/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +12 -1
    Karanlık. Pek çok insanın korktuğu şey. insanlar neden karanlıktan korkar biliyor musun?

    Karanlığın içinde onları neyin beklediğini bilmedikleri için korkarlar.

    Karanlığın içinde seni bekliyorlar. Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?

    Hayır. Yalan söylemiyorum. Onu göremezsin, duyamazsın, kokusunu alamazsın. Ama hissedebilirsin.

    Saf karanlıkta, sadece cılız bir bilgisayar ışığı ile aydınlandığın o korunmasız geceleri hatırlıyor musun? Bir şeyin seni izlediğini hissetmiş ve odanın her yanını aramıştın. Sonra aptalca davrandığını düşünüp bilgisayarın başına dönmüştün. Evet, aptalca davranıyordun. Çünkü eğer onu bulsaydın oyunun daha çabuk biterdi ve sana acı çektiremezdi.

    Işık senin tek korunma kaynağın.

    Ancak, onu bir kez görürsen, seni ışık bile koruyamaz...

    ---

    NOT: Saat gece 1'de hikayeyi anlatmaya başlayacağım. Yerlerinizi, rezlerinizi alın. Uçuyoruz bu gece

    NOT2: 1'de başlama sebebim veletlerin okumamasını istediğim içindir.

    Edit: Şukularınızı ekgib etmeyin. Ne kadar çok şuku o kadar güzel hikaye...

    NOT3: 2:00'a ertelenmiştir beyler işim çıktı kusura bakmayın.
    ···
  2. 2.
    +4
    Telefonun parlaklığı en kısıkta olduğu için fotoğrafı simsiyah sanmıştım, biraz dikkatli bakınca tırstım
    ···
    1. 1.
      0
      Ananı gibem korktum
      ···
  3. 3.
    +4
    Bayılmıştım. Ayıldığım zaman yerde bilinçsizce yatıyordum. Vücudumdaki ağrılar ikiye katlanmıştı. O şeyin ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Kapıdan dışarı çıktım. Koridordaki karanlığa aldırmadan ilerledim.Bir çığlık duydum. Duyduğum ses hiç iç açıcı değildi, bundan hoşlanmamıştım. Korktuğum söylenemezdi, ama ilerlediğim karanlık ve soğuk koridorda ürpermemek elde değildi. Ses kaynağına yaklaştıkça gerildiğimi hissettim. Attığım her bir adımın zeminde bıraktığı sesi duyabiliyordum. Sonunda durdum. Oteldeki (otelde yaşıyorum.) 1003 numaralı odanın kapısı açıktı. içeriden sızan belli belirsiz ışık süzmeleri zayıf olduğu kadar göz alıcıydı. Kaşlarım merakla çatıldı. Açık kapıdan içeri girmek için bir adım attım. Ve bir adım daha... Üçüncü adımımda duraksadım. Kapının önündeki karartıya gözlerimi diktim. Ufak tefek bir şeydi, bana baktığını hissettim. Gözlerim su yeşili gözlere takıldı. Yüreğim rahatlarken, derin bir nefes aldım.

    Yan komşunun küçük kızıydı. "Merve, ne yapıyorsun? " dedim. Vücudumu saran rahatlamayla gevşerken elimi enseme zütürdüm.

    Ufak tefek, cılız bir kızdı. Merve cevap vermedi, öylece baktı. Gözlerinde anlaşılmaz bir ifade vardı. Saçlarından ve pijamasından akan su damlaları önce içeriden sızan ışıkla, sonra yere damlarken çıkardığı damlama sesiyle kendini belli ediyordu. Biraz tuhaf bir duruşu vardı, sanki arkasında birleştirdiği ellerinde bir şey tutuyordu. Gözlerimi kısma ihtiyacı hissettim.

    " Elinde ne var? " diye sordum sesimi biraz yükselterek. Merve cevap vermemekte direniyor gibiydi. Gözleri boş bakıyordu. Merve'nin dişlerinin birbirine çarpma sesiyle bir anda irkildim.
    ···
  4. 4.
    +3
    Bir kabus daha... Her gün gördüğüm ama bir çaresini bulamadığım işkenceli rüyalar... Yine bunlardan birini görürken koridorda yükselen tiz bir çığlıkla uyandım. Terden sırılsıklam olmuştum. Vücudumda ağrılar vardı, zorlanarak doğruldum ve ayaklarımı yataktan dışarı attım. Gözlerimi ürkekçe kapıya çevirdim ve istemsizce dudaklarımı dişledim. Ayağa kalktım ve ayaklarımın titremesine rağmen aldırmadım ve kapıya yöneldim. Kapıyı aralayıp kafamı dışarı çıkarıp boş koridora göz attım. Büyük koridor karanlıktı, belli aralıklarla yapılmış olan camlardan içeriye tek tük bir ışık giriyordu. Şaşırdım. Bu çığlık o kadar yüksekti ki. Kimse mi duymamıştı? Kapının arkasında saklanan vücudumu çıkardım ve etrafıma son bir kez bakındım. Rüya görmüş olmalıyım, diye düşünüyordum. Ama içimde bir huzursuzluk vardı. Elimi kurumuş olan boğazıma zütürdüm ve odama girerek kapımı sessizce kapattım. Uzun zamandır burada kalıyorum. Kabustu sanırım dedim kendi kendime. Hızlı adımlarla yatağıma yöneldim ve yatarak battaniyeyi başına kadar çektim. Gözlerimi sıkıca yumdum. Odanın sessizliğinde atan kalbimi duyabiliyordum. Düzensiz atışlarını. Düzensiz atması sorun değildi; hızlı attığında böyle oluyordu. Kafamı başka şeylerle dağıtmaya çalıştım. Beni en çok mutlu eden şeyi düşünüyordum: Savaşmak. Kötü biri değildim, ama insanlık soyunun içinde bulunduğum tehlike beni zaman zaman soğukkanlı kılabiliyordu. Tekrar tiz bir çığlık duydum. Ama bu sefer bana daha yakındı. Çok daha yakın. Kafamı battaniyeden çıkararak odaya korkuyla göz attım. Odanın ortasında, hayatımda görmüş olabileceğim en parlak ışık, etrafına saçtığı pırıltılı kıvılcımlarla orada öylece duruyordu. Kıvılcımlar, duman gibi yok oluyor, yerini yenisi alıyordu. Bir an gözlerim kör oldu sandım, ama çabuk alışmıştı. Belli bir mesafeden bu doğaüstü ışık kaynağını incelerken kalbim hızla atıyordu. insanı büyüleyen görüntüsünün yanında, tuhaf ama şaşırtıcı derecede güzel bir melodi yükseliyordu. Daha yakından incelemek için yaklaştım. Üşüdüğümü hissetmiştim, yaklaştıkça ağzından sis çıkıyordu. O kadar soğuktu ki, bir an hareket edemedim. Soğuk iliklerime kadar işlemişti ve daha önce hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyordum.
    ···
  5. 5.
    0
    Önlerden alalım reservedi bakalım kesmezse sağlam hikaye olur.
    ···
  6. 6.
    0
    Beyler bugün çok yoğundum öncelikle özür dilerim devam ediyorum.

    ---
    " Merve, içeri gir. Üzerini değiştir, hastalanacaksın. " dedim kıza elimi uzatarak. Merve kıvrak hareketlerle benden kurtuldu ve elini bana doğru uzattı. Kızın elindekini bana verme niyetinde olmadığını farkettim, Merve'nin bana doğrulttuğu küçük silahı tutuş şeklinden anlamıştım bunu. Sırtımdan akan soğuk terleri görmezden gelmeye çalışarak yutkundum. "Merve, elindekini bana ver. " diye fısıldadım, gözlerimi ondan ayırmadan. Merve önce kaşlarını kaldırır gibi oldu, ama istifini bozmadı.

    "Elindeki çok tehlikeli bir şey. Bir kaza olmadan onu bana ver. " dedim. korku-şaşkınlık karışımı gözlerle Merve'nin her hareketini inceliyor, onu etkisiz hale getirmenin yollarını hesaplıyordum. Sophie'nin elinde tuttuğu silahtan kim olsa korkardı, kısa süreli felce uğratan bir çeşit nükleer silah gibi bir şeydi. Küçük silah, büyük etki. Merve'nin bir an sendelemesinden faydalanarak elindekini almaya çalıştım, ama Merve'nin attığı canlı ve korkunç kahkahadan bir an ürktüm. Geri geri çekilirken sırtım duvara çarptı; öfkeyle kaşlarımı çatarak Merve'ye baktım. Merve hala sırıtıyor, son sözlerimi söylememi bekliyormuş gibi öylece yüzümü inceliyordu.
    ···
  7. 7.
    0
    Fotoğrafa 2 posta attım helal et
    ···
  8. 8.
    0
    Hadi abi seni bekliyorum
    ···
  9. 9.
    0
    "Merve, böyle olmak zorunda değil. Her ne için kızdıysan, oturup konuşabiliriz. " diye fısıldadım. Kendimi çaresiz hissediyordum, belki de birkaç dakika sonra karşımda duran, çocuk sayılabilecek yaştaki kız hayatıma son verecekti ve ben hiç bir şey yapamıyordum. Saatime baktım. 03.02... Merve gözlerini yumdu ve çevik hareketlerle kızın ensesine sertçe vurdum. Bu son çaremdi, ona vurmak istememiştim. Ama buna mecbur kalmıştım. Sendeleyerek yere yığılan Merve'ye özür diler gibi baktım. Şiddet yanlısı değildim; hiç bir zaman olmamıştım. Aldığı darbenin etkisiyle bayılan Merve'yi kucağıma alırken, Merve'nin elinden düşürdüğü silahı ayağımla büyük saksının arkasına ittirdim. Daha sonra gelip onu oradan alacaktım ve silahtan kurtulacaktım.
    ···
  10. 10.
    0
    Merve'yi alıp yatağıma zütürdüm. Sabah olmak üzereydi. Arkadaşım Arda'yı arayıp kafeteryaya gelmesini söyledim. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Kafeteryada Arda'yla oturalı yarım saat olmuştu. Arda bana bir soru sordu. "Düşünceli görünüyorsun, Kemal. Sorun ne?"

    Tek kelime etmiyordum; elimdeki çöreği küçük parçalara ayırıyordum. Gözlerim düşüncelerimi gizliyordu, aklımdan neler geçtiğini anlamak zordu. Abartılı bir yavaşlıkla gözlerimi büyük kafeteryada gezdirdim; ardından Arda ile göz göze geldim. Derin bir nefes aldım ve yüzüme ifadesiz bir maske takarak elimi cebime attım. Cebime sığacak kadar küçük olan silahı çıkarırken gözlerim tekrar kafeteryayı taradı, elimdeki silahı masaya koyarken gözlerimi Arda'nın yüzüne kaydırdım. Arda gözlerini dehşet-şaşkınlık karışımı bir duyguyla silaha dikti. Birkaç saniye içinde dehşet yerini soğuk bir ifadeye bırakırken, gözleri hala şaşkınlık hissini ağırlıyordu. Arkasına yaslandı. Bir süre sessiz kaldı. Ardından bana baktı, ses tonunu ayarladı.
    ···
  11. 11.
    0
    devam etmezsen oçşsun açık ve net ben uplarım sıkıntı değil
    ···
  12. 12.
    0
    reserved
    ···
  13. 13.
    0
    ahahahah kaçarım karanlıgın içine en tenha yerde giberim
    ···
  14. 14.
    0
    giblenmemiş giblenebilir bir giblenesi
    ···
    1. 1.
      0
      üstte gozuksun diye yaziom helal et watpedden calinti
      ···
    2. 2.
      0
      @1 pampa neden calıyon creepypasta dan
      ···
  15. 15.
    0
    Rezbiyen
    ···
  16. 16.
    0
    Amk filmin ciktgi tarihten 3 yil once cikan fragman gibisin
    ···
    1. 1.
      0
      bu yazıyı 3 saat önce yazmış olmam ne tesadüf :D
      ···
      1. 1.
        +1
        Ne tesadufu amk 3 e kadar da mi sayamiycam
        ···
  17. 17.
    0
    Rez aliyom ama okumam heralde
    ···
  18. 18.
    0
    korkmazsam giberim gece okurum rez
    ···
  19. 19.
    0
    reserved
    ···
  20. 20.
    0
    rez aldım başlamazsan ananı giberim
    ···