korkunç hikaye anlatıyorum toplaşın

ve geldik hikayemizin son bölümüne,

…baharatçı hikayesine başladı,
bu arada panpalar ben küçüklüğümden beri hikaye dinlemeyi çok severim, annem, anneannem, kuzenler, arkadaşlar.. hepsinden pek çok hikaye dinlemiş ve paylaşmışlığım var, bu nedenle hayal gücüm biraz geniştir zira diğer insanların da hayallerinden besleniyorum. bu sebepten olsa gerek, sizlerle de bu anımı böyle, hikaye tadında paylaşayım istedim. diğer yazarların hikayelerini de fırsat buldukça okumaya çalışıyorum.

neyse, hikayeyi onun ağzındanmış gibi anlatmak isterdim ama saçmalamak istemediğim için kendi aklımda kalanları kendi ağzımdan ve cümleleri düzelterek yazıyorum, ayrıca amcamızın bize anlattığı hikayeler son 2 yılda o kadar dallanıp budaklanmıştı ki neredeyse efsane halini almıştı, ee insanların ağzı torba değil ki büzesin..

kötü karakterimiz, malum topal deli, gerçek adını ifşa etmeyeceğim erdal diyelim..
erdal, çok değil sadece birkaç yıl önce, çoğumuz gibi sıradan, sağlıklı, evi ile işi arasında hayatını geçiren, aile babası bir adammış. biz ilçede yaşıyoruz panpalar, ama ilçe sınırları içerisinde, bir ilçe için oldukça büyük ölçekli bir fabrika bulunmaktaydı, son derece büyük bir lastik firması. adamımız bu firmada kimyager olarak çalışmaktayken, ardı ardına gelen felaketler silsilesinin ilk aşaması olarak, yaşadığı bir iş kazası sonucu sakat kalır..

aylarca süren fizik tedavi süreci sırasında işinden de ayrılmak zorunda kalan erdal, tam toparlanmaya başladığı sırada (en azından değneksiz yürüyebilecek hale gelmiştir) bu kez de çok daha büyük bir felaketle yüzleşmek zorunda kalır, karısını ve ikiz çocuklarını trafik kazasında kaybetmiştir. kontrol dönüşü bindikleri minibüse çarpan iş makinesi (amcaya göre grayder), kendisini bir kez daha komalık ederken, ailesini de ondan çalmıştır.

sıradan bir hayat sadece birkaç hafta içinde adeta yer yüzündeki bir cehennem dönüşmüştür artık.. erdal yaşadığı travmalar ardından fiziksel olarak iyileşse de pgibolojik olarak hala büyük yaralar taşımaktadır ve ona biraz olsun destek olmak adına, babası nurettin (bunu da salladım, hatırlamıyorum keza) oğlunun yanına yerleşir.

bu talihsiz olaylar sonrasında, erdal aşırı derecede içki ve sigara tüketimine kendini kaptırır, dahası artık mahallede de çenebaz karıların fiskosuna konu olmaya muktedir bir halde, aşırılıklar göstermeye başlamıştır. evden bağırış çığırışlar ekgib olmamakta (babasıyla bu meselelerden dolayı tartışmalar yaşıyor olmaları muhtemel), erdal da sokağa çıktığında şiddet içerikli davranışlar göstermektedir.

bunun üzerine, babasının girişimiyle bir kez daha hastaneye yatırılır, (hangi servise olduğunu söylememe gerek yok sanırım). bu şekilde geçen sorunlu aylar ve yıllar sonrası baba nurettin kısa sürede resmen 10 yıl yaşlanmış gibidir.

baharatçıya göre, 60 larında olan bu adam, oğluyla yaşamaya başladığı son 2 sene içinde tamamen çökmüş, onun dert ve tasalarıyla uğraşmak adamı neredeyse 80-90 yaşındaki takatsiz ihtiyarlara çevirmiştir.

nihayetinde de biliyorsunuz adamcağızı ambulansla kaldırdılar zütürdüler...