/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +90 -23
    1992 yılıydı ve yıllardır biriktirdiğimiz parayla kardeşimle beraber bir ajans kurduk. Olayları araştırıp gezetelerimizde yayınlayacaktık. Bu dönemlerde siyaset gazetesi kurmak çok saçma olurdu. Bizi anında tutuklayıp cezaevine koyarlardı. Zaten o dönemde de neredeyse hiç siyasi gazete yoktu. Biz de siyasi gazete kurmak yerine korkunç ve gizemli olayları araştırıp gazetede yayınlayacaktık. ilk işimiz bir köydeki vakalarla ilgiliydi. Nazar olduğu düşünülüyordu. Çünkü köydeki kadınların tümüne türlü belalar geliyormuş. Hiçbir ailede huzur falan kalmıyormuş.

    Kardeşim Sadık eline bir sürü evrak alıp bir de bavulunu hazırlayıp köye gitti. Orada bir ay kalıp gelecekti topladığı bilgilerle. O süre içinde mektuplaştık. Her şeyin son derece düzgün gittiğini o kadar da gizemli bir olayın olmadığını söylüyordu. O zamanlarda da ajansın başına birçok borç binmişti. Bunları ödemek için her şeyi yaptım, varımı yoğumu verdim ve o süreler içinde kardeşimle hiç irtibat kuramadım. Borçların yarısını kapattıktan sonra mektupla ona ne zaman geleceğini sordum. Çünkü maddi durum zayıftı ve artık gelmesi gerekiyordu. Mektuptan sadece 4 gün sonra cevap aldım ve şok oldum. Kardeşim bana gelmeyeceğini ve artık hep orada kalacağını belirtti. Maddi durumum elvermediği için o köye de gidemedim çünkü köy çok uzaktaydı. Arkadaşlarım da gitmek istemedi çünkü o köyle ilgili birçok dedikodu vardı. Orada cin vakalarının gerçekleştiğini söylüyordu ve bu yüzden hiç kimse gitmek istemedi. En yakın arkadaşım da gidemezdi çünkü o da benim ajansımda çalışıyordu. Onun birçok mali işleri vardı ve onun da benim gibi borçları birikmişti. En sonunda polislere haber verdim ve onlar köye gidip kardeşimi getireceklerdi. Ama geldiklerinde bana onu bulamadıklarını söylediler. Köyde onu gören de pek olmamış. Sadece birkaç kişi görmüş ve onlar da nereye gittiklerini bilmiyorlarmış...

    Kardeşimin üzüntüsünü çekerken borçlar ikiye katlandı. Borçlarımın tamdıbını tam 10 yılda kapatabildim. Borçlarımı kapatmıştım ama param yoktu ve para bulup o köye gitmem gerekiyordu. Aslında borç alıp gidebilirdim ama ben ajansı bırakıp gidemedim. Bu yüzden ajansı satıp gitmeye karar verdim. 10 yıl daha geçti ve ajansımı birisi satın aldı. Artık maddi durumum iyileşmişti ve köye gidebilirdim ama ilk önce en yakın arkadaşım Selman'a danışmam gerekiyordu.
    ---
    Evet beyler beğenilirse yazmaya devam edeceğim. Yerlerinizi alın UP UP

    NOT: Beğenenler şukularını beğenmeyenler çükülerini ekgib etmesin.

    NOT2: Beyler son parta tepkiler gelmiş yine okuyunca pek iyi son yapamadığımı farkettim. Özür diliyorum. Birdaha yazacağım zaman bu hususa dikkat edeceğim.

    NOT3: Evet beyler hikaye kurguydu.

    ÖNEMLi EDiT: Beyler yakında başka bir hikaye (kurgu yada yaşanmış daha seçmedim) yazacağım. Okumak isteyenler takipte kalabilir.

    EDiT2: Keşke diğerleri gibi hikayeyi bitirmeden yarıda bıraksaydım içim rahat ederdi aynı küfürü yedim sonuçta
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +27 -2
    Cumartesi sabahı Selman'ı aradım ve ona danışacağımı söyledim. Bir kafede buluştuk ve ona olan biteni derinlemesine anlattım. Zaten o da bu konuları biliyordu. Selman bana ilginç bir teklif sundu:

    "Ben bilemiyorum ama bence sen bir istihareye yat." Ben:

    'Tamam da ya kötü bir şey çıkarsa? Ben kötü ya da iyi bir şey çıksa da gideceğim gibi." Selman:

    "Sen bir yap da!"

    Gidip istihareye yattım ama rüyamda hiçbir şey görmedim. Daha sonra Selman'a söyleyince benim için istihareye yatacağını söyledi. O da yattıktan sonra bana ne gördüğünü anlattı. Rüyasında kara, pis, kötü şeyler görmüş. Bu yüzden de oraya gitmememi önerdi ama benim aklımda oraya gitmek vardı. Hem polisler de oraya gitti ve hiçbir şey olmadı. Ben gitsem ne olurdu ki?
    ---
    istihareyi bilmeyenler (bkz: istihare namazı)
    ···
    1. 1.
      0
      5. Entry sayfa 1 rezervasyonizm
      ···
      1. 1.
        +2
        Beyler arkadasın anlatmıs oldugu hikaye KARADEDELER hikayesidir hikaye gerçektir birazda ben anlatıyım zamanında balıkesirdeydi galiba orda cin vakaları yaşanıyormuş bi gazetecide bunlara araştırmaya gidiyor kamerasını alıp her gun bişeyler arıyo en sonunda buluyor işte butun koylulerin icine cin giriyo köy bombos böyle caminin üstünde cıplak adamlar ucuyo falan gercek bi hikayedir kanıtları vardır youtubeden bulabilirsiniz KARADEDELER yazın çıkar
        ···
    2. 2.
      +1
      amk nerde cinli hikaye varsa hemen damlıyorsun
      ···
    3. 3.
      0
      Yat dediğine gore senin panpa bilmiyormuş asıl
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 3.
    +27
    Bavulumu hazırladım ve ilk otobüsle yola çıktım. Gideceğim köy Dörtdivan köyüydü. Direk köye zütürmüyordu. Kastamonu'nun Yeniçağa ilçesine gittim. Oradan beni indirdiler. ilçede bir kahvehane vardı. Oraya gittim ve tavla atanlara sordum:

    "Selamun aleyküm. Ben buradan Dörtdivan köyüne nasıl gidebilirim?"

    "Aleyküm selam kardeş. Hayırdır neden oraya gitmek istiyorsun?"

    "Benim ağabeyim orada kalıyor. Benim oraya gitmem gerekiyor."

    "Senin ağabeyinin adı ne?"

    Sadık

    "Hiç bilmiyorum onu. Benim bir tane araba var. Şu oyunu bitireyim birlikte gideriz. Yoksa o köye gidecek araba yok. Orada cinler var. Kimse korkudan gitmiyor."

    "Tamam."

    Adam bana çay ısmarladı. Çayımı içerken o da oyununu bitiriyordu. Birkaç dakika sonra kalktık. Adamın külüstür bir Toros'u vardı. Öne oturdum. Adam iki denemede arabayı çalıştırabildi. Hareket etmeye başladık. Taşlı yollar olduğu için hoplayıp zıplıyorduk. O sırada adam muhabbete girdi:

    "Demek ağabeyin orada he! Peki orada nerede kalacaksın?"

    "Bilmiyorum. Belki kalacak bir yer bulabilirim."

    "Benim bir tanıdığım var. Orada kalabilirsin ama baştan söyleyeyim, o köyde tuhaf şeyler oluyor. Nazar mı dersin yoksa cinler mi uğraşıyor o köyle bilinmez. Kendine dikkat et."

    "Pek sanmıyorum öyle bir şey olduğunu ama yine de dikkat ederim. Belki de vardır. istihareye bir arkadaşım yattı benim için. Kötü bir rüya görmüş. Bana gitmedi ama ben yine gitmeye karar verdim."

    "Keşke gitmeseydin. Şimdi bile geri dönebiliriz."

    "Yok canım."

    "Yanında para var mı?"

    "Var biraz. Neden?"

    "Bizi de görürsün herhalde. Su yakmıyor sonuçta."

    "Tamam."
    ···
  4. 4.
    +26
    Sohbet ede ede sonunda bir yere vardık. Adam bana buraya kadar dedi. Ben de nedenini sordum. O da ileride bir çukurun olduğunu ve arabaların geçemediğini söyledi. Ona teşekkür edip 10 lira verdim. Daha sonra bavulumu alïp yürümeye devam ettim. ileride gerçekten büyük bir çukur vardı. Bu neden ve nasıl kazılmıştı. Geçecek hiçbir düzgün alan yoktu. Çukura yavaş yavaş indim. Biraz ilerledikten sonra tırmanarak çukurdan çıktım. ileride evler vardı ama tabeladan eser yoktu. Bavulla yürüyerek köye girdim. Dışarıda hiçbir adam yoktu. Bir kişinin bağırma sesini duydum. Bir evden geliyordu. Pencere de açıktı. Kadın kocasından dayak yiyordu. Dedikleri gibi buradaki karı kocaların arası çok kötüydü. Adam bana bir kağıt bırakmıştı onda kalmak için. Köyün meydanındaydı. Meydana indim ve dikkatimi bir şey çekmişti. Cami yoktu ve bir kilise vardı. Kilise de çok eski bir kiliseydi. Çok sıcaktı ve bu yüzden meydandaki çeşmeden su içecektim. Çeşmeyi açtım. Su gelmiyordu. Daha sonra biraz akmaya başladı ama rengi siyah gibiydi. Daha sonra kızılımsı bir renge dönüştü. iğrençti. Demir konuyordu sanki. Çeşmeyi kapattım.

    ileride bir kahvehane vardı. Birisi orda oturuyordu. Bir gazete okuyordu. Onun yanına gittim kağıttaki adamın evini sormak için. Adama:

    "Selamun aleyküm. Ben şu kağıttaki adamın evini soracaktım da." Adam suratıma bile bakmadı. Okumaya devam ediyordu. Adamı dürttüm ve tekrar sordum. Adam gazetesini yere attı. Bana baktı. Bilmiyorum dedi ve kahvehanesinde girdi. Çok şaşkındım. Değişik bir insandı.

    Gidip bir ev buldum. Evin kapısını çaldım. Kapıyı bir kadın açtı. Suratı kanlı ve her yeri morarmıştı. Bana "Ne var?" diye sordu. Ben de kağıdı gösterdim ve anlattım olayı. Bana evi gösterdi. Ev çeşmenin arkasındaki evdi. Kapıyı kapatacakken kocası geldi ve şiddetli bir şekilde vurdu. Kadın yere düştü. Onu sürükleyip dışarıya attı. Ben de sinirlenip adama vurdum. Adam yere yığıldı. Evin içinde bir siluet vardı. Siyah çarşaflı birisiydi. Yüzü gözükmüyor denebilirdi. Ama gözlerini görebiliyordum. Sarı bir renkti. Kızgın bir şekilde bakıyordu bana. Kendimi biraz değişik hissettim. O sırada adam kalktı ve bana yumruk attı. Yere düştüm. Oradaki çarşaflıya tekrar baktım ama orada yoktu. Ben kalkıp oradan uzaklaştım. Neden uzaklaştığımı bile bilmeden gittim.

    Çeşmenin arkasındaki eve gittim ve kapıyı çaldım. Adam inşallah beni evine misafir eder diye geçirdim içimden...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Rezerve
      ···
    2. 2.
      0
      rezerve
      ···
  5. 5.
    +26
    Kapıyı uzun süre bekledikten sonra bir adam açtı. Üstünde sadece atlet vardı ve altında da bir şort vardı. Bana yumuşak bir ağızla "Merhaba. Kime baktınız kardeş?" dedi ve yerdeki gömleğini alıp giydi. Giyerken de "Kusura bakma." dedi. Ben de hemen kağıdı gösterdim ve Abidin o mu diye sordum. O da onaylayınca bütün olayları anlattım ve evinde kalıp kalamayacağımı sordum. O beni içeri aldı. Bir tane çocuğu ve karısıyla kalıyordu. Muhabbete başladık ve ben de merak ettiklerimi sordum:

    "Neden herkes bu köyden korkuyor?"

    "Bilmiyorum vallahi, bir şeyler uyduruyorlar. Cin falan varmış burada diyorlar."

    "Bir de burada herkes kavga ediyor diyorlar. Gerçekten buradaki neredeyse herkes kavga ediyor."

    "Burada aile yaşantısı yok. Herkes kavga eder. Ama biz hiç etmeyiz. Değil mi hanım?"

    "Evet bey."

    Eşi kalkıp bize çay demlemek için mutfağa gitti. Biz televizyon izledik. Bir süre sonra ağabeyinden bahsettim ve onlar da görmediğini söylediler. Yanımda fotoğrafı bile vardı. Gösterdim ama tanıyamadılar. Zaten siyah beyaz bir fotoğraftı. Fotoğrafı çantama geri koyacakken çocuk bana fotoğrafı vermemi söyledi. Fotoğrafı aldı ve bir odaya gitti. Adam da sinirlenmiş gibiydi biraz. Ne olduğunu anlayamadım ve bu yüzden adama ne olduğunu sordum. Adam bilmediğini söyledi. Otururken çocuk odadan çıktı ve yanımıza geldi. Fotoğrafı bana verdi ve:

    "Ben bunu tanıyorum. Köyde bir yerde gördüm." dedi.

    Ben de şaşırdım. Hemen sordum nerede gördüğünü sordum. O da birisiyle birlikte bir tarla yolunda gezdiğini gördüğünü söyledi. O kim diye sorunca bir an duraksayıp babasına baktı ve bilmiyorum diyerek geçiştirdi ve odasına girdi. Bu ailenin düzgün olduğunu zannederdim ama bu aile de köydekiler gibi değişik çıktı.

    Ne yapacağımı bilmiyordum. Belki de ağabeyimin bir izini bulamayacaktım.
    ···
  6. 6.
    +72
    Akşam olunca bana yatacağım yeri gösterdiler ve ben de o odaya gittim. Oda çok basıktı. Yatak eskiydi. Pencereleri açtım dışarıyı seyrettim. Odanın da ışığını kapatmıştım yattığımı zannetsinler diye. Neden acaba bu köyde cami yoktu? Sonuçta bu ülkenin her yerinde cami olması gerek. Zaten burada duran kilise de çok eski duruyordu. Bu köyde herhalde kimse dinine sahip çıkmıyor.

    Pencereleri kapattım ve su içmek için mutfağa gittim. Mutfağa gittiğimde buzdolabının açılıp kapandığını gördüm. Herhalde mutfakta bir pencere açıktı. Rüzgarın etkisiyle açılıp kapanıyordu. Ben mutfağa girdim ve buzdolabı sertçe kapandı. Pencereler de kapalıydı. Çeşmeyi açtım, yine su iğrenç akıyordu. Hemen kapattım. Bu evde suyu nereden içiyorlar acaba? Mutfaktan çıkacakken yatak odasından adam çıktı ve bana doğru geldi. Kızgın bir suratı vardı.

    "Ne yapıyorsun orada?"

    "Su içecektim ama çeşmeden siyah şeyler akıyordu. Ben de içmedim."

    "Buzdolabında temiz su var. Oradan içersin."

    Adamın neden bu kadar tepki gösterdiğini anlayamamıştım. Ben buzdolabını açtım. Sürahide temiz su vardı. Bardağa su doldurup içtim. Daha sonra da odama geçip yattım.

    Sabah olmamıştı daha. Güneş bile doğmamıştı. Uyandım birden çok kötü bir kabusla. iyice terlemiştim. Yatağımda duran havluyla sildim ve biraz kendime gelmeye çalıştım. Rüyamda bu odanın kapısı açılıyordu ve içeri bir çarşaflı giriyordu. Güya o cindi. Benim üzerime doğru geldi ve bir şeyler söyledi. Ne söylediğini anlamadım tabi. Arapça tarzı bir şeyler konuşuyordu. Ben biraz Arapça biliyordum ama onun ne dediğini anlayamamıştım. Kabusu atlatıp tekrar gözlerimi kapattım ve gözümde yine o şey canlandı. Gözümü korkudan kapatamıyordum. Uyuyamayacaktım herhalde bu gece. Kalkıp tuvalete gittim ama evde tuvalet yoktu. Herhalde eski usüldü. Dışarıya çıktım ve evin hemen ilerisinde tuvaleti gördüm. Kulübe gibi bir şeydi zaten. işimi hallettikten sonra eve girecekken bir evin ışıklarının sürekli açılıp kapandığını fark ettim. Deli mi ne bunlar! Daha sonra eve girip tekrar uyumaya çalıştım ve uyumayı başardım.

    • **
    Beğenenler şukulayabilirse sevinirim. (ZORUNLU DEĞiL)
    ···
  7. 7.
    +45
    Sabah erkenden kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Evden bazı sesler geliyordu. Değişik bir dilden geliyordu. Kalın sesliydi. Sesin geldiği tarafa doğru gittim. Acaba neydi bu ses? Sesin geldiği yere doğru yaklaştım. Ses daha çok geliyordu. Ses yatak odasından geliyordu. içeri girmedim ama gizlice dinledim. Bu ses adama aitti ama neden böyle konuşuyordu ki? Adam birden sesini kesti. Kapının mozaikli camı vardı ve adamı net olmasa da görebiliyordum. Sağ tarafa doğru konuşuyordu. Sesini kestikten sonra benim olduğum tarafa doğru birden baktı. irkildim ve hemen oradan uzaklaşıp odama gittim. Sen neden herkesin işine karışıyorsun be! Ah, salak kafam! Adam inşallah beni evinden falan atmaz.

    Herkes kalkınca birlikte kahvaltı yaptık. Adam hiç bahsetmemişti. Demek ki bana kızmadı. Kahvaltı bittikten sonra oturma odasında biraz oturduk. O sırada bir şey dikkatimi çekti. Adamïn oğlu bir kitap okuyordu. Ona sordum:

    "Ne okuyorsun? Arapça mı o?"

    "Hayır."

    "Neyce peki?"

    "ibranice."
    ···
  8. 8.
    +29
    "ibranice mi? ilk defa duyuyorum. Peki neden bunu okuyorsun?"

    "Zamanla anlarsın."

    Ben duruma şaşmamış değildim. Bir insan neden ibranice öğrenir ki? Ve zamanla da anlayacakmışım. Çok ilginç doğrusu. (bkz: ibranice Yahudilerin kullandığı bir dil)

    Evde biraz oturduktan sonra adamla beraber dışarı çıktık. Evleri tek tek gezecektik. Köy büyük olduğu için ve ben de işimi bir an önce halletmek istediğim için bütün evlere bakmamız geceyi bulabilirdi. Zaten çıktığımızda da saat öğle 3'tü.

    Köyün meydanındaydık. Ben ona neden burada caminin olmadığını söyledim. Aldığım cevap karşısında şok oldum.

    "Bizim inancımız farklı."

    "Nasıl yani. Tüm köyün mü?"

    "Nerdeyse. Sadece şu dağdaki ev var ya, oradaki adam Müslüman."

    "Hangi dine inanıyorsunuz? Hristiyan, Yahudi falan mı?"

    "Hayır. Biz sadece Allah'a inanmıyoruz."

    "Ateist o zaman."

    "Çok soru sorma istersen."

    Birlikte bir evin kapısını çaldık ve fotoğrafla adama kardeşimi gösterdim. Ama tanımadığını söyledi. Çoğu eve baksak da kimsenin haberdar olmadığını öğrendik. Adam bana son kez bir yere gitmemiz gerektiğini söyledi saat gece 1 iken.
    ···
    1. 1.
      +2 -3
      sadece allaha inanmıyolar sen ateist diyosun amk cahili seni. ateistler kutsal yaratıcıya inanmaz. neyse güzel gidiyo şuku
      ···
  9. 9.
    +27
    Etraf çok sessizdi. Sesi sadece adımlarımız çıkarıyordu. Etrafta hiçbir ışık da yoktu. Zifiri karanlıkta önümüzü çok az bir şekilde görerek yürüyorduk. Adam bana işte şurada dedi ve işaret ettiği gere baktım. Gösterdiği yer gecekondu ve çok kötü bir yerdi. Oraya doğru adım adım ilerlerken içimi kötü bir his kaplamıştı. Gözümün önüne kabusta gördüğüm çarşaflı geliyordu. Ellerim korkudan terlemişti. Bu terler soğuk terlerdi. Eve geldik ve adam son derece aşınmış kapıya vurdu. Etrafı inceledim ve her yerde tabutların olduğunu gördüm. Ağaçlarda bir şeyler asïlıydı. Torba ve çuvallar evin duvarlarına dayanmış bir şekilde duruyordu ve oradan iğrenç bir koku geliyordu. Pencereden az da olsa evin içerisi gözükebiliyordu. Bir gölge gördüm ve ondan sonra kapı açıldı. Kapıyı 1.50 boylarında bir kadın açtı. Kadın çarşaflıydı. Tıpkı rüyamda gördüğüm gibi. Kadın kapıyı açar açmaz bana baktı ve birden gözleri bûyüdü. Öyle bir büyümüştü ki kalbim hızla çarpıyordu. Kadın sonra boynuma baktı ve birden nefes alamamaya başladı. Kadın neredeyse ölecekti. Öksürerek kendini zor toparladı ve adamla fısıldaşıp eve tekrar girdi. O sırada boynumda feci bir yanma hissettim. Boynuma baktığımda cevşenimin olduğunu gördüm. Birden ipi koptu ve cevşen yere düştü. Alırken cevşen açıldı ve içindeki dua yazılı kağıt da çıkmıştı. Ben alacakken adam eğildi ve kağıdı aldı. Biraz inceledi ve bana sonra veririm dedi. Kadın bir süre sonra tekrar geldi ve kapıyı açtı. Adam ona dua yazan kağıdı gösterdi. Kadının tekrar gözleri büyümüştü ve hemen dışarıya çıkıp onu hafif yanan ateşin içine attı. Gözlerime inanamıyordum. Bunlar nasıl duayı yakabilirler. Ben çok öfkelenmiştim. Kadına bağırdım. Kadın:

    "Şşşşş! Bağırma! Tehlikeye girersin."

    Kadının gözlerinin mavi olduğunu fark etmiştim. Kadının gözlerine bakınca başım döndü. Birden bayıldım.

    Gözlerimi açtığımda kendimi loş bir odada buldum. Odada tek başımaydım. Oda çok basıktı ve insanın ruhu daralıyordu. Herhalde yaşlı kadının evindeydim. Yataktan kalkarken yatakta sert bir şey hissettim. Yatağın altına elimi soktum ve elime kaygan bir şey gelmişti. Onu kendime çektim ve onun bir et olduğunu gördüm. iğrençti. Hemen yere attım. Midem bulanıyordu. Evden dışarı çıktım ve kusmaya başladım. Neredeydim ben? Eve tekrar girdikten sonra bir odada yaşlı kadınla evinde kaldığım adamın konuştuğunu gördüm. Biraz dinledim ama Türkçe konuşmuyorlardı. Arapça tarzı bir şeyler konuşuyorlardı. Kadın bana baktı ve o sırada ben de hemen odaya girdim. Kadın kalktı ve masadan bana bir içecek verdi.

    "Al gelir sana." Adam:

    "Al sana iyi gelir demek istedi. Türkçe pek bilmiyor da."

    "Neyce biliyor?"

    "ibranice biliyor."

    "Neden burada hep ibranice konuşuyorsunuz? Oğlun da öğreniyordu."

    "Söylersem burada beş dakika daha durmazsın."

    "Söyle de durup durmayacağıma ben karar vereyim." Kadın o sırada lafa atladı:

    "Biz Şeytana inanıyoruz." Kabusum, gördüğüm ve yaşadığım şeyler aklıma geliyordu. Ben bunca sıradışı şeye rağmen:

    "Sen hani Türkçe bilmiyordun?"

    "Anlıyorum, konuşamıyorum." Ben gerçekten de burada artık kalamazdım.

    "Siz şimdi şeytana mı inanıyorsunuz? Ben kalkıyorum." Adam:

    "Bari kalkacaksan sana son bir şey söyleyelim."

    "Ne?"

    "Dikkat et, artık bu köyden çıkamazsın. Bu köydeki cinler senin bu köyden çıkmana izin vermezler. Cinler her yerdeler. Bu evde bile var. Hatta benim evimde de var."
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +2 -2
    ah ellerim ağırdı beyler ara mı versem :D
    ···
    1. 1.
      +1
      Yaz kardes yaz eskiyayi biraktim seni okuyom
      ···
    2. 2.
      +1
      yaz sen kardeş çoluk çocuk işi gücü bıraktık senin hikayeni bekliyoz
      ···
    3. 3.
      +1
      öyle olsun panpalar
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 11.
    +29
    Kendimi hemen odadan attım ve evden dışarıya çıktım. içimdeki sıkıntıyı tarif edemezdim. Ne güzel evimde oturup çayımı içerdim ama şimdi böyle bir pisliğin içindeyim. Buradan çıkamazsam ya bunlar gibi dinsiz olacağım ya da bu cinler tarafından kaçırılacağım.

    Issız yerlerde kendimi bilmeden koşmaya başladım. Kime gidebilirdim ki! Herkes kötü zaten. O sırada aklıma birden dağda yaşayan adam geldi ve oraya gitmeye karar verdim. en azından belki o adam beni buradan kurtarabilirdi. Gerçi kurtulabilseydi kendini kurtarırdı ilk başta.

    Dağın bulunduğu yere doğru koşarken önüme birden bir köpek çıktı. Köpek gerçekten çok garip bir haldeydi ve tam da o sırada çok şaşırdığım bir olay gerçekleşti. Bir grup insan davullu zurnalı düğün yapıyorlar ve üstelik oldukları yerde de kalmayıp hep ilerliyorlardı. bunlar nereye gidiyorlardı ki? Biraz dikkatli bakınca düğündekilerin ayaklarının ters olduklarını gördüm. zaten ayaklarını fark ettikten sonra yüzlerine bakınca gerçekten çok korkunç bir surata büründüklerini gördüm. bana dik dik bakıyorlardı ve birisi bana yaklaşarak Arapça tarzı bir şeyler demeye başladı.

    Neredeyse altıma kaçıracaktım ama o sözünü bitirene kadar orada dikili kaldım. bilmiyorum neden orada kaldım ama herhalde bir çeşit şok geçirdim. sonra arkama bakmadan dağa çıkmaya çalıştım. arkamdan acaba geliyorlar mı diye merak etmemiş değildim. arkama bir yandan koşarken baktım ve hiçbir şeyin olmadığını gördüm. önüme dönerken karşımda bir surat belirdi ama bu saniyelik bir olaydı. olduğum yerde kalakaldım. Daha sonra tekrar kendime geldikten sonra çıkmaya devam ettim ve hemen tahtalardan yapılmış küçük ve kulübeyi andıran eski eve geldim ve kapıyı tıkladım. evin ışıkları açıktı, demek ki kişi uyanıktı.

    Birkaç dakika geçtikten sonra kapı açıldı ve hafif kirli sakallı ama sakalı uzun, boyu hemen benim boyuma yakın, boyum 1.70, bir dede açtı kapıyı. ilk önce açtıktan sonra ayağıma baktı ve iyice beni süzdü.

    "Sen kimsin evladım? Seni hiç görmedim buralarda."

    "Ben buraya ağabeyimi bulmak için geldim ama burada cinler falan varmış. Herkes de şeytana inanıyor. Önceden kaldığım adam bana sizin Müslüman olduğunuzu söyledi. Bütün gerçekleri öğrenince size geldim. Lütfen beni bu köyden çıkartın."

    "inşallah. sen içeri gir bayağı terlemişsin korkudan. Sana bir su getireyim. "

    Ben ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim ve girer girmez evin ne kadar da huzur verici ve temiz olduğunu gördüm. eve girince kendimi o kadar kirli hissettim ki yerin dibi olsa hemen girerdim. hemen girişin sağında bir oda vardı ve oturma odasıydı. içeri girdim ve tertemiz, beyaz bir kanepeye oturdum . oturdum ama sanki ayakta gibiydim. kanepenin dibinde oturuyordum çünkü bembeyaz ve temiz kanepeyi de kirletmek istemiyordum. belki de o kadar kirli değildim ama bu kadar temizlik bana öyle hissettiriyordu.
    ---

    edit: Of beyler çok feci yoruldum hızlı yazmaya çalışıyorum uyuştu ellerim :'(
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      devam et panpa iyi gidiyo bitir bu gece hikayeyi
      ···
  12. 12.
    +26
    Biraz sonra içeri yaşlı amca geldi ve bana bir su getirmişti. Kana kana içtim ve sonra onu masaya bıraktım. Yaşlı amca:

    "Sen burada neden ağabeyini arıyorsun?"

    "Biz ağabeyimle bir ajans kurmuştuk. Gazete yayınlıyorduk ve korkunç olayları konu alıyorduk. ağabeyim araştırma için buraya geldi ama daha sonra bana gelmeyeceğini söyledi. Nedenini bile söylememişti. Ben de polislere haber verdim ama polisler de bir şey bulamamış. "

    "Emin misin? Buraya hiç polis gelmedi?"

    "Eminim. Polisler bana baktığını ve kimseyi görmediklerini söylediler."

    "Ben günün neredeyse tamamında dışarıyı seyrediyorum ama hiç görmedim. Oğlum belki de o polisler gerçekten polis değildir."

    "Ne peki?"

    "Korkarım ki cindiler. "

    "iyi de bana neden bunu yapsınlar ki. Ben hiçbir şey yapmadım."

    "Yapmana gerek yok. Zaten yapacağını yapmışsın onlara göre. Sen ağabeyini soruşturmaya başlayınca seni anladılar ve senin önünü kesmek istediler."

    "Ağabeyim nerede olabilir? Buradan çıkmış mıdır?"

    "Sanmıyorum. Uzun süre kalmışsa kesin çıkamamıştır. Ben o köyün meydanında yaşasaydım duramazdım orada."

    "Amca sen bu kadar nur yüzlüsün, belli ki de namazında niyazındasın ama neden buradan çıkmadın?"

    "Bu cinler benim çıkmamı istemiyorlar. Bu köyde neredeyse kimse beni sevmiyor. Cinler bıraksa insanlar bırakmaz beni burada. Ama elbet bir gün buradan çıkacağım Allah'ın izniyle."

    Konuşma bir süre kesildi ve o sırada buradan çıkma ümitlerim biraz da olsa arttı. Bu yaşlï amca bana huzur veriyordu. Tam da o sırada huzurum kaçtı. Bunun sebebi ise camda beliren bir erkek çocuktu. Erkek çocuk sürekli camı tıklatıyordu. Acaba o da bir şeylerden mi kaçıyordu? Yaşlı amca yerinden kalktı ve tüplü televizyonunun üstünde bulunan bir dua kitabını aldı. Bana dönüp:

    "Oğlum sen bir gidip abdest alïp gel. Banyo koridorun en sonunda. Abdest aldıktan sonra buraya gel direk ve şu üstteki Kur'an-ı Kerim'i elinde taşı."

    "O kim?"

    "Cin olabilir."
    ···
  13. 13.
    +25
    O an çok korkmuştum. Karşımda canlı kanlı bir cin vardı. Onun gözünün içine baktım ve sanki çok masum bir çocukmuş gibi duruyordu. Ben korkarak hemen banyoya koştum ve abdest almaya başladım. Abdest alırken oturma odasında sesler geliyordu. Yaşlı amca sesli bir şekilde dua okuyor ve ardından da çok büyük rüzgâr sesi geliyordu. Ben abdestimi aldım ve direk oturma odasına koştum. Hemen yukarıdaki raftan bir sandalyeye çıkarak Kur'an'ı aldım ve elimde tutmaya başladım. Bir yandan da yaşlı amca ve o çocuk kılıklıyı izliyordum. Amca dua okurken sesini sürekli yükseltiyordu ve boynundaki damarlar sanki çıkacakmış gibi belirginleşiyordu. Belli ki çok zorlanıyordu. En sonunda çocuğun koşarak uzaklaştığını gördüm. O gidince rüzgar da birden kesildi ve ani rüzgarın kesilmesi pencereyi de kapattı.

    Yaşlı amca nefes nefese kalmıştı ve dinlenmek için kanepeye oturdu. Ben de mutfağa gidip bir su doldurdum ve amcaya verdim.

    Bizim için çok zorlu bir gün olmuştu. Saat 3'e karşı gayet rahat bir odada uyudum ve uykumu çok iyi aldım. Zaten o zaman amca da uyumamıştı ve sabahı bekliyordu.
    ···
    1. 1.
      +4
      Devam etcenmi
      ···
  14. 14.
    +32
    Sabah erkenden kalkmıştım ve hava almak için dışarıya çıkmıştım. Hava çok güzel gözüküyordu. Sanki burada hiçbir kötülük yoktu. Buraya ağabeyimi bulmak için geldim belki de ama şu an sadece kendimi kurtarmam gerekiyordu. Evinde kaldığım yaşlı amca buna olanak sağlayacak bir insandı.

    Ben dışarıyı seyrederken birden sağ taraftan bir şeyin geldiğinin farkına vardım. Sağ tarafıma hiç bakmıyordum ve bu yüzden de bana neyin yaklaştığını bilmiyordum. Sadece hissediyordum ayak seslerini.

    Sağıma hızlıca baktım ve gelenin yaşlı amca olduğunu gördüm. O an içimdeki kötü duygular birden kayboldu ve yerini huzur aldı. Amca bana yaklaşırken arkasından gelen bir kadının olduğunu gördüm. Kadının başı kapalıydı ve örtülme şekli çok değişikti. Gözlerini başına takmış olduğu eşarp kapatıyordu ve yüzünün çok az bir bölümü gözüküyordu. Gözüken kısım ise oldukça kırışıktı. Benden bile uzun boyu vardı ve çok kısa adımlar atıyordu.

    O an onu görünce irkildim ve işaret parmağımla amcaya o kadını gösterdim. Amca arkasını döner dönmez kadın eliyle eşarbını hafif kaldırdı ve gözleri gözüktü. Gözleri sapsarıydı ve gözü kanlanmıştı. Amcaya doğru ağzını iki metre açarak bağırmaya başladı. O an etrafta çok büyük bir rüzgar çıktı ama bu normal bir rüzgar değildi. Bir yere tutunmaya çalışıyordum ama olmuyordu ve o kadına doğru yaklaşıyordum. Bu rüzgâr beni sadece o kadına itiyordu. Amcayla hizamız aynıydı ve kadına santimler kalmıştı. O sırada amca beni son gücüyle itti ve yere düştüm. Amca bana bağırarak eve girmemi söylüyordu ve ben de zar zor içeri girmeyi başardım.

    Birkaç dakika geçtikten sonra eve amca da girmişti. Bense o sırada anlamsızca yerde oturuyor ve yaşadığım olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum.

    Amca gerçekten çok bitkin haldeydi ve sanki dokunsan bayılacaktı. Soluklanıp odaya geçti ve oturup dinlenmeye başladı. Ben de odaya girdim ve kanepeye oturup ona sordum:

    "O neydi?"

    "Cindi. Ama bu büyücünün cinlerinden."

    "Şu bodur olan büyücü mü?"

    "Gittin mi oraya?"

    "Abidin diye birisinin evinde kalıyordum. O benim ağabeyimi sormak için oraya zütürmüştü beni."

    "Belli ki senden nefret ediyor şu an. Seni almak için cin göndermiş."

    "Nasıl bir şeyin içindeyim ben?"

    "Korkma. Eğer korkarsan seni alt ederler. Tabi korkusuzluğun da bedeli ağır olur."

    "Nasıl yani?"

    "Cinler korkan insanlara musallat olurlar ama musallat olan bir cine korkusuz olduğunu göstermek bazen ters tepebilir. Mesela o da sana kendisinin senden daha korkusuz ve daha güçlü olduğunu kanıtlamak isteyebilir."

    "Ne yapacağım?"

    "En iyisi aklına getirmemek."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +22
      olum ilk defa hızlı hızlı entry giren prim yapmayan bi yazar gördüm helal olsun koca yananlı reyis cCc
      ···
    2. 2.
      0
      Mk böle işin adam aklınıza getirmeyin diyo biz soluk soluğa hikâyeyi okuyor, korkuyoruz giberim böyle isi
      ···
  15. 15.
    +33 -1
    Kahvaltımızı yaptık ve daha sonra ona buradan neden çıkamadığımızı sordum. O da büyücünün cinlerinin sınırları bir asker gibi koruduğunu söyledi.

    Günler, haftalar geçiyordu ve neredeyse hiçbir şey olmuyordu. Tam da o zamanlar kendimi normal bir hayatta zannediyordum fakat artık onlar benim rüyalarıma girmeye başlıyorlardı.

    Gece saat 2 idi ve odama geçip uyumaya başladım. Sorunsuz uyumuştum fakat gördüğüm kabusla yerimden zıplayarak kalmıştım.

    Rüyamda bu odanın kapısı açılıyor ve içeriye büyücü kadın giriyordu ve bana gülümsüyordu. Sonra da bana yaklaşıp kulağıma fısıldıyordu. Ne dediğini hatırlamıyordum. Bana bir tane ad vermişti ve bu normal bir isim değildi. Bu galiba ona ait cinlerden birisinin adıydı. Zaten rüyamda gördüklerimin hepsini hatırlıyordum ama sadece o fısıldarken ne dediğini hatırlamıyordum.

    Uyandığımda kan ter içindeydim ve daha kendime gelmemişken odamın kapısı açıldı ve içeriye çok bodur bir şey girdi. Kare kafalı ve kare vücutlu bir şeydi. Zihnimde bu şeytan gibi bir şeydi. Bu sanki daha yıllar yıllar önce küçüklüğümde rüyamda gördüğüm bir şeydi.

    Ben hemen yatağımdan kalktım ve Kur'an'ı elime aldım. O da birden kaçmaya başladı.
    ···
    1. 1.
      +3
      Rezz devam panpa
      ···
    2. 2.
      +40 -1
      Kare kafa kare vücüt ne a.q minecraft mı oynuyoz
      ···
    3. 3.
      +1
      Kare Teyzeler aklıma geldi 😂😂😂
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 16.
    +33
    Küçük iğrenç şey kapının altından kaçıp dışarı çıktı. Neler olduğunu beynim idrak edemiyordu. Kabuslar artık hayatımın bir parçası olmuştu. Bazen gerçek ile rüyayı karıştırıyordum. Hayatım berbat bir yere doğru sürükleniyordu. Ve ben de hiç bir şey yapamıyordum.

    Yine bir gece rüyamda yaşlı amcanın odama girdiğini ve beni sürükleyip evinden dışarıya attığını görmüştüm. Dışarıda da bir sürü iki kafalı köpekler vardı ve bana saldırıyorlardı. Bana saldırırken gerçekten acı hissediyordum. Rüyamdan çok sert bir şekilde kalktım ve üzerimde iki kafalı bir köpeğin olduğunu gördüm. Benim kolumdan yakalamış ve ısırıyordu. O an acı hissetmedim ve sadece beynimin kontrolünü kaybettiğini hissediyordum. Başım olduğu yerde dururken hissettiğim ise çok farklıydı. Kafam sanki bir o yana bir bu yana gidiyordu. En sonunda bu his kesildi ve köpek de kayboldu.

    Hemen yerimden kalktım ve yaşlı amcanın odasına girdim. Yaşlı amca yatağında oturuyor ve bir şeyler okuyordu.

    "Amca, ben kabus gördüm. Kendimi çok tuhaf hissediyorum."

    "Otur oğlum yatağa. Kendine gel oğlum."

    Beynim yine gitmiş gibi hissediyordum ve etrafı net görmüyordum. Sadece yaşlı amcanın bana doğru hızla ve telaşla geldiğini görüyordum.

    "Bana ne oluyor?"

    "Oğlum kendini kaybetme. Zorla. Bırakma kendini."

    Beynim yerimden kopmuştu ve gözlerim kararmıştı. Sadece sesler duyuyordum ve hareket ettiğimi hissediyordum. Beyin kontrolünü yapamıyordum. Düşünemiyordum bile.

    Gözlerimin karartısı geçmişti. Artık her şeyi görebiliyordum. Kendimi bir mezarlıkta bulmuştum. Ama neden buradayım? Daha az önce evdeydim ama şu an.

    Etraf çok sisliydi ve etrafta mezar taşları bulunuyordu. Mezar taşları sanki düz zemin üzerindeydi. Yani mezarı anlayamıyordum.

    Buradan çıkmak için bir yola doğru gittim ve o sırada da mezar taşlarındaki yazıları inceliyordum. Yazılar hep farklı dildeydi ama birisi Türkçeydi. Onu görünce bir anda gözlerime kanlar doluştu ve düşünme hissimi kaybettim. Yani şokun dibini yaşamıştım. Mezar taşında aynen şöyle yazıyordu:

    " HALUK TAŞDÖKEN ''

    DY: 1926 ÖY:2002"

    Mezar taşındaki isim beni çok şaşırtmıştı. Orada yazan benim BABAMIN adı ve soyadıydı. Yani o mezardaki de babamdı. Peki neden babamın mezarı burada? Bu sorular kafamı kurcalarken birden ayak sesleri beni ürkütmeye başladı. Sağ tarafıma baktım ve bana doğru büyücünün geldiğini gördüm. Ondan gerçekten korkuyordum. Amca ben ilk geldiğimde bana bir cevşen gibi bir şey hazırlamış ve onu boynumda her zaman taşımamı söylemişti. işte o zaman büyücüyü görünce direk korkarak boynuma dokundum. Ama dokunduğum sadece tenimdi. Gözlerimle baktım bu sefer ve cevşenin boynumda olmadığının farkına vardım. işte şu an savunmasızdım. Artık burası benim mezarım olacaktı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Aha da geldi
      ···
    2. 2.
      0
      Buraya ayrac koyum bakalım
      ···
  17. 17.
    +24
    Büyücü bana doğru yaklaştı ve tam burnumun dibine geldi:

    "Şu an ne yapacaksın?"

    "... "

    "Sığındığın şeyler seni koruyamayacak. Ama şeytana inansaydın o seni korurdu. Neden ısrar ediyorsun?"

    "Ben sizin o şeytanınıza inanmam. Allah her yerdedir. O beni, seni, cinlerini ve şeytanını görür."

    "O zaman neden bir şey yapmıyor? Neden bize izin geriyor? Seni şurada öldürsem öldürürüm ama buna neden izin veriyor?"

    "Çünkü izin vermeseydi kimsenin günahı olmazdı. Bu arada sen nasıl Türkçe konuşuyorsun?"

    "Seni ilgilendirmez. Sence neden bu mezarda senin baban var? Neden bu köyde?"

    "Bilmiyorum. Demek ki sen biliyorsun? Söyle."

    "O buraya aitti. O buradandı. O da şeytana inandı. Ve sen de şeytana inanacaksın. Yoksa sonun fena olur."

    " Bu da bir oyun mu yoksa? Beni buraya getirttiğine göre var bir oyunun."

    "Ağabeyin? O neden buraya geldi ve sana sonra ben geri dönmeyeceğim dedi?"

    "Bunu nereden biliyorsun?"

    "Bilirim. Şeytanın sayesinde."

    "Yalnızca Allah izin verdiği için."

    "O da bizdendi. Ve yine o da şeytana inandı."

    Daha sonra büyücü kadın mezara doğru geldi ve çok uzun tırnaklarıyla mezarı kazmaya başladı. Bir süre kazmaya devam etti sonra en sonunda mezarı açtı. Ben şaşkınlıkla onu izliyordum.

    Açtıktan sonra terini sildi.

    "Bak buraya. Bak şuna da gerçekleri gör."

    Yavaşça ve korkarak mezara yaklaştım ve içine baktım. Mezarın içinde ağabeyim ve babam duruyordu. Onun şokunu atlatmaya çalışırken birden kadında bir tekme yedim ve mezarın içine düştüm. Çıkmaya çalışıyordum ama bir güç beni itiyordu sanki. Yavaşça üzerimde bir yük oluşup o yük büyümeye başladı ve artık hareket etmemi engelledi. O sırada da kadın eliyle toprağı üzerime doğru itiyordu. Artık o an kendimi bırakmıştım ve ölümü bekliyordum.

    "Onların yanına... " dedi pis bir şekilde gülerek kadın.
    ···
    1. 1.
      +18
      cinle muhabbet kurmuş dua okuyacağına amk
      ···
  18. 18.
    +26
    O gülüşünü tamamladıktan hemen sonra kafasına bir kürek yedi ve yere yığıldı. Ne olduğunu anlayamamışken karşıma yaşlı amca çıktı. Benim elimden tuttu ve beni çekip mezardan çıkardı. Hemen onu takip ettim ve birlikte mezardan çıkıp eve vardık.

    Bu olay hayatımda yaşadığım en kötü ve korkunç olaydı. Bu olayı atlatmak belki aylarımı alacaktı ama bundan sonra o olaylardan kat kat kötü olaylar gerçekleşeceğini henüz bilmiyordum.

    Gece yatağımda uzanırken tavanı seyrediyordum. Aklımdan hiçbir şey geçmiyordu buradan kurtulmak dışında. Kendimi hayallerin içine atarken camdan gelen bir tıkırdamayla irkildim. Cama yöneldim ama kimse yoktu. Yine benimle uğraşıyorlardı. Artık bunlara alışmıştım. Artık bunlardan korkmuyordum.

    Ben aldırış etmeden yatağıma geri döndüm ve gözümü kapattım. Gözümü kapattıktan hemen sonra gözümde kendimi gördüm. Gördüğüm şey kendime tavandan bakıyor ki halimdi. Korkuyla gözümü hemen açtım ve tavana baktım. Tavanda elleri ve ayakları tavana yapışmış gibi olan ve suratı acayip korkunç bir şey vardı ve gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Ben yataktan fırlayıp odadan çıkmak istesem de olmuyordu. Yine üzerimde bir ağırlık vardı ve beni itiyordu. Ayrıca nefes almamı da zorlaştırıyordu. Nefesim kesiliyorken o şey bana doğru yaklaşıyordu ve o sırada da odanın kapısı açılıyordu. Kapıdan bana doğru karaltı geliyordu. Bana yine değişik bir dille konuşuyordu ve beni yavaşça çekiyordu. Ayaklarımdan hızla çekiliyordum ve havada duruyordum. Kapının sonunda kadar hep öyle çekildim ve sonra birden yere çakıldım. Artık her şey kaybolmuş ve nefesim de normalleşmeye başlamıştı. Ben korkuyla amcanın odasına gittim ve ona olan biteni anlattım.

    "inşallah hepsi geçecek. Onlar geldiği zaman yanına hemen bir Kur'an al. Sana karışamayacaklar ama senin Kur'an'ı bırakacağın anı bekleyecekler. Bu yüzden sen onu elinden bıraktığın zaman sana verilen zarar daha zor olacak. Ama sen yine de yanında taşı, sabaha kadar taşı."

    "Cinler neden gündüz gelmiyorlar?"

    "Onlar karanlıkta güçlenirler. Onlar karanlığı severler. Bu arada yatarken hiçbir zaman göbeğinin üstüne yatma."

    "Neden?"

    "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de hep bizim sağ tarafa doğru yatmamızı söyler. Eğer göbek üstüne yatarsan sana cinler ve şeytan zarar verip taciz edebilir. Buna dikkat et."

    "Olur."

    Amcayla biraz daha sohbet ettikten sonra yatağıma geçtim ve sağ tarafıma yatıp uyumayı bekledim. Bir an önce uyumak istiyordum yoksa bunlar yine benimle uğraşacaklardı.

    Tam uykuya dalacakken birden odamın kapısı açıldı ve içeri amca girdi. Ben yerimde doğruldum ve amcaya ne olduğunu sordum. Amcanın yüzündeki büyük telaşı anlayınca içimdeki az olan huzur bile kaçmıştı.

    "Üzerine bir şey al, HEMEN GiDiYORUZ."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      inanma lan kandiriyor seni
      ···
      1. 1.
        +15
        Ulan dıbına koyim karıya kürekle vurmuşlar kafasını kesip ibret olsun diye sopaya geçirip kilisenin oraya neden asmiyodunuz cinler bile korkudan namaza yatardı aq salakları
        ···
    2. 2.
      +7
      Roman gibi yapmışsın panpa
      ···
  19. 19.
    +21 -2
    "Nereye gidiyoruz amca?"

    "Köyün çıkışına. Artık bizi burada barındırmıyorlar. Onlar her taraftalar ve bizi istiyorlar. Öleceğiz."

    "Korkuyorum."

    O kelimeyi zor ağzımdan çıkarmıştım ve söyledikten sonra gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

    Ben yanıma Kur'an'ı alacakken amca bana müdahale etti.

    "Alma. Onu yanımızda tutup heba etmeyelim. Yere falan düşürürsek sonumuz felaket olur."

    Köyün meydanından geçtik ve sonra ormanlık alana doğru gittik. iyice ilerlemişken artık rahatladığımı hissediyordum. Biraz daha ilerledik ve bir ağacın kenarına geldik. Ağacın kenarında bir işret vardı yanında da mumlar bulunuyordu. Ben korkup amcanın dibine geldim. Oradan gitmeye çalışırken amca beni durdurdu.

    "Hayır gitme. Tek kurtuluş yolumuz bu. Bunun ortasına geç ve seni bu cinlerden kurtaracağım."

    Ben artık kendimi bırakmış hüngür hüngür ağlıyordum. Amca beni işaretin olduğu yere oturttu. Ben gözlerimi kapattım ve beklerken gözlerimi açtım bir ara ve amcaya doğru baktım. Amcanın suratı değişmiş ve şekil değiştirmişti. Ben onu fark edince onun gerçekten amca olmadığını fark etmiştim. Bu yüzden hemen yerimden kalktım ve ormanın daha derinliklerine doğru koşturmaya başladım. Koşarken ecel terleri döküyordum. ilerlerken ormandaki ağacın dallarına çarptım. Artık gücüm tükenmeye başlıyordu. Birdenbire büyük bir taşa takıldım ve yere düştüm. Korkuyla arkama baktığımda büyücü kadını gördüm. Yavaş yavaş bana doğru geliyordu. Bakışı ve sinsi gülüşü herzamankinden daha ürkütücüydü. BURDA ÖLEMEM. HAYIR! ALLAHIM BANA YARDIM ET ! ALLAHIM KURTAR BENi ! ALLAHIM BANA YA...

    SON
    ···
    1. 1.
      +33
      Allah rahmet eylesin kanka napıyon şimdi
      ···
      1. 1.
        0
        güldüm :D
        ···
    2. 2.
      +3
      Senin ben amk böyle son mu olur az heyecan katsaydın keşke kendimi boşlukta hissettim aq
      ···
    3. 3.
      0
      la böyle son mu olur düzgünce bitirsene
      ···
    4. 4.
      0
      Bu ne amk dalga mı geçiyon sen.
      ···
    5. diğerleri 2