Her zaman sıkıntıyla baktığım ekrana bu sefer korkuyla bakıyordum. Ellerim klavyenin üstünde titriyordu. Bu imkansızdı. Böyle bir şey imkansızdı. Sadece bir tesadüf olmalıydı. Yeni sekmeyi açmış arama butonuna dün gece yazdığım şeyi yazmaya çalışıyordum. Ellerim titrerken bu pekte kolay olmamıştı. Defalarca yanlış harflere basmış fakat en sonunda 'işkence ve Cinayet Oyunları' yazabilmiştim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Hafızamı tazelemek istiyordum. Gözlerimi tekrar açtığımda karşımda çıkan sonuçlara baktım. Rastgele birine tıklamıştım ve hangisi olduğunu hatırlayamamak beni korkutuyordu. Yavaşça imleci aşağı doğru kaydırdım. Sayfa da imleçle aynı yavaşlıkta aşağı kayıyordu. Kalbim bu yavaşlığın aksine deli gibi atıyordu. Göğüs kafesim daralıyor, nefeslerim kegibleşiyordu.

Arama sonuçları mavi harflerle çıkıyordu, fakat girdiğiniz sonuçlar mora dönüşüyordu. Bunu hatırladığımda dişlerimi sıktım. O kadar çok korkuyordum ki doğru düzgün düşünemiyordum. Korku tarafından ele geçirilmiştim. Hafızam bana oyun oynuyordu. Sayfayı kaydırmaya devam ederken diğerlerinin aksine mor harfle yazılmış sonuç karşıma çıktı. Gözlerimi kapatıp tuttuğum nefesi dışarı verdim. imleçle sonuca tıkladım. Sayfa açılırken tişörtümü aşağı doğru çekiştirdim. Nefeslerim boğazımda düğümleniyordu. Soğuk terler alnımdan süzülürken, sayfa açıldı. Gözlerimi kısıp tüm oyun adlarına tek tek baktım.

Yoktu.

Orcus adında bir oyun yoktu.

5-8 dk dedin yarım saat oldu amk hadi lan

Hadiieeieieieiei

Çalıntı olduğunu belli etmemeye çalış bari amk "tanrım iğrenç"," lanet lanet lanet" bunlar nedir uyarlasaydin keşke ama yaz yinede sarıyor

yazsana

Hadi olm isim var daha os1 cekmeye gidcem

yaz bakalım

yaz basladin guzel gidiyo heycanli yerde birakma

Yaz lan ben dinliom

Beyler hiç okuyan yok hikayeyi ya 1 kişi olsa yazıcam da yazma şevkim gitti bi ara yazarım isterseniz

Entrylerde geçen yabancı cümleler;

Bienvenido al juego de la Muerte: Ölüm oyununa hoş geldiniz.

Listo para derramar sangre: Kan dökmeye hazır mısınız?

Comenzar: Başla.

Deja de pensar y jugar: Düşünmeyi bırak ve oyna.

Telefonumun alarmının çalmasıyla sıçrayarak uyandım.

"Lanet! Lanet! Lanet!"

Üzerime bıkkınlıkla bir şeyler geçirip aşağı indim. Kahvaltı için gevrek çıkarırken aynı zamanda kumandayla televizyonu açmaya çalışıyordum. Sabah haberleri açıktı ve değiştirmek yerine kumandayı kenara fırlattım. Dolaptan sütü çıkarıp gevreğin üzerine boşalttım ve sandalyeme yerleştim. Muhabir dün gece işlenen bir cinayetten bahsediyordu. O kadar heyecanlı anlatıyordu ki dikkatimi çekmişti. Duyduklarımdan sonra ise, kaşık ağzımda, adeta donmuştum.

"... dün gece saat on iki buçuk civarında işlenen cinayet herkesin kanını dondurdu! Kurbanın önce iç organları dışarı çıkarılmış. Dış organlarının bazı bölümleri ise vücudundan ayrılmış durumda. Kolları ve başı vücudundan ayrılmış olan cesedin gövdesi de ikiye ayrılmış. Bu korkunç cinayeti henüz kimin işlediği bilinmiyor. Yetkililerden aldığım diğer bir habere göre ise henüz bir iz bulunamamış durumda. Tanık olarak ise cesedi iki buçuk sularında bulan isimsiz vatandaştan başka hiç kimse yok. işin en garip tarafı ise kurbanın kalbinin ağzında duruyor olması... "

"Tanrım, iğrenç... Ne yapıyorum ben böyle?" diye mırıldandım. Yine de oyunun nerede bittiğini görmek istiyordum. Motorlu testereyi tekrar elime alıp gövdesini ikiye ayırdım. Tatmin olmamış bir şekilde kafasını da gövdesinden ayırdığımda gülümsedim. Kollarını kestiğimde çıkan ses diğer bölümleri kestiğimde çıkmamıştı. Sanki benim isteklerime göre hareket ediyor gibiydi.

"Bu kadarı yeter," diye mırıldandım.

Ekran aniden karardı ve yine aynı şekilde bir yazı belirdi. Fakat bu sefer anladığım bir dilde yazıyordu. Okuduğumda ise midemin bulandığını hissettim.

Geri gelecek misin, çırak?

Sadece yutkunmakla yetindiğimde oyun kendiliğinden kapanmıştı. Bilgisayarı kapatıp masanın üstüne bıraktım. Son kez saate baktım ve battaniyemin altına gömüldüm.

Ve o saat geldi çattı.

02:18...

Rezerved

Karşımdaki karaktere uzun uzun baktım. Vücudu tam olarak önümde sergileniyormuş gibiydi. Sanki gerçekmiş gibi. Mouse'u hareketlendirip karakterin gövdesine konumlandırdım. Yukarıdan aşağıya doğru çektiğimde boynunun alt kısmından göbeğine kadar bir yarık açılmıştı. iç organlarının yavaş yavaş yere döküldüğünü gördüğümde kahkaha attım.

"Harika! Böyle bir şeyi hangi oyun kurucusu akıl eder ki?"

Sözümü bitirir bitirmez oyundan bir melodi yükselmeye başladı. Kaşlarım yeniden çatılmıştı. Bu da neydi böyle? Sesi biraz arttırdığımda bunun sadece arkadan çalan bir müzik olduğunu düşündüm. Ama neden sözlerimi bitirene kadar o melodiyi duymamıştım? Ekranda bir yazı daha belirdiğinde kendime geldim.

Deja de pensar y jugar.

Keşke bildiğim bir dilde konuşsan diye düşünüp sinirle soludum. Yazı kayboldu ve tekrar karakterle başbaşa kaldım. iç organlarından birini elime alıp karakterin ağzına soktum ve gülümsedim. Sonra itemlere yöneldim ve elime bir satır aldım. Oyunun melodisiyle huzurlu bir şekilde hareket ediyordum ve bu garipti. Satırla karakterin kollarını omuzlarından ayırdım. Yere düştüğünde hoparlörden iğrenç bir ses yükselmişti.

Gözlerimi devirdim. Bir süre sonra harfler aynı yavaşlıkta silinerek kayboldu ve ekran tekrar siyahlaştı. Artık sıkılmaya başlamıştım. Tam kapatacağım sırada ekran birden aydınlandı. Taş duvarlarla bezenmiş mahzeni andıran bir yer çıkmıştı karşıma. Daha çok labirente benziyordu. Gözlerimi kısıp ekrana odaklandım. Bir komut belirmişti ama yine ne yazdığını anlamamıştım.

¿listo para derramar sangre?

Yazının altına baktığımda comenzar yazdığını gördüm. Bir ümitle butona tıkladığımda yazı tekrar kayboldu. Bu sefer ekran sağa doğru kaydı ve karşıma bir karakter çıktı. Bileklerinden zincirle bağlanmıştı. Onun vücudu hariç her taraf ölümüne siyahla kaplıydı. Gülümsedim. Bu karaktere işkence edecektim. Bunun için beni bu kadar uğraştırması biraz saçmaydı. Sonradan işkence edebileceğim herhangi bir item verilmediğini fark ettiğimde kaşlarımı çattım.

"Ne taktan bir oyunsun sen!" diye gürledim sanki beni duyacakmış gibi.

Bir anda karakterin tam önünde çeşit çeşit işkence malzemeleri belirdi. Dudaklarımı iştahla yalayıp, hoşuma giden birini seçtim.

Motorlu Testere.

NOT: Anlayamadığınız dildeki yazıların birazdan türkçesini atıcam

Rezerve

Yüzüme ve ellerime bulaşan kanı temizlediğimde odama çıktım. Etrafı kan ve toprak olan çamaşırlarımı çıkartıp bir köşeye fırlattım. Temiz pijamalarımı giyip yatakta konumlandığımda elime Laptop'ımı aldım ve biraz sosyal medya hesaplarımda gezindim. Asosyal bir çocuk olarak beklediğim pek bir şey yoktu. Bu yüzden her şey sıkıcıydı. Tüm sekmeleri kapatıp kafamı yatağın başlığına yasladım. Elim hala Laptop'ın üzerindeyken gözlerimi kapattım.

Kısa bir süre o şekilde durdum. Damarlarımda öfke vardı ama bu öfkeyi dışarı çıkarabilecek cesaretim yoktu. Bir anda aklıma gelen fikirle gözlerimi açtım. Önce saate baktım.

12.35

Yeni bir sekme açıp arama butonuna "işkence ve Cinayet Oyunları" yazdım. Çıkan sonuçların arasından rastgele birine tıkladım. Bir sürü oyun karşımda belirmişti. Hepsinin tatsız ve dikkat çekmeyen bir ismi vardı. Bir tanesi hariç. Gözüm ona takılmıştı. Diğerlerine nazaran daha değişik bir ismi vardı.

Orcus.

Merakla oyuna tıkladım. Önce simsiyah bir ekran belirmişti. Uzun bir süre bekledim. Yavaş yavaş ekran aydınlanmaya ve koyu kırmızı renkle yazılmış harfler belirmeye başladı. Harfler tek tek ortaya çıktı. Bilmediğim bir dille yazılmıştı ve ne yazdığını umursamadım.

Bienvenido al juego de la Muerte.

korkmadım korkmamda

okumayın okumuş oluyorsunuz