1. 1.
    0
    Bu yazı, başlıktan da anlayacağınız üzere biraz farklı olacak. Eğer önyargı ve önkabullerle yaklaşırsanız, size hiçbir şey anlatamam. Fakat sadece vakit ayırıp, kendinizi savunma moduna çekmeden okursanız anlatacağım şeyler olacak. Bu yazı öyle bol resimli, ifşalı bir yazı falan olmayacak, o bir dahaki sefere artık. Bu yazının konusu Kuran olacak canlar.

    Öncelikle şu konuda bir anlaşalım, ben bu yazıda herhangi bir ispat çabasında bulunmayacağım. Hele hele bazı ayetler var ki, ben bu ayetleri asla inanmayan kişiler için birer "inanma sebebi" olarak sunmayacağım. Bu konu bir inanç konusudur ve karşınızdakinin inanası yoksa, ne yaparsanız yapın boşadır.

    Karşındakini dinlemek yerine öncelikle karşındakinin dinini veya siyasi görüşünü öğrenme amacında olup, ona göre rafından önceden hazırladığı ezbere cevapları dizen kişilerin yararı için benim kılımı kıpırdatasım bile gelmiyor. Eğer birazdan anlatacaklarıma "hee bunlar 1400 yıl önce Kuran'da vardı zaten diyorsun" şeklinde yaklaşacak olan varsa -ki muhakkak vardır- lütfen burayı terk etsin. Zira bu yazıda küfür etmemeye çalışacağım ehehe.
    ···
  2. 2.
    0
    Misal Tarık suresinin 12. ayetinde "çatlayışlarla/yarılışlarla dolu yere yemin olsun" denilir. Eğer Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna inanmayan biriyseniz, bu ayet sizin için sadece şunu anlatmaktadır:

    http://2.bp.blogspot.com/...Our_Dry_Earth_-_playa.jpg

    Kurumuş ve çatlamış bir toprak parçasını...
    Fakat eğer bu sözün Allah'a ait olduğuna inanan biriyseniz, bu ayet size aynı zamanda şunu da ifade etmelidir:

    http://www.sayisalgrafik.com.tr/deprem/levhalar2.gif

    Yani yeryüzündeki fayları ve levhaları. Zira üstünde bulunduğumuz yer gerçekten de çatlaklarla ve levhalarla doludur.

    Tabi bunun yanı sıra çok net olan ve herhangi bir yoruma göre değişmesi söz konusu olmayan ayetler de var. Onlardan da örnek vereceğim. Ama önce bir anlaşalım istedim, ben sadece neden müslüman olduğumun sebeplerini açıklayacağım bu yazıda. Bu sayede belki kafanızda soru işaretleri varsa onlardan birkaçına cevap bulabilirsiniz, belki de yeni soru işaretleri oluşur kafanızda ki bu daha da iyi bir şey bana kalırsa. Burada Kuran hakkında daha önce keşfedilmemiş şeyleri de dile getirmeyeceğim. Sadece bana mantıklı gelen ve aksi ispat edilemeyen ayetlerden örnekler vereceğim, sizin için de kolaylık olacaktır bu kadar şeyin bir arada, tek bir yazıda bulunması. Neyse, ben ufaktan konuya girizliyorum kaynatasızlar.
    ···
  3. 3.
    0
    Hicr suresi 22. ayet:

    "Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... " - Ali Bulaç meali
    "Bir de aşılayıcı rüzgarlar gönderdik... " - Elmalılı Hamdi Yazır meali
    "Rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdik... " - Yaşar Nuri Öztürk meali

    Bu ayette "aşılayıcı/dölleyici" manasına gelen sözcük "levâkıha"dır. Benim Arapçam yok tabi, bilen bir arkadaşıma sordum. Bu kelimenin kökü "lagaha"dır ve bu kelimenin de aşılamak, döllemek, hamile bırakmak gibi anlamları vardır. Yani ha aşılayıcı, ha dölleyici, pek de bir farkı yok fakat yine de emin olmak istedim bu kelimede sahiden de spesifik olarak "döllemek" anlamı var mıydı diye. Gördüm ki varmış.

    Peki ne demektir aşılayıcı veya dölleyici rüzgâr? Bunu zaten birçoğunuz gördüğünüz anda anladınız fakat yine de izah edeyim sevgili kaynatasızlar.

    Çiçekli bitkilerde de cinsiyet vardır ve bu bitkilerin üremesi, polenlerin rüzgârlar aracılığıyla uçuşarak dişi üreme organına yerleşmesiyle gerçekleşir. Tabi böcekler ve arılar da bunu yapabilirler fakat dersimiz fen bilgisi değil evladım, burada kilit nokta, rüzgârın bitkilerin üremesinde bir aşılayıcı/dölleyici görevi görmesidir.
    ···
  4. 4.
    0
    Neyse biz konumuza dönelim.

    Ve ayrıca Kuran, yine toprakta yetişen bazı canlıların, yani bitkilerin bazılarının cinsiyetinin olduğunu da bir başka ayette vurgular.

    "Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır." - Yasin 36

    "Yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o suyla çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık." - Taha 53

    Hicr suresinin 22. ayeti ile Yasin 36 ve Taha 53, aslında birbirini son derece tamamlayıcı ayetlerdir. Zira rüzgârın bitkiler arasında "dölleyici/aşılayıcı" özelliğe sahip olabilmesi, çiçekli bitkilerde erkek ve dişi organlar bulunması sayesindedir.

    Fakat unutulmaması gereken nokta şu ki, bu ayetlerde tüm canlıların "çift" olduğu söylenmemektedir.
    ···
  5. 5.
    0
    Şimdi yine "nüansa" dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Bu dünya, bir zıtlıklar dünyasıdır. Allah tabi ki de bir şeyi var etmek için onun zıttına muhtaç değildir, örneğin cennette sadece iyi vardır ve kötü yoktur. Fakat bu dünyanın ve evrenin yaratılışında sürekli zıtlıklar vardır. iyi-kötü ile, karanlık-aydınlık ile, güzel-çirkin ile, gece-gündüz ile vardır ve bu böyle sürüp gider. Hatta mikroya indiğimizde atomlarda bile + ve - yüklü tanecikler vardır, zira bu dünya zıtlıklar dünyasıdır. Zariyat suresinde de bu durumdan bahsedilir:

    Zariyat 49 - "Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz."

    Burada "iki çift" olarak çevrilen kelime "zevceyni"dir. Yukarıda verdiğim Yasin 36 ve Taha 53 ayetlerinde "çift" için kullanılan kelime de yine "zevc"in çoğulu olan "ezvace" kelimesidir. Burada dikkat etmeniz gereken nokta şudur: "Zevc" kelimesi sadece cinsiyet için değil, herhangi bir şey için de kullanılır. Örneğin sol ayağınızdaki ayakkabi, sağ ayağınızdaki ayakkabının "zevc"idir. Yani zevc kelimesi her türlü "çift" için kullanılır. Zevc, cinsiyet olarak çiftliği de kapsar, fakat sadece cinsiyet çiftliği demek değildir.
    ···
  6. 6.
    0
    Neyse.

    Sevgili kaynatasızlar, Kuran'da x suresinin y ayetinde sorulan bir soruya, z suresinin t ayetinde cevap verilir. Bunlar Kuran'ın "bütünsel" bir kitap olmasından kaynaklanır. Unutulmaması gereken nokta şudur, Kuran ayrı ayrı, ayet ayet bir kanunlar kitabı değildir. Kuran'da tek bir kanun vardır, o da Kuran'ın kendisidir.

    Misal a ve b diye iki ayet olduğunu ve bu ayetlerin de ayrı ayrı surelerde olduğunu varsayalım.

    a- Bütün elmalar tatlıdır.
    b- Fakat bir tek yeşil elma ekşidir.

    Eğer Kuran'daki ayetleri ayrı ayrı kanunlar olarak algılarsanız, bu durumda elinizde çelişki dolu bir kitap olur ki bu durumun adına "ayet cımbızlama" denir. Fakat Kuran'ı ayrı ayrı a ve b olarak ele almak yerine a+b olarak, yani bütünsel bir kitap olarak okursanız, bu durumda göreceksiniz ki Kuran'ın söylediği şudur:

    a+b = Bütün elmalar tatlıdır fakat bir tek yeşil elma ekşidir.

    Şimdi hayali örnekleri bırakıp, Kuran'ın kendisinden bir örnek vereyim. Birazdan vereceğim ayette "çelişki" olduğu iddia ediliyor:
    ···
  7. 7.
    0
    Şimdi gelelim Kuran'ın gerçeklere uygun olarak verdiği örneklerden birine:

    Neml 88: "Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O!"

    Hani diyordum ya bakış açısına göre farklı yorumlanamayacak ayetler var diye, işte bu ayet de onlardan biridir. Zira dininiz veya görüşünüz ne olursa olsun, durgun gözüken dağlar hareket etmektedir.

    http://www.gencx.net/wp-content/uploads/Pangea.jpg

    Yukarıda dünyadaki kara parçalarının bundan milyonlarca yıl önceki hallerini ve en altta da şu anki halini görüyorsunuz. Tabi yukarıdaki şekiller "tahmini"dir, fakat bunun konumuz üzerinde bir rolü yoktur. Sonuç olarak dağlar ve karalar hareket halindedir.

    Kuran'ın getirdiği izah, yani "dağların durgun göründüğü halde bulutlar gibi hareket halinde olması" gerçeklere birebir uymaktadır.

    Eğer bakış açısı katmak istiyorsanız, dağların hareket halinde oluşuna getirilecek bir ek yorum da, dünyanın dönüyor olmasıdır. Fakat bana kalırsa bu durumda iLK olarak vurgulanan şey, karaların hareket halinde olmasıdır.
    ···
  8. 8.
    0
    Ankebut suresinden 2 ayet örneği vereceğim. "Ankebut" dişi örümcek demektir, bunu bir aklınızda bulundurun sevgili kaynatasızlar:

    Ankebut 41: "Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!"

    Ankebut 43: "Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez."

    Allah ankebut 43'te neden böyle diyor sizce? Allah anlaşılmak mı istemiyor yoksa? Hayır, Allah burada, birkaç ayet önce verdiği örneğin sadece onun ne olduğunu bilenler tarafından anlaşılabileceğini söylüyor.

    Karadul örümceği neden o ismi almıştır? Eğer bunu biliyorsanız, yukarıdaki 2 ayette neyin kastedildiğini de biliyorsunuz demektir. Karadul örümceğinin dişisi cinsel birleşmeden sonra erkeğini yer. Evet, bildiğin yer. Kuran'daki "evlerin en güvensizinin dişi örümceğinin evi olması" lafı ile örneklenen durum budur. Ankebut suresinin 41. ayetinin öylesine verilmiş ve hasbelkader doğru tutmuş bir örnek olamayacağının delili ise 43. ayettir. Zira bu 43. ayette açık açık "bu örneğin sadece ilim sahipleri tarafından anlaşılabileceği" söylenir.

    Eğer bu durum ankebut 43'te belirtilmeseydi, karadul örümceğiyle bir paralellik kurmanın "zorlama" olacağını düşünebilirdim. Fakat bu haliyle taşlar yerine o kadar güzel oturuyor ki.
    ···
  9. 9.
    0
    Nötron kelimesini oluşturan harfler tüm Kur’an-ı Kerim’de baştan sona sadece iki ayette geçiyor. Bunlardan birisi 18:39 nolu ayettir (Nötron Kütlesi=1839 me) Gördüğünüz gibi hem Nötron ismine hemde ayet numarasıyla nötronun ağırlığına açıkça işaret edilmektedir. Diğer binlerce ayette bu harfler yanyana gelmiyor fakat tam 18:39 ayetinde Nötron kelimesi ortaya çıkıyor o nedenle rastlantı olduğunu söyleyemeyiz.
    Aynı durum Proton için de geçerlidir. Proton kelimesini oluşturan harfler Kuran’ı Kerimde daha fazla sayıda geçiyor (Nötrona oranla). 18:37 nolu ayette Proton kelimesini oluşturan harfler soldan sağa ters biçimde yanyana geliyor. Proton kütlesi ise 1836-1837 me arasındadır yani 1837 me diyebiliriz. Dolayısıyla ayetin numarası 18:37 protonun ağırlığı olan 1837′ye işaret ediyor. Yani nötronda olduğu gibi protonda da ayet numarasıyla ağırlık aynıdır.(1837 me: 1837 adet elektron ağırlığında demektir.

    rezervedleri alın
    ···