1. 1.
    0
    2010 yılının 30 mayıs'ıydı. evde oturmak istemiyordum, fakat birkaç gün daha bu yatağa mahkumdum. bir önceki gün arkadaşlarla maç yaparken, ayağım takılmıştı ve düşmüştüm. doktor üç dört gün evde dinlenmemi söylemişti ve bu beni deli ediyordu.

    kanald'deki öğle haberlerinden sıkılmış, kumandanın kapatma tuşuna basmıştım. annem, çalıştığı mağazadan izin alamamıştı, babam zaten yoktu. iki yıl önce geçirdiği bir trafik kazasında ölmüştü. otomobili, tırın altında kalmıştı.

    derken cep telefonum çaldı.
    ···
  2. 2.
    0
    arayan en yakın arkadaşım hüseyin'di. uyursam falan beni dizinin başlayacağı saatte uyandırsın diye yastığımın altında duran telefonumu aldım.

    + naber lan top?
    - vay hüseyin iyidir kanka senden?
    + benden de iyi. bak ne dicem, bugün bizimkilerle şu yeni açılan bara gidiyoruz. kafayı dağıtcaz biraz. sen de gelirsin di mi?
    - olm haberin yok mu lan snein? dün futbol maçında düştüm, ayağım kırıldı. doktor üç dört gün evden çıkma dedi. topallıyom zaten.
    - bi şey olmaz fazla yormayız seni. gel işte kırma bizi. hem sürpriz de var.
    - ne sürprizi amk bu?
    + o söylenmez. gelince görürsün. bak geliyosun di mi?
    - peki gelmeye çalışıcam amk. saat kaçta?
    - 11 gibi. senin durum kötüyse arabayla alalım seni.
    - vay araba yapmışız. kimin?
    + o gelen sürpriz kişinin işte. neyse ayrıntılar akşam.
    ···
  3. 3.
    0
    tv karşısında pineklemekten bıkıp biraz internet'e gireyim dedim. msn'de tuğçe'yi görünce hemen yazdım. tuğçe, bizim okuldaki güzel bir kız. e her erkek gibi benim gözüm de onda tabi ama o burak biniyle çıkıyo. *

    cevap yazmadı, işi vardı sanırsam. ya da başka biriyle konuşuyodu ki bu ihtimal daha yüksekti.
    ···
  4. 4.
    0
    amk bi baktım saat yedi buçuğa geliyo. annemin gelmesine yarım saat falan kalmış. kırık ayakla dışarı çıkmama izin verir miydi diye düşünüyorum. koca herifim, ama şimdi anne pgibolojisiyle tutturur da çıkma diye.

    derken annem geldi eve. elinde bi dolu poşet vardı.

    + misafir geliyor bugün eve, fahri amcanlar. hem seni de ziyaret etmiş olurlar dedi.
    ···
  5. 5.
    0
    "anne" dedim. "ben arkadaşlarla buluşcam."

    - en arkadaşları, bu halinle? katiyen olmaz. hem amcanlar senin için geliyolar. uzun zamandır görüşemedik zaten.
    - anne olmaz cidden, arkadaşlarla buluşcam.
    + bu ayakla nasıl çıkcan dışarı?
    + abartılcak bi şey yok anne, yürüyebiliyorum yavaş yavaş.
    - olmaz dedim, amcanlara mahçup mu olayım? tek mi bırakcan beni evde? ne kadar utanırım bi düşünsene. baban zaten...
    ···
  6. 6.
    0
    tugce size bir titreşim gönderdi.

    tugce:
    icerdeydim
    duymamisim
    iyidir iste nosun
    senden
    kubelek: * iyi işte
    ayağım kırıldı biliyosun
    tugce:
    aa cok gecmis olsun

    kubelek:
    saol
    ···
  7. 7.
    0
    konuşma burada sonlandı, bir anda çevrimdışı olmuştu. bir tuhaf huyu da, msn'de konuşurken bir anda çevrimdışı olmasıydı.

    bilgisayar başında bayağı bir oyalandıkktan sonra kapı çaldı. odadan çıktım, fahri amcamlar gelmişti. züleyha yengem nedense çok güzel görünüyordu bugün gözüme. fahri amcam tutucu bir tip olmasına rağmen züleyha yengemin giyinmesine fazla karışmazdı. şimdi de vücut hatlarını ortaya çıkaran bir kıyafet giymişti. genç görünüşü, fahri amcayı onun abisi gibi gösteriyordu.
    ···
  8. 8.
    0
    + hoşgeldin amca, sen de yenge.
    - hoşbulduk canım. dedi yengem.
    / naber aslan parçası ha?

    amcam böyleydi, beni hep çocukmuşum gibi severdi.

    + serhat gelmedim i? diye sordum.
    - yok, arkadaşlarıyla buluşcakmış kerata. o kadar dedim gelsin diye ama dinletemedim.
    ···
  9. 9.
    0
    annemin "bizimki de çıkcak zaten" demesini bekledim, ama bir şey söylemedi.
    ···
  10. 10.
    0
    salona geçip biraz oturduktan sonra, annemle yengem yemekleri hazırlamak için mutfağa geçtiler. amcamla oturup ana haber bültenlerini izliyordum ben de. haberlerin bitmesine yakın annemler yemeği getirdiler, sofrayı kurdular. yemekler de güzeldi hani. kızarmış tavuk ve pilav... çok severdim ve amcama çektiğimi söylerdi annem hep.
    ···
  11. 11.
    0
    güle eğlene yemeğimizi yedik. annem hala durgundu, yengemin dikkatini çekmişti.

    + hayrola bir şeyin mi var? gözün dalıp duruyo.
    - yok. yok bir şey... biraz halsizim o kadar.

    yemek bitip de amcam "gel kolunun altına veriyim" dedi, oturduk tavlaya. amcam hem şanslıydı, hem de benim aklımın arkadaşlarda ve annemde olamsından dolayı kolayca yenmişti.

    + senin oğlan fos çıktı diye takılıyodu anneme.
    ···
  12. 12.
    0
    saat geçmişti ve sonunda 11'e geliyordu. telefonum çaldı, arayan hüseyin'di.

    + lan kapının önündeyiz, gel.
    - tamam hacı.

    amcamlara arkadaşlarla buluşacağımı söyledim. kendi çocuğu da böyle olduğu için fazla bir şey demediler, ama ayağım için endişeleniyorlardı sanırım.
    ···
  13. 13.
    0
    hazırlanmam 5 dakika sürmüştü. kapının önüne çıktığımda beni hüseyin'le beraber tolga'nın da beklediğini gördüm.

    + vay amk sen nerden çıktın?
    - sen daha sürprizi görmedin. diye güldü ikisi de.

    neyse arabaya bindik, ben hala kimin olduğunu anlayamamıştım. cidden pahalı bi şeye benziyodu ve bizimkilerde öbyle bi şey gibsen aramazdı.
    ···
  14. 14.
    0
    + sen de abarttın ha, azcık incilmiş ayağın, yok kırıldı da yok şu da yok bu. diye takıldı hüseyin.

    yeni açılan bara doğru giderken sürprizi barda göreceğimi söyleyip beni iyice meraklandırıyodu bu binler.
    ···
  15. 15.
    0
    barın önünde indik. içeri girdik, kapıdaki güvenlikle ahbap gibiydi hüseyin. bir kız yaklaştı, tanıyamadım önce.

    + naber kubelek? diye boynuma sarıldı bu kız. o an tanımıştım esra'yı.

    - i i iyi yim.. ne ne zama man dö döndün sen almanya'dan?
    + daha dün be, yeni geldim. gelir gelmez de size takılıyorum, kıymetimizi bilin.
    ···
  16. 16.
    0
    esra, liseden arkadaştı. çok güzel kızdı cidden. ne tuğçe ne şu ne bu? bu kız bildiğin bi afet. tuğçe gibi trp manyağı da değildi. iyi anlaşırdık ama içimizden biri ona çıkma teklifi etmemişti. kız kankimiz gibi bi şeydi. lan bizle oturup ciks muhabbeti yaptığı olurdu. bayağı iyi anlaşırdık. sonra ailesi almanya'ya gidince o da eğitimini orda tamamlamaya karar vermiş, gitmişti. üç yıldır hiç görmemiştik. yine aynı esra'ydı, değişmemişti fazla.
    ···
  17. 17.
    0
    o barda oturmıycakmışız aslında, amaç esra'yı bana göstermekmiş. çakmayayım diye böyle yapmışlar ki bunu esra'Nın planladığına eminim. çünkü dört yıl önce onunla buluştuğumuz yer de burasıydı. yani eskiden bar değildi, kafe olarak kullanılıyordu. kafeye gelip beraber bir şeyler içmiş, konuşmuştuk. çok üzgündü o gün, rahatlattığımı söylemişti bana. o gün en iyi arkadaşı olmuştum galiba onun, öyle demişti. şimdi de dejavu yapmaya çalışıyodu sanırım, felsefeye ilgisinin olmasını hesaba katarak düşünüyodum.
    ···
  18. 18.
    0
    ordan çıktık ve esraların eski oturdukları eve gideceğimizi söylediler. ben şaşırdım tabi, niye oraya gidiyoruz?

    + lan sen de amma safsın ha dedi esra. başka kimin evi boş ki şu anda?

    hüseyinlerin evinde zaten dedesi ve anneannesi yaşıyodu. tolga desen çocuk zaten ankara da oturuyo. esraların eve doğru yola çıktık arabayla. bu arada araba da esranınmış, ondan öğrendim.
    ···
  19. 19.
    0
    eve girdik. ev uzun zamandır açılmamış bi evin aksine temizdi. hatice'yi çağırttığını dönmeden ve evi temizlettiğini söyledi. hatice onların eski hizmetçisiydi.

    eve girdik. esra bi gün önce aldığı kuru yemiş ve cipsleri getirdi. film izlicektik ama ne izleceğimize karar veremioduk.
    ···
  20. 20.
    0
    neyse sonunda herkes present break izlemeye karar verdi. beni fazla sarmamıştı ama millete uyup izlemeye başladık.
    ···