-
1.
+25 -101-)Cin Kılığına Girmiş Bir Keçi Gördünüz mü?Tümünü Göster
Olay, bir köyde geçiyor. Köylünün biri, sabaha doğru bir işini halletmek üzere at arabasıyla komşu köye gidiyor. işini halledip köye dönerken yolda meleyen bir keçiye rastlıyor. 'Herhalde köydeki birine aittir, kaçmıştır' diyerek arabasının arkasına alıyor. Bu arada enteresan bir gelişme oluyor. At, bir türlü gitmiyor. Dehliyor, kırbaçlıyor, ama at bir adım dahi atmıyor. Aklına birden keçi geliyor adamın. Arkasına döndüğünde keçinin kıpkırmızı ve ışıldayan gözleriyle karşılaşıyor. Hemen dua okuyor, can havliyle keçiye bir tekme atarak yere düşürüyor. Keçi düştükten sonra at zembereğinden boşalmış yay gibi yerinden fırlıyor. Adam kendini eve zor atıyor. Ertesi gün köylüler olayın olduğu yere gidiyorlar. Tekerlek izleri keçinin alındığı yere kadar normalken, arabaya alındığı yerde derin tekerlek izleri olduğunu görüyorlar ve sonra yine normal tekerlek izleri... Adam, o gün bugündür, yanına kimseyi almadan köy dışına çıkmıyor.
2-)Cinlere Namaz Kıldıran imam
Tokat'ın bir Kazasında anlatılan bir hikaye halk arasında cinlerin görünebilir olduklarına bir örnek olarak anlatılıyor. Hikaye şöyledir: Ulucami imamı, bir sabah namazını kıldıktan sonra dua etmek için arkasını döndüğünde hiç tanımadığı bir grup tuhaf insanla karşılaşır. Alnından soğuk terler akan imam, cesaretini toplayarak, onlara kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini sorar. Aralarından biri hocaya, "Biz Oğlan Deresi'nde yaşayan Müslüman cinleriz. Oğlan Deresi'nden Güvercinlik Çalı'na gelin zütürüyoruz. Geçerken, sabah ezanı okunduğunu duyunca namaz kılmak için camiye geldik." diyor. Oğlan Deresi ve Güvercinlik Çalı. cinlerin yaşadığına inanılan iki yerdir.
3-)Çoban Köpeği
Akrabamın anlattığına göre çobanın biri varmış. Bu adam, geçimini yetiştirdiği koyunlardan sağlıyormuş. Tabii bu adamın
bir de köpeği varmış. Koyunlara bekçilik eden bu köpek, koyunları sabah çıkarıp otlatmaya zütürüyormuş. Akşam olunca da eve getiriyormuş. Adam, köpeğinden çok memnunmuş. Adamın bir tek merak ettiği birşey varmış, o da köpeğinin koyunları akşam eve getirdikten sonra yemeğini bitirip ortadan kayboluşuymuş. Adam, en sonunda şüphelenip köpeği takip etmeğe karar vermiş ve ertesi gün adam, köpeği koyunları eve getirdikten sonra yemeğini vermiş ve izlemeğe başlamış. Köpek, yemeği bittikten sonra ormana doğru gitmeye başlamış. Adam, takip ederken köpeği gözden kaçırmış. Ertesi gün yine takip etmiş, bu sefer daha yakın olarak. Köpek, uzak bir yol aldıktan sonra bir mağaraya girmiş. Adam dayanamayıp arkasından mağaraya girmiş ve ne görsün: cinler! Köpeğine, "Hoşgeldinnn kara oğlannn!" dediklerini duymuş. Adam, hemen oradan kaçmış. Ertesi gün, köpek koyunları otlatmaya geldiğinde adam, köpeğe "Hoşgeldin kara oğlan." dediğinde, köpek deliler gibi koşmaya başlamış ve bir daha geriye dönmemiş.
4-)Çöl Cini
Arkadaşlar, bu anlatacağım hikaye bir kitaptan alıntıdır. Sizi temin ederim ki gerçektir... Bir tüccar gurubu, mallarını satmak için develerle çölü geçmekteydiler. Vakit akşam olunca çölün aşağı yamaçlarında bir yerde konaklamaya karar verdiler ve çadırlarını kurdular. Çölü iyi bildiklerinden nerde konaklayacaklarını ve nerede su olduğunuda iyi biliyorlardı. içlerinden biri, arkadaşlarına dönerek, "Şu tepenin arkasında su var. Ben, biraz su alıp geliyorum." diyerek aralarından ayrıldı. Aradan belli bir süre geçti ki ne gelen var ne giden. içlerinden bir diğeri, "Ben ona bakmaya gidiyorum. Başına bir iş gelmiş olmasın." diyerek tepeyi aştı ve gözden kayboldu. Bir süre sonra o da geri dönmeyince, diğerleri de gittiler; fakat giden geri dönmüyordu. En sonunda kervanda bulunan genç ve güçlü bir tanesi, yanına kılıcını ve bir arkadaşını alarak tepeyi aştı. Arkadaşı, Aman Ya Rabbi! dedi. Bir kadın var çırılçıplak ve çok güzel. Bizim arkadaşlar da orada eğleniyorlar. Ben de yanlarına gidiyorum. dedi ve hızla güzel kadının yanına koştu. Genç ve güçlü olan onun peşinden ağır adımlarla gidiyor ve onu engellemeye çalışıyordu. Adam, kızın yanına vardığında herkesin parçalanmış ve organlarının etrafa saçılmış olduğunu gördü. O güzel, çıplak bayan da baş uçlarında oturuyor ve cesetlerini kemiriyordu. Adam, öyle korkmuştu ki bir anda dizlerinin üzerine düştü. Bunu farkeden kız, arkasını döndü. Ağzının kenarları kanlı, gözleri ateş kızılıydı. Tırnakları ise bir deveninki gibiydi.. Uzun saçları adamı ensesinden kavradı ve bir hamlede eliyle ciğerini söküp yanına bıraktı.. Kuvvetli olan, bu vahşet sahnesi karşısında sanki kılıcını kaldıramaz duruma gelmişti.. Sonra kız, gözlerini ona dikti. Ayakları yere basmıyor ve inanılmaz hızlı hareket ediyordu. Yaşadığı şoktan eli ayağı tutmaz duruma gelen genç, son söz olarak kendisine yaklaşan cine karşı Allah'a dua etti. Elinde birdenbire bir dua belirdi.. Genç, hızla duayı okudu. Duayı okumasıyla birlikte gökten bir yıldırım indi. Kıza öyle bir çarptı ki; kız, avret yeriden alnının çatısına kadar yarıldı.. Genç, şok içerisinde kervana döndü ve elindeki kağıtta yazan duayı kervancıbaşına gösterdi. Olan biten herşeyi de anlattı. Kervancıbaşı, pek dini bütün bir insandı.. Çöl cinlerini de duymuş olacaktı; ama inancı ve bilgisi zayıf gencin ona sorduğu soru farklıydı.. "Ey kervancıbaşı, bu dua nedir neyin nesidir?" Kervancıbaşı, duayı görünce gözleri faltaşı gibi açılıverdi.. "Ey genç insan, işte kasların ve gençliğinin yetmediği bu hususta sana yardımcı olan dua, bir Kur'an ayetidir. Bu, Bakara Suresi 255'nci ayettir. Yani Ayet El Kürsi... !"
açıklama:fotoğraf komiğime gitti bende bunu koydum
açıklama 2:alıntıdır dememe gerek yok bence
edit 1-) daha çok hikaye isterseniz eklerim isteğe göre
edit 2-) başlık 13 hikayeden oluşmakta ve daha isterseniz rez almanız yeterli -
2.
+4bu biraz uzun
5 -) part 1:
bundan yıllar önce bizim köy mezarlığına alkol almak için gitmiştik. genelde mezarlıkta kimse olmadığı için gençler burayı seçerler ailelerinden uzak ve rahat oluyor diye. her şey yolunda mezarlığın duvarında üç arkadaş oturuyoruz ve sohbet ediyoruz. derken güzel sohbet kafalar çıtır bir şey fark ettim. yanımızda olan diğer arkadaşımız hiç sohbete katılmıyordu ve mezarlığa doğru bir yere odaklanmış gözlerini kırpmadan bakıyordu. kendisine "kanka ne yapıyorsun ya sen" dediğimde bir iki saniye durup gözlerini bize çevirmeden "orada" dedi. bir anda kan beynime çıkmıştı ve gözlerim yaşarıp tüylerim diken diken olmuştu. kendisini sertçe dürtüp "lan saçmalama bak ne diyorsun sen?! ne orada!?" diye bağırdım zaman birden ayağa kalkıp "aaaa!!" diye bağırdı ve mezarlığın içine doğru depar atarak koşmaya başladı. biz ne olduğunu anlamadan karanlıkta kaybolmuştu bile. faruk ve ben mezarlığa peşinden gitmek için cesareti kendimizde bulamayıp köye doğru koşmaya başladık ve gördüğümüz ilk kişiye yaşadıklarımızı anlatacaktık. köy kahvesine ulastığımızda bir şok daha yaşadık ve karşımızda gözlerini bize doğru dikip bakan az önce mezarlıkta bıraktığımız arkadasımızı görmüştük. bu nasıl olabilirdi ki o'nun bizden daha önce oraya varması imkânsızdı. -
3.
+3part 2-)yanına doğru korkarak yaklaştık ve "sen bizimle oyun mu oynuyorsun o mezarlıktaki hareketlerin de ne demekti?" diye sordum. suratımıza şaşkınlıkla ve ne olduğunu anlayamamış bir tavırla "neden bahsediyorsun kanka sen, hiç bir şey anlamadım" dedi. "lan az önce mezarlıkta içiyorduk birden bire bağırarak mezarlığa doğru koşmaya başladın dalga mı geçiyorsun bizimle sen" dediğimde kahve sahibi yaşlı amca kulak misafiri olduğu bu olaya aradan atlayarak bir şok daha yaşamamıza neden olacak cümleyi kurdu "bu çocuk tam iki saattir burada yeğenim" yıkılmıştık. tam üç saattir beraber takıldığımız adam aslında hiç bizimle olmamıştı. peki o yanımızdaki arkadaşımız sandığımız bizimle beraber alkol alan kim, bunları düşünmek cıldırmama neden olabilirdi. sakin olup durumu anlatmaya çalıştım ve herkes şok olmuş bir biçimde bizi dinliyordu. bu yaşananlar herkesi derinden etkilemişti fakat bize inanamıyorlardı.
gece eve gitme saatim geldiğinde beraber olaya tanık olduğum arkadaşımın da benimle beraber kalmasını istedim, çok korkuyordum. ne yapacağımı bilemiyorum. beraber eve girdiğimizde tüm ışıkları açtık tv'yi de eglenceli bir kanala zaplayıp olayın etkisinden az da olsa kurtulmaya çalışıyorduk. bu gece kesinkikle uyuyamazdık.
aradan bir iki saat geçmişti, biz sakince oturup tv izliyor olayı hatırladıkça gözlerimiz doluyor tüylerimiz dikiliyor sadece sabah olsun istiyorduk. saat gece 3 sıraları falan esrarengiz bir şekilde çalan kapının sesiyle birden ayağa kalkıp birbirimize baktık. faruğun suratındaki çaresizliği görmem kendi çaresizliğimin aynasıydı. kim di gelen? bu saatte kim gelebilirdi? pencereden perdeyi aralayıp baktım ve hayatımda bu kadar hiç korktuğumu hatırlamıyorum. "o" kapının önündeydi. mezarlıkta bıraktığımız aslında hiç yanımızda bile olmamış arkadaşımız kapının hemen önünde bekliyordu. 10 dakika geçmişti ve kapı sesi her defasında biraz daha şiddetli bir şekilde çalınıyordu. açmamaya kararlıydık, açamazdık, başımız beladaydı. "o" bizimle uğraşıyordu. -
4.
+4part 3-)
biz artık korkunun tamamen üzerinde bir şey yaşıyorduk. biz açmadıkça o çalmaya devam ediyordu. bir zaman sonra kapı sesi kesilmişti. faruk ve ben evde hiç birbirimizin yanından ayrılmıyor ve kâbusun bitmesini, adeta rüyadan uyanmayı diliyorduk. ortalık sessizleşmişti kapı artık çalmıyordu. televizyonun sesini kısıp etrafı dinliyor sanki dilimizi yutmuşçasına konuşamıyorduk bile.
gecenin ikinci şoku elektriklerin kesilmesiyle başladı. iki saniyelik bir kesinti sonrası etraf tekrar aydınlanmıştı. biz birbirimize sarılıp dua etmeye başladık. başka elimizden bir şey gelmiyordu. elektrikler tekrar kesildi ve tekrar geldi. bir saniyelik aralarla ışıklar sönüp tekrar yanıyordu. artık sadece ölmek ve bu olaydan kurtulmayı diliyordum. işıklar daha sık aralıklarla yanıp sönüyordu. dış kapıdan gelen tıklama sesi tekrar başlamıştı ve ses dış kapıdan oda kapısına geçmişti. " o içerideydi" oda kapısını çalıyor ışıklar yakıp söndürüyordu. birden ışıklar söndü ve kapı kendi kendine yavaş yavaş açıldı. faruk ve ben birbirimize sarılıp kapının olduğu yere bakmamakta gayret ediyorduk. kapı sonuna kadar açıldı ve içeri bembeyaz yüzlü, parıl parıl parlayan kırmızı gözleriyle kulakları büyük ve sivri, dudakları olmayan ve dişleri sivri sivri bir mahlûk üzerimize geliyordu. sivri ve uzun tırnaklarıyla elinde tuttuğu eğri eğri sopasını bize doğru uzatarak "siz" dedi. -
5.
+3son part
korkudan bağırıyor fakat sesimiz çıkmıyordu. ağlıyor ve sadece çaresizce yüzüne bir kez baktığımız mahlûkun kalın ve çatallı sesini duyuyorduk. devam etti " siz, bu gece cehennem için çağırıldınız, orada artık sizin için bir oda ayrıldı ve ben de sizi oraya zütürmek için görevlendirildim, şimdi benimle gelecek ve işlediğimiz günahların cezasını çekeceksiniz" diyerek iyice yanımıza yaklaşmıştı. etrafımızda madde, mekan ve zaman birden yok olmuştu sadece o yüzüne bile bakamadığımız mahlûkla aranızda bir metre bile yoktu. birden ikimiz de bayılmıştık ki ter içinde kalmış vücudumla sabaha bağırarak uyanmıştım. her şeyin bir rüya olduğunu anladığımda tamamen rahatlamıştım ve büyük bir ohh çekerek güneşin verdiği huzur ile güne başladım. -
-
1.
0Seri devam
-
2.
+1tamam başka bir seri bulup ekliycem panpa sem istersinde ben eklememmi
-
1.
-
6.
+3bu daha uzun 😐
6 part 1-)
benim iki kız arkadaşım vardı eskişehir'de öğrenci daha önceden tanıyordum normalde istanbul'da yaşıyorlardı, üniversiteyi kazanınca buraya yerleştiler neyse ev felan bulduk.
beni çok severlerdi, her sabah kahvaltıya, her akşam yemeğe hatta gece kalmaya bile giderdim. ikisinide bacım olarak görürdüm. kız kardeşim ve ablalarım gözümde nasılsa onlarda öyleydi.
neyse buraya yerleştiler git gel 1 sene geçti sınıflarını geçtiler, memleketlerine döndüler. okul dönemi geri geldiler, yine aynı muhabbet işte ben giderdim onlar gelirdi.
birgün gece beni eve davet ettiler hasan gelirken film al seyredelim bi kaç arkadaş daha var diye.
neyse gece gittim komedi filmi seyrettik saat 3 oldu. kızın birinin ismi ayşen. diğerinin derya.
ayşen ben tuvalete gidiyorum dedi gitti, arkasından büyük bir çığlık erkek olarak evde tek ben varım. korktum, hemen arkasından gittik. ne oldu dedim ya aynada derya'nın suratını gördüm dedi, hadi ordan felan dedim. kolanya felan sürdük suratına içeri geri geldi tekrar. ayşen dedim şu olayı anlat tekrar lütfen, 4 kişi pür dikkat onu izliyoruz. -
7.
+1part 2-)
ya işte tuvalete girdim tam elimi yıkıyacağım derya'nın suratını gördüm bana benim olacaksın diye seslendi ve bir anda elimin üzerinde bi şey hissettim normal bi el vardı dedi. hatta eline felan vurmuş eli kıpkırmızıydı. ben cidden inanmaya başlamıştım çünki bizlerin muhabbetleri çok farklıdır, kimse kimseye kolpa, yalan yapmaz. şaka hiç yapmaz. hepimiz delikanlı, hanımefendıyızdir.
dedik işte bakalım yarın ola hayrola.
gece derya ile ikisi yatar odalarında. diğer kız arkadaşları eve bıraktım geri geldim ben. hasan dedi sen burda kal ne olur ne olmaz, tamam dedim kaldım. gece 4 gibi yattık, tabi ben uyuyamadım aklıma hep o geldi. her 10 dk. da bi gittim kontrol ettim.
neyse geri odama geldim sigara içiyorum. derya ve ayşen sanki birisi öldürüyormuş gibi çığlıklar atmaya başladılar, acayip korktum hatta donuma bile yaptım yalan yok.
koşa koşa gittim ne oluyor ya kafayı yiyeceğim dedim ben ağlıyorum artık ya korkudan. hasan aynaya bak kafanı çevir dedi. döndüm baktım aynanın üstünde siyah bi kolsuz body. ee ne var bunda dedim. ayşen dedi ki, hasan benim üstümdeki body'ye bak birde ona. baktım her ikiside aynı body. sen mi koydun buraya bunu dedim hayır manyakmısın ben koymadım dedi. hasan napıcaz felan dediler bilmiyorum dedim. aldım aynanın üzerindeki body'yi kızlarıda aldım dedim yürüyün bizim eve gidiyoruz neyse çıktık eve geldik. bakın dedim gözünüzün önünde body'yi yakıyorum. harbi harbi yaktım yani. sonra bizim eve gittik uyuduk.
olay üzerinden 1 hafta felan geçti derya'nın doğum günü var evde kutluyacağız. yine doluştuk neyse, gece 2 oldu herkesi yine eve bıraktım. yine derya, ayşen ben kalıcaz. -
8.
+1part 3-)
herşey unutulmuştu, rahat rahat güle oynaya oturuyoruz felan. ayşen'in dolabında ps2 var dedim ayşen çıkar şunu senle bi maç yapalım. tamam dedi gitti getirmeye, odaya gitti ağlayarak geri geldi. allah kahretsin yine ne oldu yine mi o dedim. hasan ne olur gel dedi.
odaya gittim dolabı aç dedi, dolabı açtım birde ne göreyim. o benim yaktığım body üstü kırmızı kanla bulanmış duruyor. oturdum ağladım aynı zamanda korkuyorum. aldım oradan onu tekrar dışarı çıktım tekrar yaktım. tabi yine bizim eve gittik bizde kaldık, olaydan sonra 3 - 5 gün gitmedik eve biraz da olsa unutuldu. tekrar evlerinde gittiler bi 3 - 5 gün daha geçti olaysız.
bi akşam, yemeğe çağırdılar bu sefer ben yanımda bi erkek arkadaşımı aldım ne olacaksa bu gece olsun dedim. gece oldu yatıcaz herhangi bi olay yok. biz arkadaşla uyumadık ellerimizde beyzbol sopası kapıda bekliyoruz. sonra ayşen uyandı ben size bi kahve yapayım için dedi, neyse kahveleri içtik. ayşen tekrar uyumaya gitti, tamam beklemeyin bişey oldugu yok yatın dedi saat 05.00 bu arada. tamam dedik biz odaya gittik sigaraları yaktık bizde uyku yok tabi. saat 05.30 oldu. dedim tolga şunlara bi bakalım tamam hasanım gel bakalım dedi, gittik odanın kapısını tıklattım ses yok. arkasından köpek gibi vuruyorum kapıya kırılacak resmen ses yok hala. izinsizde girmek istemiyorum ben şüphelendim. tolga kapıyı açalım girelim sinir krizi geçireceğim dedim. kapının kolunu aşağı indirdim kilitli. şaşırdım ağzım açık kaldı. tolga, hasan var bu işte birşey dedi. tolga dedi ki hasan kapıyı kıracağım kır dedim. kapıyı kırdık içeri girdim ayşen dedim ışığı yaktım. yatakta ne derya ne ayşen. yatak toplanmış bi şekilde kimse yok. hemen ayna geldi aklıma döndüm baktım derya'nın resmi orada. ama bildiğimiz fotoğraf değil, sanki aynanın önünde derya duruyor onu görüyoruz. tolga baktı hasan bu ne dedi şaşırdı oda korkmaya başladı. -
9.
+1part 4-)
neyse evin içinde her yerde arıyoruz. tolga salona bakıyor ben mutfağa, tolga bağırdı. aman tanrim olamaz böyle birşey ( kekeleyerek ) hasan çabuk buraya gel çabuk. koşa koşa gittim camdan bak hasan dedi. baktım derya'da ayşen'de kaldırımda oturmuş sigara yakıyorlar. hemen aşağıya koştuk. dedim napıyorsunuz burda bu arada ağlıyorum ben sinirden. ne varki hasan oturuyoruz sigara içiyoruz burda canımız sıkıldı dedi ayşen. nasıl indiniz nasıl çıktınız buraya sigarayı nerden buldunuz kapı nasıl kilitlendi neden aynada derya'nın fotoğrafı var dedim. hasan bizi buraya o getirdi, hatta gelmemizi o istedi. biz ne kapıdan nede başka bi yerden çıktık. birden burda bulduk kendimizi dedi. ikiside ağlamaya başladı. yürüyün yukarı çıkıyoruz dedim, yukarı çıktık kapıyı açtık ve yine o body kapının önüne serilmiş bi şekilde. allah kahretsin neler oluyor dedim. ben dedim bu evde kalamam gidiyoruz hadi dedim. ayşen ben gitmem o çağırıyor içeri girmem lazım dedi. ayşen ne oluyoruz derken ayşen küt girdi içeriye. kapıyı kapattı. hemen çilingir çağırdık açtırdık kapıyı. içeriye girdik ayşen uyuyor. sabah bu arada 6.30 felan oldu. neyse o gün uykusuz geçti. öğlen saat 14.00 civarı eve 3 adet hoca çağırdık ikisi imam diğeri bu işlerden anlayan bi hoca. ayşeni okudular üflediler felan.
ayşen çok güzel bi kızdır gerçekten. dediki imamlar evladım arkadaşınıza musallat olmuş o 3 harfli. genelde evde yanlız kalan böyle güzel kızlara musallat olur onu kendisine sevgili olarak görür. bu kızın sevgilisi olduğunda o sevgilisine zarar verir. kızı her zaman korur bi zarar gelsin istemez dedi. ee dedim ben hep burda kalıyorum bana zarar vermedi dedim, sen onları koruyorsun o yüzden sana zarar vermemiş dedi. eğerki onlara zarar veriyo olsaydın seni öldürebilirdi dedi. -
10.
+1son part 5-)
peki dedim napıcaz? evi değiştirelim evi değiştirmekle olmaz direk kıza musallat olmuş dedi. neyse evi değiştirdik hemen başka bi yere yerleştiler. evin her tarafını dua'larla donattık, her tarafa dua astık. kızlar kur-an felan okumaya başladılar. her türlü hocaya gittik.
şu anda olayın üstünden 1,5 sene geçti. kızlar hala burda. son 1 senedir herhangi bi olay olmadı. açıklığa kavuştu kızlar rahat ben rahatım. evde kesinlikle kısa kollu bile dolaşmıyorlar artık, açık saçık giyinmiyorlar. banyo bile yapmıyorlar evde başka kız arkadaşlarının evinde banyo yapıyorlar.
hepimiz rahat bi nefes aldık. ben olayı halen çözmüş değilim o kadar profesöre felan gittik, bi çözüm bulamadılar.
o 3 harfli ayşen'den hoşlanıyor fakat neden ayna'da ayşen derya'yı gördü. sonra neden tolga ile ben ayna'da derya'yı gördük? neden dışarıya çıkarttı onları? neden yanına almadı? neden o body'ye bu kadar taktı.
kafada kalan soru işaretleride bunlar. benim halen aklımda bu olay. bütün kız arkadaşlarımı uyardım hepside artık dikkatli davranıyorlar. -
11.
+1istek olursa eklerim
-
12.
+27 part 1-)
bu akşam evimize eniştem misafir oldu.
ulan çay iç muhabbet et derken konu birden cine periye geldi. eniştem bir başladı anlatmaya, söylediklerinin yarısından çoğu
sallamasyon. yok efendim çanakkale' de " dur yolcu" yazısının yazıldığı arazinin hemen yanına arabada yatarlarken sallanmışlar da
yok efendim, annesini gece görmüşte falan filan.
gözüm babama gitti..
şöyle içtiği çayı sehpaya bırakıp, doğruldu ve:
- bundan yıllar evvelsi henüz 18 yaşımdayken evimize bursa' nın gürsu ilçesinden bir tane adam
misafir olmuştu. adam seyismiş. işi gücü atlarla ilgilenmek. babamında çok güzel rahvan cinsinden kahverengi bir atı vardı.
ona binmeyi öğretmişti bana. o günler böyle değiliz tabii. zıpkın gibi delikanlıyız. altımda at oldu muydu ne yollar ne bayırlar..
hiç bir şey dayanmazdı.. rüzgar bile..
haydaa baba dedim içimden. sende mi?
- meğer bu bize misafirliği gelen adama babam bizim kahverengi atı satmış. adam demiş ki;
" tahsin şu atı senin oğlana versekte köye zütürüverse. harçlığın neyin her şeyini ben veririm."
- babamda beni yanına çağırdı.
" aykut oğlum şu atı gürsu' nun orada karahırka köyü var. gürsuyu geçiyorsun. tarlaların etrafından doğru dolaş. olmadı sorarsın.. -
13.
+2part 2-)
- eski insanlar çok mert korkusuz insanlarmış ama.. kafaları da çalışmazmış. o saatten sonra 18 yaşındaki çocuk hiç bilmediği köye nasıl at zütürecek. ama hiç itiraz etmedim. hey gidi gençlik! heves var o zamanlar, heyecan var. yalan olmasın saat 4 buçuk gibi akşamüstüne doğru yola koyuldum.. bir gidiyor at.. su gibi.. o zamanlar araba nerede! şimdi gürsu dedin miydi, 20 dakkada ordasın. saat tam gece 12 buçuk 1 civarı, babamın bahsettiği tarlaların oraya varmıştım. bir tane çeşme gördüm. çeşmenin 100 metre ilerisinde mezarlık. mezarlığın ortasından tarlalara doğru giden karanlık uzunca bir yol vardı. galiba oradan geçmem gerekiyordu. çeşmenin başında durdum. atı şöyle bir soluklandırdım. allah içimi biliyor ya yine korku yoktu içimde.
dikkatle babamı dinliyordum. gözleri dolmaya başlamıştı. hem anlatıyor hem de ara ara, benim nabzımı yoklarcasına yüzüme bakıyordu. devam etti;
- atladım atın üstüne. son bir güçle asıldım yularına.. at koşturdu koşturdu koşturdu, tam mezarlığın başına geldi. durdu. yine asıldım atı yerinden kımıldatamadım. hak etmişti köteği. vurdum yuları yanağına, en sonunda bir baktım at şaha kalkmaya başladı. olağanca gücümle asılıyordum hayvan sanki bir şey hissetmiş gibi yola girmek istemiyordu. allah biliyor ya hayvan bir iki kere şaha kalkınca tereddüt etmeye başladım.. sonra " allahım, ne yapmalıyım yarabbim" dedim.. sonra aklıma atı geri döndürmek geldi. eğer kımıldamıyorsa geride gitmez. geri döndürdüm yularına asıldım bir de ne görsem.. at çıldırmış gibi gerisin geriye koşuyordu.. geri döndürüyordum ileri gitmiyordu. ey allahım ! bir ara fıttıracak gibi oldum. sonra döndüm çeşmenin başına elimi yüzümü yıkadım. ter içinde kalmıştım. hayvana baktım. hayvanda ha keza öyle. sonra karşı yoldan gelen bir ışık fark ettim. eski cins anadolu marka arabanın içinde iki kişi geliyordu. hemen atladım arabanın önüne durdurdum. başıma gelenleri anlattım. -
14.
0son part 3-)
- ağabey neden geçemiyorum buradan?
- şimdi sen orasını karıştırma kardeşim. o kadar vaktimiz yok. sen gel biz sana bir yol daha tarif edecez. oradan dolaş.
- adam beni mezarlığın en başından dolandırıp mısır tarlalarının başlangıcına çıkardı. 3-5 beş tane köy dolaşıp yolu uzattım.
en nihayetinde sabah ezanı okunurken köye vardım amma.. baştan aşağı kan ter içinde kalmıştım.
hemen köylülere atı teslim ettim, bana ev açtılar. ertesi gün uyandım dudaklarım uçuklamış korkudan. mezarlığın içinde kötü bir şey varmış. at geçmeme ondan müsaade etmemiş. ertesi gün köyden ayrıldım. babama olanları anlattım. seyis beni harçlığa boğdu. yani dediğim gibi. eskiler akılsızmış. ben şimdi oğlumu, gecenin bi vakti başka bir köye göndercem.. allah yazdıysa bozsun..
babamın bunca şeyi kurgulayacak hayal gücü olamaz.. -
15.
+28 part 1-)Tepedeki Ev
Yillardan 1994'dü.Ben annem ve abim Tunceli'deki köyümüze gitmistik.O zamanlar 12 yasinda falandim. Oraya gittik ve amcamlarin evine yerlestik. Benim orada tanidigim hiç kimse olmadigi için ben amcaogluyla(Yusuf)la oynuyordum.O bana biraz macera yasamak istediginden falan bahsederdi hep ve bir gece onla uyumadik ve biraz macera yasabilmek için neler yapabilecegimizi düsündük ve en sonunda köyü çevreleyen daglardan birindeki bir eve gitmeyi önerdi Yusuf fakat bunun çok tehlikeli olabilecegini köyün ileri gelenlerinin gib gib onlari oraya çikmamalari konusunda uyardigini söyledi. Bizde bunu büyük bir gizlilikle yapacaktik. Yusuf'un en yakin arkadasi Ismete anlattik düsündügümüzü ilk basta biraz tirsti fakat daha sonra oda bunu kabul etti. Ertesi gün çantalarimizi, yiyeceklerimizi hazirladik ve erkenden yola çiktik.O gün hava biraz pusluydu ve içimden bir ses bunun tehlikeli olabilecegini söylüyordu. Fakat bunu onlara söylemedim ve yolumuza devam ettik ve yolda giderken etrafta bol bol koyu, inek,keçi, tavuk gibi hayvanlarin kemikleriyle karsilasiyorduk ben biraz daha korkmustum ve nerdeyse aglamak üzereydim.en sonunda oradaki eve vardik ve içeri girdik içerde anlamadigimiz diller yazilar falan vardi ve penceresi oldugu halde içerisi karanlikti içeride anlayamadigimiz çok degigib cisimler vardi etrafta taslarin içerisinde sular falan vardi.Ve döner biçagi gibi kocaman ama paslanacak kadar eski birkaç biçak vardi birden Ismet degisiverdi sanki biz kormaya baslamisken o gülüyordu. Kendi kendine oynasirken taslardaki suyu üstüne döktü ve bir biçagi eline alip oynamaya basladi bir anda biçakla oynarken biçakla parmagini kesti ben çok korkmustum aglamaya basladim çünkü bir anda Yusuf da degismis sanki çildirmis gibi oldu bu arada Ismetin parmagi çok feçi bir sekilde kaniyordu. Daha sonra kostum kostum sanki bir sey beni kovaliyor gibiydi ve annemin dürtmesiyle uyandim bana gece boyunca döndügümü, agladigimi tepindigimi söyledi. -
16.
+1son part 2-)
Kahvaltida Yusufla konusmaya basladim rüya mi anlattim ve belki inanmayacaksiniz ama bana tepedeki evi nerden bildigimi sordu. Daha sonra disari çiktik ve Ismeti gördük parmagi sariliydi... -
17.
+19 part 1-)
Ruh
Öncelikle merhaba demem gerekiyor sanirim. Size yazacagim olay teyzamin basindan geçmistir. Benim bütün teyzelerimin basindan böyle seyler geçmistir hepsini yazmak isterdim ama sadece bir kaç tanesini yazacagim. Bir gün Ankara'ya gittigimde teyzemlerde kalmistim ben teyzem ve 2 kuzenim. Teyzem böyle seyleri konusmamizi istemiyordu ama biz yinede konusuyorduk. Kuzenim teyzemin (onun annesi oluyor) basindan geçen bir olayi anlatiyordu. Vede sunu belirtmem gerek bu teyzem böyle seylerden hiç korkmaz yine sorarsin hiç ürkmedin mi diye hayir der. Yani gecenin 3 ünde yatirlariyla ünlü bi köyde disari çikma cesareti bile gösteriyor. Açikca söylemek gerekirse ben asla çikamazdim. Herneyse benim ölen bi kuzenim daha vardi. Ben hiç görmedim onu çünkü ya dogmamistim yada 1 yasinda bile degildim. Bir gün teyzem onun ölümünden sonra gece yataginda onu düsünmeye baslamis öbür tarafta nasil acaba? Diye kendi kendine soruyor ve agliyrmus her gece oluyormus bu her gece istemeden agliyormus. Bir gece yine onu düsünürken (normal olarak gözleri kapali) bir kararti fark etmis ve gözlerini açmis karsisinda ölen kuzenim duruyormus. Bir süre teyzeme gülerek bakmis ve el sallayip gitmis. -
18.
+1son part 2-)
Sonra teyzem anlamiski öbür tarafta mutlu. O günden sonra hiç düsünmemis onu. Vede sadece kuzenim annesine yani benim diger teyzeme anlatmis bunu vede o 2 kuzenimde gizli gizli dinlemisler. Vede bana anlattilar. Haa aklima gelmisken bu teyzemin basindan bir olay daha geçmis. Yine gece tuvalete gitmis sonra odasina geldiginde bi dedenin teyzemin sandiktaki geceligini giydigini görmüs sonra teyzem 'kisa gelmis dur çikarda uzatayim'demis ve egilmis geceligin ucuna sonra dede kaybolmus elbisede yere düsmüs. Aslinda bu anlatiklari bana biraz saçma geldi ama teyzem dogru oldugunu söylüyor (bizim israrimiz üzerine anlatmisti bunu). Zaten teyzemin yalan söyleyecegini sanmam. O gece 2 kuzenimle beraber hiç uyuyamadik çünkü hepside dogruydu bu anlatilanlarindan sonra uyurken hep tikirtilar duyduk vede sesler. Ama sabah kalktigimizda komik geldi çünkü hepimiz korktugmuzda pgibolojik olarak böyle seyler uydurabiliriz yada bazi esyalari ruha cine cadiya falan benzetebiliriz. Yazacagim o kadar çok sey varki artik onlari da baska yazilarimda sizlere aktaririm. -
19.
0istek olursa daha atarım
-
20.
0devamı gelcek beyler en geç 18.00da
başlık yok! burası bom boş!