1. 1.
    0
    2004 yılıydı. öss'den yeni çıkmış, sözleştiğimiz gibi kenan ile işkembeciye gidecektik. kenan sınavı falan sallamadığı için erken çıkmış, beni okulun önünde bekliyordu. annemle karşılıklı oturmuş konuşuyorlardı. konuşkan bir tip olduğu için annemi de esir almıştı. yanlarına gittiğimde aile durumunu anlatıyordu. babasının ayrıldığını falan. severdim kenan'ı, iyi çocuktu. dersleri sallamazdı, biraz da patavatsız, ama olsun, en iyi arkadaşımdı yine.
    ···
  2. 2.
    0
    annem bizi arabayla işkembeciye bırakmayı tkelif etti, ama kenan beni dürtüp duruyordu. "hayır, gerek yok" dedik. annem ısrar etti, kenan bu sefer "zahmet etme nilgün teyze, biz gideriz. yakın zaten" deyip annemi savuşturdu. işkembeci fazla yakın da sayılmazdı.

    + niye savuşturdun lan annemi? iki saat yüriycez şimdi.
    - ondan önce başka bir yere uğrıycaz.
    + hayrola nereye?
    - sen gel, görürsün gidince.

    durakta beklemeye başladık. yağmur hafif hafif çiselemeye başlamıştı. allah'tan otobüs çabucak geldi de hemen bindik.
    ···
  3. 3.
    0
    otobüste "sınav nasıl, mat2 zor muydu" gibi sorularıma hiç cevap vermiyordu. sadece cep telefonuna bakıyor, arada bir de camdan dışarıyı seyrediyor, gözüyle bir şeyler arıyor gibi oluyordu. sol eli hep cebindeydi.

    + olum noluyo sana konuşsana lan.
    - dur lan iki dakka bi şey arıyoz şurda.

    anlamıyordum, niye bu kadar endişeli fakat bir o kadar sakindi.
    ···
  4. 4.
    0
    + nerde inicez?
    - hah bi durak kaldı. incez şimdi.

    hala nereye gittiğimizi bilmiyordum ama artık sormayacaktım, sallamıyordu.

    o durakta inen bir tek ikimiz vardık. çevreye şöyle bir baktım, gri duvarları olan bir bina hemen göze çarpıyordu. bina bayağı eskiydi. nasıl ayakta durduğuna şaşırmıştım.
    ···
  5. 5.
    0
    apartman kapısını itip içeri girdi, ben de arkasından. kapı hep açık duruyordu galiba, kapanmamıştı çünkü. bozuğa benziyordu. ben, yine şaşkınlıkla ona baktım. o ise merdivenleri inmeye başladı. onu takip ettim ben de.

    aşağıdaki tahta bir kapıyı tıklattı. kapının üzerinde sarı bir üçgen, üçgenin etrafında da her noktasına bir tane düşecek şekilde üç tane yeşil nokta vardı.

    kapıyı yaşlı bir adam açtı.
    ···
  6. 6.
    0
    yaşlı adamın bir elinde, siyah bir baston vardı. ona dayanmadan da ayakta durabilirmiş gibiydi. yuvarlak gözlüklerinin altında cin gibi bakan gözleri vardı. dişlerinin takma olduğu, takırdamalarından belliydi. çizgili pijama giymişti, bu da aklıma ister istemez gaffur'u getirmişti ve gülümsemiştim.

    + selam un aleyküm amca. diyerek içeri girmek için izin istedi kenan.

    - esselamun aleyküm ve rahmetullahü ve berakatüh. dedi amca, bu sözler bana komik glemişti. bunları kenan'dan duymak ayrı bir olaydı.
    ···
  7. 7.
    0
    ayakkabılarımızı çıkarıp içeri girdik. ev rutubetliydi sanırım. evin girişi bayağı dardı. salona geçtik. salonda bir masa, etrafında da üç dört tane sandalye vardı. masanın üzeri kartlarla doluydu. bunlar, simetrik bir şekilde dizilmişti. masanın ortasındaki kum saati dikkatimi çekmişti.
    ···
  8. 8.
    0
    peki amk anlatmıyorum. buyrun hata bulmaya devam edin siz.
    ···
  9. 9.
    0
    @21 gibtir git. zaten hikaye falan da bitti orspu çocuğu. adam gibi dinleyen çıkmadı.
    ···
  10. 10.
    0
    hikâye falan yok binikler, gibtirip gidin. anlat diyen olursa anlatıcam ama.
    ···
  11. 11.
    0
    @23 bundan sonra hata yok panpella, dinlicen mi?
    ···
  12. 12.
    0
    masanın kenarındaki sandalyelerden birine ben, diğerine de kenan'ın oturması için işaret etti. masnaın ortasında duran kartlardan birini bana, diğerini de kenan'a verdi ve üzerindeki sayılara bakmamızı söyledi. ne yaptığını anlayamamıştım. benimkinin üzeirnde kocaman bir "13" sayısı, arkadaşımınınkinde de "28" vardı.

    + bunlar ne? diye sordum.
    ···
  13. 13.
    0
    "anlamanız için, anlatmam gerek" dedi ve salondan çıktı. arkasından baktım. hafif topallayarak yürüyordu. kenan'la birbirimize baktık, o daha rahattı sanki.
    ···
  14. 14.
    0
    biraz sonra elinde iki bardak suyla geri döndü. bardaklar plastikti. hani şu mavi ve yeşil olanlar var ya, içleri bir tuhaf kokar, onlardan. birini benim, diğerini de kenan'ın önüne koydu. sonra da elimizdeki kartları suya atmamızı istedi.
    ···
  15. 15.
    0
    kenan kulağıma "bu adam bir falcı" diye fısıldadı. yaşlı adam kızgınlıkla döndü kenan'a.

    + falcı mı? kafayı yemiş olmalısın. onları kızdırıyorsun.
    ···
  16. 16.
    0
    adam bana baktı ve "senin kartında kaç yazıyor" dedi. "13" dedim sessizce. kenan'a döndü, aynısını sordu. o da "28" dedi. yaşlı adam gülümsedi:

    toplayın, 41 yapar ve mhp'nin 41. yılı kutlu olsun.

    maskeyi bi çıkardı anamm... devlet bahçeli'ymiş ya la bu. sonra kenan ulumaya başladı.
    ···