+8
-2
iki komşu ülkenin kralları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlarda ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı.
Krallardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. istediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç kadın heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke kralına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran kral: "Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver."
Hediyeyi alan kral önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel grdıbına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.
Günler geçti. Bütün ülke kralın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, kralın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi iyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, kralın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.
Başka çaresi olmayan kral bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin zütünden soktu, tel heykelin amından çıktı.
ikinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel yine amdan dışarı çıktı.
Üçüncü heykelde tel zütüne girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal ağız hizasına kadar geliyor, oradan öteye gitmiyordu.
Kral heykelleri gönderen komşu krala cevabı yazdı:
"zütünden gireni amından çıkartan makbul değildir. En değerli kadın, bakire olandır yani zütü ve ağzıyla iş görendir."