-
1.
+1evet huur çocukları bir başka tartışma konusuyla yeniden birlikteyiz.
neden kuranda hitap belirsizliği var?
yani bir ayet; "ey muhafazid de ki" diye başlıyor, bir başka ayet "biz onları şu şekilde yarattık" diyor bir başka ayette ise "allah en büyüktür" diyor. bu nasıl iş lan?
kuran'ı bir muhafazid, bir cebrail, bir allah yazmış gibi. sürekli şahıslar değişiyor.
-
2.
+2bütün kitaplar insan ürünüdür .
-
3.
-3allah'ın hikmetine sual olmaz.
-
4.
0harbiden o sorun var hiç akıcı değil lan değil kitap
-
5.
+1@3 eşhedü en la ilahe illah ve eşedü enne muhafazid abduhu ve resulu
@2 tabi ki lan
@4 panpa sıkıcı biraz. mesela incil de insan ürünü ama aksiyon ve heyecan hiç düşmüyor, su gibi akıyor.
tevrat daha da sıkıcı ama panpa -
6.
+1 -1muhafazid nasıl da güzel yazmış...
-
7.
+2 -2Bütün tek tanrılı dinlerin kökeni ortadoğudur. Dinlerin çıkış noktası, ahlak için dine ihtiyaç duymaktır.
Atatürk, muhafazidin ortaya çıkışını şöyle yazmış ve doğru demiş.
"Bu esasları ihtiva eden cümlelere ayet, ayetlerden mürekkep parçalara da sure derler. islam an’anesinde bu ayetlerin muhafazid’e Cebrail adında bir melek vasıtası ile Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur.
muhafazid birdenbire Allah’ın Resulüyüm diye ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur.
Vahiy insanda fikir olarak doğmaz ve bir insan hiçbir şekilde vahiy almaya karar veremez. Bir insanın kendisinde vahiy fikrinin doğması, ancak çevresine böyle bir telkinde bulunarak insanlar üzerinde etki sağlamaya çalışması fikrine kapılması şeklinde açıklanabilir. Burada da muhafazid’in aynı kavram içinde bulunduğu çok açık bir şekilde belirtilmektedir. Tenha yerlere çekilerek, yıllarca tefekkürden kastedilen Hira dağında geçirdiği zamandır.
Vahiy ilham fikri muhafazid’den evvel de Araplarca meçhul değildi. Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gaipten haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, muhafazid dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır.
Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. muhafazid’in Musa, isa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi.
muhafazid, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Bununla beraber kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimi surette kani idi. muhafazid’i harekete getiren ilk amil bu samimi heyecanlar olmuştur." -
8.
0@5 panpa tevrat daha eskilerde yazılmış ya insanlar daha cahil pek yaratıcılık yok ondandır.
- 9.
-
10.
+1@7 şuku panpa
@8 kardeşim cidden tevratla kuran birbirine çok benzer. yani sana ben bir kuranla tevrat versem, okusan ayırt edemezsin o derece.
incil daha orijinal.
ortadoğu gibi bir toplumu ıslah etmeye çalışan anlayışlardan ne beklersin. -
11.
0müslüman kardeşlerim neden cevap vermiyorlar lan :(
-
12.
0Kuranda hitap belirsizliği yoktur. belirsizliği insanın aklı yaratıyor.
-
13.
-1@10 doğru panpa, zaten her din o coğrafyanın özelliklerini taşır.
Mesela Göktanrı inancında kutsal kitap, ibadethane vs. yok. Çünkü o coğrafyada yaşayan insanlara müsait değil bu kurallar.
Alevilik bile böyle doğmuştur. Göçebe TÜrklerin, iSLAM KURALLARINI YERiNE GETiREMEMESiNDEN. -
14.
0@13 panpa pagan inanışına çok yakın bir insandım hala da öyleyim ya gerçi.
alevilik paganizmle çok paralel. ben de alevilerin kültür asimilesine direnen paganlardan oluştuğunu düşünüyorum