-
76.
0inci sözlükte ki süm şakirtlerin mübarek kurban bayramı hayırlara vesile olsun
tüm deistlerin kurban bayramı kutlu olsun
tüm agnostiklerin varsa eger bu kutsal günü ve benim dememle de oluyosa kutlu olsun
tüm ateistlerin tatili eglenceli olsun -
77.
0vahşettir amk
-
78.
0@26 okumazsın biliyorum ama;Tümünü Göster
"... sosyal adalet ve sosyal yardım demek, yoksulları varlıklının sadakasına, inayetine terketmek ya da yılda bir gün onlara et yüzü göstermek demek değildir. hele kurban keserek dost ve akrabaya yılda bir gün birer avuç et dağıtmak et yüzünü pek az gören fakir fukaraya ekonomik ve sosyal bir yardım kapısı açmak hiç değildir. söylemeye gerek yoktur ki bir yandan "fakirliği" fazilet şeklinde göstererek doğal bir düzen imiş gibi sürdürüp diğer yandan fakir sınıfları varlıklının "cömertliğine", "himmet ve şefaatine" muhatap kılma siyasetinde sosyal adalet anlayışı yatmış olmaz. yoksul sınıflara "birazcık açlığı" ve "yeryüzü sefaletlerini" doğal bir şeymiş gibi göstermek ve insanların rızkını tayin edenin tanrı olduğu safsatasıyla yoksulluğa sabır ile tahammül alışkanlığını onlara aşılamak, varlıklılığı da yine tanrı’nın takdiri şeklinde tanımlamak ve yoksul sınıfları, kendilerine sadaka ve zekat ya da kurban eti veren varlıklıya "müteşekkir" duruma sokmak, evet bunların hiç birini sosyal adalet anlayışıyla bağdaştırmak mümkün değildir.
hele ekonomik ve sosyal bir yardım tarzı olmaktan çok uzak ve muhakkak ki son derece ilkel bir gelenek niteliğini taşıyan kurban kesimi işini, modern bir "sosyal adalet" sistemiyle eş değerde tutmak (ya da ona benzetmek) fevkalade yanlış ve yanıltıcıdır. (... ) sosyal yardım ilkesinin gerçekleşmesi için mutlaka herkesin gözleri önünde hayvan boğazlamak, kan akıtmak, deri soymak gerekmediğini ve ilkel çöl geleneklerini devam ettirmenin hiç de anlamı olmadığını müslüman toplumlar henüz kavrayamamışlardır.
"sosyal adalet" ve "sosyal hukuk" fikrinin temelinde sadece yoksula yardım esası ya da sadece varlıklının varlığını sınırlama düşüncesi yatmaz. "sosyal adalet ve hukuk" anlayışında kişiyi, çevrili bulunduğu her türlü tehlikeye, haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı korumak ve onu, içinde bulunduğu zayıf durumlar nedeniyle hem devlete (siyasal i̇ktidara) ve hem de içinde yaşadığı ortama ve bağlı bulunduğu kuruluşlara (üretici, tüketici, vs. gibi) karşı savunmak, kişiyi insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşam içerisinde tutmak ve bu koşulları hazırlamak gibi ya da buna benzer hususlar yatar... (1)
çağdışı geleneklere uymak bizleri rahatsız etmelidir; kan akıtarak kurban kesmeyi bayram vesilesi edinmenin bizleri insancıl duygulardan uzaklaştırdığını öğrenme zamanı çoktan gelmiştir. ne yazık ki bunu anlayanlarımız pek azdır. çünkü daha pek küçücük yaşlardan itibaren dini bayramlarda gözlerimizin önünde kesilen ve kesilirken seyrine "doyamadığımız" kurbanlar nedeniyle duygusuzlaşmış, kan ile "hal ve hamur" olmuşuzdur. kan görmekten zerrece tedirgin olmayız, kaçınmayız; kan bizi ürkütmez, tiksindirmez, acındırmaz. çöl usulleriyle boğazı kesilen havyancıkların can çekişmesinden rahatsız olmayız. bu manzarayı seyretmekten ürpertici bir zevk alanlarımız vardır. acıma duygularımız daha o küçücük yaşlarda bu dehşet verici hava içerisinde iyice körleşir ve beşeri yönlerimizi de birlikte körleştirir. (... ) çocuklarımızı ya da yaşça büyük fakat kafaca henüz gelişmemiş olanlarımızı bugün, yani insancıl nitelikte olması gereken bir eğitim dünyasında, kurban kesmeyi kutsal bilen şeriat verilerini ezberleterek ve onlara, boğazlanan hayvanları "temaşa" ziyafetleri çekerek ve kurbanlık hayvanların, kur’an’da belirtildiği gibi "en güzel şekilde" kesildiğini göstererek büyütmekte, yetiştirmekteyiz: sırf günahlardan kurtulup cennetlere varmak için tanrı’nın verdiği can nasıl alınır, kan nasıl akıtılır, bunları görsünler de ileride insan yaşdıbının değerinden habersiz olarak iç rahatlığı ile "dinsizleri", "kafirleri", "zındıkları" ve "aydınları" öldürsünler, ya da bizzat öldürmeseler bile, insan yaşdıbına fazla önem vermesinler ve insancıl davranışlara yönelmesinler diye. i̇nsan sevgisinin hayvan sevgisiyle ilişkisini ve bu ilişkiye oranla geliştiğini ilkel kafalara anlatamazsınız.
ve işte bu alışkanlıkla daha sonraki ilerlemiş yaşlarımızda, başarılarımızı, mutluluklarımızı ve gerçekleşmesine dünyalar vereceğimiz umutlarımızı hep kan ile sulamak, kan akıtarak kutlamak isteriz. maça hazırlanan futbolcumuzdan, oy yatırımı amacıyla fabrika temeli atan siyasetçimize ya da çalışmadığı ve belki de hiç okumadığı bir dersin sınavını verecek olan öğrencimizden, hased ettiği kişinin felaket ve sefaletini tanrı’dan dileyenlerimize varıncaya kadar hepimiz, dileğimizin cesameti ve kesemizin bereketi ölçülerinde adak adar, kurbanlar keseriz. bunu yaparken de dua’ya durur pozlarda resimler çıkartmayı, böylece tanrı’nın ve çevremizdekilerin dikkatlerini üzerimize çekip onların takdirine mazhar olma şansını da yitirmeyiz. kendi öz evladını bile adak adayan ve adağı tuttu diye kurban edenlerimiz vardır. "mızrap çocuk" olayı bunun en iğrenç örneklerindendir. bu olay, insanlıktan nasibini alan her vicdan sahibi kişi için tam bir azap ve dehşet vesilesidir. askerlik hizmetinden kaçmak isteyen ve bunu çeşitli yollardan deneyen ve nihayet dileğinin gerçekleşmesi için kendi öz yavrusunu kurban adayan ve sonunda boynunu kesen bir babanın gerçek hikayesidir bu. ne hazindir ki böylesine iğrenç bir amaç ve inanışla çocuğunu kesen kişinin suçunu biz, toplum olarak "dinsel inançlarla işlemiştir" diyerek hoş görmüşüzdür. şu bakımdan ki böylesine bir "inanç" öğesini, böylesine bir vahşet için, "suç hafifletici" bir neden olarak suçlu lehine kullanmışızdır. bu doğrultuda çıkmıştır yargıtayımızın kararı
hayır, hayır! bizim insanımızın, bizim toplumumuzun mutlaka ruhsal ve sosyal bir eleştiriden geçirilmesi gerekir. eğer bunu yapar ve serinkanlılıkla kendimizi şöyle bir dinleyecek olursak göreceğiz ki bu kurban kesmelerin, bu adak adamaların ve nihayet "farklı inançtandır" diye insan öldürmeyi caiz gören bu din kurallarının (örneğin "kısas" gibi ya da "müşrikleri nerede bulursanız öldürün" şeklindeki hükümlerin) beşer yaşdıbını kendi değer ölçülerimiz içinde geriletip önemsiz kılan etkileri vardır. bizleri, farkında olmadığımız bir itişle insancıl olmaktan uzaklaştıran bu etkileri ve gelenekleri sona erdirebilecek olan yolları aramak gerek; bu da ancak kişiyi şeriat eğitiminden uzak kılıp akılcı düşünce rayına oturtmakla mümkündür... " (2)
ilhan arsel
(1) bkz. ilhan arsel, teokratik devlet anlayışından demokratik devlet anlayışına, s.230 vd.
(2) bkz. ilhan arsel, toplumsal geriliklerimizin sorumluları din adamları, s.68 -
79.
0normal günlerde hayvan kesilmesine ses çıkarmayanlar söz konusu yaratıcıya kurban etmeye gelince birden şefkat perisine dönerler. her varlığın kainatta belirli görevleri vardır. inek öküz keçi koyun bunlar yaratıcı tarafından bizim emrimize amade kılınmıştır. bunlara işkence etmeden allah adına kesip yemek etinden sütünden yününden faydalanmak normaldir. tanrı bunlardan güzel ve sağlam olanları kendisi adına adamamızı emrediyor. onun yaratıp bizim emrimize amade kıldığı canlıları yine onun adına sunuyoruz.
hintliler gibi ineklere doğa üstü güçler yükleyip onları kutsallaştırmıyoruz. aksine ineği inek yerine insanı insan yerine koyup kainattaki gerçek rollerini oynamalarını sağlıyoruz. -
80.
0"toplumsal şiddet üzerinde yoğunlaşan bütün araştırmacı ve düşünürler bir noktanın önemini özellikle vurgularlar: şiddeti canlandırmak kolaydır ama bastırmak çok zordur.
çünkü şiddet zincirleme reaksiyonlarla işler. kendine sürekli yeni kurbanlar bulur. (kan davası, intikam eylemi vb.)
bu zincir kınlamaz, misellemeler önlenemezse ortada toplum diye bir şeyin kalmaması bile mümkündür.
işte insanlık tarihinde tam o noktada sahneye kurban törenleri çıkmıştır.
dinler, insanlığın içine işlemiş şiddetin önünü kesebilmek için zincirleme reaksiyon oluşturmayacak masum kurban törenleri önerir.
çünkü masum hayvanı kesen bıçaktan başka bıçaklar doğmaz...
böylece kurban adeti toplumu ayırmak yerine birleştiren, dayanıştıran belki tek şiddet türüdür.
o yüzden kutsanmıştır kurban...
o yüzden tarih boyunca her gelenekte kurban etme adeti kendine çok özel bir yer bulmuştur... "
hz. ibrahim ve hz. ismail hikâyesini hatırlayalım.
ibrahim, allah'ın rızasına uyarak oğlu ismail'i zütürmüştü dağa.
ona orada kurban etmesi için koyun verildi.
o halde kurban (koç) apaçık bir semboldür.
peki, neyin sembolüdür? zenginliğin, toplumsal yardımlaşmanın ve benzeri şeylerin sembolü mü?
insanın en trajik imtihanını dile getiren hikâyeye dikkatle bakarsanız, bu sorunun yanıtının "hayır" olacağını görürsünüz.
kurban (koç) sevilenlerin, bağlanılanların, "asla onsuz yapamam" denilenlerin simgesidir.
bu yüzden şu yorumun hiç hafife alınmaması gerektiğini düşünürüm:
""kimdir senin ismail in kendin bileceksin sevdiklerin olabilir işin rütben mevkiin vs olabilir eğer allah a yakın olmak istiyorsan kendi ismail ini bulacak onun yerine kurban keseceksin yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır "" (ali şeriatı) -
81.
-1ne ellisi la?
-
82.
-1kurban bayramı gününde
-yaa abiii kurban bayramı vahşet yaaa vahşet hayvanları katlediyorlar
kurban bayramı hariç günlerde
-aloo burger king mi ? -
83.
-1bana da bonfileden bir parça ayırın mkoduklarım
-
84.
-1Vesile olalım kardeşliğe ve barışa. Yorulalım hepimiz yarınki uğraşa. Tat alalım, varalım yüce Allah”a. Erişelim birlikte nice bayramlara. Mübarek kurban bayrdıbınızı en içten dileklerimle kutlarım.
-
85.
+3 -4kendi aidiyet çıkmazlarını aydınlatmak için hayvanları harcadıkları bayram..
-
86.
-1Beyler kuzu kaburga yeyin amk yok böyle bir sey
-
87.
+1 -6giberler böyle geleneği.
-
88.
+2 -7saçma dinin saçma geleneği
-
89.
+1 -7yüzde 50 si kanlıdır
-
90.
+4 -16dünyanın en saçma geleneği
-
günaydın tayfanın rezilliğni gösteren
-
adama 5 tane adminlik vermisler
-
kirmizi pelerinli sinyal atma
-
kelek in bilinç altına nasıl yerleşmişsek
-
hard domination slave fetish
-
14 yaş altı veletler melek goz dedeniz online
-
lavuk bizden birisi diye küfür etmeyin diyor
-
dayıma sitem ettim
-
lan buna ne olmuş böyle
-
hergün sabah 6 ya alarm kurup
-
günaydın başlığını kıskanmayın
-
bu malfa beta reyiz polat değil mi
-
sinema msn ölünce öldü
-
ne varoş adamsınız la
-
can tayfanın malum kişiye verdiği tokat gibi cevap
-
şu kadına bitiyorum aga
-
memur olacağıma çaycı olsaydım
-
adam da sanki o kadar dayak yedim
-
her gün sabah kakası sonrası
-
birazdan motoru yıkıcam eğer yağmur yagarsa
-
şöyle huzur dolu bir evi kim istemez
-
aga üye alımı açık oluyor
-
mia alfa sms onay kodu
-
dünya tepsi biçimindedir
-
blue shirted man
-
kons emmi meşaja bakar misin
-
kaos fırtına kıyamet kopsun bugünlük
-
hayatimin icine ettiler
-
annem sinirlarimi zorluyor
-
bilge adam kılıçdaroğlu haklıymış
- / 2