Ceketçiye tekrar gittim, orda çalışan kasiyer yine beni görür görmez hemen bi somun ekmek uzattı burnunu tutarak. bu sefer ağzım tak çukuru gibi kokmamalıydı beyler 'Eyvallah bayan yedimde geldim'' dememe rağmen kız burnunu tutuyordu. demekki kuzey olmak içinde birazcık temiz olmam gerekiyordu. Dükkandan çıkarken midemi tutup saçlarımı düzelttim. midemde hiç bi sorun yoktu ama kuzeyde öyle yapıyordu

Muhafazakar bir ailenin kızı olan cemreyle aram yavaş yavaş düzelmeye başlamıştı. Cemreyle atatürk sanayinin önünde yürüyorduk, başka mekan bulamadım napayım amk. neyse kilomu 75sanıp etrafta o mutluluk senin bu mutluluk benim yürürken sürekli eyvallah çekip kıza tabe lan falan diyordum. çünkü kuzey çok tripliydi ve bende öyle olmak zorundaydım. Bi anda kız çok cılız olduğumu spora veya dövüşe başlamamı istedi. Bende henüz sabah büyük abdestimi yaptığımı yoksa 75kilo olduğumu söyledim. eve gelip tartıldığımda kilom 35.5 lara kadar düşmüş olduğunu gördüm.

Bu kadar kilo vermemi büyük abdeste bağlayamazdım. Hemen kardinyom aliçoyu aradım ve hemen midemi tutarak hastaneye gittik. Giderken sussan olmuyor susmasan olmaz diye kardinyom aliçodan mırıldanmasını istedim, sağolsun kırmadı. çünkü doldurduğu müzik kasedin de muazzez ersoydan başka bişey yoktu ızdırabını gibiyim. iyice havaya girdik ve ben Canına yanayım be, ulan hiç mi bi işimiz rast gitmez allahsız demeye başladım. Durduk yere tekrar triplere girdim

Hastaneye girdiğimizde elimi sürekli kuzey gibi burnuma zütürmeye başladım. O böyle yapardı çünkü. gerine gerine içeri girdim. makara standımızın olmamasına rağmen aliçoya standlarla ilgilenmsini istedim. garibim o bile alışmıştı artık bana. tamam kanküçülo dedi. hay amk dedim kardo hariç herşeyi söylüyodu bu çocuk. Babamı arayıp hastanede olduğumu çabuk gelmesini söyledim, zırt diye telefonu bi anda kapattım. Babam geldiğide ise Ooo sami tekinoğlu teşvik etmişler, hayırdır baba? dedim. Gel kuzey sevecem seni oğlum dedi. hollllley gibi bir sevinç çığlığı attım.

Bana artık sami deme oğlum, hadi güzel oğlum gibi mutluluk verici sözler söylemeye başladı. Ama ben davamdan vazgeçemezdim. Asla yumuşamamalıydım ve babama olmaz kardeş olmaz dedim. tam sinirlenicekken ondan fırın açmasını berber dükkanını kapatmasını istedim. ismi bile hazırdı.;
Tekinoğlu Kurabiyecilik

beyler entryleri şukulayın az, devam edicem

Babam böyle bişeyin mümkün olmadığını, berberliğin çok eskiye dayandığını söyledi. benimde berber olmamı istiyordu. Ama ben kuzey tekinoğlu gibi bir yaşamı zaten çoktan seçmiştim. Geriye tek bişey kalıyordu,
'Kendi makaramı kurmak'
Sonraki gün kardom aliçoyla güzel makaralar yaptık güldük eğlendik.

Sabah kalktığım gibi aç karnımla kardom aliço nun evine gittim. ve sevgilisi nigar da evdeydi. Ama onun adı bana göre demetti. Aliço sevgilisini uyarmış olmalıki eve girdiğim gibi demetten; hoş geldin kuzey kıhkıh gibi bişey duydum o sonundaki kıhkıh benim sinirlerimi zıplatmaya yetmişti. Dalga geçmelerie tahammül edemiyordum. o kıhkıh olmamalıydı...

şukular düştü beyler şuan okuyan pek yok sanırım, mutlaka devam edicem

Demete iki üç eyvallah dedikten sonra evden tek başıma çıktım. yaz sıcağında gerizekalı kardinyom aliçonun aldığı dede yağmurluğuyla dükkan dükkan gezmeye başladım. Kuzeyin sazı vardı ve benim de olmalıydı. hemen girdim bi dükkana kendime saz beğendim. ancak sazın ağırlığı benim kilomdan fazla olduğu için dükkan sahibi tavsiye etmedi, hemen köşedeki oyuncakcıya git orda bulursun demesi yine de pek moralimi bozmadı. burnumu düzeltip dudaklarıma aynı kuzey gibi dil attıktan sonra saz almak için oyuncakçının yolunu tuttum...

oyuncakçıda beğendiğim sazı hemen almak istedim. akordunu falan ayarlatmak için oyuncak satan abiye başvurdum. deli misin kardeşim bu çocuk sazı dedi ve hafiften sinirlenmeye başlıyordum. o an kuzey ne der diye düşüdüm ve aynen şöyle dedim; Yahu güzel abicim ne çocuğu saz işte dedikten sonra adama yapma etme derken elimden aldı sazı. O an dizide kuzeyin cemreye evlenme teklifi aklıma geldi, ama konuyla pek alakası olmadığı için unutmaya çalıştım. zihnim benimle oyun oynuyordu çünkü. Hemen gülten hanım olayındaki gibi allahu ekber ya allah bismillah nidalarıyla oyuncakçıyı haşat ettim

Sazı aldığım gibi gülten teyzelere gittim beyler. hala bana olan siniri geçmemiş suratını ekşitip çıktı gitti. geçtim cemrenin karşısına başladım türküyü söylemeye. detone olan ve sürekli çatallaşan sesime rağmen yalnızım dostlarım şarkısını zar zor okudum. saz çalmayı bilmediğimden sürekli bring bring gibi değişik sesler çıkardım.

O an çok mutluydum beyler, artık resmen ben kuzey tekinoğluydum. sazım, cemrem, gülten teyzelerin evi ve benim asi kişiliğim... başka ne olabilirdi ki daha? ancak tek anlamadığım nokta ben her konuştuğumda cemrenin burnunu tutması ve sürekli üfff püfff demesiydi. Neyin koktuğunu anlamadım. özellikle her cümlemin sonunda bunları yapıyordu.

Burnuna mandal takmış bi şekilde beni dinliyordu cemre. Sanırım dışardan pis bi koku geliyodu ancak ben almamıştım o kokuyu. Cemreye artistlik olsun diye kapalı olan telefonumu tek parmağımla kulağıma dayayıp huur çocuğu ferhat, ailemden uzak dur giberim kaynatanı diye bağırmaya başladım. Rahat rahat saydırıyodum nasıl olsa. Neyse cemreyle bakışmaya başladık. Sakin olmamı söyledi git bi elini yüzünü yıka falan dedi amk yüzümde bişey varmış gibi imalı imalı konuştu. Tamam aynı kuzey gibiyim ama yinede anlamadım. Tuvalete gittim aynaya bakmamla acı gerçeği gördüm beyler. Burnumda sallanan kocaman top haline gelmiş sümük dıbına koyim. SÜMÜK. Püh anasını gibiyim

beyler sağlam talep varsa devam edicem 2 - 3kişi mi okuyonuz amk :D

edit: şuan pek canlı durmuyor beyler geceye göre hareket ederiz.

Cemreye Sen benim kardeşimin sevdiğiydin dedikten sonra konuşmasını beklemeden evden çıktım. Tek duyduğum arkamdan kikir kikir güldüğüydü. Bu olaylar olmadan zaten 2aylık bi sevgilim vardı beyler bunu da simaya bağdaştırmalıydım. kız arkadaşımın adı cerendi ve ilişkimiz hiç adının geçmemesinden anlaşılacağı üzere kötüydü. Onu telefona simay diye kaydettim ve ardından aradım. Ne var be tipsiz gibi olur olmadık bi cevap aldım. Simay konuşabiliriz dedim. Simay kim amk gibi ergence bi tavırla karşılaştım. Benimde üstümde kuzey gibi yük olması gerekiyordu... Simayla ilişkiye girip, mecburende olsa nikah kıymam lazımdı

Çabucak bi plan yaptım. Simayın babasını arayıp durup dururken kızını ben patlatmadım aslan dedim. Adam telefonda delirdi ve evime kadar geldi. annem ve babam duyduklarına şok olmuşlardı. babam bunu da mı yapacakttın deyyus diyor, annem; oğlum sen ırz düşmanlığı da mı yapıcaktın gibi sorulara tabii tuttu beni. Ama ben kuzeydim. bunlara alışık olmak zorundaydım

Kimse benim hayatıma karışamaz dememi duymalarına rağmen duydunuz mu beni??? dedim. her bi taku duyuyolardı amk gibecem. neyse istediğim olmuş, kız başıma kalmıştı. simay adını verdiğim ceren ağlaya zırlaya yanıma gelip omzumu yumrukluyor senin yüzünden diye bağrıyordu. Bu müthiş hoşuma gitmişti kuzey gibi acı çekiyordum artık. daha da vurması için ohh iyi oldu sana gibi kızdırcı cümleler kullandım

Devam ediyorum beyler ar yu redi?

Artık tam anlamıyla kuzey olmaya başlamıştım beyler, bi yandan imkansız aşkım benden tiksinen cemre, bi yandan benden sürekli dayak yiyen zeynep, ve hayatına sıçtığım kız simay. olaylar tam olarak dizi gibi değildi ama yinede yaşadığım aksiyonlar ve diyaloglar beni kuzey tekinoğlu gibi hissettiriyordu. Onca sorunlar bir yana, bana en çok koyan kardinyom aliçonun hala kanka, kakaleyte, panpüçülo, kankeyta gibi lafları kullanmasıydı. Israrla kardo hariç her kelimeyi söylüyordu. Buda kuzey ve ali kardeşliğinin dizideki durumundan çok farklı oluyordu