/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +14 -3
    hem heyecan hem hüzün hem korku hem ümitsizlik hem de aşkın hikayesi
    rezleri çekin.

    Şehit olmuş Köy Korucularına ithafen mekanlarınız cennet olsun.

    NOT1:Daha önce açmıştım fakat tam hazır değildi şimdi hikayenin %95'i tamamlandı daha seri atacağım.
    NOT2:Hikaye kurgu olsa da bir kaç olayda gerçek olaylardan esinlendim.
    NOT3:Hikaye de arada sırada fotoğraf kullanacağım
    NOT4: Asıl amacım hikayenin sonunda vermek istediğim mesaj.

    Bana bakarak;
    "Mina Stêrke Ezmana Jî Ber Çawêmin Wendabû.. " dedi ağlıyordu .
    (Mina Stêrke Ezmana Jî Ber Çawêmin Wendabû=Gökteki Yıldız Gibi Gözlerimin Önünden Kayboldu..)
    Teselli etmek için sadece;
    "Üzülme elbet alınır intikamı dedim"

    Berat henüz 24 yaşındaydı. Çok uzun değil, yaklaşık 2 saat önce
    teröristlerle girdiğimiz çatışmada kardeşi Abdullah'ı kaybetmişti.

    Şırnak'a 81 km uzaklıkta bulunan Damlaca Köyü'nde
    doğmuş bir Kürt kökenli Türk vatandaşıyım
    Babam kendimi bildim bileli, köy koruyucusuydu,
    hatta koruyucu başıydı.

    Ben 17 yaşıdayken Şırnak'ta bulunan Türkçesiyle Küpeli,
    Kürtçesiyle Gabar dağında icra edilen bir operasyonda
    3 arkadaşıyla birlikte şehit oldu.

    Ben ülkemi seven birisiyim hatta ülkem için canımı seve seve
    verebilirim. Terör yüzünden aksıyan eğitimin zarar verdiği
    kişilerdenim.En büyük isteğim Kara Harp Okulu'na girmek
    ve subay olarak mezun olarak dalgalanan şanlı bayrağa
    kan olmak istiyorum fakat babam benden önce davranmıştı.

    Okuyamadım çünkü vatan haini olan ermeni dölleri
    biz Kürt halkının iyiliği istiyoruz diyerek cahil olan
    gençlerimizi kandırıp dağa çıkartılar.

    Evet biz Kürt kökenli Türk vatandaşıyız, dağdakiler ise
    Ermeni dölü olan ırktandı.
    Bizlerden hata yapı dağa gidenler vardı belki ama
    bizlerden bu vatan için canını feda edenlerden de vardı.

    Okuyamayınca, bahçe işlerine baktım ve 17 yaşında
    babamdan aldığım haberle yıkıldım.
    Aslında daha önce şehit olan askerlerin haberi gelince
    hep intikam ateşiyle yanıp tutuşurdum, babam ise bardağı taşıran
    son damlaydı.

    Adım Kemal... Toplam 6 kardeşiz ve en büyükleri benim.
    Annem babamdan sonra yatalak oldu.
    Küçük kardeşlerim okulda okuyor.
    Benden sonra en büyük 15 yaşında olan bir erkek kardeşim var

    ALLAH AŞKINA BAKIN:
    (bkz: zorunlu askerlik kaldırsın)
    ···
  2. 2.
    +3
    Koruyucu olmak için başvurmuş ve yüce rabbimin izniyle
    olmuştum. Yaşım 25 ve babam gibi köy koruyucusuyum.

    Tarih 20.12.2007 saat 04.20 yer Damlarca köyü.

    Nöbet tuttuğumuz mevzi hemen pkknın geçiş güzergahına bakıyordu.
    Hava aşırı derece soğuk olsada, içtiğimiz çay bizi ısıtıyordu.
    Yanımda bulunan Ahmet benden 1 yaş küçüktü.

    Esmer, boyu uzun ve sakalları gürdü.
    Elindeki kalaşnikof'un bel ipini takmamıştı.
    Hepimiz TÜRKÇE konuşuyorduk aslında arada sırada
    kendi aramızda Kürtçe konuşuyorduk.

    Sigaramı yaktım ve içime çekerken heybetli olan dağlara baktım.
    Ahmet sigara kullanmıyordu ama ikram edilince alıyordu.
    Ruh haline bağlı olarak ya kabul ya da hayır diyordu.
    ikram etmiştim ve kabul cevabını vermişti.
    içine düzgün çekemiyordu ve çekince öksürüyordu.
    Ben biraz dalga geçer sesle;
    -Yavşak düzgün iç sigarayı. Sigaralarımı telef et diye vermiyorum
    -Aman be sende sanane milletin içişinden
    -Ne demek banane paket benim sigara benim
    -Kemal abi,ne zaman gideceğiz
    -Bekle olum ne güzel güneş doğuyor, içine çek şu havayı zevkini yaşa
    -Orası öyle de abi uykum geldi
    -Yarım saate gelirler merak etme.

    Olabildiğinden fazla havayı içime çektim.
    Bize verilen teçhizatlar;
    -1 adet kalaşnikof tüfek
    -6 adet şarjör
    -2 adet el bombası
    -2 adet işaret fişeği
    -1 adet şarjör yeleği
    -1 Adet telsiz

    Mevzinin içinde bulunan masada ki şarjörlerimi tekrardan
    yeleğime koyduktan sonra elimdeki dürbün ile karşı tarafa
    yoklama yaptım.

    30 dakika sonra mevzinin arka tarafından gelen,
    koruyucu başı Mehmet abi ve yanında ki Abdul ile Miraz vardı.

    Mehmet abi babamın arkadaşıydı.
    Yaşı 55 idi ve babamdan sonra koruyucu başı olmuştu.
    Abdul benden 3 yaş büyüktü.
    Miraz ise benimle yaşıttı. Abdul'ün hikayesi biraz değişikti.

    Ailesi, Adana'ya göç etmiş ve babası orada çalışıyordu.
    Hayatında bir kere köye gelen Abdul çok beğenmişti burayı.
    Aşırı derece Milliyetçi bir çocuktu.
    Sağ kolunda söylediği kadarıyla Göktürkçe TÜRK yazıyordu.

    Babası Kürt annesi Türk'tü.
    Bir keresinde kendisiyle konuşurken neden buraya gelip koruyucu
    olduğunu sormuştum. Bana gülerek ve biraz da sinirli gibi cevap verdi;
    -Devlet silahlanıp, bölücülere karşı çarpışmamızı engelliyor.
    Sadece asker ya da polisler bu mücadelede yer alıyor.
    Ben askerliğimi istanbul'da yaptım ama gönlüm doğu tarafında yapmaktı
    nasip olmayınca, koruyucu olarak geldim.

    Ben, Abdul gelmeden önce aşırı milliyetçi olanların bizleri
    sevmediğini düşünürdüm ama Abdul geldikten sonra ne kadar büyük
    bir hata içinde olduğumu anlamıştım.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +2
    Akşama devam ederim hadi sağlıcakla
    ···
  4. 4.
    +2
    "izlemekten başka yapacak bir şey yok"
    "Mehmet abi nasıl olmaz Allah aşkına, öyle geçip gidecekler mi?"dedim
    "Elinde keleş var etkili menzil en fazla 300 metre. Karşı taraf şuan 350 metreden
    daha uzakta nasıl vuracaksın hedefi?"

    Susmuştum o da haklıydı ama çok koyuyordu önümüzden ellerini
    kollarını sallaya sallaya gitmeleri.
    "Hemen bir tane Kanas istememiz lazım"
    "bunu komutanımıza bildiririz"dedi Mehmet abi.

    Şerefsizler öyle çekip gitti.
    Biz ise sadece baka kaldık onlara.

    Saat 6 gibi nöbet bitti ve bizde uykumuzu
    almak için hemen eve geçtik.
    Bizimkiler yorgun olduğumu görünce rahatsız etmeden
    odayı boşaltılar bir tek annem kaldı ki garibim canım anam
    zararsız ve sessizdi.

    Moralim çok bozuktu, sinirliydim.
    Önümüzden geçip gitmişler ve biz sadece bakmıştık.
    Belki bize saldıracak olan grup son keşfini yapıyordu.

    iki üç saat yatıp, kalkacaktım.
    Büyük ihtimal öğleden sonrada askerler gelecekti.
    ilk önce anneme ekmek arası bir şeyler hazırladım
    ardından yer yatağına geçip uzandım.

    Ne kadar gözüme uyku girmesede uyumak için can atıyordum.
    ···
  5. 5.
    +2
    Telsizlerimizi masaya koymuş arada sırada
    eşkil ediyoruz Berat'a fakat bunu yaparken, görevimizi de
    yerine getirmeye çalışıyoruz.

    Saat 15 gibi kalktık ve ben Berfinimin yanına gitmeyi
    düşündüm ve bunu gerçekleştirmek için, evlerinin yolunu tuttum.
    Oradaydı, kalbim heyecandan atmaya başladı hemde Küt küt.

    Beni görünce yüzü güldü, hemen ayağa kalktı ve bana o güzel kelimeyi söyledi;
    "Sen çeşmeye git ben geliyorum"

    Çeşme bizden yaklaşık 15 dakika uzaklıkta mesafedeydi.
    Ben vardıktan 6 dakika sonra Berfinim geldi.
    Sarıldım ilk önce, sonra gözlerinin içine bakarak
    "Özlemişim"dedim.
    "Bende"dedi ama varya öyle mutlu oldum ki.

    Sohbet ederken ona;
    "ben senle ciddi düşünüyorum kızım, gelip isteyeceğim"dedim
    "Olmaz, canına mı susadın babamı biliyorsun bu sene zarar yaptı
    biraz daha bekle şimdi sinirleri tepesinde"
    "Hay tüküreyim şansıma"
    "hımmm... "
    "Berfinim sana bir şey soracağım, beni beklermisin?"
    "Anlamadım"
    "Yani benimle evlenene kadar bekler misin?"
    "Beklemem mi?"

    ben çok mutlu olmuştum, sevdiğim bir kadından bunları duymak.
    Allah'ım ne mutlu bir kulum derdim.
    ···
  6. 6.
    +2
    Şırnak Türküsü;
    https://www.youtube.com/watch?v=L7G-BhBJq44

    Benim ve Berat 'ın 2. yılıydı koruyuculukta.
    Bir kaç kez ufak çaplı çatışmalarda bulunduk.
    En fazla 1 saat çatışmışlığım var fakat ağır silahlar ile değil daha çok
    elimizde bulunan keleşlerle saldırdılar.

    Köy koruyucusu değilken,yine elimizde silah ile köyü korurduk
    ama resmi olarak değil yani köy koruyucusu olduğumuzda
    işi resmileştirdik.

    Aslında parasında değildim ama evde ben dahil 8 kişi vardı.
    Hepsine ben bakmak zorundaydım bu sebep ile
    koruyucu olmaya karar vermiştim ki Allah'ta nasip etmişti.

    Dedim ya sigarayı büyüklerin yanında içemezdik
    hoş bir durum değildi,saygısızlık olarak sayılırdı.

    Bahçede,hava soğuk olsada çay ile içimizi ısıtıp,
    bize huzur veriyordu.
    Fakat yarım saat sonra nöbet mevzisine geçelim dedik.

    Kalktık ve nöbet mevzisine doğru ilerledik.
    Nöbet mevzisine vardığımızda,Abdül ve Mirza
    elleri tetikte karşı tarafa bakıyordu.

    "beyler bi çay koyunda muhabbet edek"dedi Berat
    "biz nöbetçiyiz sen koysan daha makbul"diyerek cevap verdi Mirza
    "doğrudur"dedi ve içeri girip,çaydanlıktan çay koydu bana ve kendisine.

    Karşımızda,heybetli bir dağ ve hainlerin geçiş güzergahı vardı.
    Çay ile birlikte muazzam bir zevke dönüşüyordu.
    Berat'ın sesi çok güzeldi bu sebeple türkü söylemesi için
    ikna ettik.Başladı o güzel sesiyle söylemeye;

    "Bu Daglar Meşe Dağlar
    Bu dağlar meşe dağlar aman
    Vermiş baş başa dağlar
    Yârim küsmüş gidiyor amman
    Koymayın aşa dağlar
    Bu dağlar ulu dağlar
    çevresi sulu dağlar
    şurda bir garip ölmüş
    Kimi var kimi ağlar"
    ···
  7. 7.
    +2
    Koruyucu başı Mehmet abi;
    -Hadi bakalım geçmiş olsun dedi
    Biz ise ;
    -Teşekkürler abi diyerek cevap verdik.

    Biz mevzinin dışına çıkıp, klübenin arkasında bekledik.
    Arkasında beklememizin sebebi ise açık hedef olmamaktı.
    Mehemt abi gelince, onun ile birlikte yürümeye başladık.

    Büyüklerimin yanında sigara içmek hoş olmadığından
    içme isteğim olsa da elimi bile sürmedim.
    Mehmet abiye bakarak;
    -Ya abi ne zaman askerler gelecek
    -Bilmiyorum yiğenim 3-4 gün sonra gelirler gibi.

    Bizlere bilgi vermeye ve bilinçlendirmeye gelecek olan askerlere
    burada bilgi verecek ve nasipse misafir edecektik.
    Bizim köyde askerler sevilir sayılırdı.
    Bir kaç kanı bozuk bunu engeleyemeyecekti.

    Bizim evin önüne gelince Ahmet'e görüşürüz dedim
    Mehmet abimin elini öpmeye kalkıştım ama engel oldu ve sarılarak
    "akşam üstü görüşürüz hadi iyi dinlen" dedi.
    "Merak etme abi yalnız şu mızmız Ahmet'e bir şeyler söyle"dedim gülerek

    Ahmet ise "ya bak Mehmet abi benimle uğaşıp duruyor"dedi
    "Hadi hadi"diyerek devam etti Mehmet abi ama gülüyordu.

    Evin bahçe kapısını açtım. Evimiz mutfak, banyıo ve yattığımız oda
    ile birlikte toplam 3 odaydı. Tuvalet dışardaydı.
    Babam hayatta olsaydı,eve yeni bir oda yapacaktık ama nasip olmadı.
    Buna da şükür dedim ve evin kapısını açtım.

    Benden sonra büyük olan kardeşim, sabah namazını kılıyordu.
    Gerçekten dinine ve vatanına bağlı bir kişiydi.
    Öğretmen olmak istiyordu ve çabalıyordu.

    Seldıbını verip namazı bitirince tebessüm eder bir şekilde
    bana baktı.Ben ise hafif bir ses ile "Allah kabul etsin"dedim

    Sonra ise yerde yatan kardeşlerime baktım.
    Aralarında en tatlısı olan Ayşe'nin yanına kıvrıldım.
    Henüz 9 yaşındaydı. Babamı sadece fotoğraflarda görmüştü.
    ···
  8. 8.
    +1
    iki saat sonra Ayşe'nin üstüme zıplamasıyla yerimden fırladım.
    Ayşe ise kahkaya boğulmuşdu ve o tatlı kahkaha sesiyle
    gözlerinden yaş gelinceye kadar gülüyordu.

    Ben ayağa kalkınca, kaçmaya başladı.
    Belli ki oyun oynadığımı sanıyordu.
    Bunu anlayınca peşinden koşarak onu tuttum ve
    öptüm ardından yere bırakarak hadi git dışarıda oyna dedim.

    Annem yatağında tesbih çekiyordu.65 yaşındaydı.
    Gelenek ve göreneklere çok bağlıydı.
    Gidip onun alnından öptüm ve "günaydın anam"dedim.
    Annem hiç Kürtçe bilmezdi.
    Annem aslen Hatay'lıydı. Görücü usülü ile babam ile evlenmişti.

    Sesi çok kısıktı ve "günaydın oğlum"dedi.
    Ben tekrar onu öptüm. Ardından mutafağa giderek
    ineklerden sağdığım sütten yaptığım peynirden
    bir dilim kestim. Domates ve salata dilimledim ve
    ekmek arasına koyup annemin yanına gittim.

    "Buyur anne, oğlunun elinden pe bir şey gelmiyor"dedim.
    "Olur mu oğlum"dedi ve ekmeği eline aldı.

    çayın altını yakmıştım ve anneme çay getirmek için
    mutfağa gittim ve çay doldurup anneme zütürdüm.
    Annem,pek konuşmazdı arada sırada benimle veya
    kardeşlerimle muhabbet ederdi.
    Aslında konuşmazdı demeyeyim çünkü ben genellikle dışarıda olurdum.

    Annem hep dua eder ve kendini ahirete hazırlardı.
    Kaldığımız odanın duvarında babamın ve babamdan 3 yıl önce
    şehit olan amcamın fotoğrafı vardı.

    Diğer tarafında koskoca Türk bayrağı ve Atatürk resmi vardı.
    Hemen altında ise imsakiye vardı.

    Tavada yumurta kırdım ve kardeşlerimi çağırdım.
    Hepsi geldi ve karınlarını doyurmak üzere sofaraya oturdu.
    Benden sonra büyük olan kardeşim okula gitmişti.
    ···
    1. 1.
      +1
      Paylasildi daha once
      Yoksa odami sendin la
      ···
    2. 2.
      0
      hikaye tam değildi panpa
      ···
  9. 9.
    +1
    Hadi kardeş
    ···
    1. 1.
      0
      senin için 3 part daha atıyorum bak
      ···
    2. 2.
      0
      Sağolasın kardeşim
      ···
  10. 10.
    +1
    "Abe,abe kalk hadi"

    Gözümü açtığımda Ayşe'den 3 yaş büyük olan
    Mustafa beni sallıyordu.

    "tamam abim kalktım"diyerek cevap verdim.
    Mustafa'nın ön dişlerinin ikiside çürüktü belki bu yüzden
    bana çok tatlı geliyordu.

    Canım aşırı derece sigara çekmişti, bahçeye çıktım
    ve etrafı süzdüm.
    Ardından paketten bir tane aldım ve kibrit ile tutuşturdum.
    Sigaramı bitirdikten sonra, dolapta ki sütten bir bardak aldım
    ve içtim.

    Ardından köyümüzde karargah olarak kullandığımız
    binaya gittim.
    Aslında normal derme çatma bir evdi.
    Önceden biri vardı, başka bir şehre göç edince
    biz kendisinden istedik adamda sağ olsun verdi.

    Etrafını,kum torba ile doldurmuştuk.
    içinde ki dolapta ise silahlarımız vardı.

    Hemen yan tarafında ki dolapta ise,av tüfekleri gibi
    diğer silahlarımız vardı.
    Dolabın karşısında ki odada dinlenirdik ki
    en güzeli okuma odasıydı.
    içerde 15 tane kitap vardı az olsa da
    öğrenciler buraya gelip okurdu. Güvenilir bir yerdi.

    Mehmet abi içeriye girdi ve;
    "15 dakikaya askerler geliyor"
    ···
  11. 11.
    +1
    Hemen, hazırlık yapmaya başladık.
    Bir tane koyun kesecektik.
    Zaten keçi sütü sağılmış. Bazlamalar yapılmış.
    kadge dıfse tatlısı ya da diğer adıyla pekmez tatlısı yapılmıştı.

    Köyün girişinde,2 adet unimog aracın girişini
    gördük.Biz hemen silahları belimize taktık ve hazır ola da bekledik
    Araçlar tam önümüzde durdu ve askerler yavaştan atladılar.

    En önde tim komutanı Üsteğmen Fethi vardı.
    Çok iyi bir komutanımızdı kendisi, boylu poslu
    yakışılı birisiydi. Yanında ise yardımcısı Üstçavuş Hasan vardı.
    Hasan abi yine çok kaliteli bir insandı.

    Elimizi sıktılar ardından, Mehmet abinin
    evine ilerledik. Bahçede ki masada elma ve portakal vardı.
    Su,ayran ve süt...

    "Hoşgeldiniz komutanım"
    "Hoşbulduk abi"
    "Şöyle geçin gomutanım buyrun buyrun"

    Ardından Fethi komutanımız;
    "Hasan"
    "Emredin komutanım"
    "Askerlere söyle, fazla da yayılmasınlar"
    "Emredersiniz komutanım"

    Ardından masaya oturdu ve devam etti;
    "Vallahi çok zahmet etmişsiniz"
    "Ne demek komutanım"
    ···
  12. 12.
    +1
    "Komutanım size bir şey söyleyeceğim"
    "Buyur Kemal"
    "Bugün saat tam 6 sularında 6 tane pkk lı geçiş güzergahını kullanarak geçti gitti"
    "Neden temas sağlamadınız?"
    "Komutanım afedersiniz fakat elimizde ki silahın menzili
    belli. Adamlar bizden 400 metre öteden geçip gidiyor
    biz sadece bakıyoruz"
    "Haklısın aslında"

    iki dakikalık bir sessizlikten sonra tekrar söz alarak;
    "Komutanım biliyorum imkansız ama, biraz silah takviyesi yapmanız lazım"
    "Dur hele Kemal ben diyorum ki,merkeze yazı yazayım ve
    bizden 1 tim üs bölgesi kursun"
    "O da olur komutanım yeterki şerefsizler güle oynaya geçemsin"
    "Gidince yazarım,bu arada sizin silah geldi"
    "Vallahi sağolasınız komutanım"
    "Ne demek.Ben size güvendiğim için zor da olsa hallettim
    siz utandırmayın"
    "Allah büyük komutanım"

    Ardından, komutan ile birlikte mevziye gidip
    güzergahlarını gösterdik ve nerelere olası saldırı olabilir konuştuk.
    Sonra köy meydanında komutanımız güzel bir konuşma ve teşekkür
    konuşması yaptı.
    Ardından kesilen kurbanın, dersini yüzdük.
    ilk etleri askerlere verdik, diğer kurbanın etlerini de
    biz koruyucular ve köy halkı yedi.

    Hemen sonra, kamyonun arkasında ki bixi silahını ve
    250 mermi kapasiteli 6 adet şarjor verdi.
    Mevziye yerleştirildikten sonra askerleri uğurladık.
    Sonunda bixi gelmiş ve gücümüz artmıştı.
    ···
  13. 13.
    +1
    MEVZiYi BÖYLE HAYAL EDiN



    DÜŞÜNÜN KARŞI TARAFTA TERÖRiSTLER VAR



    keşke bir kere o anı yaşasam}
    ···
  14. 14.
    +1
    Rezervu
    ···
  15. 15.
    +1
    SAAT 01.15,NÖBET MEVZiSiNE GiDEN YOL;

    B:"Ne kadar soğuk hava"
    Be:"Ya ne demessin"
    B:"Ulan gibecem artık gelseler de ısınsak"
    Be:"yannan kafası sanki her attığını vuruyorsun"

    Suskunluktan sonra mevziye varmıştık.
    Abdullah bixi başında, Abdul ise hemen yanında gözlerini kapatmış
    şarkı mırıldanıyordu.

    "Beyler hadi, gidin dinlenin" dedi Berat ardından devam etti;
    "Var mı bir sıkıntı?"
    "gibtiğimin karanlığında ne göreceğiz ki?"diye ekledi Abdul
    "Ne biçim konuşuyorsun lan sen?" dedi Berat

    Anlaşılan tartışma çıkacaktı bu yüzden hemen araya girdim;
    "Abdul kardeşim yorgunsun hadi git dinlen"
    "Tamam da yaptığına baksana?"
    "Ulan ne yapmışım Kiremin?" (Kiremin=yannanım demek:)
    "Ne diyorsun lan sen?"

    Abdullah ve ben araya girdik, Abdul'ü Abdullah uzaklaştırdı.
    Biz mevziye geçtik ve çayın altını yaktık.
    B:Ben Be:Berat

    Be:Kire bergila(At yarağı)
    B:Kuzete Tixere(Amın Kaşınıyor)
    Be:La herneyse sen bixi ye geç
    B:tamamdır

    Berat esnedikten sonra, bana dönerek;
    -Me Çi Guneh Kıribu dedi (biz ne günah işledik)
    "Ne alaka Berat?"
    "Baksana olum şu gibtiğimin terörü yüzünden mutsuzuz"

    Sustum sadece ve şöyle dedim;
    "Sen git uzan çay olunca kaldırırım"
    "Tamam 20 dk sorna uyandır"
    "La tamam"dedim
    ···
  16. 16.
    +1
    SAAT 05.40,YER: NÖBET MEVZiSi;

    "Kemal, görüntü var!"
    "Nerede hani?
    "Bak şu çalılıkların orada, yaklaşık 250 metre ötende"
    "Dur bakayım"

    Elime dürbünü aldım ve bize doğru gelen yaklaşık 30 tane eli silahlı insan.
    "Berat buraya geliyorlar"
    "Ne yapacağız olum çabul söyle?"
    "Telsizle bildir çabuk mevziye gelsinler"

    içeriye koşan Berat, telsiz ile çağrı gönderiyordu.
    Benim elim ayağıma dolaşmıştı, korkmaya başlamıştım.
    Daha önce çatışmalara girsem de hep pusuya düşmüş
    bir birliğe yardım etmeye gidiyordum.
    Şimdi ise bizzat bize geliyorlardı.

    içeriden çıkan Berat;
    "tamam geliyorlar"

    Ben ve Berat mermileri şarjor yeleğimizden çıkarıp
    hemen masaya koyduk ki daha rahat alalım diye.

    Tam 5 dakika sonra Mehmet abi ve 23 tane koruyucu
    ile birlikte 15 tane eli silah tutan genç gelmişti.
    Kimisinde sadece tabanca vardı, kimisidne sadece av tüfeği.
    ···
  17. 17.
    +1
    Mehmet abi;
    "Hani ne taraftalar"diye gürledi
    "Çalıların orada abi yaklaşık 250-300 metre arasındalar"
    "Beyler bekleyin 100 metrede başlayalım yoksa kaçarlar"
    "tamam abi"

    Ardından herkes silahlarını dolduruyordu.
    Ben bixi'nin mermisi yerleştirdikten sonra
    kolunu çektim ve nişan aldım gelen gruba doğru.

    Yaklaşık 5 dakika sonra;

    "ATEŞŞŞŞŞŞ"diye bir ses ile
    sessizlik, bozuldu ve öyle bir ses çıkıyordu ki
    kulaklarımız çınlıyor ama devam ediyorduk.

    "Berat"
    "Berat
    "Berat
    Tam üç kere seslendikten sonra bana bakarak ne var dedi;
    "Sağına bak o tarafa doğru hamle yapıyorlar"
    "Anlaşıldı"

    Üzerimizden mermi yağıyordu ama etkili taraf bizdik.
    Ben bixi yi gelişi güzel ateşlemiyordum biliyordum az mermi olduğunu.
    Derken hiç beklemedimiz bir anda, mevzinin devamı olan
    kum torbasına rpg isabet etti.

    Yaklaşık 15-20 metre vardı, patlayan yer ile aramızda.
    Fakat acı bir inleme duyuldu.
    Ben o tarafa baktığım da,Abdullah'ın yerde kanlar içinde
    yattığını ve feryatlarını duydum.
    "Yadê"
    "Yadê"
    "Yadê"
    bunları söylerken ağlıyordu. (Yadê=anne)
    Bixi'yi bırakıp yanına gitmeyi düşündüm ama bu sefer
    büyük bir boşluk oluşacaktı.

    Berat'ın ise görmemesi lazım dı yoksa ulu ortaya atlar ve
    söverek mermi yağdırırdı.
    Yanımda bulan Übeyit'e;
    -Übeyit,Übeyit
    -Ne var
    -Abdullah'a yardım et

    Abdullaha bakınca hemen elinde ki silahı bıraktı ve
    oraya doğru koştu.
    ···
  18. 18.
    +1
    Abdullah'ın feryatları susmuştu.
    Çatışma devam ediyordu belki o sebeple
    duyamıyordum belki de.

    Benim için cız etmiş, büyük bir sıkıntı düşmüştü.
    Köyde sönen ışıklar yanmıştı.
    Mevzi yolunda 6 tane kişi belirdi. Bunlar köylümüzdü ve
    ellerinde silah ile yardıma geliyorlardı.

    Derken o tarafa büyük bir mermi yağmuru oldu.
    Gördüğüm kadarıyla dördü yere serildi.
    Diğer ikisi ise kendini yere attı.

    Mevziye isabet eden keleş mermileri
    bizlerin pgibolojisini daha çok bozuyordu fakat çatışma devam ediyordu.
    Derken kolumda bir acı hissettim.
    Ateş etmemi engellemiyordu ama aşırı derece sıslıyordu.
    Sıcaklık hissettim ve meraktan baktım;
    kolumdan kanlar akıyordu. Mermi sıyırmıştı büyük ihtimal.

    tam karşı taraftan bir aydınlık ardından izli bir şey geldi.
    Tam mevinin içini büyük gürültü ile yerle bir etti.
    Toz toprak oldu her taraf fakat savunma ateşimiz
    devam ediyordu.

    En son baktığımda, Baran'ın yerde olduğunu gördüm.
    Kendimi çok garip hissettim.
    Mehmet abi, belini mevziye dayamış
    elinde ki telsiz ile yardım istiyordu.
    Berat'a baktığımda habersizce devam ediyordu.
    ···
  19. 19.
    +1
    beyler işlerden dolayı bu kadar attım haberiniz ola devam edecem up up up
    ···
  20. 20.
    +1
    Şöyle protokolden bir REZ alalım da
    ···
    1. 1.
      0
      hoş geldin panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Hosbulduk panpa
      ···