kendimi bizim köyün oto tamircilerinin önünde köydeki bütün gençlerle toplanmış vaziyette buluyorum herkes yolun kenarındaki gölün başında toplanmış hiç sorgulamadan onların konuşmalarını dinliyorum herkes gölün kurutulmamasını istiyor sonra bana dönüyorlar neden kurutacağız bu gölü diyorlar bende içimden bu göl kuruduktan sonra onun yatağında gizlice sigara içeceğim ben diyorum ama onlara karşı kurumasını istiyorum sadece diyorum sanki benim sözüm kanunmuş gibi hiç itiraz etmeden tamam diyorlar söylene söylene. ve içlerinden biri gölün musluğunu kapatın diyor ben dahil hiç kimse yargılamıyor koskoca gölün muslukla beslendiğini ve musluğu kapattıkları anda göl kuruyor ve gölün tabanı kupkuru şekilde kalıyor. Herkes bana kızarak gidiyor bense gölün tabanına inip bir sigara yakıyorum gölün tabanında bir tünel girişi fark ediyorum daha önce girmeye çalıştığım tünel girişi

Uyandım gördüğüm rüyalar acayip saçmaydı rüyada olduğunu bile bile rüyayı görmeye devam etmenin nasıl bir duygu olduğunu anlamıştım rüyada gördüğüm göl aslında yoktu gerçekte zaten muslukla beslenen bir göl nasıl mümkün olabilirdi ki ama rüyayı görürken bir rüyada olduğumu bile bile görmeye devam ediyordum mantık hatalarını hiçe sayarak sanki bana bir rol verilmiş bende o rolü oynuyorum sadece. acaba o mağaranın girişini rüyamda görmem de bir tesadüf müydü yoksa o girişi görmem mi istendi bana yazılan rol bu muydu ?

Çok fazla susamıştım ama mutfağa gitmeye cesaret edemiyordum ama susuzluk daha ağır bastı yataktan kalktım odamın kapısına doğru baktım. Odamla salon yan yana yani odanın kapısından çıktığında salona geçiyorsun oradan koridora oradan da mutfağa. Yaz olduğu için kapı açıktı ve kapıya doğru baktığımda salonun duvarında bir gölge gördüm.

rezerveddd

aynı odada kaldığımız kardeşimi uyandırmak istedim fakat onun yüzüne bakmaya da korkuyordum sanki korkacağım bir şekilde görünecek gibi geliyordu yüzü bana tekrar kapıya doğru baktım. Dışarıdan gelen sokak lambası ve salondaki gece lambasının aydınlattığı salondaki duvarda bir gölge vardı hala orada duruyordu. sanki üstüne bir pelerin almış birisi kafası normalden daha büyüktü sanki kafasının üstünde şapka var gibiydi. Hemen refleksle hiç düşünmeden kendimi yatağa attım ve battaniyeye sarıldım gözlerimi gölgeye diktim sürekli oraya bakmaktan kendimi alamıyordum.

Ne kadar süre baktım bilmiyorum belki bir dakika belki bir saat. Gölgenin hareket ettiğini görmekten çok korkuyordum ama gözümü de ordan alamıyordum ama birden gözlerimi sımsıkı kapattım gözlerimi kapatmamla birlikte yatağın yanında birisinin olduğunu hissettim gözlerimi daha sıkı kapattım gözlerim neredeyse göz çukurlarımın içine doğru çökecekti. Beni dürtmeye başladı bi el...

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu beni dürten el ise annemin eliydi uyan diyordu bana saat kaç oldu hadi kahvaltı yapacağız. artık gerçekle rüyayı tam anlamıyla karıştırır olmuştum. tek lokma bir şey yiyesim yoktu sadece çay içtim kafamı toparlamak için biraz yürüdüm gündüzleri pek korkum yoktu rahatça yürüyebiliyordum .yine ilk başlarda gittiğim sigara içtiğim dağa yürüdüm .yere bağdaş kurdum mağaranın bulunduğu tepeye doğru baktım saatlerce orayı izledim eve döndüm sonra. akşam oldu televizyon seyrediyordum annem ise komşulara gitmişti

Telefonum çalmıştı arayan annemdi saat geç oldu beni kadirye teyzenlerden almaya gel dedi tamam demek zorunda kaldım gece dışarı çıkmaya korkuyorum diyemedim çünkü yaşadığım olayları anlatmamıştım kimseye saatte baktım 12’yi geçmek üzereydi söylene söylene çıktım dışarı, telefonun flaşını açtım sokakta yürüyorum. acayip bir rüzgar var sokakta kimse yok kadirye teyzelerin evine vardım ama ışıklar falan yok anne falan diye seslendim ama cevap veren de yok arkamı döndüm karşımda ben varım yine o an üstümde olan kıyafetlere kadar her şeyimiz aynı sanki aynada kendime bakıyorum

reserved

Nefes almayı bile kestim sadece gözlerimi fal taşı gibi açmış bakabiliyordum. Birden karşımdaki burnunu çok şiddetli bir şekilde çekti o kadar şiddetliydi ki sanki yüzündeki deriler içine doğru çöküyordu gözlerinin altı kapkara oldu ve yüzündeki bütün renkler kaybolmuş gibiydi gözleri kapkara olmuştu ama alnında bir yazı belirdi dumansız alevlerden oluşan bir yazıydı güneşten kopup gelmiş parçalardan yazılmıştı sanki arapçaya benzeyen bir yazıydı arapça bilmiyordum ama bunu şu an bile gözüm kapalı ezbere çizebilirim yazıyı. o an bayılacak gibi oldum

irkilerek uyandım salonda televizyon izlerken uyuya kalmıştım hemen gördüğüm şekli bir kağıda çizdim küçükken kuran kursuna giderken verdikleri elifba kitabından yazıların anldıbını çıkarmaya çalışacaktım ama bunu gece yapamazdım korkuyordum artık iyiden iyiye. Salonunun ışığını söndürmeden ve televizyonu kapatmadan yatağa attım kendimi salondan ses gelmesini ve ışık olmasını istiyordum kardeşim de halı sahaya gitmişti tam odada birisinin olmasını isteyeceğim zaman. Yine gözüm kapıda yüzüstü şekilde yattım. O gece rüya görmedim

Rezrezrez

Sonraki gün hemen dolaptan elifbayı buldum oldukça eskimişti artık. yazıyı çizdiğim kağıdı da koydum bir anlam çıkarmaya çalıştım ama yapamıyordum harflerin hiçbirini benzetemedim zaten kuran kursunda da hiç becerememiştim hoca sen bırak sadece sure oku sen demişti. Kendim bir anlam çıkarmaya çalışmaktan vazgeçtim hemen şehir merkezinde ki dini kitap satan kitapçılardan birine gittim yanıma gördüğüm yazıyı çizdiğim kağıdı alarak. Kolay gelsin abi dedim uzun sakallı hacı bir amcaya benziyordu karşımdaki normal pantolon değil de ayak bileklerine doğru iyice daralan üst kısmı bol bir pantolon benzeri bir şey giymişti kafasında da takke vardı Abi bir şey soracağım bu kağıtta ne yazdığını hangi dilde yazıldığını biliyor musun dedim o da baktı ci-dar dedi arapça bu, duvar demek dedi. O an şok olmuştum sanki dışardan gelen sesleri duymuyor gibiydim hani call of duty oynarken yakınına bir flaş bombası atılır da kulak çınlaması sesi duyulur ya o anı gerçekte yaşamıştım. Sadece eyvallah abi sağolasın dedim ve yürüdüm

okuyan varsa devam edicem. yoksa uyumaya gidiyorum

okuyom ya beeeen

Pampa devam

Cidar yani duvar yazıyordu alnımda mağaranın ağzını kapatan duvarın tek bir taşını düşürdüğüm aklıma geldi bütün bu olanlar o mağarayla alakalıydı hiç vakit kaybetmeden bir internet kafeye oturdum cinlerle ilgili araştırma yapmak için. Kalabalık yerlerde olmak beni daha rahat hissettiriyordu o yüzden eve gitmemiştim. Araştırma yaptıkça cinlerin terkedilmiş tenha yerlerde yaşadıklarını öğrendim musallat olabildiklerini falan okudum. kendi başıma bu işin içinden çıkabilir miyim diye biraz daha araştırdım cin çağırma yöntemiyle onlarla uğraşmam gerektiğini anladım ama buna cesaretim yoktu çoğu da saçma sapan yöntemler gibiydi fincanlarla yapılan 2. Sınıf komedi filmleri gibi böyle şeylerle uğraşıp vakit kaybetmek istemedim zaten pgibolojim bozulmuştu kalabalık olmayan her yerden korkmaya başlamıştım en sonunda aileme bunu anlatmaya karar verdim

Pampa sen yaz sabah okuyucam fena tırstım

Eve geldim babam işte olduğu için anneme yaşadığım olayları anlatmaya başladım mağaraya gittiğimi oradaki duvardan bir taşı düşürdüğümü sonra gördüğüm saçma rüyaları gece duvarda gördüğüm gölgeyi, bir de anne sen beni gece çağırdın dışarı çıktım seni karşılamak için ama o sırada karşıma benim şeklimde bir şey çıktı alnında cidar yani duvar yazdığını anlattım tabi bunun bir kabus olduğunu aslında dışarı falan çıkmadığımı kendime geldiğimde koltukta uyuya kaldığımı anlattım. Annem böyle şeylerden çok korkar her şeye bismillah diyerek başlayın der sürekli hemen teyzemi aradı başımdan geçenleri ona anlattı ben ise bu olayı kimselerin duymasını istemiyordum ama teyzemin başından da böyle bir olay geçtiği danışabileceğimiz en yakın kişi oydu mecburen sustum anlatma ona diyemedim. Teyzem gittikleri hocanın adresini verdi akşam gelince babama da anlattık her şeyi ama kardeşim bilmiyordu bilmesini ben istememiştim sonuçta çocukla aynı odada kalıyoruz benden korkmasını istememiştim

şu hikaye bir cin travmasıhakkında da birşeyler söylemek istiyorum. göz attım biraz da yok cinler kapısına gelmiş 40a 50 savşacağız sizi korumak için falan demiş de bilmem ne. ya tamam sallayın da bu kadar sallamayın bu çocuk oyuncağı değil.