/i/İnanç

İnanç
Bu entry silinmiştir
  1. 1.
    +1 -1
    Ne'be 33
    - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

    - Gültekin Onan: Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

    - Harun Yıldırım: Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

    - Hasan Basri Çantay: memeleri tomurcuklanmış bir yaşıt kızlar,

    - Hayrat Neşriyat: (31-34) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri için (büyük) bir kurtuluş, bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta kızlar ve dolu kadehler vardır!

    - ibni Kesir: Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

    - ilyas Yorulmaz: Hepsi aynı boyda, tomurcuklar haline gelmiş, göz alıcı (meyveler)

    - Kadri Çelik: Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

    - muhafazid Esed: müthiş uyumlu harika eşler,

    - Mustafa islamoğlu: Dahası, dengi dengine gözalıcı eşler...

    - Ömer Nasuhi Bilmen: Ve nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler vardır).
    ···
  2. 2.
    0
    Araf 107

     - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.

    - Gültekin Onan: Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

    - Harun Yıldırım: Bunun üzerine asasını bıraktı da o hemen açıkça ejderha oluverdi.

    - Hasan Basri Çantay: Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır.

    - Hayrat Neşriyat: Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı. Bir de baktılar ki, o, apaçık bir ejderhâ!

    - ibni Kesir: Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderhadır.

    - ilyas Yorulmaz: Musa asasını yere atınca, asa birden bire açık bir şekilde yılan oldu.

    - Kadri Çelik: Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir ejderha oluverdi.

    - muhafazid Esed: Bunun üzerine (Musa), asasını yere bıraktı: Oo! (bir de ne görsünler!) düpedüz bir yılandı, bu;

    - Mustafa islamoğlu: Bunun üzerine (Musa) asasını yere bıraktı: Fakat o da ne? Düpedüz bır yılandı o!

    - Ömer Nasuhi Bilmen: Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.

    - Ömer Öngüt: Bunun üzerine asasını yere attı. Bir de ne görsünler! Apaçık bir ejderha!

    - Şaban Piriş: O anda Musa bastonunu attı. Şimdi o apaçık bir ejderha olmuştu.
    ···
  3. 3.
    0
    Ahzap 51

     - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Sırasını geri bıraktığın kadınlardan dilediğini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Onların gözleri aydın olup üzülmemelerine ve kendilerine verdiğin ile hepsinin hoşnut olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır.

    - Gültekin Onan: Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur. Tanrı, kalplerinizde olanı bilir. Tanrı bilendir, halimdir.

    - Harun Yıldırım: Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halîmdir.

    - Hasan Basri Çantay: Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (Nevbetinden) geri bırakdıklarından kimi istersen (nezdine almak) da da sana güçlük yokdur. Gözleri aydın olub tasalanmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnud olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizde olanı bilir. Allah (her şey'i) hakkıyle bilendir, ukubetde acele etmeyendir.
    ···
  4. 4.
    0
    Ahzap 53

     - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır.

    - Gültekin Onan: Ey inananlar! (Rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağırıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Tanrı, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Tanrı'nın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebediyen (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Tanrı katında çok büyük (bir günah)tır.
    ···
  5. 5.
    0
    Mülk 5

     - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık.

    - Gültekin Onan: Andolsun, biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

    - Harun Yıldırım: Andolsun biz yakın göğü lambalarla donattık ve bunları, şeytanlar için taşlamayerleri kıldık. Ayrıca, onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

    - Hasan Basri Çantay: Andolsun ki biz yere en yakın olan göğü kandillerle donatdık. Bunları şeytanlara da atış taneleri yapdık ve onlara çılgın ateş (cehennem) azâbı hazırladık.

    - Hayrat Neşriyat: And olsun ki, dünya semâsını kandillerle süsledik ve onları (kulak hırsızlığı yapan)şeytanlar için (atılacak) taşlar yaptık ve onlara alevli ateş azâbını hazırladık!

    - ibni Kesir: Andolsun ki; Biz, yere en yakın göğü kandillerle donattık. Onlarla şeytanların taşlanmasını sağladık. Ve onlara, çılgın alevli azabı hazırladık.

    - ilyas Yorulmaz: Biz dünyanın semasını ışıklarla donattık ve göğü, aldatıcı güçlerin (şeytanların) insanları aldatan (burçlarla geleceği yönlendirme gibi) malzemeleri yaptık. Bizde o (aldatıcı) şeytanlar için ateşli bir azap hazırladık.

    - Kadri Çelik: Şüphesiz biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama vesileleri kıldık. Onlar için çılgın ateşli bir azap hazırladık.
    ···