-
1.
+19 -1Arkadaşlar kısa kısa yazdığım hikayeleri paylaşıcam. Güzelleri sona sakladığım için ortalama olanları ilk önce yazdım. Ben sıkılırım okuyamam derseniz ilerki sayfalardakileri gördükten sonra yorum yapmanızı öneririm. Her hikaye farklı entryde olduğu için "sahibi" butonuna tıklayıp okursanız kolaylık olur.
Edit: Bi arkadaşın isteğı üzerine düzenledim burayı -
2.
+15"Yalvarırım bunu yapmayın" Anlatmaya çalışıyordum. Fakat aldığım karşılık infaz memurunun hüzünlü bakışlarından başka bir şey değildi. Onlara söylemeye çalışıyordum, tekrar tekrar. Fakat karar belliydi. Karşımdaki papaz işini bitirip görevliye başıyla işaret verdi. Görevlinin kederi yüzünden belliydi "Son sözlerin?"
"Tekrar söylüyorum yalvarırım bunu yapmayın" fakat bu hiç bir şeyi değiştirmedi. Zaten sorun da buydu hiç bir zaman bana inanmadılar. Koluma aşılanan zehir ilerlerken gözümü kapattım. Buna şahit olmak istemiyordum. Daha önce olanları bile atlatamamışken şimdi ne yapıcam bilmiyordum. Eskiden beri hep kendime dikkat ederdim. Elimde makasla koşmazdım kaygan zeminde oyun oynamazdım. Çünkü ne zaman bana bir şey olsa etrafımdakiler etkileniyordu. ilk önce ilkokulda sınıftayken elimi kağıt kestiğinde diğer herkesin eli kanamıştı. Daha sonra bi trafik kazasında arabayla düz duvara çarpmama rağmen yanımdaki yayaların ayakları kırılmıştı. Geçen haftaysa bir çete tarafından kıstırıldım beni başımdan vurdular. Polisler geldiğinde diz çökmüş şekilde kafası uçmuş 4 cesedin arasında bekliyordum. Şimdi idamımı izleyen 40 kişinin karşısında yalvarıyorum "lütfen bunu yapmayın" -
-
1.
+6papaz mapaz ne şekilsin lan sen?
-
-
1.
+2Kardeşim yazı yazıyorum basımdan geçeni anlatmıyorum.
-
2.
+3yanlış anlamışım bağışla
-
1.
-
1.
-
3.
+15Bugün Bill'in doğum günüydü. Doğum günleri onun için bir şey ifade etmezdi. Sadece hayatından eksilmis bir yıl daha. Fakat o doğum günü diğerlerinden farklıydı her ne kadar korkunç olsa da insana güven veren bir siması vardı karşısındaki yaratığın. Mumları üfledikten hemen sonra görmüştü onu. Ona bir tarih verdi yaratık. "işte yaşamak için tam bu kadar vaktin kaldı evlat, iyi kullan" ve Bill de öyle yaptı. Dopdolu bir hayat yaşadı. Dağlara tırmandı. Okyanusları dolaştı. Her maceraya balıklama atladı. Hiç bir şeyden korkmadı. Ve o gün geldiğinde bu korkusuzluk devam etti. Huzurluydu. işyerinde arkadaşlarıyla tokalaştı. Ona hayatta eşlik ettiği için köpeğine teşekkür etti. Karısını alnından öptü. Oğluna sarıldı. Onun için yeterliydi. Yaşlı Bill yatağa uzandı. Gülümsedi ve gözleri kapattı.
Fakat sonra, hiç bir şey olmadı. Alarmın sesiyle ertesi sabah uyandı. Bill yatağında donakaldı. Kanlı canlı orda duruyordu. Size göre bundan mutluluk duyup zevk alması gerekirdi öyle değil mi?
Tam aksine Bill ömründe ilk defa korktuğunu hissetti. -
-
1.
0Çok derinmiş yönetici kardeş
-
1.
-
4.
+11Max uyandığında devasa böcekler vücudunu parçalıyordu. Acıdan çığlık bile atamıyordu. Sonra birden durdu. Örümceğe benzeyen şeyler yokolmuştu. Max yatağındaydı. O gece pek iyi uyuyamadı rüya mıydı gerçek miydi bilmiyordu.
Ertesi sabah Max odasının kapısının tıklandığını duydu. Kapıyı açtığında karşısında o örümceklerden biri vardı. Kapının önüne içinde kızarmış tost ve meyve suyu olan bir kahvaltı tepsisi bıraktı. Ve heyecanla geri çekildi. Max bu hediyeyi kabul etti. Yaratığın bundan memnun olduğu belliydi. Daha sonra uzaklaşıp gözden kayboldu.
Max ilk başlarda onu yiyebilmek için şişmanlattırdıklarını düşünüyordu. Fakat bir gün tosttaki tuz yüzünden içi yandığında yaratıklar ona taze meyve getirdiler. Onu sağlıklı tutmaya çalıştıklarını anladı Max. Başka bir gün ise Max silah ve çığlık sesleriyle uyandı. Odasindan çıkıp salona koştuğunda yerde yatan bir hırsız gördü. Hırsızın etrafında da arkadaşları bekliyordu.
Max kendisini koruduklarını biliyordu. Bundan memnundu.
Sonra bir gün Yaratıklar Max'in odasından çıkmasını istemedi. Sebebini anlamasa da kabul etti. Onu yine bir şeyden koruyor olmalılardı. Onlara güveniyordu.
Bir kaç saat sonra Max göğsunde keskin bir acı hissetti. Sanki bir kova dolusu jilet yutmuştu. Bu sırada yaratıklar odaya doluşup onu heyecanla izliyordu.
Derisi parçalanırken Max, Örümceklerin, kendisini değil; yavrularını koruduklarını anladı. -
-
1.
+5Max yarra yedi
-
-
1.
0Simdi algida düşünsün
-
2.
+2ahaaam kardeş senin varya ben ta amuna goyum
-
1.
-
1.
-
5.
+2Duruma göre devam ederim
-
6.
+6Herkes okulun ilk gününü sever öyle değil mi? Yerini umutsuzluk ve depresyon almadan önce umudun ve hevesin barındığı tek gün belki de. Yılın geri kalanı mahvolmadan önce insanların kaygısızca dolaştiği bir gün.
Fakat ben okulun ilk gününü tamamen farklı bi sebepten dolayı seviyorum. Bilmek istersiniz diye söylüyorum benim bir yeteneğim var. insanların çevresindeki enerjiyi görebiliyorum. Onların hayatlarının nasıl sonlanacağını gösteren enerjiyi.
Genellikle yaşıtlarımın enerjileri parlak bir şekilde yeşil gözükür. Bu daha yaşayacakları çok zaman var demektir.
Bazılarınınsa sarı olur. Bunlar daha az olurlar yeşillere göre. Trafik kazası ya da kanser olan kişiler. Hani deriz ya. Vaktinden önce öldü diye.
Fakat asıl eğlence kırmızı renkli olanlardadır. Etrafta yürüyen Dur Lambalarına benzerler. Bunlar genelde ölümleri korkunç olan kişiler olur öldürülen ya da intihar eden kişiler. Fakat gün içinde çok az görürüm onlardan.
Her neyse bu sabah okula geldim. Kimlerle arkadaş olacağımı seçmek için . Ve sınıfa ilk giren kişi kırmızıydı. Onun adına üzüldüm. Fakat önemli değil kendi işime bakacaktım, nasılsa birileri yeşil olucaktı. Sınıfa giren diğer 3 kişinin de kırmızı olduğunu görene kadar rahattım. Ama daha sonra kapıdan içeri giren herkesin kırmızı olduğunu gördüm. Gerildim. Kendi enerjime bakmak için ayna bulmaya kalkmıştım ki içeri öğretmenimiz girdi. Kapıyı içerden kitledikten sonra başının üzerindeki yeşil enerjiyle bize dönüp gülümsedi. -
-
1.
0Ahanda ruh hastası hoca
-
2.
0anlamadım :D
-
-
1.
0Kardeşim bi oda var odadaki herkesin ömrü tükenmek üzere bir kişininse daha çok ömrü var. Burdan ne anlarız?
-
1.
-
1.
-
7.
+3Gece bir ses seni uyandırdı. Yatağından kalktın. Pencereye baktın, pencerenin önünde perde dalgalanıyordu. Pencereyi kapatırken içeri yansıyan ay ışığını gördün.Alt kata indin. Televizyon açık kalmıştı. Dış kapıyı açıp dışarı baktın, kimse yoktu. Arka bahçeye göz gezdirdin. Kimseyi göremedin. Çocuklar seninle dalga geçiyo olmalıydı. Sinir oldun. Eve geri döndün ışıkları kapattın. Televizyonun fişini çektin. Odana çıktın. Pencereyi kapattın. Ve yatağına girdin. Gözünü kapatırken aklında tek bir düşünce vardı. "Bir yerde yanlışlık var"
-
-
1.
+1ben bir öküzüm ve bunu anlamadım.
-
-
1.
0Pm atayım kanka
-
2.
0memati bende anlamadım anlat la huur
-
3.
0Kardeşim adam yapması normal olmayan bir şey yapıyor. 5 cümlelik hikaye dikkatli okuyun lütfen
diğerleri 1 -
1.
-
2.
02 defa pencereyi kapatiyor beyni baska yerde dostlarim
-
1.
-
8.
0Yazmaya devam ediyorum beyler
-
9.
0Bi kaç konu belirlemiştim zaten 2-3 hikaye daha atarım
-
10.
+10Ölmek oldukça garipti uzağa fırlayan cansız bedenimi bulabilmem için bir süre geçmesi gerekti. Trafik kazası, gerçekten en hoş ölüm sayılmaz. Ne yapacağımı anlamaya çalışırken birinin sesini duydum:
"Ee, nasıldı iyi miydi?"
Döndüğümde benim gibi bir ruh gördüğüme eminim. Bana bakıp gülümsüyordu. Kıkırdayarak sordu:
"Baya sakin karşıladın, ben Cindy bu arada"
Heyecanla sordum,
"Peki şimdi ne olacak? Cennet? Cehennem?"
Cindy kahkaha ile cevap verdi.
Ben bir şey diyemeden biraz uzaktan bir gürültü duyuldu.
Cindy sese doğru koşarken bana bağırdı. "Çabuk gel"
Koşarken sordu,"Yaşarken iyi miydin?"
"Nasıl yani?"
"Diyorum ki yaşarken iyi bir insan mıydın?"
"Sanırım... Bir keresinde kan bağışlamıştım"
Durduğumuzda korkunç bir görüntü ile karşılaştım. En yakındaki hastane binasının önündeydik. Yüzlerce ruh birbirlerini parçalıyordu.
Dehşet içinde bağırdım,
-Burda ne oluyor!?
+Birisi burda doğum yapıyor.bu ruhlar da bebeğin içine girebilmek için yarışıyorlar
-Peki ya bebek... ?"
+iyi dinle, eğer hiç bir ruh bebeğin vücudunu ele geçiremezse bebek ölü doğar.
Ben korkunç görüntüyü idrak etmeye çalışırken Cindy konuşmaya devam etti:
+"Burdaki savaşta gücünün miktarını önceki hayatın belirler. Eğer tecavüzcü ya da seri katil felansan. Oldukça güçsüzsün. Ve burdaki çocuk ruhlarından uzak dur. Onlar en saf ruhlar. Burda bir canavar gücündeler. Onlardan uzak dur."
Kendime geldikten sonra ancak sorabildim,
-"Peki cennet ve cehennem nerede?"
+"ANLAMIYOR MUSUN BURASI CEHENNEM! Ve arkanda bıraktığın hayat... işte orası cennetti." -
11.
+2Tam olarak kapı yoktu. Daha çok geniş bir mağaraydı. içine girdikten sonra arkamdaki duvar yükseldi. Mağara üzerime kapandı. Her insanın korktuğu şey buydu işte. Din dedikleri şey buydu. Az önce öbür dünyaya göçmüştüm ve burası cehennemin girişiydi.
içinde bulunduğum mağaranın canlı olduğunu farkettim. Resmen nefes alıyordu. Alabildiğim tek koku çürümüş et kokusuydu.
Ve bir ses geldi sonsuz derinliğin içinden;
"Hoşgeldin"
"Sen de kimsin?" sakinliğimi korumaya çalışıyordum.
"Kim olduğumu biliyorsun" dedi karşımdaki şey.
Evet, kim olduğunu biliyordum.
"Şeytan... Sen şeytansın" sakinliğimi anında kaybettim
"Neden ben? Olabildiğim kadar iyi bir insan oldum!"
Sessilik bütün boşluğu kapladı. Cevap o kadar uzaktan geliyordu ki bana ulaşması saatler sürmüş gibiydi.
"Ne bekliyordun"
Korkmaya başlamıştım
"Bilmiyorum.. Tüm bunlar.. Bunlara hiç bir zaman gerçekten inanmamıştım" yutkundum "Burda olmamın sebebi bu mu"
Cevap gelmedi. Korkum nefrete dönüşürken ben de konuşmaya devam ettim.
"Şeytanın en büyük hilesi insanları kendisinin olmadığına inandırmaktır demişlerdi"
Şeytan sakince cevapladı:
"Hayır, en büyük hilem insanları benim bir alternatifim olduğuna inandırmaktı"
Gerginlikle sordum
"Ne yani tanrı yok mu?"
"Hayır" dedi şeytan, "Tanrı Benim" -
-
1.
0Hagibtir lan tırstım aq
-
2.
+1 -2Dinsizmizin yazdiklarin hic hosuma gitmedi bos beles seyler paylasiyosun hicde korkunc degil
-
-
1.
0Aptal mısın kardeşim. Yazdıkların hoşuma gitmedi diyor ama hepsini okumus. Sen gibtir git üç harfliler sayfasına
-
1.
-
3.
0Kardeşim uzaylılar hakkında bir şey yazsam insan değil misin mi dicektin. Boş yapma lütfen anlamıyorsan zorla okutmuyoruz
diğerleri 1 -
1.
-
12.
+6Siz hiç bir odaya girdiğinizde bir vampirle karşılaştınız mı?
Hayır filmlerdeki gibi pelerin giyen tiplerden değil. Sivri tırnakları , çirkin suratı, külü andıran beyaz derisi ve kambur vucüduyla avını kıstırmış bir vampirden bahsediyorum.
Göz bebekleri olmamasına rağmen size doğru baktığını hissettiniz mi hiç? Sadece bir göz kırpma sırasında bile zamanın yavaşladığını, yaratığın odayı turlayıp ensenizde belirdiğini hissettiniz mi?
Bazı efsaneler vampirlerin kan yanında insanların hafızalarının da bir bölümünü emdiğini söyler bilirsiniz. Zihnin ordan kaçmanı söylerken ayakların seni reddetti mi hiç? Söyle bana gözün kapalıyken bile hipnotize oldun mu daha önce?
Peki siz hiç ensenizde onun soğuk nefesini hissettiniz mi? Bi eliyle saçınızdan tutup kafanızı eğerken diğer eliyle kaçmanı engelledi mi?
Sivri dişlerini boynunuza saplarken damarınızdaki kanın çekildiğini, zihninizde oluşan anlamsız boşluğu, hatıralarınızın kaybolduğunu hissettiniz mi ?
Hayır mı?
Peki sizin için soruyu tekrar düzenleyeyim.
Siz hiç bir odaya girdiğinizde neden o odada olduğunuzu unuttunuz mu? -
-
1.
+1Senin hayal gücünün taşşanı emeyim.
-
-
1.
0Yohdıbına aq
-
1.
-
1.
-
13.
+5Merhaba Küçüğüm, sen benim kim olduğumu bilmiyorsun. Fakat ben seni çok iyi tanıyorum. Ben doğumundan beri senin için görevlendirilen 3 şeytandan birisiyim. Bilirsin bu dünyada bazı insanlar efsaneleşmek için doğmuştur, kaderlerinde harika olmak yazılıdır, her şeyde başarılıdırlar ve hayatları dopdoludur. Korkarım ki sen bu insanlardan biri değilsin. Ve bizim işimiz bunun böyle kalmasını sağlamak.
Biz kim miyiz? Ha, evet tabiki. Ne kadar kabayım. izin ver kendimizi tanıtayım.
Utanç, benim küçük kardeşim. Sol omzunda durur. O sana sürekli bir ucube bir ezik olduğunu hatırlatır. Aklından geçen hiç bir düşüncenin normal olmadığını düşünmeni sağlar. Utanç, sen yatağında masturbasyon yaparken annene yakalandığında kulağına fısıldar. Aramızda kendinden nefret etmeni sağlayan kişi odur.
Korku benim büyük kardeşimdir. Yaşamın kendisi kadar yaşlıdır. Hayat olduğu sürece korku da varolmuştur hep. Korku, senin sağ omzundaki şeytandlr. O, çevrendeki her karanlık köşeyi her gölgeyi canavarlar ve cinlerle doldurur. Sokakta arkandan yürüyen her adamı bir seri katile, bir sadiste dönüştürür aklında. Korku, senin sevdiğin insana açılmanı engeller. Bir şeyi hiç denememek insanların senin başarısız olduğunu görmelerinden iyidir, der sana. Sana Kendi hapishaneni inşa ettirir korku.
Ben mi? Ben senin en kötü şeytanınım canım. Ancak sen beni hep bir arkadaş olarak görürsün. Ne zaman elinde hiç bir şey kalmadığında bana dönersin. Sabretmeni ve katlanmanı sağlayan kişi benim, işkenceni sonsuz şekilde uzatıp devam ettiren kişi. Ve merak etme diğer kardeşlerimin etkileri sen büyüdükçe geçse de ben seni hiç bir zaman yalnız bırakmıycam.
Sevgiler, UMUT -
-
1.
0Bu efsane olmuş. Bunu başka biyerde paylaşsam sorun olur mu panpa
-
-
1.
0Yok bro istediğin gibi takıl
-
1.
-
2.
0Umut'un Galatasaray icin verdigi röportaj beyler
-
1.
-
14.
+6Silahımı az önce karımı öldüren hasta pisliğe doğrulttum. Yaptığından hiç pişman gözükmüyordu. Fakat onu bekleyen şeyin ne olduğunu biliyordu. Hala inanamıyordum. Yaptığı şey umrunda bile değildi. Hatta neredeyse karımı öldürdüğünün farkında bile değildi. Bu öfkemi daha da artırmıştı. Onun yaşamaya hakkı yoktu. Bunu yapmam gerekiyordu. Gözlerinden korktuğu anlaşılıyordu. Fakat o benim karıma acımamıştı ben de ona acıyamazdım gözlerimi kapattım ve silahı ateşledim. Olması gereken oldu. Bunu haketmişti.
Belki bana bir neden verseydi. Kendini açıklasaydı. En azından konuşsaydı. Yaşamasına izin verebilirdim. Fakat o konuşmadı.
Fakat konuşmaması normaldi.
Ne de olsa karımı öldüren o acımasız kişi az önce doğmuştu. -
-
1.
+3Ebenin amı aq
-
1.
-
15.
+2"Bay Johnson, burda denildiğine göre şiddet eğilimi gösterecek düzeyde şizofreni hastasıymışsınız." mırıldandı burnun ucundaki gözlükle önündeki raporu okumaya çalışan pgibiyatrist.
"Benimle paylaşmanız hapis cezanızı azaltmayacak fakat en azından zihinsel rahatsızlığınızdan kurtulmanıza yardımcı olabilir, anlatabildim mi?"
Kafamı salladım.
+Madem öyle anlatmaya nerden başlamak istersiniz Bay Johnson?
-Sesler
+Sesler mi? Bana bazı sesler duyduğunuzu mu söylüyorsunuz?
-Evet
+Bu sesler tehditkâr mı peki?
-Bazen
+Peki sizi kızdırıyorlar mı?
-Öyle denebilir
+Peki şuanda bu seslerden duyuyor musunuz?
-Hayır
+Anlıyorum
Pgibiyatrist iç çekti. Gıcırdayan sandalyesinde oturduğu sırada önündeki kağıtlarla uğraşırken dikkatimi çekti.
[[Bu lanet suçlu pgibolojisi işini daha ne kadar yapmam gerek]]
+"Yaklaşık 35 dakika doktor", cevap verdim.
-Ha? Afedersin. Bir şey mi dedin?
+Evet. Bu lanet suçlu pgibolojisi işini bitirmeden önce 35... Aslında tam olarak 34 dakikan var doktor.
-Be... Ben.. Anlayamıyorum.
[[Düşüncelerimi mi okuyor yoksa]]
+Aynen öyle
-Aman tanrım. Çok.. Bu çok.. ilginç. Şuanda düşündüğüm her şeyi duyabiliyor musun?
+Kesinlikle
"Oh.. Lanet olsun" Panikleyerek söyledi. "Sen bir an önce gitmelisin"
Dalga geçer bir tonda cevap verdim:
+Fakat pgibolojik durumum ne olacak doktor?
Ayağa fırladı kapıya koştu. Kapıyı açtı. Yüzünde. Terler akarken sesini yükseltti. "Lütfen çık"
Oturduğum kanepeden ayağa kalkıp sakince kapıya yöneldim.
[[Sakın kızın hakkında düşünme]]
[[Sakın kızını aklına getirme]]
Durdum ve dönüp sordum.
+Afedersin, kızınla ilgili durum neydi?
O an öfkemi dizginlemedim
+SENi ADi huur ÇOCUĞU!!
Adamın üzerine atladım. Ve elimdeki kelepçelerin yardımıyla suratını dağıttım. Ne de olsa hapis cezam azalmayacakti. -
-
1.
+1Vay huur çocuğu. Favorim bu aq
-
1.
-
16.
0Beyler başta dikkat çekeyim diye yazıp toplu attım. Yazmaya devam ediyorum ama daha toparlamam felan lazım. Tıkandım şuan
-
17.
0Beyler ben yazana kadar sıkılırsanız diğer hikayeme bakabilirsiniz. Tarz olarak farklı o daha absurd.
(bkz: meslegimin her tarafinda kan var) -
18.
+2Uyandığında cam bir kutunun içindeydi. Tamamen çıplaktı. Cam kutu her tarafindan kapaliydı ve ayağa kalkabileceği kadar genişti. Etrafina baktiginda bir salonun içinde olduğunu gördü. Etrafta kendisininkine benzer 20 kadar kutu vardı. Ve salonda dolasıp bu kutuları inceleyen yüzlerce insan. Kafasını cama yapıştırıp kendisine en yakın olan cam kutuya baktı. Kutuda boynundan asılmış bir kadın vardı. Ayakları yere deymiyordu. Büyük ihtimalle ölüydü. Kutunun önündeki tabelayı okudu:
"Asılmayla Ölüm"
Daha sonra diğer kutulara bakmaya başladı her biri farkli sekilde ölmüş insanlar barındırıyordu. Bi kutunun önünde "Ayı Tarafından Parçalanarak Ölüm" başka birinde "Suda Boğularak Ölüm" , "Derisi Yüzülerek" "Kan Kaybı" hatta bir tanesinde kutunun içini gaz kapladığı için tabela okunmuyordu. Her tarafında ölü insanlar vardı. Dolaşan insanlardan birinin asılan kıza doğru yaklaşıp konuştuğunu duydu.
"Ne kadar da muhteşem bir sanatsal çalışma"
Delirmek üzereydi. Kendisi neden ölü değildi. Niye insanlar onu incelemiyordu. Kızıp cama yumruklar savurmaya başladı. Bağırıyordu, fakat kimsenin umrunda değildi. En sonunda bir kişi ona doğru döndü. Seyirci kutusunun önüne yaklaşırken yumruk atmayı bıraktı. Kutunun dibine kadar giren adam, onu Mona Lisa'ymışçasına inceledikten sonra kısık sesle kutunun önündeki tabelayı okudu:
"Açlıktan Ölüm" -
19.
+4Genel olarak bi astrofizikçinin hayatı sıkıcıdır. Verileri katalogla. Eski teorileri tartış. Diğer insanların umrunda olmayan şeyleri ezberle. Ve bunları her gün tekrar et.
3 ay önce Dünyadan 42 ışıkyılı uzakta olan SB1074 yıldızıyla ilgili bir şey gözlemledik. Yıldız bi anda yokoldu. Ne bir karadelik ne de bir süpernova. Sadece... Öylece gökyüzünden silindi. Nasa ile iletişimi geçildi universitede profesörlerle teoriler üretilmeye hipotezler hazırlanmaya başladı. Benim için gerçekten heyecan verici bir haftaydı.
Bir hafta boyunca yapılan toplantılar ve tartışmalardan sonra, hiç bir şey bulunamadı. Kimse mantıklı bir açıklama bulamadı. Ve daha sonra başka bir yıldız da aynı davranışı gösterdi. Gerçekten kimse ne olduğunu bilmiyordu. 3 hafta sonra toplamda 398 yıldız kaybolmuştu. Kaybolan yıldız sayısı 2000 i geçtikten sonra japonya rusya ve amerika kafa kafa vermeye karar verdi. Dün sabah plan yapıldı ve bugün 10:45 de, uluslararası bir toplantı yapılacaktı. Şuanda saat 10:30 hala yatağımdayım. Toplantı konusunda ise.. Onlara yardımcı olmak isterdim. Fakat bir önemi olduğunu sanmıyorum. Çünkü şuan saat sabahın 10 buçuğu... Ve dışarısı kapkaranlık. -
20.
+2Olay yaklaşık 10 ay önce oldu. Ölüm... Ölüm durdu. insanlar ölmeyi bıraktı.Tümünü Göster
Dile getirince harika bir şeymiş gibi geliyor evet. Ama gerçekte olan şey hayal edemeyeceğim kadar kötüydü.
Ben bir hastanede travma cerrahı olarak çalışıyorum. Ve bu olay olduğundan beri mesleğim tam olarak anlamsızlaştı.
Tabiki tabiki, doğru düşünüyosunuz siz de. Geçen hafta 68 yaşında bir adam kalp krizi geçirdi. Medikal açıdan şuanda ölü fakat onu evine ailesinin yanına geri gönderdik. Torunlarıyla biraz daha fazla vakit geçirmiş oldu. Ancak bu olabilecek en iyi senaryo.
Bunun 2 hafta öncesinde bir adam yangında kapana kısılmıştı. Getirildiğinde hala yaşıyordu evet. Fakat yangında bütün derisi burnu kulakları dili ağzı erimişti. Adamın yapabildiği tek şey acı çekip çığlıklar atmaktı. Onla hiç bir şekilde iletişim kuramıyoruz. Ne yapıcaz bilmiyorum.
Bu vakadan sonra kendimi toparlamak için odama çekildim. Başım deli gibi ağrıyordu. Şakaklarımda nabzımın atışını hissediyordum. iki üç tane ağrı kesici atıp tek çözüm olarak kafamı ovuşturuyordum.
Her neyse mesleğim hayat kurtarmaktan çok tamirciliğe dönüşmüştü. Ölemeyen insanların bozuk uzuvlarını düzeltip onları evine yolluyordum.
11 yaşında bir çocuğu kamyon tarafından ezildikten sonra getirdiler. Çocuğun tam 68 kemiği kırılmıştı. Ve onları tekrar işe yarar hale getiremezdim. Resmen ufalanmışlardı. Çocuğun her uzuvunu sargı beziyle sardıktan sonra sonsuza kadar yatması için evindeki yatağina gönderdik.
Bütün bunları kaldıramıyordum. Daha fazla ağrı kesici, içki, daha fazla rahatsız edici nabız.
Bakımevleri dolup taştı. Tıp alanında çalışan herkes işinden istifa etti. Hareket edemiycek kadar yaşlı insanları sokak kenarlarında görmeye başladık. Bazı aileler kendi fertlerini canlı canlı gömmeye başladı.
Daha çok hap, daha çok içki, şakaklarıma biri resmen çekiçle vuruyor gibi.
Dün bir kadın göğsünün ağrıdığından şikayet ederek geldi. Yaptığımız testlerde dün gece geçirdiği kalp krizi ile organlarının iflas etmeye başladığını anladık , yaşadığı acı ise çalışmayı reddeden akciğerine zorla çekmeye çalıştığı hava yüzündendi.
Midem artık hapları kabul etmiyor. Sarhoş geziyorum. Kafamın içinde davullar çalıyor.
Bugün düşük yapan bir kadın getirdiler. Ve lanet hastanede 5 aylık sürünen bir fetüsü ne yapıcam bilmiyorum.
Yine dinlenmek için odama çekildim. Her zamanki gibi sarhoşum. Bi yandan içmeye devam edip bi yandan şakaklarımı ovarken parmaklarımdaki hissizliği farkettim. Şakaklarım... Ağrı yokoldu.
Durumu bir kaç saniye sonra algıladım.
gibtir.
başlık yok! burası bom boş!