0
Zaman içinde değişme meydana getiren herhangi bir sürece evrim denir. Biyolojide ise evrim canlıların genetik yapılarındaki uzun vadeli değişmeler demektir. ilk defa Charles Darwin ve Alfred Wallace'ın "Origin Of Species" adlı eserinde gündeme gelen bu teori kısa zamanda bilim adamları arasında ilgi topladı.
Evrim mikro evrim ve makro evrim diye ikiye ayrılır. Mikro evrim; mutasyonlar, genetik sürüklenme, doğal seçilim gibi küçük değişimleri kapsarken, makro evrim; bunların birikmesiyle canlıda oluşan büyük değişimler demektir.
Evrim kuramı maalesef sadece bu mekanizmanın işleyişini açıklayabilmekte, örneğin ilk organizmanın nasıl meydana geldiğine yorum getirememektedir. Tek bir hücrenin bile komplike yapısı düşünüldüğünde bunu tesadüflere dayandırmak ve göz, kulak gibi komplike organları bu kadar nizamlı ve muntazamlı yaratanın evrim olduğunu düşünmek akıl alacak iş değildir.
Çoğu Müslüman Allah'ın Adem'i "Ol" demesiyle bir anda yarattığını ve evrimin Kuran'da yeri olmadığını düşünür. Aksine Kuran'daki yaratılışı evrim daha iyi açıklamaktadır. Kuran insan yaratılışının bir şekilde başladığını ve bunu araştırmamızı ister.
20:21 De ki: "Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. işte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz.
Yukarıdaki ayetten yaratılışın bir şekilde başladığı (bedee) anlaşılıyor.
Yazıya başlamadan önce okuyuculara Kuran'ın benzetimlerden bolca yaralandığını göz önünde bulundurmalarını isterim.
03:07 Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir (KÎLÎTLÎ) ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir (BENZEYEN). Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir. Îlimde derinlemiş olanlar: "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.
39:23 Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer ikili mânalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.
Örneğin şu anlatıma bakın, müteşabih anlatıma ne güzel bir örnek oluşturuyor göreceksiniz...
41:10-11 Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "Îsteyerek veya istemeyerek gelin." Îkisi de: "Îsteyerek (Îtaat ederek) geldik" dediler.
Adem konusuna başlamadan önce adem ve "eşinin" yeryüzündeki ilk iyiyi kötüden ayıracak kadar zeki insanları simgelediğini düşündüğümü belirtmek isterim.
02:35 Ve Adem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin ve orada dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz."
Adem kelimesi ibrani'cedir ve "siyah tenli", "insanoğlu" gibi anlamlara gelir. Cennet kelimesinin kökü (cim, nun, nun) ise örtü anldıbına gelir ve cennet yeryüzünü yer gözükmeyecek kadar örten yeşillik / bahçelere denir. Kuran'da bu kelime dünyamızdaki bahçeleri anlatmak için kullanıldığı gibi (6:141, 17:91 ve 18:32-40) ahiretteki bahçeyi anlatmak için de kullanılmış. Bu ayetteki cennette normal bir bahçe anlamında çünkü:
20:120 Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Adem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"
Zaten cennette olan birinin saltanata ihtiyacı yoktur. Artı, adem ve "eşi"nin bulunduğu yerde Güneş vardı:
20:119 "Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın."
02:36 Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır."
Adem (ırkı) "cenneteyken" sayıları fazla değildi, Allah'a itaatsizlik edince kovulunca "arz" (tüm dünya) kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Bu her yerin artık onların nüfuz sahası olduğunu anlatmak için kullanılmış. Artık "bahçeye" bağlı olmayan insanlar yayılmış ve birbirlerine düşman olmuşlar. "Ehbitu" (inin) rahatlarının bol olduğu yerden artık sıkıntı dolu hayata başlangıcı tanımlamak için kullanılmış. (2:61'de bu duruma bir başka örnek var.)
Canlılığın ilk Amazon ve Afrika ormanlarında başladığını savunan ilkel Çorba (Primordial Soup) teorisine bu anlatım benzerlik göstermektedir.
Kuran ademin ilk insan olduğunu da iddia etmez. Hatta ademden önce dünyada bazılarının fesat çıkardığını ve iNSANIN halife olduğunu anlatır. Halife Arapça'da "ardıl, peşinden gelen, izleyen" demektir.
02:30 Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz. " Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim." 20:121 Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı.
Dikkatinizi çekerim yedikleri elma değil. "Ondan yediler" olarak geçiyor. Böylece saltanatı (hür iradeyi) ele geçirdiler yani ilk zeki canlılar olup kendilerini yapraklarla örtmeye başladılar.
Evrimi destekleyen diğer ayetler:
07:11 Andolsun ki sizi yarattık (ara), sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama iblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
Allah yarattığı insanı eliyle şekillendirmedi, bunu evrim yoluyla yaptı. Melek kelimesinin kökü ملك kontrol etmek, hükmetmek demektir. Melekler ile o sıralar yeryüzünü kontrol eden varlıklar anlaşılabileceği gibi (cinler / homosapienler), Allah'ın yaratmış olduğu fizik yasalarını da anlayabiliriz. Bu kurallar ademe secde ediyor / saygı gösteriyor. iblis ise yoldan sapmış bir cin (homosapien sapien) olabilir.
15:28 Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım." demişti.
15:29 "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."
Bir başka evrim olarak anlaşılabilecek ayet:
71:14 "O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı."
Başka bir ayet:
24:45 Allah, tüm canlıları [külle dabbetin] sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.
07:189 O, odur ki, sizi bir TEK CANLIDAN yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın...
Dabbe (24:45) yaşayan, spontane hareket eden her şey olarak tanımlanabilir. Bu tüm hayvanları, insanı, bakteri gibi hayvanların hepsini kapsar.
64:03 Gökleri ve yeri hak olarak yarattı; sizi biçimlendirdi ve görünüşlerinizi güzel yaptı. Yalnız O'nadır dönüş.
Allah bizi hayattayken "elleriyle" biçimlendirmediğine göre bunu kendi koyduğu kurallar çerçevesinde gerçekleştirdi.
NOT: Bu sadece bir teoridir. Yaratılış ile ilgili ayetler Kitab'ın müteşabih kısmına girdiğinden çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Allah, bunların tevilinin sadece kendisi tarafından bilineceğini söylemiştir ama şunu unutmayınız ki, Kuran evrime işaret etmektedir..
06:133 Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir.
29:20 De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl BAŞLADIĞINA bir bakın. ileride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir.