+7
-7
Kimdir?
Edebiyat, yaşamla olduğu kadar yaşamın sonrasıyla da doğrudan bağ kurar. Ölüm de bu bağın en temel ve kaçınılmaz parçaları arasında yer almaktadır. Edebiyatı yaratan ve sürekli hale getiren çoğu yazar ve şair de mevcut yaratım süreçlerini devam ettirirlerken ölüm üzerine sık sık düşünmüşlerdir. Bazıları dayanmış, bazıları ise ne yazık ki bu durumun çözümsüzlüğüne dayanamayarak yaşamlarına son vermiştir. Edebiyat tarihimize baktığımız zaman, intiharla son bulan hayatların varlığı oldukça geniş bir yer tutmaktadır. Bende bir zamanlar bunu uzun uzun düşünüp doğru kararı vermeyi başardım.
“En sevdiğim, yeniden delireceğime eminim. O korkunç zamanların bir yenisini daha aşamayacakmışız gibi hissediyorum. Ve bu kez iyileşmeyeceğim. Gaipten sesler duymaya başladım ve odaklanamıyorum…” intihar edecek kıvama geldim...
“Beni haklamaya çalıştılar – fakat ben daha önce davrandım!” Bunu hikayelerimde göreceksiniz.
“insan artık bir işe yaramadığında, kaçınılmaz ve yakın bir ölümden emin olduğunda, yavaş ve feci bir ölüm yerine hızlı ve kolay bir ölüm seçmek en basit insan haklarından biridir. metamfetamin'i kansere tercih ettim.” Bunların üstesinden nasıl geldiğimi de göreceksiniz.
Sevgi ve Saygılarla...
Hareket halindeki bir trende uyandığınızı düşünün. Tren çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve gittikçe sürati artıyor sanki. Ve duracağı da yok. Trenden inmek mümkün değil. Pencereden kafanızı dışarıya uzatıp ileriye baktığınızda orada tek gördüğünüz koyu bir sis bulutudur. Raylar sisin içine dalıp kayboluyor. Yanınızdan geçen görevliye “Nereye gidiyoruz?” diye sorduğunuzda, “Bilmiyorum,” cevabını alıyorsunuz. “Ne zaman varacağız?” diye sorduğunuzda, “Belli değil,” diye karşılık veriyor. işte böyle bir durumda ne yaparsınız? Aslında bizim hayatımız bu trenin durumuna birebir benzemektedir. Doğduğumuz andan itibaren her daim ilerleyen ve gittikçe hızlanan zamanın akıntısıyla sürükleniyoruz. Zamanı durduramıyoruz. Bu seyahatte ben yokum diyemiyoruz. Ve sürüklenmeye devam ediyoruz. ileriye baktığımızda olacakları hiç kestiremiyoruz. Önümüz kapkaranlık. Her an her şey olabilir. Kesin olarak tek bildiğimiz bu seyahat ani ölümle sonuçlanacaktır. Fakat ölümden sonra ne var bir çoğumuz tam bilmiyoruz, çevremizdeki insanlara nereye gittiğimizi sorduğumuzda, net bir cevap alamıyoruz. Hatta bu duruma hiç aldırış etmemeleri, bizi dahada çıldırtıyor. seyahatleri hiç bilmeyecekmiş gibi davranıyorlar.
Davranıyorlar, Ancak böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu durumda ne yapabiliriz? Trenin başına doğru ilerleyip makinistle konuşabilsek ondan net bir cevap alırız diye düşünebilirsiniz. Ama makiniste erişmek mümkün değil; çünkü vagonumuz treni idare eden kişiden uzakta ve aramızda geçiş de yok. Ne yapacağız? Biraz düşündüğümüzde birileri tren dediğimiz bu harika vasıtayı icat ettiyse ve üzerinden gittiği rayları döşediyse, buralara nereye gittiğimizi gösteren bir harita koymuştur diye düşünürüz Evet makinistin izlediği güzergâhı gösteren bir harita bizi çok rahatlatabilir. Acaba böyle bir harita var mı? Evet var! işte bu kitap bir nevi seyahat olan bu hayatın ve dünya ötesinin haritasını incelemektedir.
Kuran-ı Kerim!
Tümünü Göster