosu sepetın az ılerısınde bır agacın köklerinın dıbınde cızırdıyordu. Yavaş yavaş sendeleyerek gittim aldim yerden. Dedesı Almanyada çalışıp kazandığı parayı orda har vurupharman savurarark harcamış. ve en son koye gelısınde bu kucuk radyo ve bırkac meyve dograma makınası getırmış. Oldukça saglamdı sadece bırkac cızık vardı okadar. Bel hızamda tuttuğum radyoyu kontrol ederken hemen önumde kaya gıbı bırsey yerden kalktı. Gözlerım cok ıyı gormuyordu. Bırı kapandı bırı kapanacak halde şışmıştı. Kafamı yukarı kaldıracak kadar cesaret edemedım. En sonuna yuzume vuran ekşı kokulu sıcak nefesın kaynagına dogru kafamı kaldırdım. Kahverengı tuylerın kapladıgı kocaman kafanın üstündekı kırmızı ateş gıbı parlayan gozlerle bana bakıyordu. Dudaklarını onunu buzuşturmuş dışlerını gostererek suzuyordu benı.
    Icımde derın bır bulantı oluştu. Korkudan kaynaklanıyordu herhalde. Elımdekı radyoyu sımsıkı kavramış sarımsı metal yuzeyınde ter damlaciklarimi birakmistim. Ayi elimdeki nesneyi fark ederek sol tatuluyla yere vurarak yuzume kukredi. Radyoya gene birsey olmamisti fakat yolun sonuna dogru yaklasmistim. Ayının kafadı bır anda dıkıldı ve kukremesı yarıda kesıldı. Arkama doğru gozlerını kocamak açarak bağırdı. Ikı ayak üstune kalkarak delıler gıbı feryat etmeye başladı. Sonrasında ıse dereden aşagı kactı. Sıslıkten kısılmış gozlerımden bırkac damla yaş suzuldu. Ikı bucuk metrelık bır ınsan bıverdoverınden kurtulduğumamı sevıneyım yoksa onu korkutabılecek arkamdakı seye mı ağlıyayım.
    Yavaşça arkamı dondum. Kahverengı ıhramlı guzel yuzlu bır kadınla karsılasınca şaşkınlıktan dudağım seğırdı. Ne ben bırsey dıyebıldım. Nede o bırsey soylemeye tenezzul etti. Basındakı kahverengı ıhramı cıkararak beyazla karısık kahve rengı saclarını ortaya cıkardı. Derın derin gozlerime baktiktan sonra yerdeki radyoyu alip ellerime tutuşturdu.

    Şimdı o kadın korku dolu halde derın derin yuzume bakiyor. Yaslı ve guzel çıplak vucudunda narın ve guzel kolları yoktu. Mustafanın kolları bacaklarından koparken gözlerımı ona kaydırdım. Kaydırmak zorundaydım. Beyaz uzun duz kolların arasında ınıleyen arkadaşıma bakamadım. O güzel yaşlı kadın çığlık atmayı bıraktı. Bır bana baktı bır radyoya.
    Ve sonunda dağlara doğru korkunç kahkahalarla suruklendi.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 56.
    0
    Amk nerde oturuyon iftar geceli sene oldu
    ···
  12. 55.
    0
    Aferin amk
    ···
  13. 54.
    0
    Yaz amk yaz
    ···
  14. 53.
    0
    Rezearvasyon9
    ···
  15. 52.
    0
    Yerimi alayım
    ···
  16. 51.
    0
    iftardan sonra devam etcem panpalar kaybolmayın biryere
    ···
  17. 50.
    0
    Beyler uzun yazıyorum ki sözlüğe girmeyefazla fırsat bulamıyorum iftardan sonra yazıcam birsonraki partı şukunuzu ekgib etmeyiniz teşekkürler
    ···
  18. 49.
    +2
    Gene başladı babam şu uğursuz hikayesini anlatmaya. Odanın içindekiler en az defa dinlemiştir belki. Ama babamın gerçekçi ve tedirgin anlatışı her defasında insanları bir fars efsunu gibi etkiliyor ve kendine çekiyordu.
    Odanın altında bulunan ahırdaki hayvanlar susmuş ısınmak için birbirlerine sinerek yukardan gelen yaşlıca adamın korku dolu sesini dinliyorlardı. Ev çatısındaki demir sacdan gelen gıcırtıya susmasını emretmiş. Koca söğüt delları pür dikkat pencereden bakıyorlardı adeta. Çelik araba jantlarından yapılmış bir kaynak ustasının maharetli ellerinin izini taşıyan sobaya yaklaştım. isli demir çubukla kızmış kapağını kaldırdım ve dişbudak ağacının çatal tarafından kesimiş sert odunu tıkıştıra tıkıştıra sobanın içine soktum. Sobanın diğer tarafında uyumakla oynamak arasında sıkışmış iki küçük çocuğa ilişti gözüm. Oğlum Ali ve arkadaşı Mustafa. Babamın hikayesini dinlemeyen bir onlar bir ben vardım sanki dünyada.
    Koltuklarından tutup kaldırdım oğlumu. Gözleri irkilircesine açılarak derince odayı ve beni süzdü. sonra gülümseyip gözlerini ovuşturdu. Sessizce "Hadi geç oldu evie gidin dedim."
    Parlak tahta saplı küçük çakısını cebine koyarak kapıya yöneldi. O kapıdan çkarken bende dışarda bir sigara içmek için montuma yöneldim. Montumun pelezlenmiş cepleri içinde ellerimi kavuşturarak odanın tahta kapısında giriş merdivenine çıktım. O sırada çocuklar caminin olduğu meydana inmişlerdi nerdeyse. Kibritler sigaramı yakmaya çalışırken iki katlı binanın merdivenle birleşik balkonunda, bir anda bir soğuk sokuldu içime. Hafif hafif yağan kar bir anda durmuş yıldızla kaplı gökyüzü bir anda kararmıştı sanki.
    Caminin önündeki sokakta bir gmlge vardı. Mustafa durmuş öylece dikiliyordu. Neoldu diye bağırmak için ağzımı açtığımda derin ve korkunç bir bağırtı kapladı ortalığı. Sanki ciğerlerin bir anda karla kaplı betona dökülmüş ensemden üçeri gümüş bir tırpan sokmuşlardı. Ardından yaşlı bir kadının acı dolu sızlaması yükseldi. Korku saçan bu bağırtının 3. saniyesinde kendime geldim ve nağırmak iiçin Mustafanın olduğu tarafa baktım.
    Güz aylarında kavakların yaprakları inceden dökülür. Bembeyaz uzun heybetlice bir gövde kalır. Bir keresinde babam kavak budarken düşüp bacak kemiğini kırmıştı. 3 ay bacağı alçıda kalmıştı. Bana avakla ilgili olan bu anımı çağrştıran Mustafanın ününde dikilmiş elinde saçından tuttuğu kolları ve bacakları olmayan yaşlıca çıplak bir kadın olan beyaz tenki hafif kambur kafası ile gövdesi arasında boynu bulunmayan uzun ince bir varlıktı. Mustafanın yanına koşmak ve içeriye girip kalabalığın arasına sığınmak arasında kalmıştım. Zaten kapı açılmıştı. Herhalde birisi korkusunu yenip dışarıya çıkmaya cesar edebildi. Varlık ani bir hareketle bana baktı. Bir hayvanın yüzüne bakarak neler düşündüğünü hissedebilirdiniz fakat laciverde çalan bu beyazız koyu gözlerde ne bir duygu ne de bir fikir görünüyordu. Aşağı doğru kıvlılmış büyük ince ağzı görünce o kalın cehennem boruusuna benzeyen sesi nasıl çıkarabildiğine hayret etmezdiniz.
    Ve ani bir hareketle Mustafaya döndü. Mustafanın üstüne bastığı kar sarıydı. Şaşmamalı 40 metre ilerimde beni bukadar kkorkutan bir şey 8 yaşındaki çocuğu nasıl korkutmasın. istemeden ağzımdan "Hayır" kelimesi döküldü.
    Uzun kollarıla küçük çocuğu tuttu ve havaya kaldırdı. Derince ve sakince baktktan sonra anlamadığımız karanlık bir lisanla birşeyler haykırarak çocuğu boynunu yukarı kaldırıp iki kolunuda ani bir hamleyle kopardı. Çocuğu ve kadını aldı ve dereyi atlayarak dağa doğru yankılanan gülüşüyle hızla gitti.
    Tekrardan "Hayır" dedim. Arkamdan birisi daha hayır dedi. Fal taşı gibi açılmış gözleriyle,
    Mustafanın dedesi Hacı Hüseyin...
    Tümünü Göster
    ···
  19. 48.
    0
    Rez api
    ···
  20. 47.
    0
    panpalar hepinizden çok özür diliyorum bu aralar işlerim biraz sıkı. en Kısa zamanda yazmaya devaam etcem
    ···
    1. 1.
      0
      Sıktır git pic yarım birakacaksin zaten yazma amk huuru
      ···
      1. 1.
        0
        lan dur yazıyom aşimdi
        ···