-6
kendime, gittiğim yerlerde önüme ne konursa yiyeceğimin, en azından deneyeceğimin sözünü vermiş birisi olarak, kore'den ayrılmama 4 gün kala yedim bu taku. canlı ahtapottan kavrulmuş ipek böceğine, kurbağa bacağı kızartmasından at etine kadar onca şey yedim hayatımda, hiçbirinde böylesi midem bulanmadı. yanımdakilerin 'biz duymuyoruz' dediği kokusu zaten restorana girer girmez mahvetti beni. tadı nasıldı pek bilemedim desem yalan olmaz, ama kötü değil ve çok yumuşak bir et. köpeklerin etleri yumuşak olsun diye kesilmeden önce dövüldükleri meselesi ne kadar şehir efsanesi bilmiyorum, bilmek de istemiyorum, bazı şeyleri bilmeme lüksümü kullanmak istiyorum bu mevzuda.
benim gibi meraklı birisiyseniz deneyin tabii ama benim gibi yanınızdakilere ayıp olmasın diye bitirmeye kasmayın bence. 4 sene geçti, o kokuyu hala unutamam. tamamen pgibolojik bir durum. üstelik bolca da pilav, kimçi ve baharat yemiştim ama işte insanın burnu o kokuyu bir kere aldı mı... sevdiklerimin kokusunu unutan şerefsiz burun, bu kokuyu unutsana!