-
1.
+14 -3hem heyecan hem hüzün hem korku hem ümitsizlik hem de aşkın hikayesi
rezleri çekin.
Şehit olmuş Köy Korucularına ithafen mekanlarınız cennet olsun.
NOT1:Daha önce açmıştım fakat tam hazır değildi şimdi hikayenin %95'i tamamlandı daha seri atacağım.
NOT2:Hikaye kurgu olsa da bir kaç olayda gerçek olaylardan esinlendim.
NOT3:Hikaye de arada sırada fotoğraf kullanacağım
NOT4: Asıl amacım hikayenin sonunda vermek istediğim mesaj.
Bana bakarak;
"Mina Stêrke Ezmana Jî Ber Çawêmin Wendabû.. " dedi ağlıyordu .
(Mina Stêrke Ezmana Jî Ber Çawêmin Wendabû=Gökteki Yıldız Gibi Gözlerimin Önünden Kayboldu..)
Teselli etmek için sadece;
"Üzülme elbet alınır intikamı dedim"
Berat henüz 24 yaşındaydı. Çok uzun değil, yaklaşık 2 saat önce
teröristlerle girdiğimiz çatışmada kardeşi Abdullah'ı kaybetmişti.
Şırnak'a 81 km uzaklıkta bulunan Damlaca Köyü'nde
doğmuş bir Kürt kökenli Türk vatandaşıyım
Babam kendimi bildim bileli, köy koruyucusuydu,
hatta koruyucu başıydı.
Ben 17 yaşıdayken Şırnak'ta bulunan Türkçesiyle Küpeli,
Kürtçesiyle Gabar dağında icra edilen bir operasyonda
3 arkadaşıyla birlikte şehit oldu.
Ben ülkemi seven birisiyim hatta ülkem için canımı seve seve
verebilirim. Terör yüzünden aksıyan eğitimin zarar verdiği
kişilerdenim.En büyük isteğim Kara Harp Okulu'na girmek
ve subay olarak mezun olarak dalgalanan şanlı bayrağa
kan olmak istiyorum fakat babam benden önce davranmıştı.
Okuyamadım çünkü vatan haini olan ermeni dölleri
biz Kürt halkının iyiliği istiyoruz diyerek cahil olan
gençlerimizi kandırıp dağa çıkartılar.
Evet biz Kürt kökenli Türk vatandaşıyız, dağdakiler ise
Ermeni dölü olan ırktandı.
Bizlerden hata yapı dağa gidenler vardı belki ama
bizlerden bu vatan için canını feda edenlerden de vardı.
Okuyamayınca, bahçe işlerine baktım ve 17 yaşında
babamdan aldığım haberle yıkıldım.
Aslında daha önce şehit olan askerlerin haberi gelince
hep intikam ateşiyle yanıp tutuşurdum, babam ise bardağı taşıran
son damlaydı.
Adım Kemal... Toplam 6 kardeşiz ve en büyükleri benim.
Annem babamdan sonra yatalak oldu.
Küçük kardeşlerim okulda okuyor.
Benden sonra en büyük 15 yaşında olan bir erkek kardeşim var
ALLAH AŞKINA BAKIN:
(bkz: zorunlu askerlik kaldırsın)
-
2.
+3Koruyucu olmak için başvurmuş ve yüce rabbimin izniyleTümünü Göster
olmuştum. Yaşım 25 ve babam gibi köy koruyucusuyum.
Tarih 20.12.2007 saat 04.20 yer Damlarca köyü.
Nöbet tuttuğumuz mevzi hemen pkknın geçiş güzergahına bakıyordu.
Hava aşırı derece soğuk olsada, içtiğimiz çay bizi ısıtıyordu.
Yanımda bulunan Ahmet benden 1 yaş küçüktü.
Esmer, boyu uzun ve sakalları gürdü.
Elindeki kalaşnikof'un bel ipini takmamıştı.
Hepimiz TÜRKÇE konuşuyorduk aslında arada sırada
kendi aramızda Kürtçe konuşuyorduk.
Sigaramı yaktım ve içime çekerken heybetli olan dağlara baktım.
Ahmet sigara kullanmıyordu ama ikram edilince alıyordu.
Ruh haline bağlı olarak ya kabul ya da hayır diyordu.
ikram etmiştim ve kabul cevabını vermişti.
içine düzgün çekemiyordu ve çekince öksürüyordu.
Ben biraz dalga geçer sesle;
-Yavşak düzgün iç sigarayı. Sigaralarımı telef et diye vermiyorum
-Aman be sende sanane milletin içişinden
-Ne demek banane paket benim sigara benim
-Kemal abi,ne zaman gideceğiz
-Bekle olum ne güzel güneş doğuyor, içine çek şu havayı zevkini yaşa
-Orası öyle de abi uykum geldi
-Yarım saate gelirler merak etme.
Olabildiğinden fazla havayı içime çektim.
Bize verilen teçhizatlar;
-1 adet kalaşnikof tüfek
-6 adet şarjör
-2 adet el bombası
-2 adet işaret fişeği
-1 adet şarjör yeleği
-1 Adet telsiz
Mevzinin içinde bulunan masada ki şarjörlerimi tekrardan
yeleğime koyduktan sonra elimdeki dürbün ile karşı tarafa
yoklama yaptım.
30 dakika sonra mevzinin arka tarafından gelen,
koruyucu başı Mehmet abi ve yanında ki Abdul ile Miraz vardı.
Mehmet abi babamın arkadaşıydı.
Yaşı 55 idi ve babamdan sonra koruyucu başı olmuştu.
Abdul benden 3 yaş büyüktü.
Miraz ise benimle yaşıttı. Abdul'ün hikayesi biraz değişikti.
Ailesi, Adana'ya göç etmiş ve babası orada çalışıyordu.
Hayatında bir kere köye gelen Abdul çok beğenmişti burayı.
Aşırı derece Milliyetçi bir çocuktu.
Sağ kolunda söylediği kadarıyla Göktürkçe TÜRK yazıyordu.
Babası Kürt annesi Türk'tü.
Bir keresinde kendisiyle konuşurken neden buraya gelip koruyucu
olduğunu sormuştum. Bana gülerek ve biraz da sinirli gibi cevap verdi;
-Devlet silahlanıp, bölücülere karşı çarpışmamızı engelliyor.
Sadece asker ya da polisler bu mücadelede yer alıyor.
Ben askerliğimi istanbul'da yaptım ama gönlüm doğu tarafında yapmaktı
nasip olmayınca, koruyucu olarak geldim.
Ben, Abdul gelmeden önce aşırı milliyetçi olanların bizleri
sevmediğini düşünürdüm ama Abdul geldikten sonra ne kadar büyük
bir hata içinde olduğumu anlamıştım. -
3.
+1Şöyle protokolden bir REZ alalım da
-
-
1.
0hoş geldin panpa
-
2.
0Hosbulduk panpa
-
1.
-
4.
+1Reyiz öncekinde sarmıştı tekrar okurum sen yazıyorsan!
-
-
1.
0eyvallah
-
1.
-
5.
+2Koruyucu başı Mehmet abi;
-Hadi bakalım geçmiş olsun dedi
Biz ise ;
-Teşekkürler abi diyerek cevap verdik.
Biz mevzinin dışına çıkıp, klübenin arkasında bekledik.
Arkasında beklememizin sebebi ise açık hedef olmamaktı.
Mehemt abi gelince, onun ile birlikte yürümeye başladık.
Büyüklerimin yanında sigara içmek hoş olmadığından
içme isteğim olsa da elimi bile sürmedim.
Mehmet abiye bakarak;
-Ya abi ne zaman askerler gelecek
-Bilmiyorum yiğenim 3-4 gün sonra gelirler gibi.
Bizlere bilgi vermeye ve bilinçlendirmeye gelecek olan askerlere
burada bilgi verecek ve nasipse misafir edecektik.
Bizim köyde askerler sevilir sayılırdı.
Bir kaç kanı bozuk bunu engeleyemeyecekti.
Bizim evin önüne gelince Ahmet'e görüşürüz dedim
Mehmet abimin elini öpmeye kalkıştım ama engel oldu ve sarılarak
"akşam üstü görüşürüz hadi iyi dinlen" dedi.
"Merak etme abi yalnız şu mızmız Ahmet'e bir şeyler söyle"dedim gülerek
Ahmet ise "ya bak Mehmet abi benimle uğaşıp duruyor"dedi
"Hadi hadi"diyerek devam etti Mehmet abi ama gülüyordu.
Evin bahçe kapısını açtım. Evimiz mutfak, banyıo ve yattığımız oda
ile birlikte toplam 3 odaydı. Tuvalet dışardaydı.
Babam hayatta olsaydı,eve yeni bir oda yapacaktık ama nasip olmadı.
Buna da şükür dedim ve evin kapısını açtım.
Benden sonra büyük olan kardeşim, sabah namazını kılıyordu.
Gerçekten dinine ve vatanına bağlı bir kişiydi.
Öğretmen olmak istiyordu ve çabalıyordu.
Seldıbını verip namazı bitirince tebessüm eder bir şekilde
bana baktı.Ben ise hafif bir ses ile "Allah kabul etsin"dedim
Sonra ise yerde yatan kardeşlerime baktım.
Aralarında en tatlısı olan Ayşe'nin yanına kıvrıldım.
Henüz 9 yaşındaydı. Babamı sadece fotoğraflarda görmüştü. -
6.
+1reyis daha seri atacam diyorsunda bekliyoruz hala
-
-
1.
0bir kaç kişi daha gelsin panpa
-
2.
0bekliyoruz o zaman
-
3.
0eyvallah panpa
diğerleri 1 -
1.
-
7.
+1iki saat sonra Ayşe'nin üstüme zıplamasıyla yerimden fırladım.
Ayşe ise kahkaya boğulmuşdu ve o tatlı kahkaha sesiyle
gözlerinden yaş gelinceye kadar gülüyordu.
Ben ayağa kalkınca, kaçmaya başladı.
Belli ki oyun oynadığımı sanıyordu.
Bunu anlayınca peşinden koşarak onu tuttum ve
öptüm ardından yere bırakarak hadi git dışarıda oyna dedim.
Annem yatağında tesbih çekiyordu.65 yaşındaydı.
Gelenek ve göreneklere çok bağlıydı.
Gidip onun alnından öptüm ve "günaydın anam"dedim.
Annem hiç Kürtçe bilmezdi.
Annem aslen Hatay'lıydı. Görücü usülü ile babam ile evlenmişti.
Sesi çok kısıktı ve "günaydın oğlum"dedi.
Ben tekrar onu öptüm. Ardından mutafağa giderek
ineklerden sağdığım sütten yaptığım peynirden
bir dilim kestim. Domates ve salata dilimledim ve
ekmek arasına koyup annemin yanına gittim.
"Buyur anne, oğlunun elinden pe bir şey gelmiyor"dedim.
"Olur mu oğlum"dedi ve ekmeği eline aldı.
çayın altını yakmıştım ve anneme çay getirmek için
mutfağa gittim ve çay doldurup anneme zütürdüm.
Annem,pek konuşmazdı arada sırada benimle veya
kardeşlerimle muhabbet ederdi.
Aslında konuşmazdı demeyeyim çünkü ben genellikle dışarıda olurdum.
Annem hep dua eder ve kendini ahirete hazırlardı.
Kaldığımız odanın duvarında babamın ve babamdan 3 yıl önce
şehit olan amcamın fotoğrafı vardı.
Diğer tarafında koskoca Türk bayrağı ve Atatürk resmi vardı.
Hemen altında ise imsakiye vardı.
Tavada yumurta kırdım ve kardeşlerimi çağırdım.
Hepsi geldi ve karınlarını doyurmak üzere sofaraya oturdu.
Benden sonra büyük olan kardeşim okula gitmişti. -
-
1.
+1Paylasildi daha once
Yoksa odami sendin la -
2.
0hikaye tam değildi panpa
-
1.
-
8.
0Kürt kökenli Türk vatandaşı diyeceksin. Dalyarak.
-
-
1.
0nerede yazmışım yanlış ? söyle hemen düzelteyim
-
2.
0ilk entryde kürt vatandaşı demişsin. Öyle bir tanım yok kardeşim. Yukarıda yazdığım şekilde düzeltmeni öneririm.
-
3.
0hallettim panpa
-
4.
0Eyvallah dostum okumak istiyorum hikayeni takibe aldım iyi akşamlar
-
5.
0eyvallah panpa insanlık hali hata yaparsam bilinçlendir
diğerleri 3 -
1.
-
9.
+1Dışarıya çıkmış ve Berfin'in evden çıkmasını bekliyorum.
Çocukluk aşkımdı. Gözleri yeşildi.
Deli gibi seviyordum. Hayatımda ki en önemli 5. şeydi.
Allah, Vatan,Annem, Kardeşlerim ve Berfin
Bu arada ben askerliğimi Ankara'da yapmıştım.
Çok beğenmiştim Ankara'yı.
ilk defa köyden dışarıya çıkmış ve vatanımızın başkentine gitmiştim.
Çok sıkıntı çeksemde Türkiye'de köyümden sonra en sevdiğim yerdi.
Berfin'in çıktığını görünce hemen ayağa kalkıp tebessüm ettim.
O da bana tebessüm etti ama babası olan Reşat amca çok sinirli birisiydi.
Bana "git,git"sonra gelirsin der gibi elllerini hareket ettirdi.
Ben ise tamam der gibi kafamı salladım ve Berat'ın evine gittim.
Berat benim can dostumdu. Hayatta bana en çok destek olan kişiydi.
Benimle yaşıttı. ikiz gibiydik. Kendisi gibi koruyucu olan ve bizden 4 yaş küçük
olan Abdullah'ı gördüm.
"Abdullah, abin nerede?"
"içeride çağarayım mı?"
"Yok ben bi baban gile selam vereyim"
"Tamam abi ben nöbete geçiyorum"
"Mehmet abiyle git, yoksa kızıyor"
"Tamam"
içeriye girmem ile;
"Oooo Kemal bu aralar hiç gelmedin ne iş?"
"Yok Celil abi bu aralar yorgunum yoksa bilirsin"
"Bilmem mi seni"tebessüm ediyordu.
"Şey Celil abi, Berat nerede?"
"Bahçede"
"Tamam abi görüşürüz"
"Görüşürüz aslanım"
Ardından hemen bahçeye geçtim. -
10.
0Berat beni görünce;
"Saet çend e ?" diye sordu (saat kaç demek)
"Saat 12 ye geliyor"
"Bizim nöbet kaçta başlıyor?"
"Galiba akşam 6 gibi"
"Ohoh daha çok varmış "
Hava soğuktu ama biz alışmıştık.
"Bir kaç haftaya kar yağar"dedi Baran
"Aynen şimdiden hazırlıklı olalım"dedim.
Neye mi hazırlıklı olalım;
Şerefsizler, kışın ya Türkiye'ye sınırlardan girer ya da
Türkiye'de bulunan gruplara ikmal ya da takviye yapar.
Bazen de ulaşımı zor olan askeri birliklere saldırırlardı.
B:Ben Be.Berat
Be:"Mehmet abiyle konuştun mu?"
B:"Neyi"
Be:"Askerler ne zaman gelecek?"
B:"Bir kaç güne gelirlermiş"
Be:"Arama-tarama faaliyetine demi?"
B:"iyi misin olum kışın ne arama tarama faaliyeti?"
Be:"Kafa gitti oğlum şey içindi... Hı bilgi vermeye demi?"
B:"Evet"
Be:"inşallah sağ salim gelir sağ salim giderler"
B:"Amin"
Sohbet ederken Berat'ın annesi bize çay yapmıştı.
"Zahmet oldu abla"dedim ve gülerek "olur mu hiç,bir daha duymayayım"dedi.
Çayları içerken muhabbet ediyorduk. -
11.
0bugünlük bu kadar yeter beyler gelen olursa devam
-
12.
+1sardı rezz
-
-
1.
0Eyvallah hoş geldin panpa
-
1.
-
13.
+1Okuyacağım
-
-
1.
0Eyvallah panpa
-
1.
-
14.
+1Rez sardı
-
-
1.
0Hoş geldin panpa
-
1.
-
15.
+2Şırnak Türküsü;
https://www.youtube.com/watch?v=L7G-BhBJq44
Benim ve Berat 'ın 2. yılıydı koruyuculukta.
Bir kaç kez ufak çaplı çatışmalarda bulunduk.
En fazla 1 saat çatışmışlığım var fakat ağır silahlar ile değil daha çok
elimizde bulunan keleşlerle saldırdılar.
Köy koruyucusu değilken,yine elimizde silah ile köyü korurduk
ama resmi olarak değil yani köy koruyucusu olduğumuzda
işi resmileştirdik.
Aslında parasında değildim ama evde ben dahil 8 kişi vardı.
Hepsine ben bakmak zorundaydım bu sebep ile
koruyucu olmaya karar vermiştim ki Allah'ta nasip etmişti.
Dedim ya sigarayı büyüklerin yanında içemezdik
hoş bir durum değildi,saygısızlık olarak sayılırdı.
Bahçede,hava soğuk olsada çay ile içimizi ısıtıp,
bize huzur veriyordu.
Fakat yarım saat sonra nöbet mevzisine geçelim dedik.
Kalktık ve nöbet mevzisine doğru ilerledik.
Nöbet mevzisine vardığımızda,Abdül ve Mirza
elleri tetikte karşı tarafa bakıyordu.
"beyler bi çay koyunda muhabbet edek"dedi Berat
"biz nöbetçiyiz sen koysan daha makbul"diyerek cevap verdi Mirza
"doğrudur"dedi ve içeri girip,çaydanlıktan çay koydu bana ve kendisine.
Karşımızda,heybetli bir dağ ve hainlerin geçiş güzergahı vardı.
Çay ile birlikte muazzam bir zevke dönüşüyordu.
Berat'ın sesi çok güzeldi bu sebeple türkü söylemesi için
ikna ettik.Başladı o güzel sesiyle söylemeye;
"Bu Daglar Meşe Dağlar
Bu dağlar meşe dağlar aman
Vermiş baş başa dağlar
Yârim küsmüş gidiyor amman
Koymayın aşa dağlar
Bu dağlar ulu dağlar
çevresi sulu dağlar
şurda bir garip ölmüş
Kimi var kimi ağlar" -
16.
+2Telsizlerimizi masaya koymuş arada sırada
eşkil ediyoruz Berat'a fakat bunu yaparken, görevimizi de
yerine getirmeye çalışıyoruz.
Saat 15 gibi kalktık ve ben Berfinimin yanına gitmeyi
düşündüm ve bunu gerçekleştirmek için, evlerinin yolunu tuttum.
Oradaydı, kalbim heyecandan atmaya başladı hemde Küt küt.
Beni görünce yüzü güldü, hemen ayağa kalktı ve bana o güzel kelimeyi söyledi;
"Sen çeşmeye git ben geliyorum"
Çeşme bizden yaklaşık 15 dakika uzaklıkta mesafedeydi.
Ben vardıktan 6 dakika sonra Berfinim geldi.
Sarıldım ilk önce, sonra gözlerinin içine bakarak
"Özlemişim"dedim.
"Bende"dedi ama varya öyle mutlu oldum ki.
Sohbet ederken ona;
"ben senle ciddi düşünüyorum kızım, gelip isteyeceğim"dedim
"Olmaz, canına mı susadın babamı biliyorsun bu sene zarar yaptı
biraz daha bekle şimdi sinirleri tepesinde"
"Hay tüküreyim şansıma"
"hımmm... "
"Berfinim sana bir şey soracağım, beni beklermisin?"
"Anlamadım"
"Yani benimle evlenene kadar bekler misin?"
"Beklemem mi?"
ben çok mutlu olmuştum, sevdiğim bir kadından bunları duymak.
Allah'ım ne mutlu bir kulum derdim. -
17.
+1"Berfinim hadi önden sen git,ben arkandan gelecem"
"Tamam görüşürüz"
"Görüşürüz"
Ardından ben çeşmeden su doldurdum.
Berfinim gözden kaybolana kadar.
Ardından ben gittim, mevziye doldurmuştum suyu.
Son zamanlarda köy haklında bir söylenti vardı.
Köyü basacaklarmış! ben kendimce gelin ulan gelin diyordum.
Çok heyecanlanmıştım ilk duyduğumda çünkü daha önce
burayı bastıklarında ben evde silah seslerini dinliyor ve korkuyordum.
Şimdi ise büyümüş, babamı şehit vermiş ve vatan aşkıyla bekliyordum.
Dedim ya hiç büyük bir çatışmaya girmedim.
girdiğim çatışma en fazla 1 saat sürdü o da tartışılır derece.
Gittiğimde saat 16.00 gibiydi.
Nöbet değişimi gerçekleşmiş ve Ahmet ile Abdullah geçmişti.
Ben yakında şehire inecektim. Belki o ara radyo alırım da
kuru kuru çay ile geçemez diye düşündüm.
Nöbetteyken ya çatışma çıksın ya da türkü gibi bir şeyler olsun
istiyorduk ki yoksa zaman bizi sıkıyordu.
Şehre inince param az da olsa, Berfinime güzel bir kolye
kardeşlerime güzel bir oyuncak ve benden sorna en büyük olan
15 yaşında ki kardeşim Murat'a ders kitabı alacaktım.
Köyde arabası olan 3 kişi vardı ki
sağolsunlar onlar bana güvenir verirlerdi.
Allah'a çok şükür emanete zarar da vermemiştim ki
inşallah devam ederdi kazasız belasız. -
18.
+1Akşam vakti nöbete biz geçmiştik. Hava iyice soğumuştu.
Aldığımız habare göre askerler yarın öğleden sonra gelecekti.
Askerlerin bize bixi getirmesine çok sevinmiştik.
Çünkü olası bir çatışmada karşı taraf, ağır silahlarla
gelecekti ki buda bizlerin savunmasını en fazla 1 saat yapabilirdi.
Hele ki karşı taraf RPG-7 kullanırsa zaten mevzi düşer ve otomatik olarak
hedefi en iyi aldığımız yerden mahrum kalacaktık.
Berat ile mevziye geçmiş ve arada sırada muhabbet ediyor
arada sırada ben içeriye geçip hem ısınıyorum hem de uyuyordum ki
aynı şekilde Berat'ta yapıyordu.
Saat 05.00 yer Nöbet Mevzisi;
Güneş doğmuştu, nöbetin bitmesine 1 saat vardı.
En uzun nöbet tutan bizdik ki bu durum
haftada bir başka bir ekibe geçiyordu.
Köyde toplam 25 koruyucu vardı.
Herkes aynı yerde nöbet tutuyordu çünkü pkk gelirse
muhakkak geçiş güzergahını kullanmak zorundaydı.
Son 1 saati dürbün ile geçiş güzergahını
gözetlereyek geçiriyorduk.
Berat eline dürbünü aldı ve karşı tarafa bakarak;
"Kardeşim görüntü var!"
"Nerede ver bakayım?"
"Bak şu iki kaya var, yaklaşık 10 metre aşağısında 6 kişi var!"
Baktığımda gördüklerim karşısında heyecanlandım çünkü
eli silahlı 6 tane bin kurusu geçiş yapıyordu.
Büyük ihtimal kelif grubuydu ve köyü uzaktan takibe almışlardı.
Hemen elime telsize aldım ve koruyucular için yapılan
ve muhakkak bir kişinin de orada nöbet tuttuğu yere mesaj gönderdim.
"Hemen Mehmet abi ve ekibi topla gelin görüntü var"
"Anlaşıldı"diyerek cevap geldi.
Biz ekibin gelmesini bekliyoruz.
Aramızda yaklaşık 300 metreyi aşan bir mesafe vardı.
Silahlarımızın etili olduğu menzil ise 300 METREYDi -
19.
+1Rezervasyon
-
-
1.
0Hoş geldin panpa
-
2.
0Hoşbuldum panpa
-
1.
-
20.
+2"izlemekten başka yapacak bir şey yok"
"Mehmet abi nasıl olmaz Allah aşkına, öyle geçip gidecekler mi?"dedim
"Elinde keleş var etkili menzil en fazla 300 metre. Karşı taraf şuan 350 metreden
daha uzakta nasıl vuracaksın hedefi?"
Susmuştum o da haklıydı ama çok koyuyordu önümüzden ellerini
kollarını sallaya sallaya gitmeleri.
"Hemen bir tane Kanas istememiz lazım"
"bunu komutanımıza bildiririz"dedi Mehmet abi.
Şerefsizler öyle çekip gitti.
Biz ise sadece baka kaldık onlara.
Saat 6 gibi nöbet bitti ve bizde uykumuzu
almak için hemen eve geçtik.
Bizimkiler yorgun olduğumu görünce rahatsız etmeden
odayı boşaltılar bir tek annem kaldı ki garibim canım anam
zararsız ve sessizdi.
Moralim çok bozuktu, sinirliydim.
Önümüzden geçip gitmişler ve biz sadece bakmıştık.
Belki bize saldıracak olan grup son keşfini yapıyordu.
iki üç saat yatıp, kalkacaktım.
Büyük ihtimal öğleden sonrada askerler gelecekti.
ilk önce anneme ekmek arası bir şeyler hazırladım
ardından yer yatağına geçip uzandım.
Ne kadar gözüme uyku girmesede uyumak için can atıyordum.