/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +13 -7
    DÜNYANIN HAREKETi

    "Dağları görürsün de, onları donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Her şeyi sapasağlam ve yerli yerinde yapan Allah’ın sanatıdır (bu)." (Neml Suresi, 88)

    Kuran, dünya merkezli bir evren modelinin benimsendiği bir çağda, dünyanın aslında bulutlar gibi hareket eden bir cisim olduğunu belirtmektedir. Ayette dünya kelimesi yerine dağ kelimesinin yer alması da ilgi çekicidir. Çünkü dağlar dünyadaki sabitliğin simgesidir. Sabit gibi gözüken dağların hareket etmesi demek dünyanın hareket halinde olması demektir.
    ···
  1. 2.
    +5
    DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI

    Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor. (Zümer Suresi, 5)

    Kur’an’ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örtmek" olarak tercüme edilen arapça kelime "tekvir"dir. Bu kelimenin arapça karşılığı yuvarlak birşeyin üzerine bir cisim sarmaktır. (Örneğin Arapça sözlüklerde başa sarık sarma gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır). Dolayısıyla gecenin gündüzü tekvir etmesi ancak yeryüzünün yuvarlak olmasıyla mümkündür.
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      arkadaş benim anlamadığım vahiy gelen kişi peygamber allahla kontağı var adamın hiç bir hadisininde dünya yuvarlaktır filan dememiş hatta bir hadisinde dünya balığın sırtındadır balık hareket edince deprem olur cennete girecekler ilk bu balığın ciğerinden yiyecekler demiş, başka bir hadiste dünya öküzün boynuzları arasındadır başını sallayınca deprem olur. arkadaş nedir bu
      ···
    2. 2.
      +3
      Dünya güneşin etrafında dönerken hayali on iki menzilden geçer. Biz bunlara "burçlar" diyoruz. Bu burçlardan ikisinin adı "öküz" ve"balık"tır. Peygamber Efendimize (asm) ayrı ayrı zamanlarda dünyanın ne üstünde durduğu sorulmuş, o da birinci defasında "öküzün", ikinci defasında "balığın" üstünde duruyor diye buyurmuştur. Bu cevaplarıyla, soru vakitlerinde dünyanın öküz ve balık burçlarından geçmekte olduğunu, fakat güneşin sabit olduğunu da on dört asır önceden haber vermiştir.
      ···
  2. 3.
    +4 -1
    DENiZLERiN BiRBiRiNE KARIŞMAMASI

    "Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi. ikisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırı geçmezler." (Rahman Suresi, 19-20)

    Yukarıdaki ayette, bilinen iki su kütlesinin birbirleriyle karşılaşıp birleştiği fakat bir engel sebebiyle karışmadıkları vurgulanmaktadır. Bu nasıl olabilir? Normalde beklenen iki denizin birbirleriyle karşılaştığında sularının karışarak hem tuzluluk oranlarının hem de ısılarının eşitlenmeye doğru gitmesidir. Oysa olay böyle olmamaktadır. Örneğin Akdeniz ve Atlas Okyanusu, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu birbirleriyle görsel olarak birleşseler de suları birbirine karışmamaktadır. Bunun sebebi aralarındaki bir engeldir. Bu engel ise "yüzey gerilimi kanunu" olarak bilinen olaydır.
    ···
  3. 4.
    0
    Rezzzzzzzz
    ···
  4. 5.
    +5
    KORUNMUŞ TAVAN

    Kuran`da Allah, gökyüzünün ilginç bir özelliğine şöyle dikkat çeker:

    “Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık;
    onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. „

    (Enbiya Suresi, 32)

    Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

    Yerküremizi çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. Dünyaya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller.

    Atmosfer, bunun yanısıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder. işin ilginç olan yanı, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir. Bunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır. Örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır. Güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü, atmosferin ozon tabakasında süzülür ve Dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır.

    Atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz. Dünya, uzayın ortalama eksi 270 derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur.
    ···
    1. 1.
      -1
      atmosferifazla bir koruyucu özelliği yoktur asıl koruyucu özellik dünyanın dönüşünden kaynaklanan manyetik alandır bu alan dünyayı ve atmosferi güneş patlamalarından korur. ayrıca gök burada uzay demek mi atmosfer demek mi çünkü işinize gelince gök gelmeyince uzay oluyor. mesela gökleri 7 kat olarak yarattık filan yıllarca atmosfer 7 katman olduğu yalanını duyduk bırakın olum kuranda mucize filan yok
      ···
    2. 2.
      +3
      Arapça'da yedi sayısı aynı zamanda çokluğu ifade etmektedir. "yedi tabakalı gök" tabiriyle "yedi adet gök" anlaşılabileceği gibi "birçok gök" de anlaşılabilir. Arapça'daki bu özelliği tarih boyunca birçok araştırmacı belirtmiştir. Ayrıca Kuran'da Lokman Suresi 21. ayette "yedi deniz" tabiri geçmesi, Tevbe Suresi 80. ayette Peygamber'e hitaben "Onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları affetmeyecektir." denmesi; yedi, yetmiş sayılarının Türkçe'deki yüz sayısı gibi çokluk ifade etmek için de kullanıldığı kanısını güçlendirmektedir. 7 rakdıbının benzer şekilde kullanımına eski Yunan'da ve Roma'da da rastlayabiliriz.
      ···
  5. 6.
    0
    Rezervedd
    ···
  6. 7.
    +1 -1
    Herkes görmek istediğini görüyor amk.
    ···
  7. 8.
    +1 -2
    NUMEROLOJi - TARiHiN EN SAHTEKAR SÖZDE BiLiMi...

    Neyi görmek isterseniz onu görürsünüz. Görmek istemediklerinizi söylemezsiniz. Tam bir yalandır. Gün kelimesi 200 kere falan geçiyor zaten amk. Her şey yalan alayı yalan.
    ···
    1. 1.
      +2
      Numeroloji SAYILARLA ilgilidir bu örneklerde öyle bir şey yok panpa
      ···
      1. 1.
        0
        Tamam ben de bu sözde "mucizelerden" biri olan numerolojiden bahsettim.
        ···
  8. 9.
    +4
    YAĞMURUN OLUŞUMU

    Yağmurların oluşması için gerekli evrelerin neler olduğu ancak 1935’te hava radarlarının keşfiyle ortaya çıkarıldı. Buna göre yağmur 3 evreden geçerek oluşuyordu: Birincisi rüzgarın oluşması, ikincisi bulutların meydana gelmesi, üçüncüsü yağmur damlacıklarının ortaya çıkışı.

    Kuran`da yağmurun oluşması ile ilgili olarak aktarılanlar da, sözkonusu bilimsel bulgularla büyük bir paralellik gösteriyor:

    "Allah rüzgarları gönderir (1. evre), böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp dağıtır ve onu parça parça kılar (2. evre); nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün (3. evre). Sonunda kendi kullarından dilediğine verince hemen sevince kapılıverirler. " (Rum Suresi, 48)
    ···
  9. 10.
    +4
    ANNE SÜTÜ

    Anne sütü, bebeğin besin ihtiyaçlarını ekgibsiz olarak gidermek ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı korumak üzere Allah tarafından yaratılmış eşsiz bir karışımdır. Günümüz teknolojisi ile hazırlanan bebek mamaları dahi bu mucizevi besinin yerini tutamamaktadır.

    Anne sütünün bebeğe olan faydaları her geçen gün daha fazla ortaya çıkmaktadır. Bilimin anne sütü ile ilgili yeni keşfettiği gerçeklerden biri ise bebeğin anne sütü ile 2 yıl boyunca beslenmesinin son derece faydalı olduğudur. Bilimin yeni keşfettiği bu önemli bilgiyi Allah bizlere "…Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir... " ayetiyle 14 asır önce bildirmiştir.

    “Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. "Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır."„
    (Lokman Suresi, 14)
    ···
  10. 11.
    +3
    EVRENiN VAROLUŞU

    Kuran-ı Kerim`de evrenin ortaya çıkışı şöyle açıklanır:

    “O gökleri ve yeri yoktan var edendir... „

    (En`am Suresi, 101)

    Kuran`da verilen bu bilgi, çağdaş bilimin bulgularıyla tam bir uyum içindedir. Bugün astrofiziğin ulaştığı kesin sonuç, tüm evrenin madde ve zaman boyutlarıyla birlikte, bir sıfır anında, büyük bir patlamayla var olduğudur. "Büyük Patlama", orijinal adıyla "BigBang" teorisi, tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlamıştır. Büyük Patlama teorisi bugün evrenin varoluşu ve başlangıcı konusunda bütün bilim çevreleri tarafından ortak kabul gören yegane bilimsel açıklamadır.

    BigBangden önce madde diye bir şey yoktur maddenin enerjinin hatta zamanın dahi bulunmadığı tamamen metafizik olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında madde enerji ve zaman yaratılmıştır modern fiziğin ortaya koyduğu bu büyük gerçek kuranda bize 1400 yıl önceden haber verilmektedir.
    ···
  11. 12.
    +3
    Evrenin Genişlemesi

    20. yüzyıla gelene kadar tek bir bilim adamı dahi evrenin genişlemekte olduğu yönünde bir teori ortaya atmamış, hatta, belki de böyle bir olayı aklından geçiren dahi olmamıştı. Stephan Hawking, evrenin genişlemesinin farkedilmesini 20. yüzyılın en büyük olaylarından biri olarak nitelendirdikten sonra, bu olayın bugüne kadar gizli kalmasından duyduğu şaşkınlığı şöyle dile getirir: evrenin genişlemekte olduğunun ortaya çıkarılışı 20 yüzyılın en büyük düşünsel devrimlerinden biridir bu günden geçmişe bakıldığında kimsenin bunu neden daha önce akıl etmediğine şaşmamak elde değil

    Oysa Allah’ın, 600’lü yıllarda vahyettiği kitabında, Allah`ın evreni yarattığını ve de onu "genişlettiği" bildirilmektedir. Konuyla ilgili ayet şöyle demektedir:

    "Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz. Biz, (onu) genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47)
    ···
    1. 1.
      0
      Kanka son başlığımı oku bununla ilgili
      ···
  12. 13.
    +3
    AYIN YÖRÜNGESi

    "Ay`a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne güneşin aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedir." (Yasin Suresi, 39-40 )

    Ay yörüngesinde seyrederken dünyanın bazen önüne bazen arkasına geçer. Aynı zamanda dünyayla birlikte güneşin etrafında da döndüğünden uzayda sürekli "S" harfi benzeri bir yörünge çizer. Ayın uzaydaki bu yörüngesinin şekli, kurumuş hurma ağacı dalına oldukça benzemektedir

    Ay dünyanın etrafında saatte 3659 km gibi büyük bir hızla hareket eder. Ay, ancak bu yüksek hızı nedeniyle dünyanın kuvvetli çekim gücünden korunabilmektedir. Ay, hızının daha yavaş olması halinde dünyaya çarpabilecek, daha hızlı olması durumunda ise uzaya savrulacaktı.

    Ayın büyüklüğü ve dönüş hızı dünyayı etkilemekte ve gel-git dediğimiz olaya sebep olmaktadır. Ayın çekim kuvvetinin biraz daha fazla olması halinde dünyanın büyük bölümü bir anda sular altında kalabilirdi.
    ···
  13. 14.
    +3
    YAĞMURDAKi ÖLÇÜ

    Kuranda yağmur hakkında verilen bir diğer bilgi ise yağmurun belli bir ölçü ile indirildiğidir zuhruf suresinde şöyle buyrulur:

    “Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de,
    onunla ölü bir memleketi ‘diriltti (ve her yanına hayat) yaydı`;
    siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.„

    (Zuhruf Suresi, 11)

    Yağmurdaki bu ölçü de, yine çağımızdaki araştırmalarla tespit edilmiştir. Ölçümlere göre, yeryüzünden bir saniyede 16 milyon ton su buharlaşmaktadır. Bir yılda bu miktar 505 trilyon tona ulaşır. Bu, aynı zamanda bir yılda Dünya`ya yağan yağmur miktarıdır. Yani su, sürekli bir denge içinde, "bir ölçüye göre" dönüp durmaktadır. Yeryüzündeki hayatın devamı da, bu su döngüsü sayesinde sağlanır. insan sahip olduğu tüm teknolojik imkanları kullansa dahi bu döngüyü asla yapay olarak gerçekleştiremez.

    Eğer bu miktarda en küçük bir değişiklik bile olsa, kısa bir zaman sonra büyük bir ekolojik dengesizlik ortaya çıkacak ve bu da hayatın sonunu getirecektir. Fakat hiçbir zaman böyle olmaz; yağmur, Kuran`da bildirildiği gibi, yeryüzüne her sene aynı miktarda inmeye devam eder.

    Her yıl gökyüzüne buharlaşan ve tekrar yeryüzüne yağmur olarak düşen su miktarı "sabit"tir: 16 milyon ton. Bu sabit miktar Kuran`da "belli bir miktar su"yun gökten indirilmesi olarak haber verilmektedir. Ekolojik dengenin ve dolayısıyla hayatın devamlılığının sağlanmasında bu miktarın sabit olmasının önemi son derece büyüktür.
    ···
  14. 15.
    0
    Rez dayı
    ···
  15. 16.
    0
    Rezeve okurum bi ara
    ···
  16. 17.
    0
    Rezerve
    ···
  17. 18.
    -3
    neml 88 de kıyamet durumunu anlatıyor panpa

    Diyanet işleri: Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler. (neml87)

    kurana göre dağlar sabittir.

    Diyanet işleri: Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik. (enbiya 31)

    Diyanet işleri: Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. (hicr 19)

    özet: ayet cımbızlamayı ateistlere bırakın
    ···
    1. 1.
      0
      Ayette, dağların yeryüzündeki sarsıntıları önleyici özelliğinin olduğu haber verilmektedir. Kuran’ın indirildiği dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen bu gerçek, günümüzde modern jeolojinin bulguları sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

      Eskiden dağların sadece yeryüzünün yüzeyinde kalan yükseltiler olduğu düşünülmekteydi. Ancak bilim adamları dağların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, dağ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10-15 katı kadar yerin altına doğru uzandıklarını fark ettiler. Bu özellikleriyle dağlar, tıpkı bir çivinin ya da kazığın çadırı sıkıca yere bağlamasına benzer bir role sahiptir. Örneğin zirvesi yeryüzünden yaklaşık 9 km yukarıda olan Everest Dağı’nın 125 km’den fazla kökü vardır. 
      ···
      1. 1.
        -1
        Daglar nasil depremi önler ki? vandaki depremi neden onlemedi japonyada dag yok mu surekli deprem oluyor
        ···
      2. 2.
        +1
        Yeryüzü tabakalardan oluşmuştur. Bu tabakaların altında ise akışkan durumdaki mağma tabakası bulunmaktadır. işte dağlar yeryüzü tabakaları arasında perçin görevi görerek tabakaların hareket etmesine engel olur. Yeryüzünü sabit tutarak sürekli depremlerin olmasına engel olur. Eğer Dağların bu şekilde kökleri olmasaydı, yeryüzü tabakaları sürekli hareket halinde olurdu. Depremler çok şiddetli ve sürekli hale gelirlerdi. Dağlar bu yapılarıyla yerkabuğunu dengede tutar. Yerkabuğunun ağırlaştığı noktalarda, akışkan manto içine batmasını engellerken, hafif olduğu bölgelerde ise akışkanın kaldırma kuvvetiyle kaldırmasına engel olur. işte dağlar bu iki kuvvet arasıdaki dengeyi sağlayarak yeryüzündeki hayatı da korumuş olurlar. 
        ···
    2. 2.
      +1
      Amerikan Bilim Akademisi eski Başkanı Frank Press’in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir.
      ···
  18. 19.
    +1 -3
    @ https://youtu.be/RyQ0XaUOgU4

    Asdasdasd
    ···