korku dolu hikayem

Ondan sonra hemen telefona sarılıp oğuzu aradım. telefonda bana dediği kız arkadaşına musallat olmuşlar. üstü açık mı yattı diye sordu hayır dedim. peki sizde duşa girdi mi diye sordu bir an düşündüm ve bizde duş aldığı aklıma geldi. evet kardeşim aldı fakat ben evde yoktum ne oldu ki diye sordum. galiba cinlerden birisi senin kıza aşık olmuş kardeşim. yarın sizi bizim bu işler konusunda bilgili hoca abimize zütürücem hazırlıklı olun. olayı ekgibsiz baştan sona kadar anlatın dedi. artık hocaya gitmenin vakti gelmişti. kendi başımıza halledemeyiz değil mi diye sordum ve oğuz konuşmaya başladı...
Bak kardeşim eğer bir mürşidiniz yoksa cinlerden haber alacak bir merkeziniz yoksa maneviyatta güç ve himmet yoksa değil cin çıkarmak, başınıza dert alırsınız. Sakın bu işe karışmayın size girer. Bunların içinde en tehlikelileri ifrittir, çok kuvvetlidir. Onunla mücâdele çok zordur. Genelde ya insanı intihara sürüklerler yada bir başkasını öldürtmeye çalışırlar. Bu konuda hiç durmadan ilham verirler. O yüzdendir ki çok dikkatli olmak lazım. Yarın sizi hocanın yanına zütüreceğim...
Yatağa yatmadan önce;
21 Besmele çekin.
3 Fatiha,
3 ihlâs,
3 Felâk,
3 Nas,
3 Ayet-el Kürsi okuyun ikinizde ve tekrardan 21 besmele çekin ve yatın uyuyun.
O zaman size ne bir cin, ne bir karabasan yaklaşamaz. Bu bir zırhtır. Sabaha kadar sizi korur dedi. Teşekkür edip telefonu kapattım. Sevgilimin yanına giderek olayı anlattım. O da şaşırmıştı... ne oldu sana ey güzel yüzlü sevgilim anlat bana dedim ve anlatmaya başladı. onlar bana saldırmaya kalkıştı ve kendimi zor kurtardım. peki bişe yapabildiler mi dedim. hayır zütürmeye çalıştılar ama gitmedim. senin kılığında geldi ama gözleri alev gibiydi sanki rüya sandım bir an ama beni inandırmak üzereydi. gel gidelim ormanlara doğru diyordu, sürekli gel diyordu elini uzatıp. hayır dedikçe beni zütürmeye çekmeye çalıştı. ama sanki o sen değildin, değişik biriydin ama gitmek istiyordum sanki onunla. o sıra sen kapıyı açmaya çalışınca kayboldu. o sırada ben köşede korkumdan büzülmüş şekilde ağlıyordum. onu sen sandım bitanem özür dilerim dedi. bende bitanem merak etme artık yanındayım diyerek sarıldım ve teselli ettim. ve arkadaşım oğuzun bize anlattıklarını yapmasını istedim ve hepsini harfi harfine yaparak o geceyi sıkıntısız bir şekilde yatarak geçirdik...

neyse hoca geldi selam verdi ve oğuz'a dönüp lavaboya gidip bir abdest alıp geleyim dedi. o sırada getirmiş olduğum mumları yakın ve odada ayna ve benzeri türleri şeyleri kaldırın resim olmasın ve manyetik hiç bir cihaz odada olmasın diyordu. neyse dediğini harfi harfine yaptık ve mumlar yakıldı. hepimiz yere oturmuş hocanın gelmesini bekliyorduk. neyse hoca geldi tekrardan selam verdi ve oturmaya başladı yanımıza. evet kardeşlerim oğuzun anlattıklarına göre olaylarınız olmuş ve uykusuzluk, korku dolu rüyalar ve garip olaylar görmeye başlamışsınız doğru mudur diyordu...
Evet hocam ormana gittik, arkadaşımız kağıdı ikiye böldü ve bize birini elimizde tutmamızı diğerini ise hedef noktasına koymamızı söyledi. ama içinde arapça harfler yazıyordu ve anldıbını sorduğumuzda korkunuzu yenmeniz için yazdım diyordu. iki hedef vardı ve bu iki hedefin arasında yaklaşıp yüz metre kadar mesafe vardı, sürekli ormandan yukarı doğru çıkıyorduk ve ilk başta müzik açmak istedik telefonlarımızdan garip bir ses geldi ve kapandı. sonra arkadaşım yıldırım denedi ondada aynısı oldu. telefon açmak istedik ve telefon da çığlık ve cızırtılı bir ses vardı ama anlayamıyorduk telefon birden kapandı ve yere düştü. sonra tepeye vardığımızda bir kadın gördük, içimizden doğal olarak bunun burada ne işi var diye düşündük. ama o sırada sağdan soldan sesler geliyordu yaklaş, gel buraya tarzı. en yakın olan sese doğru gittim, kadını gördüm ve arkası dönük ama sanki ağlıyordu kap kara bi çarşafı vardı üzerinde. ne oluyor sana, ne işin var burada diye tam yaklaştım elimi omzuna atıyordum ki değişik bir surat vardı ve bittiniz tarzı kelimeler etti. ve çocuğumu istiyorum gibi bir laf etmişti. korkar adımlarla kaçtık ve arkadaşları aramak istedik. bize büyük ağacın oraya gelmemizi ve alacağını söylediler. vardığımızda az biraz uzağımızda üç tane yaşlı adam vardı, bize yaklaşıyorlardı. bir anlık ümitle kurtulacağımızı sandık. bize doğru yaklaştılar ve içlerinden birisi;
- "ne işiniz var bu saatte, tenha değil buralar evladım" demişti... Fakat, diğer ikisi bize bakıp alaycı tonla gülüyorlardı hocam dedim. Sonra hoca devam edin dinliyorum kardeşim dedi.
Sonra hocam kahkaha atan yaşlılardan birisi, evlat boşuna bekleme onlar buraya gelemezler, gelmeyecekler gibi laf etti ve bu sefer diğerleri gülüyordu ama çok kötü bir kahkaha idi. Sonra arkadaşlarımın beni dürtmesi ile ayaklarını görmem ve ters olduğunu farketmemiz geç olmadı. O ayakları gördükten sonra hepimiz kaçmaya başladık. Daha önce hiç bu kadar hızlı koşmamıştık hocam çünkü dedim. Ve cevşenin kaybolmasından, kabus dolu rüyalarımızın genelde piknik yaptığımız yerlerde geçmesini, o kadını sürekli görmemizi ve çocuğumu istiyorum. Öleceksiniz tarzı lafları ettiğini. Bir gün yıldırım ve hüseyin suretiyle gelmelerini hepsini anlattım... Ve sonra lafı hocaya bıraktım. Hepsi bu kadar hocam işte olay böyle diyerek...