korkunçlu anımı anlatıcam

Sessizce fısıldayarak kızına 3 harflilerin musallat olduğunu düşündüğünü söyledi , ben öyle şeylere pek inanmadığımdan bıyık altından güldüm , peki akşam ezanıyla ne alakası var akşam ezanında neden tüm köy evine kapanıyor diye sorduğumda, bak evladım buralar büyük şehirlere benzemez ,tenhadır. Akşam ezanından sonra şer dolaşır diye büyüklerimiz boşa söylememiş. Bu köyde daha önce 3 kişi kızımın başına gelen olaya benzer nitelikteki olaylardan dolayı öldü daha doğrusu öldürüldü. Aynısının kızıma olmasını istemiyorum onu bütün köyden soyutladım bu durumu ortaya çıkmasın diye. Sadece dinliyordum , kanım donmuştu , benim yüzüm kızın odasına dönüktü ve tuncay amcanında tam arka tarafında kalıyordu.

bu hikaye bitecek korkmayın ama roman tadında gitsin istiyorum , okumak isteyen buyursun , hergece girip kafa dağıtmanız için uzun tutuyorum. haftalarcada sürdürmem rahat olun keyfini çıkarın panpalar.

Ben olayları anlamaya çalışırken birden kızın odasının ışığı yandı ve ardından hemen kapandı ikimizde irkildik sonra tekrar açıldı ve ardından yine kapandı ve bir iki dakika hiç yanmadı ardından son bir kez daha yandı ve öyle kaldı , Tuncay amcada hernekadar konuyu bildiğini düşünsede gergin gözüküyordu , çığlık atmadığı sürece odasına girmiyorum dedi. peki dedim tuncay amca bu attığı çığlıktaki mabe.. daha lafımı bitirmeden kızın odasının kapısı yavaşça ve gıcırdayarak açıldı , daha yarıya kadar açılmadan durdu. sadece yere sürtünerek gezen bir çift ayak sesi duyuyordum. Tuncay amca kapıyı kapatmak için odaya doğru ilerledi tam elini uzatıp kapının kolunu tuttuğu anda ışıklar yeniden söndü ve kapı sert bir biçimde kapandı. kendimi yere atmıştım secdeye yatmışcasına eğilmiş gözlerimi kapatmıştım.

O andan itibaren sesler kesildi. Tuncay amca eli tam kalbinin üstünde delikanlı senın yatıcağın oda işte şurası dedi , kızının hemen yan tarafındaki odaydı , kaldıki başkada oda yoktu , Tuncay amca kendi odasını bana vermişti , peki ya siz dediğimde , ben salonda yani burda oturucam. Bir nevi nöbet tutucam işte , hadi sen git yat dedi. Odaya girip ışığı açtım , sol köşede sedir kurulmuş , sağ tarafta battaniyeler üst üste atılmış boyumu geçiyotlar neredeyse , tam karşıda camın önündede yatak vardı. odada avize yok sadece aşşağıya doğru sarkan bir ampulden ibaretti. yatmadan hapımı aldım lusstral kullanıyorum (yanlış yazdım telif hakkı olayı olmasın dıye) yatağa yattığımı hatırlıyorum , gerisini hatırlamıyorum günün anlamsızlığı ve yorgunluğuyla hapında etkisiyle anında uykuya dalmışım.

Sabah kalktığımda güneş odaya sızmıştı , kapıyı açıp odadan çıktığımda Tuncay amcanın elinde içinde birşeyin sarılı olduğu kağıt parçasıyla uyuya kalmış olduğunu gördüm. Kızın odasına dğru yaklaştım , amacım sadece dinlemekti ve kulak verdiğimde hafif fısıldamalar duyuyordum ama anlam veremiyordum , net değillerdi. Tekrar salona doğru döndüğümde adamın elindeki kağıdın içinde ne olduğunu merak ettiğimi farkettim , bir anlık kararla onu öğrenmek için elinden almam gerektiğini düşündüm , yere eğildim emekleyerek tuncay amcanın yanına sokuldum , iyice kontrol ettikten sonra uyuduğuna emindim , tek tek parmaklarını açmaya başladım fakat birden kendimi sırt üstü yerde buldum , tuncay amca uyku sersemliği ile tüm gücüyle beni itip yere düşürmüştü , ne olduğunu anlamadığını düşündüğümden , sadece uyandıracaktım amca seni dedim. bin bir tane özür diledi , bende haklıymışım gibi , neyse amca mühim değil , zor zamanlar yaşıyorsun olabilir böyle şeyler diyerek olayı kapattım.

daha sonra tuncay amca tarlaya gitti bense dışarı çıkıp fotoğraf çekmeye karar vermiştim , taaki istanbuldaki eski felsefe öğretmenim Mert aklıma gelene kadar , mert benden 10 yaş büyük , 1.75 boylarında zeki ve cesur bir adamdı , bu 3 harfli olaylarına bir hayli inanır ve araştırıp , ayinler düzenlerdi arkadaşlarıyla eğlenmek amacıyla. Telefondan mertin ismini bulup aradım , merte anadolu turu yapacağımı söylemiştim fakat , konyaya gelirken ben gidiyorum hakkını helal et demeyi unutmuştum aramız bir hayli iyidir. Olanları telefonda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. tam tahmin ettiğim gibi olmuştu ilgisini çekebilmiştim , o sıralar dersane öğretmenliği yapıyordu ve sınavların sona ermesiyle oda tatile çıkmıştı , evli değildi ve rahatça konyaya gelebilirdi. Ertesi gün için Mertle anlaştık , onu konyada karşılayacaktım.

Telefonu kapattım evden henüz çıkmamıştım , kızın odasında bir kaç tıkırdama duydum , kapıya doğru yaklaştım , içerden kızın kapıya doğru koştuğunu buzlu camların arkasındada olsa akisinden farkettim tam kapının dibine geldi , dudaklarını buzlu cama dayadı ve kafasını sağ sola aşşağı yukarı oynatmaya başladı , biraz ürksemde , iyimisiniz? babanızı çağırmamı istermisiniz derken bir bağırış koptuki odadan , ben hayatımda öyle bir ses duymadım , mabeed-ül iblis diye haykırdı. tüylerim diken diken olmuştu , ilk önce dona kaldım fakat ardından evden koşarak çıktım. erkekliğin lüzumu yok diye düşünmüştüm haklıydımda. Hemen koşarak Tuncay amcanın tarlasına gittim. okadar soluk soluğa kalmıştımki iki kelimeyi bir araya zor getiriyordum. tenekeden yapma sandalyeyi verdi oturdum ve biraz su içtim. olanları sakin kalmaya çalışarak tuncay amcaya anlattım , bu sefer farklıydı tuncay amca , bu sefer çok şiddetli bir şekilde haykırdı , tuncay amca yüzüme ifadesiz bir şekilde baarak-ne haykırdı? diye sordu , bu sefer farklıydı dedim bu sefer mabeed-ül iblis diye bağırdı.

Adam başını iki elinin arasına alarak bir müddet dona kaldı , bu 3 harfli değil bu .. bu.. cümlesini tamamlamadan birden kalkıp eve doğru koşmaya başladı. Eve vardığımızda , odanın buzlu camında kan izleri vardı , tuncay amca aman Allah'ım bu olamaz diyerek kızının odasına koştu , elleri titriyordu , bende çok korkmuştum , yoka kızı kendini öldürmüşmüydü. dayanamayıp bende tuncay amcanın arkasına geçtim , artık bukadar çok olaya şahit olduğum için bende olaya dahil olmuş biriydim.

Tuncay amca kapıyı dualarla ve yavaşça açtı , ilk başta camdaki ve odanın yerlerine saçılmış kan'dan başka hiç bir şey göremedik fakat karşıdaki yatağın arka tarafına doğru dikkatli baktığımızda , kızının yatağın diğer tarafında yere oturmuş olduğuunu farkettik , ama yatağa dayanmış arkası dönük , yatağın üstünden sadece kafasının arkası , sadece saçları görünüyordu. Tuncay amca yavaşça bana döndü , göz göze geldiğimizde onunda gerildiğini farkettim. Yavaşça kızına doğru yaklaştık , gördüğümüz manzara bizi şok etmişti , kızının üstü başı ve yüzü kan içinde , iki elinin arasında bir karga ölüsü , bir yandan kargayı kemiriyor bir yandanda kıkır kıkır gülüyordu.

---Beyler ev arkadaşım laptopu istiyor , bu gecelik burda noktayı koyuyotum yarın devam edicem okumak isteyen varsa devam edebilir ( ev arkadaşım skype'dan amlısıyla muhabbet edıcekmıs vermezsen ölümü gör dedi)---

yarın görüşürüz gececi tayfa bu hikaye yarım kalırsa nick altımı gibertin bukadarda netim.