kurtlar vadisi izleyenler gelsin eski

Kurtlar vadisi incelemesi

Konseye Giriş
Bugün dizinin kendi kalelerini yıktığını ve kendi yarattığı gizemi kendi elleri ile yok ettiğini düşünüyorum. Bu derin devlet meseleleri zaten kendi içinde gizemli diyebiliriz ama komplo teorisyenliği kahvehanelerde bile daha yaratıcı bir hal aldı artık. Dizi, Kurtlar Vadisi ve Kurtlar vadisi Pusu olarak 2 döneme ayrıldı. Ancak Kurtlar Vadisi sürecinde de dizinin ilk 40 bölümden sonra içine giridği bir dönüşüm ve kendi içerisinde kendindne koptuğu gerçeği de var. Kurtlar Vadisi benim severek izlediğim veya kabul ettiğim onayladığım bir dizi hiç olmadı. Ancak ele alınması gereken bir fenomen olduğunu düşündüm kaldı ki benim bakış açımdan olmasa bile Türkiye’nin bir dönemini irdeleyen de bir dizi idi.

Şunu hiç unutmayalım biz Türkiye’deyiz ve nicelik nitelikten her zaman daha önce gelir.

Kurtlar vadisi hem dizi olmasının hem de senaryosunun güçlü olmasının avantajlarını çok iyi kullanmış ve sağlam ve oturaklı karakterler yaratmıştı. Diziye giren karakter öldürülmeden (işin gerçeği bu ölmeyen neredeyse kalmadı dizide) önce tanıtılıyor hatta ve hatta bazı yönleri sevdiriliyordu. Bu noktada Konsey ve karakterleri çok iyi işlenmişti. Polat Alemdar, Çakır ve Aslan Bey bir kenara dizinin en önemli noktası Konseyi idi. Aslında dizinin merkez noktası da aslında Konseydir.
Benim için eski dizi de Alattin Çakıcı‘nın bazı yönlerinin gerçekten işlendiği karakter olan Testere Necmi başlangıçta çok kötü işlenmesine rağmen daha sonra oturan bir karakter olmuştu. Gerçek hayattaki karşılığı olarak Sarı Avni veriliyor ancak birebir kıyaslamamak gerekli. Dizinin ilk 30 bölümünde soğuk ve acımasız kötüler ve ana düşman olan Baron ve Kılıç’ın ise dizide sonradan aldıkları pozisyon itibariyle başlara göre çok ilginçleştiler hatta içlerindeki insan sevgisi doruk noktasına ulaştı. Tombalacı, Hüsrev Ağa ve Samuel Vanunu ise oldukça yerinde ve kıvamında işlenmiş karakterler olarak diziyi zütürdüler. Bu 3 karakterin ve özellikle Laz Ziya‘nın dizinin dinamikleri olduğunu söylemek yanlış olmaz yanlız Türkiyenin şartları düşünüldüğünde Hüsrev ağa karakteri konusunda biraz silik kalındığını düşünüyorum. Nizamettin karakteri ise sona saklanırken bir ara unutuldu izlenimi verdi. Bir anda herşeye hakim olması pek uymadı gibi. Belkide yapılmak istenen buydu.