1. 326.
    0
    13. dk ya girdik hadi lan
    ···
  2. 327.
    0
    vay amk aydın boysan bile daha hızlı yazıyodur bu adamdan
    ···
  3. 328.
    0
    upupup hade la
    ···
  4. 329.
    0
    rezerve sabah işe gidicem üzgünüm
    ···
  5. 330.
    0
    ekşici pekekent uzun yazıları okutturuyo bize
    ···
  6. 331.
    0
    adam yarım saatte bi entry giriyo amk beklemekten telef olacam
    ···
  7. 332.
    0
    bi korkmıyım ananı gibtim çocuk.
    ···
  8. 333.
    0
    reserved ama 20 güne yayma şunu gözünü seveyim
    ···
  9. 334.
    0
    rezerve
    ···
  10. 335.
    0
    rezervvvvvv
    ···
  11. 336.
    0
    reserved @139
    ···
  12. 337.
    0
    rezerve @99
    ···
  13. 338.
    0
    üç gün sonra hepsini okucam bin heyecan yapma
    ···
  14. 339.
    0
    updullahh bu gece bitir panpa takunu çıkarma sen de arkası yarın muhabbetinin
    ···
  15. 340.
    0
    reserved
    ···
  16. 341.
    0
    up up up
    ···
  17. 342.
    0
    beyler okuyan var mı la? yazıyoruz ama gib gibi kalmayalım?

    okuyanlar bir up layabilir mi?
    ···
  18. 343.
    0
    …eğer bu bizim binaya ilk girişimiz olsaydı herhalde yine geçen seferkiler gibi koşar adım kaçardık, benim nefesimi tutuşum, burak abinin penyeme daha sıkı asılması (onun da fark ettiğinin göstergesiydi),
    en arkadan gelen bir iki adım sesi..ama hayır, ortada bir şey yoktu beyler, sakin kalmalıydık, daha da hızlı çarpmaya başlayan kalplerimizin (tabi bu mümkünse) gümbürtüsüne aldırmadan, sakince geri dönmek zorundaydık,

    muhtemelen kapının iç tarafından biri geçmiş olmalıydı, bu da bir süreliğine ışığı kesmişti, ya da bu epi topu bir sinek bile olabilirdi, o sırada deliğin önünden geçmekte olan.. ışığı kesen şeyin hemen yakınımızda, önümüzde olma ihtimalinin düşüncesi bile mideme kramplar sokmaya yeterdi,

    burada bu uzun cümlelerle ifade etmek durumunda kaldığım olaylar ise taş çatlasa 3-5 saniye içinde olup bitmişti,
    bir şekilde, sakin kalabildik, gerisin geriye ama ciddi anlamda hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladık,

    dışarı ulaştığımızda kan ter içinde kalmıştık.. diğerleri hemen etrafımızı sardı, sorularıyla bizi boğmaya başlamışlardı ki,

    -“aga 2. katın zeminine kadar gittik, hatta ben kapıya da dokundum, işareti filan iyice yokladım, yarıklar çok derin”
    -“ya öyle bir şeyi kim çizer ki hacı?”
    -“cidden deli işi la”
    -“başka bir ne oldu lan, sucuk gibi olmuşsunuz”

    yukarda olanları bir çırpıda anlattık, artık paydos vaktiydi, evlere dağılmadan önce “kesin çok terledim diye azar yiyeceğim” düşüncesi geçti aklımdan, tuhaftır, bu beni biraz olsun korkutmadı..
    ···
  19. 344.
    0
    …artık iyice kararmış sokağı arkamızda bırakarak, üçümüz, ben, burak abi ve yeni binlerden biri, apartmanın zemin katına giriş yapmıştık. artık aşina olduğumuz yarı karanlık zemini geçip merdivenlere yöneldik,

    ilk kat, parmaklıklar, aynı sahneler..ve ikinci kata çıkan merdivenlere adımımız attığımız anda başlayan zifiri karanlık.

    bu sefer en önde ben vardım, gidebildiğim kadar gitmeliyim diye düşündüm ve o güne kadar hiç olmadık şekilde (karanlığa rağmen) hızlı aştım ilk merdivenleri, ikinci katın ikinci merdivenlerine ulaştığımda artık tamamen körlemesine ilerlemeye başlamıştım, bir ara acaba bizimkiler arkamdan gelmiyor mu diye panikledim,

    ayak ve nefes seslerini duyunca kendimi toparlayıp devam ettim, 2. katın 2. merdiveninin yarısını geçmiştik ki sağ üst kısımda parlayın beyaz bir ışık, nokta kadar bir parlaklık dikkatimi çekti, “kapının göz deliği olsa gerek” diye düşündüm.

    birkaç adım daha tırmandıktan sonra, ilk kez ve son kez, bir aksilik olmaksızın apartmanın 2. katının zeminine ulaştık, burak abi “buradayız” diye fısıldayıp sırtıma, penyeme tutundu.

    artık beyaz ışıltı, tam karşımdaydı, biraz yukarımda, malum kapının önünde duruyordum, zifiri karanlıkta..bir iki adım attım, kapıya iyice yaklaşmıştım, eğer o an birine yakalanacak olsak, bizi ne ayak seslerimiz, ne fısıltılarımız ne de oradaki bedensel varlığımız ele verirdi, bizi ele verecek olan şey kaburgalarımızın altında tepinen kalbimizin gümbürtüleri olurdu herhalde..

    bizimkiler arkamda olduğu halde kapıya iyice yaklaştım, karanlığın içine doğru, titreyen elimi uzattım, fazla çabalamam gerekmeden kapıyla teması sağladım, ahşap, vernik yoksunu pütürlü zemini üzerinde elimi gezdirdim, işarete dokunmak istemiştim. nihayetinde onu buldum da,

    tıpkı tahmin ettiğim gibi, oldukça derin çizikler, yaramaz bir çocuğun asla açamayacağı türden derin, taşıma sırasında rastgele çarpan bir mobilyanın asla açamayacağı türden muntazam..

    “işarete dokunuyorum abi” diye fısıldadım, iyice parmaklarımla yokladıktan sonra, artık bu gece daha fazlasını yapamayacağımızı düşündüm, e adamın kapısını çalıp, “merhaba, biz dedektifçilik oynuyoruz, siz de bizim kötü adamımızsınız” diyemezdik ya.

    “geri dönelim, bugünlük yeter bu bize” dedim, tam o sırada, yine bizi yerimizden zıplatan bir şey oldu, merdivenlerin ortasından beri bize umut ışığı olan o beyaz parlaklık, saniyenin yarısı kadar bir süre için de olsa kaybolmuştu, bir gölgelenme..
    Tümünü Göster
    ···
  20. 345.
    0
    korkmazsam ananı giberim bin
    ···