-
301.
098-el-BEYYiNE
Açık delil manasına gelen ve birinci âyette geçen " beyyine " kelimesi sûreye ad olmuştur. Talâk sûresinden sonra Medine'de inmiştir, 8 ( sekiz ) âyettir. Bu sûrede kâfirlerden ve müşriklerden söz edilmiş, onların bazı davranışları anlatılmış, inanan ve iyi işler yapanların kurtuluşa ereceği ifade edilmiştir.
Rahmân ve Rahîm (olan)Allah'ın adıyla.
1. Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
2. (işte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir.
3. En doğru hükümler vardır şu sahifelerde.
4. Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
5. Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
6. Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. işte halkın en şerlileri onlardır.
7. iman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.
8. Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir. -
302.
099-ez-ZiLZÂL
Deprem demek olan "zilzâl", sûrenin ilk âyetinde geçer. Nisâ sûresinden sonra Medine'de inmiştir, 8 (sekiz) âyettir. Kıyametin kopmasından, insanların yeniden dirilip hesap vermelerinden, herkesin -iyi ya da kötü- ettiğini bulacağından bahseder.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,
2. Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,
3. Ve insan "Ne oluyor buna!" dediği vakit,
4. işte o gün (yer) haberlerini anlatır,
5. Rabbinin ona bildirmesiyle.
6. O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmaincin geri dönüp gelirler.
7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
8. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. -
303.
0100-el-ÂDiYÂT
Âdiyât, koşan atlar demektir. Asr sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. Bu sûrede insanoğlunun nankörlüğünden, kıyamet günü ortaya çıkacak acıklı durumdan söz edilir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Harıl harıl koşanlara,
2. (Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,
3. (Ansızın) sabah baskını yapanlara,
4. Orada tozu dumana katanlara,
5. Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki ,
6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.
7. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ,
8. Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.
9. Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?
10. Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman ,
11. Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdar -
304.
0101-el-KÂRiA
Kâria, kapı çalan demektir ve kıyamet kasdedilmiştir. Kureyş sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. Bu sûrede, kıyametin kopuşunda meydana gelecek olaylardan ve insanın âkıbetinden söz edilmiştir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Kapı çalan!
2. Nedir o kapı çalan?
3. O kapı çalanın ne olduğunu bilir misin?
4. insanların, ateşin etrafını sarmış pervaneler gibi olur,
5. Dağların da atılmış renkli yüne dönüştüğü gündür (o Kâria!)
6. O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse.
7. işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.
8. Ameli yeğni olana gelince.
9. işte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye'dir.
10. Nedir o (Hâviye) bilir misin?
11. Kızgın ateş! -
305.
0102-et-TEKÂSÜR
Tekâsür, çokluk yarışı ve çoklukla övünmek demektir. Kevser sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 8 (sekiz) âyettir. Cahiliye Arapları, mal, evlât ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de isbat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının çokluğuyla övünürlerdi. Sûrede onların bu tutumu eleştirilmekte ve gerçek üstünlüğün ahirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,
2. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.
3. Hayır! Yakında bileceksiniz!
4. Elbette yakında bileceksiniz!
5. Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,
6. Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.
7. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.
8. Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz. -
306.
0103-el-ASR
Asr, yüzyıl, ikindi vakti ve meyvenin suyunu çıkarmak gibi manalara gelir. "Asr"a yemin ile söze başladığı için bu adı almıştır. inşirâh sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 3 (üç) âyettir. Sûrede kurtuluşun imana, iyi işler yapmaya hakkı ve sabrı tavsiye etmeye bağlı olduğu anlatılmıştır.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Asra yemin ederim ki
2. insan gerçekten ziyan içindedir.
3. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. -
307.
0104-el-HÜMEZE
Hümeze, birini arkasından çekiştirmek, onunla alay etmek, kırmak ve incitmek manalarına gelir. Kıyamet sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 9 (dokuz) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!
2. O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur.
3. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.
4. Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.
5. Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?
6. Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir.
7. (Yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar.
8. O ,onların üzerine kapatılıp kilitlenecektir.
9. (Bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar. -
308.
0105-el-FÎL
Kâbe'yi yıkmak isteyen Ebrehe'nin fillerle hücumunu konu edindiği için bu adı almıştır. Kâfirûn sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 5 (beş) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?
2. Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
3. Onların üstüne ebâbil kuşlarını gönderdi.
4. O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.
5. Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi. -
309.
0106-KUREYŞ
Kureyş'e cahiliye devrinde verilen bazı imtiyazlardan bahsettiği için bu adı almıştır. Tîn sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 4 (dört) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Kureyş'e kolaylaştırıldığı,
2. Evet, kış ve yaz seyahatleri onlara kolaylaştırıldığı için ,
3. Onlar, şu evin Rabbine kulluk etsinler,ki,
4. Kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkudan emin kıldı. -
310.
0107-el-MÂÛN
Mâûn, zekât vermek yahut bir şeyi geçici olarak kullanması için birine vermek şeklinde yardım demektir. Âlimlerin çoğuna göre tamamı Mekke'de inmiştir, 7 (yedi) âyettir. Dini yalanlayan, iyilikten uzak duran kimseler hakkında inmiştir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Dini yalanlayanı gördün mü?
2. işte o, yetimi itip kakar;
3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6. Onlar gösteriş yapanlardır,
7. Ve hayra da mâni olurlar. -
311.
0108-el-KEVSER
Kevser, çok nimet demektir; ayrıca cennette bir havuzun da adıdır. Âdiyât sûresinden sonra Mekke'de inen bu sûre 3 (üç) âyettir. Erkek çocukları yaşamadığı için Peygamberimize müşrikler, nesli kegib manasına "ebter" dediler. Sûrede buna cevap verilmiştir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. (Resûlum!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik.
2. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.
3. Asıl sonu kegib olan, şüphesiz sana hınç besleyendir. -
312.
0109-KAFiRUN
Kafirlerden bahseder. Mekke devrinde nazil olmuştur. 6 ayettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Ey muhafazid! De ki: "Ey kafirler!
2. "Ben sizin taptıklarınıza tapmam."
3. "Benim taptıgıma da sizler tapmazsınız."
4. "Ben de sizin taptığınıza tapacak dağilim."
5. "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."
6. "Sizin dininiz size, benim dinim banadır." -
313.
0110-en-NASR
Nasr, yardım demektir. Sûrede Allah'ın Hz. Peygamber'e yardım ederek fetihlere kavuşturduğu ifade edildiği için bu adı almıştır. Bu sûre, Mekke'nin fethi sırasında inmiş olmakla beraber Medine devrinde yani hicretten sonra indiği için medenî (Medine'de inen) sûrelerdendir. 3 (üç) âyettir. islâm zaferini haber verir. ibn Ömer'den gelen rivayete göre bu sûre indikten sonra Peygamberimiz ciksen gün yaşamıştır.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği,
2. Ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit ,
3. Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. -
314.
0111-TEBBET
Tebbet, "kurusun" manasına bedduadır. Ebu Leheb hakkında inmiştir. Zira o, eziyet etmek kasdıyla Resûlullah'ın yoluna gizlice diken koymuş, bu işte kendisine karısı da yardım etmişti. Sûre, "Mesed sûresi" diye de anılır. Fâtiha sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 5 (beş) âyettir. (Bir rivayete göre Şuarâ sûresinin 124. âyeti gereğince Efendimiz yakın akrabasını çağırarak, onları islâm'a dâvet etmişti. Amcası Ebû Leheb galiz sözler sarfederek, "Bizi bunun için mi çağırdın?" demişti. Bunun üzerine bu sûre indi.)
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da.
2. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
3. O, alevli bir ateşte yanacak.
4. Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek).
5. Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde. -
315.
0112-el-iHLÂS
ihlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak, esaslarını sırf Allah rızası için uygulamak anldıbınadır. Mekke'de inmiştir, 4 (dört) âyettir. islâm'ın tevhid akîdesinin en özlü ve anlamlı ifadesidir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. De ki: O, Allah birdir.
2. Allah sameddir.
3. O, doğurmamış ve doğmamıştır.
4. Onun hiçbir dengi yoktur. -
316.
0113 - el-FELAK
Felak, sabah manasına geldiği gibi yarmak manasına da gelir. Bunndan sonra gelen Nâs sûresiyle birlikte ikisine "iki koruyucu" anlamında "muavvizeteyn" denir. Bu sûrelerin şifa maksadıyla okunduğuna dair hadisler vardır. Medine'de inmiştir. 5 (beş) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. De ki:"Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım,
2. Yarattığı şeylerin şerrinden,
3. Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4. Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ,
5. Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım! -
317.
0114-en-NÂS
Nâs, insanlar demektir. Medine'de inmiştir, 6 (altı) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
2. insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine),
3. insanların ilâhına.
4. O sinsi vesvesenin şerrinden,
5. O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler)fısıldar.
6. Gerek cinlerden, gerek insanlardan(olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım! -
318.
0Halkımızın dini anlaması için çabalamışsın. Ama burdan kimse okumaz. Yinede şuku
-
319.
0Helal başkan
-
320.
0Rez alalım