1. 151.
    0
    reserved bin
    ···
  2. 152.
    0
    anlat panpa dınlıyorum
    ···
  3. 153.
    +2
    selamlar panpalar, 10 dk ya başlıyorum, yerlerinizi alın. korkmak için güzel bir gece..
    ···
  4. 154.
    0
    korkmazsam ananı giberim bin
    ···
  5. 155.
    +1
    evet panpalar, bu geceki bölümlerimize başlamadan evvel bazı ön bilgiler vermek istiyorum, bunları en başta vermem gerekirdi ama hikaye akışına kendimi kaptırınca arada kaynadı,

    olaylar 96 yazında geçmekte ve yaklaşık 2 aylık bir süreyi kapsamakta,biz çocuklar bu süre boyunca her gün ama her gün bu işin peşinden koşmaya devam ettik, yaptığımız denemeleri her gün günlüğüme yazıyordum ve sanırım sayıları 100 leri buldu.
    burada sizlerle paylaştıklarım ise sadece çarpıcı olan deneyimlerimiz, bu açıdan yazdıklarım, özetin de özeti gibi kabul edilebilir. bir nevi kitabı filme uyarlamak gibi düşünün, kitabı okumak günlerce sürebilir ama filmini 2 saatte izler çıkarız.

    ayrıca dün gece biraz fazla edebiyat parçaladığımı fark ettim, haklısınız, ama hepsi sizleri hikayeye ortak edebilmek ve o atmosferi hissettirebilmek içindi, umarım fazla sıkıcı olmamıştır.

    bu gece ise artık olayın gelişme bölümüne yani asıl maceraların ve korku öğelerinin yaşandığı kısma başlıyoruz, o açıdan, bundan önce okuduklarınız hiçbir şey gibi kalacak. çok iddialı bir cümle oldu bu ama hikayeme güveniyorum. sanırım bu akşam yüzde 80-90 lık kısmını bitiriririz 3.5 saatte. bir sonraki geceye de güzel bir final yaparız.

    şimdi, panpalar, kemerlerinizi bağlayın ve birkaç küçük çocuğun, hayal güçlerinin ve ondan ekgib kalmayan çarpıcı gerçeklerin ortasında yaşadıkları dehşeti okumaya hazır olun..
    ···
  6. 156.
    0
    …artık iyice kararmış sokağı arkamızda bırakarak, üçümüz, ben, burak abi ve yeni binlerden biri, apartmanın zemin katına giriş yapmıştık. artık aşina olduğumuz yarı karanlık zemini geçip merdivenlere yöneldik,

    ilk kat, parmaklıklar, aynı sahneler..ve ikinci kata çıkan merdivenlere adımımız attığımız anda başlayan zifiri karanlık.

    bu sefer en önde ben vardım, gidebildiğim kadar gitmeliyim diye düşündüm ve o güne kadar hiç olmadık şekilde (karanlığa rağmen) hızlı aştım ilk merdivenleri, ikinci katın ikinci merdivenlerine ulaştığımda artık tamamen körlemesine ilerlemeye başlamıştım, bir ara acaba bizimkiler arkamdan gelmiyor mu diye panikledim,

    ayak ve nefes seslerini duyunca kendimi toparlayıp devam ettim, 2. katın 2. merdiveninin yarısını geçmiştik ki sağ üst kısımda parlayın beyaz bir ışık, nokta kadar bir parlaklık dikkatimi çekti, “kapının göz deliği olsa gerek” diye düşündüm.

    birkaç adım daha tırmandıktan sonra, ilk kez ve son kez, bir aksilik olmaksızın apartmanın 2. katının zeminine ulaştık, burak abi “buradayız” diye fısıldayıp sırtıma, penyeme tutundu.

    artık beyaz ışıltı, tam karşımdaydı, biraz yukarımda, malum kapının önünde duruyordum, zifiri karanlıkta..bir iki adım attım, kapıya iyice yaklaşmıştım, eğer o an birine yakalanacak olsak, bizi ne ayak seslerimiz, ne fısıltılarımız ne de oradaki bedensel varlığımız ele verirdi, bizi ele verecek olan şey kaburgalarımızın altında tepinen kalbimizin gümbürtüleri olurdu herhalde..

    bizimkiler arkamda olduğu halde kapıya iyice yaklaştım, karanlığın içine doğru, titreyen elimi uzattım, fazla çabalamam gerekmeden kapıyla teması sağladım, ahşap, vernik yoksunu pütürlü zemini üzerinde elimi gezdirdim, işarete dokunmak istemiştim. nihayetinde onu buldum da,

    tıpkı tahmin ettiğim gibi, oldukça derin çizikler, yaramaz bir çocuğun asla açamayacağı türden derin, taşıma sırasında rastgele çarpan bir mobilyanın asla açamayacağı türden muntazam..

    “işarete dokunuyorum abi” diye fısıldadım, iyice parmaklarımla yokladıktan sonra, artık bu gece daha fazlasını yapamayacağımızı düşündüm, e adamın kapısını çalıp, “merhaba, biz dedektifçilik oynuyoruz, siz de bizim kötü adamımızsınız” diyemezdik ya.

    “geri dönelim, bugünlük yeter bu bize” dedim, tam o sırada, yine bizi yerimizden zıplatan bir şey oldu, merdivenlerin ortasından beri bize umut ışığı olan o beyaz parlaklık, saniyenin yarısı kadar bir süre için de olsa kaybolmuştu, bir gölgelenme..
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    0
    …eğer bu bizim binaya ilk girişimiz olsaydı herhalde yine geçen seferkiler gibi koşar adım kaçardık, benim nefesimi tutuşum, burak abinin penyeme daha sıkı asılması (onun da fark ettiğinin göstergesiydi),
    en arkadan gelen bir iki adım sesi..ama hayır, ortada bir şey yoktu beyler, sakin kalmalıydık, daha da hızlı çarpmaya başlayan kalplerimizin (tabi bu mümkünse) gümbürtüsüne aldırmadan, sakince geri dönmek zorundaydık,

    muhtemelen kapının iç tarafından biri geçmiş olmalıydı, bu da bir süreliğine ışığı kesmişti, ya da bu epi topu bir sinek bile olabilirdi, o sırada deliğin önünden geçmekte olan.. ışığı kesen şeyin hemen yakınımızda, önümüzde olma ihtimalinin düşüncesi bile mideme kramplar sokmaya yeterdi,

    burada bu uzun cümlelerle ifade etmek durumunda kaldığım olaylar ise taş çatlasa 3-5 saniye içinde olup bitmişti,
    bir şekilde, sakin kalabildik, gerisin geriye ama ciddi anlamda hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladık,

    dışarı ulaştığımızda kan ter içinde kalmıştık.. diğerleri hemen etrafımızı sardı, sorularıyla bizi boğmaya başlamışlardı ki,

    -“aga 2. katın zeminine kadar gittik, hatta ben kapıya da dokundum, işareti filan iyice yokladım, yarıklar çok derin”
    -“ya öyle bir şeyi kim çizer ki hacı?”
    -“cidden deli işi la”
    -“başka bir ne oldu lan, sucuk gibi olmuşsunuz”

    yukarda olanları bir çırpıda anlattık, artık paydos vaktiydi, evlere dağılmadan önce “kesin çok terledim diye azar yiyeceğim” düşüncesi geçti aklımdan, tuhaftır, bu beni biraz olsun korkutmadı..
    ···
  8. 158.
    0
    beyler okuyan var mı la? yazıyoruz ama gib gibi kalmayalım?

    okuyanlar bir up layabilir mi?
    ···
  9. 159.
    0
    up up up
    ···
  10. 160.
    0
    reserved
    ···
  11. 161.
    0
    updullahh bu gece bitir panpa takunu çıkarma sen de arkası yarın muhabbetinin
    ···
  12. 162.
    0
    üç gün sonra hepsini okucam bin heyecan yapma
    ···
  13. 163.
    +2
    panpalar bundan sonraki bölümde içeriye tek girdiğim bir denemeyi anlatıyorum,

    …günler geçiyor, biz de denemelerimize devam ediyorduk, o sokak, o uğursuz apartmanın önü, artık bizim için dünyanın bütün oyun ve eğlence alanlarından daha cazibeli bir hal almıştı, arada komşulardan yediğimiz zılgıtlar, çevreden yadırgayan bakışlar, hiç biri umurumuzda değildi, ve şaşılacak şey, neredeyse 15 kişiye ulaşan bir tayfamız ve bu konuda inanılmaz şekilde istekli yeni binler vardı artık,

    kolundan tutup zorla içeri soktuğumuz berkay bile artık “aga ben bugün bir daha girmek istiyorum” demeye başlamıştı, aq tamam anladık heyecanlı bir taklar çeviriyoruz kendi çapımızda ama, bu kadar ilgi de biraz fazla değil miydi? dedim lan acaba bu gibikler içerde karanlıktan da faydalanıp birbirine bir takım uygunsuz.. neyse, gülmeyin aq.

    ben kendi sıralarımda duyduğum heyecana yakın bir heyecanı, artık içeri gidenlerin dönünce anlattıklarını dinlerken hissetmeye başlamıştım, çocuklar, içerde yaşadıkları deneyimleri, karanlıkla olan imtihanlarını, hayal güçleriyle de birleştirerek inanılmaz şeyler anlatıyordu bize, tabi yüzde 90 ı sallıyordu diye düşünüyorum zira normal şartlarda karanlığın içinde renk dalgalanmaları ve anaforlar oluşmazdı.. sanırım.

    denemelerimizin tam olarak 3. haftasına gelmiştik, biz rutinden kaçarken, git gide burasının da rutine bağladığını hissediyordum, hep aynı hikayeler, aynı şeyler, ortada bir sonuç yok, canıma tak etmişti ve hayatım boyunca verdiğim en aptalca kararlar listesinde zirveyi zorlayabilecek bir karara imza atıp içeriye “tek başıma” girmeye karar verdim..

    bunu başta burak abi olmak üzere diğer çocuklarla paylaştım, önce karşı çıktılar, kimisi “olm bak içerde giberleri, karışmayız, yardım da edemeyiz gibisinden” sulu şekilde yaklaştı, caydırmaya çalıştı, ama kararımı vermiştim panpalar, bu kez, sadece bir kez, tek başıma gidecektim..

    ön bilgi: panpalar, bir sonraki partı, yazmaya başlayacağım şimdi, ama kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum, hatırlamak bile istemediğim bu deneyimi sizlerle paylaşmadan önce bir konuda uyarmak zorundayım, mesuliyet almak istemem,

    • *eğer panik atak, klostrofobi, karanlık korkusu gibi rahatsızlıklarınız varsa lütfen ama lütfen hikayenin bu kısmını atlayın, beni dinlemeyeceğiniz, hatta bil hassa burayı daha dikkatli okuyacağınızı bilsem de ben üzerime düşeni yapmak istedim, sizi uyarmak boynumun borcu.

    ve hala, ne zaman bu hikaye aklıma gelse, onu bana hatırlatan şeyden hemen sonra düşündüğüm şey hikayenin bu kısmı olur..

    not: bu arada 25 yaşında, yakında askere gidecek eşek kadar herif olarak dün gece korkudan yatağa gidemeyip salonda yattım, bu hikayeyi paylaşan, hatıladıkça hatırlayan aklımı da izninizle gibmek istiyorum..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 164.
    0
    rezerve @99
    ···
  15. 165.
    0
    reserved @139
    ···
  16. 166.
    +2
    ... arkadaşlarımı arkada bırakıp bütün kararlılığımla kapıya dokundum, tahmin edeceğiniz üzere açıldı uğursuz şey..

    tam içeri girerken bizimkiler, "aga buradayız bak bir şey olursa tamam mı?" gibisinden içimi ferahlatmaya çalıştılar.

    ..içeri ilk adımımı atar atmaz pişman olmuştum, bu yer, bu lanet yer her ayrıntısıyla beni iğrendirmeyi başarıyordu;

    kapaklarının bazıları menteşelerinden sökük posta kutuları, merdiven altında bağlı duran paslı bigiblet, içeriye tamamen hakim olan tozlu hava, duvarların rengi, merdivenlerin trabzanı.. hepsi ama hepsi, sanki biraz zorlayan bir insanı karanlık korkularının içinde boğmak için hazır bekliyor gibiydi..

    kapıyı yavaşça bıraktım, sanki, lütfen kapanma dercesine.. merdivenlere doğru ilerlemeye başladım, daha ilk katın ilk merdiveninde, ilk basamakta, dizlerim titremeye başlamıştı.. hayır, bu şekilde geri dönemezdim, korkak derlerdi, alay ederlerdi.. madem bu taka bir kere bastın, o zaman ayağını da çekmeyeceksin onun üzerinden..

    zorlukla, kendimle mücadele içinde tırmandım ilk merdiveni, ne vardıysa sanki, alt tarafı bir apartman işte, yapma tsigalko, korktuğun şeye bak..bir hiç ten korkuyorsun, "bir hiç"..ilk katın ilk merdivenini çıkınca aradaki duvara dayanıp adeta ondan güç aldım, yardım ister gibi ellerimi sürüdüm üzerinde, birinci katın 2. merdivenini çıkmaya başlamıştım,

    kalp atışlarım hızlanmaya, ensemden aşağıya ter damlaları süzülmeye başlamıştı, bin bir mücadele ile, beynime itaat etmek istemeyen ayaklarımı 1. kata taşımayı başardım, şimdi ise, karanlığın başladığı, hikayenin başladığı, "2. katın 1. merdiveni"nin önünde duruyordum, yukarıya baktığımda bir an içimde bir öğürtü, tarif edilemez bir his oluştu, hani gece, evinizde, odanızda, yalnız başına uyumaya çalışırken, nereden geldiğini bilmeden aklınıza gelip saplanan ve sizi, çarşafı boynunuza kadar çekmek zorunda bırakan saçma sapan imgeler gibi.. geldi saplandı aklıma,

    hayır, bu merdivenlerden çıkmayacaktım, yeterince çıkmış, burada da fazlasıyla kalmıştım, çıkmalıydım derhal, hemen!

    koşar adımlarla merdivenlerden indim, arkamdan havayı yuta yuta gelen korkunç düşünce ve saplantılarım da bana eşlik ettiler, gü. bele kapıya ulaştığımda artık dudaklarımda terin tuzlu tadını hissediyordum, ama işte, gelmiştim, birazdan ılık esintili havaya çıkacak, belki de arkadaşlarıma bir hikaye daha uyduracaktım, kapının kilidine parmağımı geçirip asıldım.."açılmadı"..bir daha denedim, daha güçlü daha sert, hayır, açılmıyordu, yo, bu mümkün değil, saçmalık! asıldım, var gücümle, kapı yerinden bile kımıldamadı, kalp atışlarımı beynimin içinde hissetmeye başlamıştım, vücudum zonkluyordu, olduğum yerde sarsılıyordum, iyice panik olmuş bir haldeyken kapıya yumruklar savurmaya başladım,
    bunu gören çocuklar hemen kapının önüne toplandılar, yüzleri bembeyaz halde benim çırpınışımı izliyorlardı, kim bilir benim yüzüm ne halde o sırada?

    panpalar şunu diyebilirim ki, eğer bende doğuştan var olan kronik bir kalp hastalığı olsaydı ben, mutlak surette o gün orada ölmüştüm, bundan emin olabilirsiniz. kapının önüne yığılacak gibi oldum, çocukların bağırış çığırışları camın ardından uğultu halinde ulaşıyordu kulaklarımda, kafamı arkaya çevirdim, merdivenlere baktım, beni yutmak üzere ağzını açmış, bir canavar gibi bekleyen yarı karanlık merdivenlere.. kapıyı açamıyordum, açamayacaktım.. nefes alamaz hale gelmiştim, gözlerim kararıyor, zemin etrafımda dönüyordu, kusmak üzereydim, beni esir alan, sandığınız gibi o kilitli kapı değildi.. korkuydu, kendi korkularım, saf, katıksız bir "korku",

    insan oğlunun en ilkel ve en güçlü duygusu, korku..10 yaşında bir çocuğun zihninde, henüz hiç bir mitten, hiç bir filmden, hiç bir efsaneden etkilenmemiş, yontulmamış, çarpıtılmamış, değiştirilmemiş, saf, iç güdüsel bir "korku"

    bizler, öfkenin kuvvetli bir duygu olduğunu düşünürüz, sinirlilik hali, yeri yerinden oynatır gidibir..ya da kaygı, o da gözümüzde çok büyük ve etkili ve kuvvetli bir duygudur,

    ve tabi aşk, nefret..şüphesiz ki bunlar bizim en kuvvetli duygularımız olmalıydı değil mi? ama hayır.. hayır..insanın oğlunun en kuvvetli ve ilk duygusu, ne nefret, ne sevgiydi,

    ilk iç güdüsü, ne avlanma ne de ciksti,

    havyanlar gibi insan da, önce kaçmayı, korkmayı öğrendi, bundandır daha doğar doğmaz ağlayışımız, bundandır yaşlanınca paranoyaklaşmalarımız, ölüm-doğum-bilinmezlik=korku..

    tüm diğer duygular ve temel ihtiyaçlar, korkunun ardından geldi, bizler, bugün bile hala, onu, o ilk ve en ilkel duygumuz ola korkuyu yenebildiğimiz ölçüde özgürüz..

    size bir korku tarifi yapayım mı arkadaşlar? evde yalnız olduğunuz, yalnız uyuduğunuz bir gece, yatağınızdayken ve hiç bir sebep yokken aklınıza "acaba kapıyı kilitledim mi? hırsız girmesin?" düşüncesi, korku zannedilir ya, hayır, hayır, o sadece bir tedirginliktir,

    ama bir de, tıpkı beni dün gece salonda yatıran durumda olduğu gibi, bırakın sizi o yataktan çıkıp kapıyı kilitlemeyi, daha da beter yatağınıza gömülüp bilinç altınıza lanetler yağdırmanıza neden olacak bir başka duygudur korku, aniden aklınıza gelen tasvirler, imgeler, eski korkular, travmalar, sizi esir alır..ve inanın, dünyanın hiç bir hırsızı, bu lanet duygunun geçtiği duvarlardan geçemez, açtığı kapıları açamaz..

    ..artık bayılmak üzere olduğumu hissediyordum..son bir umutla daha zorladım kapıyı, arkadaşlarım da dışardan var güçleriyle ittirmeye devam ediyorlardı..son bir umut..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 167.
    0
    arkadaşlar, ter içinde kaldım, biraz mola veriyorum, yüzümü yıkayıp geleceğim,

    okuyanlar uplasınlar lütfen, daha fazla insan korkumuza ortak olsun, belki acı gibi, o da paylaşıldıkça azalır..
    ···
  18. 168.
    0
    reserved
    ···
  19. 169.
    0
    en geç 2.30 da burdayım panpalar, söz verdiğim kısımları bitireceğim,

    up up a devam
    ···
  20. 170.
    0
    15-20 dk ya dönücem panpa, biraz sakinleşmem lazım, terim kurusun,

    bu arada panpalar talep yok bu gece her halde, hiç up gelmedi..
    ···